Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. •" şında, sayısız hocası oldu Abidin'in. Ama ne onlar gerçek anlamda hocaydı, ne de Abidin gerçek bir çömez. Hcr yerde, herkcsten bir şcyler öğreniyordu. Ayzenştayn'dan, Babel'den, Picasso'dan, Tazara'dan, Gertrudc Stcin'dan, Aragon'dan, Nâzım'dan... ttiraf edin ki, hocalar hiç dc fena değil. Abidin'in ressam olarak doğduğu kesin. Bir de olağanüstü dil yeteneği. On beşon altı yaşından sonra hiçbir okula gitmemiş Abidin, yirmi iki yaşında Rusya'ya gidiyor. Fransızca, Rumca, belki ttalyanca biliyor ama bu dillerle hiçbir yakınlığı olmayan Rusça'yı da birkaç ay içinde konuşmaya başlıyor. Bir okula gitmeden, ders almadan, Kiril alfabesini okumayı nasıl başarıyor? Şaşırtıcı. 1960'larda bir gün, Tristan Tzara, Abidin, ben, Klebnikov'un adı çıkü. Tzara, is O, sürgündeyken de buradaydı Abidin Dino fatnu, resimden kankatüre, edebıyattan sinemaya, siyasetten tnplum sorunlartna dek tiirlii konularla uğrastığını görüyomz Sızce, Abidin Dıno'nun bu denlı yaygın ılgiler tçtnde olmasıntn ncdenlerı nclerair? Şu inancımı hemen, duraksamadan dile getireyim: Eğer, yalnız sınırlarının sonuna değin zorlasaydı, 20. yüzyılın en büyük illüstratörlerinden biri olurdu. Kuşkusuz, kendisi de biliyordu bunu. Ama yapmadı. Çünkü birden fazla (çok şükür birbirleriyle çelişmeyen) kişi vardı yazılardan birinde dile getiriyor. Aına, ressam olarak nasıl çizip boyamadan edemiyorsa yazmadan da edemiyordu. Ona, bir telcfon açıp, bir konuda ya da bir sanatçıyla ilgili bir yazı istemeve görün. Hemen kaleme sarılır, anında, isteğinizi karşılardı. Yaşına başına, işine gücüne, ününe bakmadan, sol dergiler, gazeteler için yazdıklarına bakın. Ank'a, yenivetme bir gazeteci gibi izlediği Cannes Film Festivali'nden gönderdiği yazıları okuyun. (Dergilere, gaze ri, daha doğrusu güdümü, Sovyetler Birliği'nin dışındaki ülkelerin, sosyalıst sanatçıları üzerinde de egemen olmuştur. Hemen hemen tüm ülkelerde, ama özellikle Fransa'da. Bu arada Türkivc'de de. Bu gerçekten çok karmaşık bir konudur. Zira, toplumcu sanatla Parti sanatı aynı şey değudir. Konumuz Abidin olduğuna göre, onun örneği üzerinde konuşalım. Kitaptaki yazılar da gösteriyor ki, Abidin, hem toplumca bir sanattan yanadır, hem dc bu toplumcu sanatın Partinin görüşleri doğrultusunda olusmasına, yani güdümlü sanata, sanki pek gönüllü değildir. Sanatın, kural tanımadığının, nerde, ne zaman, nasıl ortaya çıkacağını kimsenin bilmediğinin, hele sanatçıyı yönlendirmcnin olanaksız olduğunun bilincindedir. Bunu da dile getirmektedir. Abidin, doğrusunu isterseniz ağabeyı Arif Dino gibi bir aykırıdır. Arif Dino partisiz, Abidin partili bir aykırıdır. Abidin, Partinin sanat görüşlerinin doğruluğuna inanır gibidir, ama sanatın kendi doğrularına daha çok inanmaktadır. Abidin'in en büyük dramı, karumca, yeryüzündeki tüm onun durumundaki aydınların ve sanatçıların dramıdır: însan olarak da, sanatçı olarak da çok sevdiği bir Babel'in, bir Ayzenştayn'ın, bir Maleviç'in, bir Mayerhold'ün binlerce, binlerce, şair, yazar, sanatçının susturulmaları, sürülmeleri ve öldürülmeleridir. Abidin, bu insanları unutacak, kimilerinin yaptığı gibi onların suçluluğuna inanacak biri değildi. O kendi sanatında, Partinin politikasına zaman zaman uydu, ama çoğu zaman uymadı. Tüm büyük sanatçılar gibi, izlemesi gereken yolu kendisinin açması gerektiğini biliyordu. Ve bu yolu kendisi açtı. Abidin Dıno'nun Fransız ve ötekt ülkelerden aydınlarla ılışkilen, Fransa'da bulunmuş ötekt sanatçılanmıza göre çokfarkh. Parıs 'te yasayan sanatçılarımız, genellıklc oraâa da kendi dünyalarında yaşarlarken, Abidin Dıno'nun dünya aydmlanyla yakın ılışkıler içinde oldttğu görülüyov Abidin Dıno'nun rahatlıkla brryleu ili^kıler içinde olmastnt sağlayan özelliklerı nelerdP Abidin'in, sözünü ettiğimiz bu ilişkiler konusunda iki büyük ayncalığı vardı: Birincisi dil. (Fransızca'yı, yüksek sınıftan bir Fransız gibi, Balzac, Proust, Rimbaud, Baudelaire Fransızcasıyla konuşup kemlesinde şöyle bir doğruldu. Şaşkınlıkiçinde. însanoğlunun mutlu geleceğinde, telere, kitap için çizdiği desenler, kitap ve yazıyordu.) Pera Palas'ı, Eller'i Fransızca la, "Klebnikov'u nerden biliyorsun?" diherkesin resim, şiir, öykü, roman, müzikplak kapaklan ayn birkitabın konusu olayazmıştı. Fransızcada da, üslubu olan bir ye sordu. Abidin, "Benim Rusça bildiğile uğraşacağına inanıyordu inançlı bir biür.) alçakgönüllülüğün böylesi, bizde yazardı. Ikincisi, insanlarla çok çabuk, çok mi unutuyor musun?" diye yanıtladı. TzaMarksçı olarak. Kendisini, bu mutlu in pek sık görülmez. sıcak ilişki kurması. Az önce şeytan tüyü ra haklı olarak, "Her Rusça bilen Klebnisanın, eksiğiyle gediğiyle günümüzde ya Abidin Dıno'nun sanat ve düsün yaşa dediğim kişilik yapısı. Nerede olursa olkov'u bilmez" dedi. Gerçekten de, o yılşayan bir örneği olarak görüyor muydu, mında Türkiye'deyasadığı dönem ve fran sun, natta dilini bilmediği bir ülkede bilarda, Fransa'da, Rus formalistlerinin bu bilemeyeceğim. Bildiğim, kendini hiç mi sa'da yaşadığt dönem diye bir ayrtm yapt le, sokaktaki adamla kolaylıkla anlaşabien ilginç şairlerinden biri olan Klebnihiç ciddiye almadan her yaptığı işi ciddilabılir mi? Ikt dönem arasında farklar bu lirdi. kov'u bilen çok az kişi vardı. (Bugün de, ye almış; sorumluluğunu taşımış olmasıluyor musunuz? Daha 193"4'te, Moskova'dan Paris'e gitolsa olsa birkaç yüz kişi tanıyordur.) Yıldır. Abidin'in yaşamında değil, onun satiğinde, kendisine hemen bir çevre edınlar sonra, Abidin'in ardında bıraktığı ya Yazılar bütiinü ortaya çıktıktan sonra natında, bu yüzyılın, hemen tüm sanatçımişti. Daha doğrusu kendisine, bir çevre zılara, mektuplara bakarken, Klebnikov Abidin Dino'nun çağdaş sanatımız ve dü lan gibi dönemler var. Ama bu dönemler, içinde yer açmıştı. Hem de neçevre: Gertüzerine, o yıllarda yazdığı Fransızca bir yasünce dünyamızda, nasıl br yeri olduğunu sanınm Türkiye Dönemi, Fransa Dönerude Stein, Picasso, Tristan Tzara... zı geçti elime. Bu yazıyı hangi amaçla yazmi diye aynlamaz. söyleyebilır mtsiniz? Fransız toplumu, kapalı bir toplumdur. dı (Tzara'yla olan konuşmasının nemen Abidin'in "Kültür, Sanat ve Politika Abidin, Paris'te de, Türkiye'deymiş giYalnız Türklere karşı değil tüm yabancıardından, ona bir yanıtmış gibi olmasın?), Üstüne Yaztlar"ı, sırası gelmişken söyleye bi yaşıyordu. Türkiye ile yaşıyordu. Ama, lara karşı bir hayli kapalıdır. yayımlandı mı, yayımlanmadı mı, bilmiyoyim, Turgut Çeviker'in, kültür ve sanat resminde, ister istemez, Paris'in o günkü rum. Klebnikov ve dönemi üzerine bilgi Abidin ise kozmopolit bir dünyadan dünyamıza bir armağanıdır. Çeviker olsanat rüzgârlarından etkilenmiştir. Bir zadolu bir yazıydı. Bu örnekle şunu belirtgeliyordu ve Paris'teki o kozmopolit dünmasaydı, onun sevgisi, ilgisi, sabn ve kılı manlar pek iyi gözle bakmadığı soyut resmek istiyorum: Bir dili bilmek, Abidin yanın içine giriverdi. kırk yaran dikkati olmasaydı, bu kitap ormin dayanılmaz çekiciliğine Karşı koyaiçin, o dilin edebiyatını bilmekti. O ede Abidin Dino, Nâzım Hikmet'in yakın taya çıkmazdı. (Bu da, Abidin'in, dostlarmamıştır. biyatın gizli kalmış köşelerinde yatan şiirdan yana talihli olduğunun bir başka ka Abidin Dino, btldığıntz gibi, sosyaltst dostuydu. Ancak onunla ilgili, yalntzca üç leri, öyküleri bilmek demekti. Gerek nıtıdır.) Bu, yaklaşık 700 sayfalık kitabı düsünceye inanan bir insandt. Buna kar yazt yazdığı görülüyor. Sizebu dostlukla ilFransızca, gerek Türkçe yazılannda, zaokuyacak ya da şöyle bir kanştıracak olan sın yaşamında "parti dısiplini", "Sosyaltst gili neler amatırdt? Bunlan okurlarla payman zaman öylesine alıntılar yapar ki, şaokur, ilkin, 19381993 yıllan arasında (60 Gerçekçilik" gibi konularda resmt görüş laşrnak ister misiniz? şarsınız. Bizim halk şiirimizden, özellİKİe yılhk bir sareç!) yazılmış bu yazılann kolerin dışında, kendi doSru bulduğu tutum Abidin ile Nâzım'ın ilişkisi, sanınm Tekke şiirimizden, ama aynı zamanda bir nu zenginliğiyle şaşıracak, sonra, yıllar lar içinde oldu. Sizce, Abidin Dino'nun st dostluk sözcüğünü aşan bir ilişkidir. AraYunan, bir Bizans, bir Iran şiirinden. sonra, yazarın dilinin geçirdiği evreleri izyasal yasamındaki tavırlannda ölçütlerı lannda yalnızca on yas bir fark vardı. Örneğin, ben aramızdaki yaklaşık çeyrek leyerek şaşıracak, daha sonra da, bir sanatnelerat? Tümüyle "antiakademik" bir kültüryüzyıllık yaş farkına karşın Abidin'le biçının içinde,başka sanatçılar için böylesi dür onunki. Bu nedenle, nerde olursa ol Bu, çok önemli bir soru. Sanat, yapırer akranmışız gibi konuşurduk... Nâsun, ne yaparsa yapsın (resim, yontu, film, sevgı dolu olduğuna şaşıracaktu. Bu kitap. sı ve daha da önemlisi, işlevi gereği bilizım'la ilişkileri, şimdi düşünüyorum da, tüm bu nitelikleriyle, sanat ve kültür dünyazı) bunıan, sınırsız verimli, eğer deyiş yorsunuz, sol ya da sağ, tüm dogmalara yamızda bir eşi bulunmayan bir insanın yerindeyse oksijeni bol bir ortamda gerkarşıdır. Oysa, sosyalıst dünyada, Le sanki büyük ağaoey, küçük kardeş ilişkisiydi. Abidin'in Nâzım için yapmayacağı "bu dünyadan geçmiş oluşuna" tanıklık çekleştirmişür. nin den Stalin'e değin, sanatı yönlendiriediyor. Abidin Dino'nun yazılartm okuduğuci bir politikası olmuştur Partinin. Bu, hiçbir şey yoktu. Ama sanmayın ki, Nâzım'ın tüm yazdıklarına hayranlık duyumuzda, onun yirminci yüzyılın ötekibüyük Jdanov'culukla doruğuna ulaşmışur. ŞaAbidin, bir düşünür değildi. Kendisini yordu. Örneğin, kimi oyunlan konusunaydınları gibi çok genis ilgi alanlan oldu bir yazar olarak görmediğini de kitaptaki şırtıcı olan, Partinin sanatla ilgili görüşleSAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 55 Dünya aydmlanyla ilişkUer