23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eray Canberkin fEbPiılaryı HASAN AKARSU kimler? Yürekleri ve onurlanyla lcavga) lara katılanlar ozanlar değil mi."bil de bilmezden gel yüz yüze bakılırken yüze vurma (anlaşılsın kendiliğinden)" (s. 59) Ozan, yanlışların yüzlere vurulmasını istemiyor. Sevginin korunup kollanmasından yana. Pusudaki çakallara karşı uyanyor bizleri, sevgilere kol kanat germeye çağınyor. Her şeyde kendimiz olabilmeli, öykünmecilikten uzak durmalı, çağın değiştiğinı anlamalıyız. Eray Canberk, şiirlerinde insanlığın ince duygularına yer verirken, yaşantının güçlüklerine de değiniyor. Onun içtenlikli söyleyişi, dilimizi güzel kullanışı şiirine yalınlık, akıcılık kazandınyor. "Ebrular şiir sevenler için belki bu yüzden bir başucu kitabı. • (*) Ebrular/ Eray Canberk/ Oğlak/ Edebtyat/Şttr, 1 Baskt Ocak 1997 O "Dil Klrl El Klri" Sevgl Ozel'ln dlle, yazın dünyasına lllşkln deneylerinl. anılarını da içerlyor. ğın izlerini bulduğumuz metinlerde çıktığımız yolculuk dil sevgimızi, dil bilincimizi çoğaltıyor. Örneğin "Gelen geçer konan göçer" yazısında öğretmenlerini anlatıyor: "Benim kuşağımın okula başladığı ydlarda, eğitimi öğretimi etkileyecek hiçbir olumsuzluğu dersliklere taşımayan, bu olumsuzluklarla aslanlar gibi savaşan öğretmenler vardı, onların efînde biçimlendik biz. Suskun kalmayan, okuyan, soran, soruşturan, Cumhuriyet Türkiyesi'nin yetiştirdiği ilkeli öğretmenler vardı, bu öğretmenler her şeve karşm çoğunluktaydı. Türkçenin kirlendiğini, bozulduğunu değil, gitgide güzelleştiğini, biz büyüdükçe, biz uretken oldukça bizimle birlikte büyüyeceğini, gelişeceğini söyleyen ve buna yürekten inanan, VE SANAT YAYINLARI GULER ÇELGİN ARKEOLOH Örneklerle HELLENİSTİK ÇAĞ ŞİİRİ 16 5 x 2 4 cm, 224 sf, SB resımler ISBN 9756899638 özleri gibi gözleri de ışıl ışıl öğretmenler okullardaydı..."(s.27) Hepsinin de Cumhuriyet'in öğretmeni olmanın kıvançını yüreğinde taşıdığını söyleyen Sevgi Özel örneklerle hem bu öğretmenlerinı, onların yaptıklarını anlatıyor, hem de ülkemizın öğretmen yetiştirme politikasını sorguluyor. Bugün o öğretmenlerin üzünçlü olduklannı, çünkü, coğunluğun hep sustuğunu, birilerinin nep konuştuğunu ama birkaç yüz sözcükle konuşanîarın çoğaldığını ve üstüne üstlük hiç okumadıkları halde kitaphklar devirmış gibi mangalda kül bırakmadıklarıni; çocuklarımızın ve gençlerimizınse ya Osmanlıca ya da Ingilizce duşunmeye, konuşmaya zorlandıklarını söyleyerek dil gerçeğimizin altmı bir kez dana çiziyor. Mustara Kemal'in devrimlerınden sonra aydınlık ışığını yakalayan ülkemizin, özellikle 1950'den sonra ızlenen politıkalarla "Öğretmenlerini yiyen, aydınlarını çığneyen bir ülke"ye dönüştuğünü söylüyor. NbMnd Sevgi Özel, "DÜ Kiri El Kiri"nde bu değişimin dille bağlantılı öyküsünü anlatıyor işte. Yüzlerce örnekle dil sevgisini, dil bılincini çoğaltıyor. Bu sevgiyi ve bilinci çoğaltırken bakışlannı kirlenen dile değil yaşamın özüne çeviriyor. Düşüncenin temeli olan dilin lcirlenmesinin nedenlerini dayatılan sistemde arıyor. Anadili öğretiminin ve öğretmenlerin gözden çıkarıldığı, yabancı dille eğitimin yaygınlaştınldığı ve asünda kendisı tümüyfe kirfenmiş olan sistemi sorguluyor. Eğitimde dil devriminin yerine "Türk Islam Sentezı" denilen ideolojinin "Yaşayan Türkçe"sinin konulduğu, dinin dili gerekçesiyle dil dcvrimi öncesindeki abecenin ve dilin kullanılmasının özendirildiği sisteme yöneltiyor oklannı. "Dilinin kiri eline bulaşanlar"ın egemen olduğu bir sistemde dil kirleniyor" diye yakınmanm boşuna olduğunu ve bunun "kolaycılık" olduğunu vurguluyor. Sorunun Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nun neden kapatıldığında yattığını düşünüp dilseverleri eyleme çağınyor, diyor ki: "Eleştiri oklarımızı MEB'ye> kitle iletişim araçlan ve parlamentoya yöneltmekte çok geç kaldık... Kuşkusuz dil de 'sistem in kirinden payını alıyor. Bu yazgı değil. Öyleyse haydi savaşıma! Dillmizd kirletenlerin oyununu bozalım. Dile özensizliği saygısızlık boyutuna vardıranları telefon, mektup, faks yağmuruyla bunaltalım. Haydi! Düşünmek, duyumsamakA diline sahip olmak isteyenler, Sevgi Özel'in çığlığını duymak zorunda... • Dil Kiri El Kiri/ Sevgi Özel/ Btlgt Yaytnevt/ Hazıran 2000/ 208 s zan Eray Canberk, 1940 îstanbul doğumlu. Bir süre yayınevlerinde çalışır, ilkokul öğretmenliği de yapar. Başarilı şiır, deneme ve öykü çevirileriyle tanınır. îlk şiir kitabı "KuytuSular" 1969'dayayımlanır. "Ebrular" ise son şiir kitabı. 105 başlıksız şiirin yer aldığı kitapta, bir "Ebru" şiirinin adı var. Ebru, kâğıt süslemeciliğinde, yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağıyla sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süslemenin adıdır. Ozan, insanın yaşantısıyla ebrular arasında ilişki kuruyor. Kâğıt ve su, "aykırı birliktelik"tir, "katılıp kalmış duygu"dur: "... ömrümüz diyelim akıp giderken katılıp kalmış duygu battal ebru yaşamdan bir kesit birden..." (s. 9) Ebru, "sabnn ve boyanın/ sudan kâğıda geçen oyunu"dur, "gönlümüzün izdüşumü"dür. Ozanın şiirleri, ak kâğıt üstünde ebrular gibi: "Üça uça yorulursun kuş/ hangi kuş yorulmamış" (s. 11). Ozan, şiirlerini, şiirimsiler olarak değerlendiriyor ve bunların birçok sanatçının etkisini taşıdığını vurguluyor Sözgelimi îlhami Bekir'in her zaman kullandığı bir sözü ebrulaştırfyor: "Nâzım içımdeyara" derdi llhamı Bekir Hoca (s. 24) Gündüzün ilmıklerinin geceyi dokumasını düşünmek, geceden ilmiklerini çözmesini istemek, günün ışımasmı istemek değil mi? Sevda, yaşantımızın tamlayanıdır ve acıyla ödenir; çileyle, sabırla ödenir. Bir kırlangıç yönünü şaşırmışsa, baharın muştucusu olabilir mi? Eray Canberk'in şiirleri, Behçet Necatigil'in "BileA'azdı" kitabındaki "Şiircıkler, şiir uçlan"yla benzeşiyor: "susarak karşılarız yaşantımız (belirgin çizgi) anlayana (anlarlarsa ya da)" (s. 18) "gidedur düz yollarda dönemeçlerde düşünedur" (s. 19) Ozan, küçük ve ince aynntılarla oyalanmak istemez. Birlikteyken bile yalnız olduğumuzu vurgular. Yabanıl uygarlıkta büyüyen çocuğun, çölde susuz yolculuk yaptığını düşünür. "Şiire su katmadık (hasa)" derken hakh olduğunu vurgulamak bize düşüyor. Canberk, şiire su katmayan ozan. Aynı yüzden çoğaltılmış yüzler yabancımız değil. Toplumdaki yabancılaşma yaşamımızı zorlaştırmıyor mu? "bir gece kapısı çalındı hiç çalmayanlardı/ çalanlar" (s. 39) Bu nedenle her şeyden bezdiğimiz oluyor, paranın egemenliğinden, "ulusun olmayan egemenlikten" (s. 41). Şiirlerde ozanların dünyasını buluyoruz. Içerisi duman dolu bir kahvede sürekli ıçinden geçenleri kendilerine anlatanlar Fırat'ın destanı ABDULLAH TEKIN 1 Hellenıstık Çag'a aıt jıır yapıtları, bıreysel nıtelıgl ve her ınsana özgu duyguları, cografya, mıtok>|i ve etnografyaya ılışkın, bılgı dolu aynnalan ve konu çeşıdılıgiyie son derece ılgı çekıcı olup şıırle İlgılenen herkes onlarda kendlsıne hıtap eden bır seyler bulabıllr Bu kıtap, Hellenıstık Dönem sıırını dılımızde bajlı bajına, genış kapsamlı olarak ele alan bır çalısmanın eksıklığinden dogan gerekslnımı olatHİdljjince karşılamak ve bu yolda bır "ilk adım" otusturmak amacıyb hazırhnmı;or Resımlerle ANTİK ROMA'DA MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK F KRETZSCHMER Çev. Z Zühre llkgelen 135 x 195 cm. 168 sf SB resımler ISBN 9756899646 Bu çalıs.ma. Antık Roma Dönemı'nde teknolo|ik açıdan gerçeklestırılen mlmarlık ve muhendıslık alanındakı olaganüstü basarılann çarpıcı orneklennı resımlerıyle birlikte açıklayan temel bir ba^vuru kitabıdır 950Elazığ(Ke ban) doğumlu Mustafa Tuncel, ilk ve ortaöğrenimını doğduğu topraklarda, yukseköğrenimini ise Ankara'da tamamlamış. Kısa bir süre öğretmen olarak görev jraptıktan sonra TRT kurumunda muhabir olarak çalışmaya başlamış. 13 vıldan beri TKT kurumunda haberci olarak, ancak daha çok "belgesel haber" türünde örnekler sergijeyen t>ir haberci olarak görev yapıyor. Baü Toroslar'dan bir söylence: "Beydağlan Efsane Söyler" adlı ilk çalısmasından sonra "Elveda Kumru" adlı kıtabıyla 1996 yılında Bu Yayınevi'nin çocuk romanı bırincilik ödülüne layık görüldü. Daha sonra " At Burcu" isımli kısa bır gençlik romanı yazan Tuncel'in en son yapıtı. "Suda Kurudu Kökler." Masallara konu olan Fırat topraöı, Tuncel'in doğduğu ve çocuklnğuyla '& gençlik yıllannın geçtiği yerler.. Tuncel daha sonra görevinin gereği bu topraklarda özellikle Fırat'ın çevresindeki temel atma ve kurdele kesme törenlerinde bulundu. Geçmişini bildiği toprakların, bağların, köylerin sular altında kaldığına tanık oldu. Bu toprakların yitimi nedeniyle söylenen ağıdarı dinledi. Köklerin sularda kurumasından duyulan üzüncü yaşadı. Yıllar önce Elazığ ve çevresinde yapılan barajlar nedeniyle topraklar, bağ ve bahçeler, köyler istimlak edilnüş, birçok insana büyük sayılabilecek paralarödenmişti. Ne var ki insanlar yönlendirilmediği, önlerine düşülüp yol göstcrilmediği için bu paralar "çarçur" ediLniş, kimı sömürgenlere kaptınlmıştı. Bu arada şimdive kadar hiç bar ve pavyonla tanışmamış olan Elazığ'da bir elin parmak sayısı cıvarında bar ve pavyon açılmıştı. Dahası, Elazığ sokaklan Murat 124 arabalarla dolmuştu. KİTAP DUNYASI FUARI 5 nolu standa beklıyoruz Akaretler Duragı Arkası' Beşıkta? %3O <WKEOLOJI VE SANAT YAYINLARI Hayrye Cadde.1 Çorlu Ap. 3:4. 80060 Galatasaray. Istanbul el 0 212 293 03 78 • 245 68 38 Fax. 0 212 245 68 7 emaıl:arkeoloiisanat@superonline.com. SAYFA 16 CUMHURİYET KİTAP SAYI 555
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle