04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kocalanyla birlikte çiftlikte çalışırlar; en küçük kızı hukuk eğitimi görmektedir. Komşu çiftliğin sahibinin, oğlunun dönüşünü kutlamak için vcrdiği şölende baba, bütün mülkünü ve çiftliğin yönetimini üç kızına bırakacağını açıklar. Bu teklifc karşı çıkan küçük kızına sinirlenir ve onu mirasından mahrum bıralur. Jane Smiley, Shakcspeare'in King Lear adlı oyununun kurgusundan yola çıkarak, Amerika'daki büyük çiftliklerin küçük bir tarihini sunuyor bize. Sakin ve huzurlu bir dış görünüşün ardındaki toprak kavgaları, aile içi çekişmeler, çekememezlikler ve düşmanlıklar, kitap boyunca etkisini sürekli hissettiren kadınca bir bakışla gözlemleniyor ve incclcniyor. Smiley, büyük yazarlara nas bir beceriyle, aile üyelerinin iç yaşantılarına damgasına vuran trajediyi yaşadıkları ortamın koşullarıyla, çevresiyle, toprağıyla, suyuyla bağdaştınyor ve finaie doğru yarattığı katharsisle okuru derinden sarsmayı başarıyor. Pulitzer ödüllü bu kitap, seçkin oyunculann rol aldığı bir kadroyla filme de çekildi. JAM. SMILI.V manının gerektiği bu dönemlerin en iyi eşlikçisi melankolidir diyen yazar; melankolinin, yaşamla başa çıkmanın yaratıcı bir biçimi olduğunu savunuyor. Kadın bedenindeki çevrim, doğadaki 'doğumölümyeniden doğum' çevrimine benzer. Bir canlıyı ama aynı zamanda da bir ölümlüyü doğurabilen kadının doğayla, kendi bedeni üzerinden dolaysız bir bağı vardır, bu anlamda yapısı itibariyle melankoliye yatkındır ve bu ona, yaşamla, geçip gitmeyle ve ölümle karşılaşmalarında daha güçlü olmasını sağlayan bir kaynak sunar. Her kadına kendi duygusunu, kendi bedenini, kendi gücünü, hcyecanını ve hüznünü değişik bir aynada bir kez daha yepyeni bir ışığın altında incelemenin keyfini verecek bir kitap bu. Ayrica kadınları seven, onlan daha yakından tanımak isteyen erkekler de, hem kadınlanna (anne, çocuk, sevgili) hem kendilerine dair farklı bir boyut daha bulabüir "Melankoli Kadındır"ın satırları arasında... Siyah 'An'lar/jean Baudrillard/Çeviren: Ay;egülSönmezay/Aynntı Yayınları/323 s. Çağdaş Fransız fclsefesinin en çarpıcı yazarlanndan biri olan Baud rillard "Siyah 'An'lar"da, 19801990 yıllan arasında kendisi için tuttuğu notlan okuyucuyla paylaşarak hayaü algılamanın, onu parmaklarının ucunda hissetme çabasıyla mümkün olabildiğini ortaya koyuyor. Daha önce aynı yayınevinden, Amerika, Kötülüğün Şeffaflığı, Kusursuz Cinayet ve Tüketim Toplumu adlı kitapları yayımlanmış olan Jean Baudrillard, bu kitabıyla inançlarını yapışık yaşayanlan sorgulayıp didiklerken kendilerini yok sayarak başkalarına yer açabilenleri yüceltiyor. Yoğun, zehir gibi gözlemleriyle tarihin hiç alışdmadık bir yorumunu sunuyor. Bütün toplumsal, siyah yapılann yanı sıra entelektüelliği de mahkum ediyor. Doğanın, bütün ritüelleriyle ölümü kusursuzluk mertebesine yükselttiğine; düşüncenin ise paradokslar zincirinden ibaret olduğuna inanıyor. Kavraınlara takılıp kalan ve hayatın ötesine savrulan telsefeleri eleştiriyor. Hayatın bütün anılannı, bütün "siyah anlar"ını dolu dolu algüamak istiyor ve bunu yaparken seçkinliğe taviz vermiyor. Baudrillard'a göre dünyamız kendi gerçeklerini var etmek için yokoluşa sürükleniyor; onu ilgilcndiren de işte bu yokoluşun öyküsü. Ona göre yazmak, kendini ifade etmenin bir biçimi değil yokluğa yönelik bir tutku; çünkü yazı dili eleştiriyor, var ettiği anlamı da yok ediyor. Elimizde kalan tek hayati yoğunluğun baştan çıkarma olduğuna inanıyor Baudrillard. Güzelliğiyle onu şaşırtan kadın karşısında hayranlık duyuyor; kaybettiğinde derin bir yara alacağını bile bile... Baudrillard'ın Siyah 'An'lar'ı, son demlerini yaşayan uygarlığımızın son yirmi ydına dair yalın ve görkcmli bir tanıklık, bir ayna. Bizleri, bütün duyularımızla çevremizdc olup biten her şeyi algılamaya çağırıyor sanki. Hayati parmaklarının ucunda hissetmek isteyenler için... Modernizm, Evrenselltk ve B'ırey/Şeyla Benhabib/Çevıren • Mehmet Küçük/Ayrıntı Yayınlan/İ6H s. Modernlik projesinin dünya çaModemizm, pında girdiği krizin hem organik evrensellikvetîire birer parçası hem dc bu krize ve rilen birer yanıt olarak ortaya çıkan etik ve politik eleştirilerin yol açtığı kargaşa, tüm bunaltıcılığıyla yayılıyor. Dünyanın gitgide küçüldüğü bir konjonktürde, ulusdevletin kendi arkaik çerçevesini korumak için yürürlüğe koyduğu çatışmacı stratejiye alternatif üretemcdiğimiz Türkiye'de ise, bunaltı sözcüğü ile hafif kaçıyor. Dünya, küçük bir uzmanlar ya da seçkinler grubunun tekelindeki "yasa koyucu akıl"ı mütevazılaştırarak, rasyonel yönetim idealinden vazgeçmeksizin yeryüzüne, sıradan eşit saygı ve muameleye değer olması idealini somut bağlamlara oturtmaya: "bizden/bizim gibi olmayan insanlar'Ma evrensel akıl, özerk birey gibi ahlaki ve politik ideallerdcn vazgeçmeksizin iletişim kuımaya çalışıyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Böylc bir politik coğrafyada, yinc bu coğral yanın kırk yılda bir de olsa her şcye rağmen ortaya çıkardığı (ve yitırdiği) değerlerden birisi olan Benhabib'in bu çalışması daha bir anlaın kazanıyor. BiliyoIU/, "pratık felsefe"nin "eylem lelsefesi" olarak ter(.üıııe edıldiği vc "eylem" ile "tclsele" arasında bir ılişkı kurmaya alışmamış bir cntelektücl ortamda Benhabib'in cemaatçi düşünürlerle tartışmasını; postmodern itirazları babadan kalma "olumsuzluyarak kapsama ve aşma" usulüne pek benzemese dc bu usülden ders almış bir çabayla alt etmesini kavramak zor olacaktır. "Postmetafizik, etkileşimsel evrenselcilik" ya da "bağlam duyarlı akıl" kavramlarını Türkiye'de Türkiye için düşünmeye çalışmak çok zahmetli, çok rizikolu olacaktır biliyoruz; ama politik ve kavramsal sözcük dağarımızı genişletme zahmetine katlanmazsak, bize zorla dayatılan deli gömleğini yırtıp atmanın imkansız olduğunu maalesef hcp birlikte öğ renmek zorundayız. Üstclik, düşünsel çıtayı alabildiğine yükselten Benhabib'i okurken şu bizim eski ve tatlı tartışmamız "evrenselden yerele, yerelden evrensele" sorununu bu kez "post"lar çerçevesinde yeniden düşünme imkanı da bu zorunluluğun bir ödülü olabilir. Dünya ölçeğinde düşünce üretmenin nasıl bir şey olduğunu merak edenlere... Anarşizmin Bugünü/Derleyen: Hansjurgen Degen/Çeviren: Neşe Ozan/Ayrıntı Yayınları/205 ç. HansJürgen Degen'in derlediği yazılar düşünce, siyaset, ckonomi, eğitim, kadın sorunu ve savaş askerlik konularına, özgürlüğü, özgürleşmeyi ön planda tutan yaklaşımlar getiriyor. Toplumun devletten, ekonominin kapitalizmden kurtulması gereğinden yola çıkan yazarlar: "Kimin haklı kimin haksız olduğuna, kimin gerçeğe daha yakın durduğuna ve hangi yolun bireyin ve herkcsin en fazla yararına olduğuna hiç kimse kesin olarak karar veremez. Özgürlük, deneyimle gerçeği ve en iyiyi bulmak için yegane araçtır ve yanılma özgürlüğünün olmadığı yerde özgürlük yoktur," diyorlar. Bireysel özgürlüğü yüreğinde taşıyan, devlet iktidarını en düşük düzeyde tutmak için düşünee üreten ve mücadele edenler, tahakkümcü olmayan bir toplumsallık için, bağımlılık ilişkileri içinde yaşayan, meta haline getirilen herkese çağrıda bulunarak özne'yi genişletiyorlar. Küreselleşme/Zygw«»/ Bauman/Çeviren: Abdullah Yıl maz/Ayrıntı Yayınlan/1.^0 s Bauman "Küreselleşme" kitabında çarpıcı örneklerle küreselleşmenin getirdiği ahlaki ikilemlere değiniyor. Yiyeceğin bol olduğu yere gitmek isteyen açlar, büyük paralar ödtyerek kendilerini "çatık kaşların" beklediği yolculuklarına çürük tcknelerle, kimliksiz çıkarken; zenginler uçakların birinci mevkilerinde şampanyalarını yudumlayarak kürcselliğin tadını çıkarıyor, üstelik daha ucuza. Suç ve ceza anlayışındaki değişme üzerinde duruyor yazar; artık hapishanelerin istihdamın bir alternatifi haline getirdiği, ihtiyaç duyulmayan yığınla insandan kurtulmanın ve yatınmcıların güven duyacakları bir ortam yaratmanın yeni bir yolu olduğunu söylüyor. Gelecek hakkında ilginç olduğu kadar korkutucu öngörülerde bulunan Bauman'a göre yereller yerellikleri etrafına kalın duvarlar örerken, küreseller yerellikleri toplama kamplarına dönüştürme peşinde. Küreselleşmenin ikiz kardeşi yerelleş,mc, reddedenin yoluyla, aynı amaca hizmet eder: Parçalanma vc yabancılaşma. Zygmunt Bauman'ın "Küreselleşme" kitabı, yerelleşmeden yana güçlerin ağırlıklarını hissettirdiği günümüz Türkiye'sini anlamak için vazgeçilmez bir kaynak niteliği taşıyor. Kültürel Emperyalizm//o£« Tomlinson/Çeviren Emrehan Zeybekog'lu/Aynnlı Yayınları/26.5 ç Tomlinson'a göre, kültür bir "alınyazısı" değil, bir karar mesclesi. Bu yüzden, Batılı kültürler dc dahil olmak üzere, kaybolmakta olan kiiltürlcri yaşatmak, kolcktif irade oluşturan süreçlerin başarısıyla mümkündür. Bu da, kültürü yaşatan ve geliştiren insanların ırade sahibi özneler olarak kendi kaderlcrini kendi cllerine alacak şekildc sorumlu davranmalarını gerektirir. Ancak o zaman televizyonıı ve C.ocaCola'yı lanetle mek yerine, onların içini doldııran şeyleri insanileştır menin yollarını arayabilir, hep birlikte yeni kültürel nıekanlar tasavvur edebiliri/.. • C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 9 6 Ipin Vcu/Vüs'at O. Bener/îletişim Yayınlan/UHs "Ipin Ucu" en genelde, insan bilincinin, akıl ve mantık gücüyle ulaşabileceği düşünsel özgürlük ile dünya toplum düzeni içinde yaşama zorunluluğunun getirdiği düşünsel tutsaklık arasında çırpınışının öyküsüdür; kendi düşünsel yeteneğiyle yaşamın gerçeğini ve anlamını belirlemeye çalışan insanın onurlu başkaldırısı içindeki sonsuz yalnızlığı onun trajik yönünü, dünyatoplum düzeninin kurallarıyla özdeşleşen insanm, kişisel çıkarlarını kollama yolunda "uydulaşması" da onun gülünç yönünü belirler. (...) Vüs'at O. Bener taşlama ve yergiyi, söz vc hareket güldürüsüne ilişkin tekniklerle yoğurarak, çağdaş Türkiye ortamının iç kapayıcı görünümünü, irıce bir "alay"a yönelen soyut darbelerle çizer. (...) Bu nedenle, 'Ipin Ucu'nun, Türk tiyatrosunun son on yılında her oyunu tanımlamak için kullanılagelen "epik", "seyirlik", "absiird" gibi kavramlarla dondurulmasına oyun içinde karşı çıkar" diyor Ayşegül Yüksel. Orhan Pamuk'u Anlamak/Derleyen: Engin Kılıç/îleti)im Yayınlan/161 s "Cevdct Bey ve Oğullan"ndan "Benim Adım Kırmızı"ya, "Kara Kitap"tan "Beyaz Kale"yc, "Scssiz Ev"den "Yeni Hayat"a Orhan Pamuk'un romanları modcrn Türk edebiyatının yönünü değiştirdiği gibi, pek çok yeniliğin, tartışmanın, öfkcnin, karşı çıkışın, nefretin ve kızgıniığın da merkezi oldular. Etkileme güçleri, derinlik boytuları, karanlık ve zor anlaşılır bölgeleri, tarihsel, siyasal vc kültürel ipuçları, göndermeleri, eğlendimıe, oyalama ve kendilerini ycniden okutabilme güçleriyle Pamuk'un kitaplannın belki de en belirgin özelliği okurlann onlara kayıtsız kalamamaları... Son yirmi yılda yıırt içinde ve yurt dışında Pamuk'un romancılığı üzerine yüzlerce yazı yazıldı. Boğaziçi Ünivcrsitcsi Türk Dili vc Edebiyatı Bölümü'nden Engin Kılıç, bu yazılar içindcn romanları anlamamıza yarayacak en iyi 35'i seçmiş; onları her bir Pamuk romanıyla ilişkilendirdiği birer değerlendirme yazısı vc geniş bir Orhan Pamuk bibliyografyasıyla birlikte derlemiş. Melankoli Kadındır/Dörthe Binkert/Çeviren: llknur İgan/Aynntı Yayınlan/164 s. Dörthe Binkert, kadının melankoliyi yaşama hakkının etkileyici bir savunusunu yaptığı kitabında, yaşamdaki sarsmtı döncmlcrinde kcderi ve bilinçli vedalaşmayı yaşayabilme nin sağaltıcı önemini vurguluyor. Kadına özgü yaşam sürccinde pek çok sarsıcı kopuş vardır. Kı/ çocu ğun ergenliğe geçişi, ilk kez adcr görıne, bakireliğe vcda, annelik, mcnopo/Ja birlikte doğıırganlığın yitinıı, sarsıcı bir karşılama ve vedalaşma yaşanmadan atlatılamayacak yaşaııı dönemleridir. Ycniden giiç toplayabilmck için bir içe bakışın, bir durııp bekleme /a SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle