05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı.. sözcüklerinin sinir uçlarına dek sinmiş bir mitsel söylem tadı, hem de 15. yüzyıl I lollandasrnın ünlü ressa mı Bosch'ıın resimlcrinin günümüz şiirindeki karşılığı. "Artık ölüler de görmek isityor toprağında çürüdüklcri mezarı..." (Kuzgun Ve Gölgesi; s. 13) "Korkuyorum bir Akdeniz güneşinde Gölgemlc gövdcm arasında kalmaktan." (Kuzgun Ve Gölgesi; s. 43) "Aydınlık bir kitaba dönüşen su Ve güneşi kutsayan balçık," (Kuzgun Ve Gölgesi; s. 61) "Öylesine bir çıplaklık istiyor ki ölüm, tenimizi toprak bir giysi kadar ağır..." (Kuzgun Ve Gölgesi; s. 63) Turgay Nar'ın şiirinde bir Ağrı, Süphan, Nemrut boyutu buluruz. ö bir Ci lo suyu, Munzur suyudur. O'nu boruya alarak şehir 'şebeke' suyuna dönüştür mek, muslukla 'açkapa' terbiye etmek olanaksızdır; O'nun şiirleri, bu topraklarda acının gövdesinde göveren binbir renkli dağ çiçikleriyle bezenmiştir; sera şiiri değildir. Turgay Nar'ın dizeleri, rüzgar gibi kosan bir atın köpükten şişmiş afizı kadar nırslı, inen bir kılıç kadar keskin, ağaç gövdesindcn kanayarak akan bir sakız damlası kadar sessizdir. Zamanın kilden sayfalarında unutulmuş binyıllan anlatan şiirlerdir. Cemal Süreya'nın, Turgay Nar'ın şiir leri için kalcmc aldığı "Yüz bin günlük bir TV dizisi onun karşılığını çıkaramaz. Turgay Nar'ın sözşiiri görsellik içinde de, görselliğe karşı da var olacaktır" yazısı ile, Hilmı Yavuz'un kalemc alaığı "Sanki çok eski çaglarda belirsiz bir ayin sırasında mırıldanılmış bir tılsımşiirdir onunkisi" yazısı, Turgay Nar'ın şiirinin gücünü açıklamaya yeter. • "•" TupnavNap CEZMİ KOCA ıır ve oyun yazarı Turgay Nar'ın oyunları üzerine söz üretmek kolay değil. Bu zorluğa karşın bu yazı, ya.....\n tiyatrosuna genel bir bakış geliştirmeyi "deneme" yoluna gidecektir. Metinlerin ortak noktalarındaki (ve kimi imgelerindeki) çokanlamlıhk, düşiinsel derinlik vc Artaud'dan Camus'ye, Nietzsche'den Doğu kültürüne ve mitoslarına dek uzanan çeşitlilik, dilindeki yoğunluk, sahneleraeyi de gözeten okumalarla çözümleme ve anlamlandırmada gereksindiği birikim ve çabanın karşılıklı bulunmaması, Turgay Nar'ın oyunlarının hak ettiği ölçüde farkedilmeyişine neden olmuştur. ZMINM, Ikttdar, şMdst... Turgay Nar'ın oyunlarında irdelenen sorunsal, zamanın, iktidarın, şiddetin kıstırdığı insandır. Giriş için "parola" bu üç sözcükle başlar: Zaman, iktidar, siddet... Yazara göre "önce zaman vardır." Şehrazat'ın üyunu oyunundaki Şehriyar, eğilip baktığı kuyuda (sanki başka oyunlarındaki kişileri) 1 laço'yu, lsrafil'i, 1. Oğul'u, gördüğünü sezinleriz. Oysa "eski' olan Şehriyar'dır. Ama Şehriyar görür onları; çünkü, zaman gövdesinde taş kesilmiştir." Yazarın TuıpyNar oyunlarında zaman akışkandır ve durağındır. 1 lükmedcndir. nüküm ölümdür, insanaHthmMmjı dır. Tepegöz'de ise Zaman, Dede Korkut'un ve bütün insanların hanıdır. Dahası bazı oyunlarında oyun kişisidir zaman. Haço IsHatıra Foturafı / rafil'i "kuyu"da baltayla öldürür. Şehriyar geçmışini "kuyu"da izler, Terzi Makası ndaki S. (Sisyphos) cenin mezarlığının üstünde (içinde) yaşar. Şehrıyar, kuyuya bakar geçmişjni görmek için. Bu kuyu, bu mezarlar bir uçurumdur, yeraltıdır, tarihtir... Genct şöylc dcr: "Bir ulusun gerçek tarihini oluşturan, utanç duyduğu suçlarıdır." tnsanlık bir ulustur. Yeraltı bizi Babilonya, Ugarit, Sümer Yaradıliij, ölüpdirilme mitoslarına gönderir, yanımıza Sisyphos'u, Hades Sokağı'nda oturan Antikleia'yı katarak. Turgay Nar gerçek anlamda Mezopotamya da gczinen belki de tek oyun yazarımızdır. Turgay Nar'ın oyunlarındaki anlamların aroına gizlendiği kapı her önüne gelene açmaz kendini; Doğu kültüründen, yazınından "parola" sorar. Turgay Nar, metinlerini birbiriyle konuşturma, örtüştürme yolunu seçer. Çöplük'teki kuyuya Kuyu'da, Şehrazat'ın Oyunu'ndaki aynayı Terzi Makası'nda karşımıza çıkarır. Yazarların metinlerinin genelde bir remel sorun(sal)la boğuştuğu, bu anlamda hcr bir metinin asal metnin bir parçası olarak biçimlendiği gerçeğinin de ipuçlarını verır (Balzac'ın Insanlık Komedyası'nda olduğu gibi). Nuh'un gemiye almadıgı yazar iktidar olgusıı iki düzlemde karşımıza çıkar. Biri insanla yasjit olan iktiuardır. Yani "Öteki"ne egemen olma çabası, doğa'ya, hayyan'a, kimi zaman da insan'a... Diğeri "aileyle, özel mülkiyetle, devlet le" ortaya çıkan iktidardır. ijehrazat aracılı^ıyla "Her iktidar varoluşunu seçer ken, öte yandan ölümünü de seçmiş olur" diyen Turgay Nar'a göre bu bağlamdaki iktidar insan(lar) seçerse sonrasızdır. 8»niP8c bir yıkıcılık Şiddete de iktidara baklığı gibi bakar. İki biçimi söz konusudur. Ilki, insanın varlığını sürdürme çabasıyla kaçınılmaz biçimde kendine "kardeş" edindiği şiddcttir. Bunun milyonlarca yıllık tarıhi süresince insanın genetik haritasına işlemediğini, gerekli bütün koşullar yaratıldığında bile yok olmasının çok uzun bir sürecc gercksineceğini yadsımak olanaklı değildir. Ikincisi, erkten, egemen ahlaktan beslenen şiddettir ki, Turgay Nar'a göre insanın bundan arınması mümkündür. Bunun için kuşkusuz öncelikle bu besin kaynaklarını yok edilmesi gerekir (sınıfsızlık, "ahlaksızlık"...). Buna işaret etmek için oyunlarında sınırsız bir yıkıcılığı fon perdesi yapmıştır. (Bunun düşiinsel karşılığı "Batı"da karsımıza çıkar: Nietzsche'nin yerine bir şey koymadığı sanılan sonsuz yıkıcılığı...) Ancak, erke, ahlaka ilişkin bir olası yokedim de, insanda yer etmiş bu bağlamdaki şiddeti ortadan kaldırmaya yctmez. Bir yandan da tükenmek gereklidir. Tur, gay Nar insanın içindeki bu irine Arta l'urgay Nar / Cem Yayınevı / 72 s Kuzgun ve Göl gesi / Turgay Nar I Cem Yayınevı / 63 i Tepegöz / Turgay Nar /Gerçek Sanat Yaymları / 64 s. Yüz Yapraklı Ateş/ Turgay Nar / Cem Yayınevı / 96 s. Toplu Oyunları, 1/ Turgay Nar /Mıtm, Boyui Oyun Dizisi /168s. T HilmiYavuz'un HafraFoturalınavazdıflı Sunuş1 tomik özelliklerine ilişkin imlerle, o hayvanın söylensel özelliklerine ilişkin imler arasında, kuramsal açıdan bir iark yoktur onun için. Dıl, doğanın ıçındcdir, ondan kopmamıştır, demeye geririyor Foucault. Turgay Nar'ın şiiri, i:jte tastamam bu izlenimı uyandırmıştır bende. Turgay Nar, şıirıni, ncrcdeyse bir Könesanb doğabılimcısı gibi, onun söylcmiyle kurmaktadır. Onun şı ırini buyülü ve yabanıl bir bütünsellik olarak alımlamam da, sanırım, bundan dolayıdır. Doğaya ve insana ilişkin nc giriyorsa şiirine, ayrışmamış bir bütünsellik içındedır. Doğanın nercdcyse bir büyü nesnesi gıbı imlcndıği, Dil'le Doğa'nın birbirinden kopmadığı yabanıl bir söylemdir bu. Sanki çok eski çağlarda belirsiz bir ayin sırasın da mırıldanılmış bir tılsımşiirdir onunkisi... Ama bundan da önemlısi, Turgay Nar'ın bu yabanıl dille kurduğu büyüşiirin, kendi içinde büyük bir trajediyi de taşıyor olmasıdır. Bu trajedı, yaşamlarına söylenin en büyünün yön verdıği 'yüzyıllık yalnızlık' in sanlarınm, kent ınsanlarıyla karşılaştığında, bu iki yaşam kıpi bir zihinde alımlandığında ortaya çıkar. Turgay Nar ne talihli bir şair dir ki, söylenin dünyasıyla söyleni reddeden dünyayı, birlikte yaşayabilme olanağını bula bilmiştir. Söylen'in bütünleştirdiğini, çaödaş dünya parçalıyor.kırın bütünleştirdiğini kent fragmalara ayırıyorsa, Turgay Nar'ın şiiri büyüsünü ve güzelliğini, işte bu karşıtlıklar üzerine kurulmuş olmaktan almaktadır. Karşıtlık, evet, ama temeldckı bütünselliği bozmaya bir karşıtlık... Turgay Nar'ın ilk kitabı 'Hatıra Foturafı' için yazdığım 'sunuş' yazısının üzerinden tam 10 yıl geçnıiş. Bir şairin yaşamında gözardı edilmemesi gereken bir siire! Turgay Nar'ın şiirine, ozclfiklc 1990'dan başlayarak derin bir ölüm duygusunu hâkim olduğıınu görüyoruz. Özellikle 'Yüz Yapraklı AteşjJe, bana göre elbette, Türkçc'de yazılmış en görkemli ölüm şiirlerinden bazılarını okumak olanaklı dır. Olüm, Turgay Nar'ın şiirinde kuşatıcı ve ezici bir söyleme dönüşür ve neredeyse felsefi bir arka plan oluşturur: Diinyanın üzerine işlendiği bir arka plan! Turgay Nar, son 10 yıl içinde, o sanki bir ayinde söylenmış bir tılsımsözmüş gibi duran şıirinı, acıya ve çıglığa dönüştürdü. Sö zü yabanıl bir çığlığa doğru tizleştiren dehşet imgclcri ürctti. Ürpertcn imgeler? Modern şiirin varabileceği cn karanlık yö rclerde dolaşan şiirler yazdı...* ' SAYI urgay Nar'ın şiirıyle tanışmamın tarıhi, bir hayli cskiye çıkıyor. Sanırını 1980'uebenim seçiciler kurultında bulunduğum lstanbul Dcvlct Güzcl Sanatlar Akademisi ()ğrenci Derneği'nin genç şairler arasında açtıfiı şiır yarışmasına katılmıştı. l'urgay Nar, o yarışmaya gönderdiği şiiriyle belleğimde yer etmiş, ödülün veriıdiği törende onunla ö/.ellikle tanışmak istcmiştim. Şiirinde büyülü ve yabanıl bir bütünscllik vardı. Foucault, Rönesans düşüncesini irdelcrkcn, bence, çok temelli olan şu olguya dikkati çeker: Rönesans döneminin doğabilimcisi (örneğin, Aldrovandi) için doğa, birbirinden he nüz ayrışmamış katmanlardan oluşan bir sözcüklcr ve imlcr dokusu gibidir. Doğabi limcinin işi, bu im'lcri derleyip toplamaktır, ayrışrırmak değil... Örneğin bir hayvanın ana SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP 499 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle