25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Knpak konusunun devamı. yan başlıca tark da burada yatmaktadır. Ranatça dcnebilir ki bıı çalışma saycsindc Pamuk, para tarihini bir yandan nümizmatik ilminin dar çerçevesinden, diğer yandan da devlet nıerkezli rnali tarinin bir uzantısı konumundan kurtarmakta çok önemli bir adım atmıştır. Ülkemizde para tarihinin ortaya çıknıası nispeten geç bir döneme rastlamaktadır. 1914'ten itibarcn 1 lasan Ferid Bey'in Nakid ve Itibarı Mali isimli eserinden başlayarak, Ahmed Refik (Altınay), Hazım Atıf Kuyucak, Süleyman Sudi ve Ekrem Kolerkılıç ile gclişen bu alan, genellikle nümizmatik ile mali tarih arasında sıkışmış, ancak çok nadiren siyasi, iktisadi vc toplumsal tarihle bağlantı kurabilmişti. Hemen hemen aynı tarihlcrde, îsmaıl Galib ve Halil Edlıem (Eldem) kardeşlerin çalışmalanyla başlayan Osmanh nümizmatiği ise, fbrahim ve Cevriye Artuk, Nuri Pere, Cüneyt Ölçer gibi kıymetli isimler sayesinde geüşmesini sürdürmüşse de, daha da belirgin bir şekilde genel ta rihi kurgudan ayrı olarak, onunla bir türlü kesişemeyerek, kendi içinde kapalı bir şekilde devam etmiştir. Para ve sikke tarihinin tarihle kesişmeye başlaması ise itiraf etmek gerekir para tarihçilcri vcya nümizmatlar sayesinde değil, tarîhçiler ve özellikle iktisat tarihçileri sayesinde gerçekleşebilmiştir. ömer Lutfi Barkan, Halil Inalcık, Haim Gerber, Suraiya Faroqhi, Murat Çizakça gibi isimler, ekonomik veya toplumsal tarin ile ilgili araştırmalarıııda para kullanımı, parasallaşma, enflasyon, tağşiş, bütçe gibi olguları ele alış ve genellİkle mecut para tarihçilerinin ve nümizmatların yapmadıkları kadar kapsayıcı bir anlayışla parayı çok daha anlamlı bir sentezin içine taşımanın ilk adımlarını atmışlardır. Ancak şüphesiz bu alanda en büyük katkıyı gerçekleştirmiş olan, Halil Sahillioğlu'dur. 1950'lerin sonlarından itibaren voğun bir şekilde mali, ekonomik ve sosyal tarihi para tarihiyle meczederek ortaya çıkardığı çalışmalar gerçekten olgunlaşmış Osmanlı para tarihinin başlangıcı sayılmalıdır. Bu kitap tanıtımını böyle bir tarihçe ile başlatmaktaki amacım, Şevket Pamulc'un son çalışmasını alandaki gelişmelerin ışığında değerlendirmcktir. Zira, üzerinde özellikle durmak istediğim nokta, Pa muk'un çalışmasının Osmanlı para tarihinde maalesef çok fazla gecikmiş olan sentez teşebbüslerinin müjdecisi olduğudur. Bu anlamda, özellikle Sahillioğlu'nun vermis olduğu ivmeden yararlanarak, onyıllardır eksikliği hissedılcn bir toparlamayı nilıayet gerçeklestirmiş olması, Şevket Pamulc'un tarihçiliğimize bu alanda yapmış olduğu en önemli katludır. Paranın Tarihi, Osmanlı tarih yazımcılığırıda yapılması gereken aına bir türlü yapılmayan aşamayı gerçekleştirmiştir: Geniş bir coğrafi alanı uzun bir zaman dilimi içinde değerlendirerek, her geniş kapsamlı analizin istcr istemcz içerdiği bazı riskleri dc göze alarak, ıeferans teşkil edecek sağlamhkta bir kurgııyu ortaya çıkarmak. Aslında Şevket Pamuk nümizmat değildir, hatta dar anlamda para tarihçisi bile değildir. Çalısmasında kullandığı kaynak, belge ve verilerin hemen hemen tamamı başkalarına aittir. Bu açıdan Paranın Tarihi, tarihçiliği illaki "belgecilik" ile eşanlamlı görmekte ısrar edenlere muhteşem bir ders oluşturuyor. Tarihin belge oıcumakla bitmediğini, tarihçinin maharetinin mevcut belge ve kaynakların yorumlanmasında, bir araya getirilmesinde, sınanmasında, kurgulanmasında, kısacası, imkân dahilindc bir sentez oluşturulmasında ortaya çıktığını hatırlatmakta sanınm fayda vardır. Şevket Pamuk'un çalışması ise bunun mükemmel bir örneği. Yazar büyük bir sabırla takriben bir asır boyunca birikmiş ama genellikle dar bir çerSAYFA 4 •" Şevket Pamuk'tan "Osmanlı împaratorluğunda Paranın Tarihi" Benim Adım Pana Para ve akke tarü çevede kullanılmış olan kaynak ve bilgileri bir araya getirerek, bunlan karşılaştırarak, yoğurarak, şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği bir bütünlük oluşturmaya çalışmıs, büyük ölçüde de Daşarmışür. Kaynak kullanımının çarpıcı diğer bir boyutu ise, yeıli kaynakların yanında konuya ilişkin yabancı literatürün de son derecede bilinçli bir şekilde kullanılmış olmasıdır. Ülkemizde tarihçiliğin en zayıf noktalarından biri olan yabancı kay naiklar konusundaki bilgisizlik ve duyarsızlık neticesinde, devamlı bir şekilde ifrattefrit arasında gidip gelinmektedir. Bir yandan çoğu zaman yaDancı kaynaklar yabancı derken de sadece Batı kaynaklarını kastetmiyorum bilinmediğinden, " Amerika'yı tckrar keşfetmeye" veya Osmanlı devlet veya toplumunun "nev'i şahsına münhasır" olduğuna hükmetmeye ne kadar meyyal olduğumuz malumdur; diğer yandan ise, kazara bazı yabancı kaynaklar genellikle de hep aynıları oluyorkeşfedilirse, bunların işaret ettigi bazı olguları şablon gibi toptan "ithal" edip, "uysa da, uymasa da" mantıftıyla Osmanlı modeline uygulama adeti de bize has meziyederdendır. Pamuk ise, yabancı literatüre hâkimiyeti sayesinde, gerçek manada mukayeseli tarih yapabiımektedir. Ömer Lutfi Barkan'ın fazlaca kestirme yoldan teşhisettiği 16. yüzvıl "fıyat devrimi" modelinin çok daha intiyatlı bir çerçeve içinde ele afınmasıyla, tanı aksiııe Av rupa literatüründe önemli yer tutarken tarihçilerimizin çoğu tarafından kaale bile alınmayan "gümüş kıtlıfiı" olgusunun gündeme getirilmesi bu dengeli yaklaşımın en bariz örneklerindendir. Pamuk'un analitik yaklaşınu sayesinde, Paranın Tarihi alışılagelmiş para tarihlerinden çok farkh bir kurguya sahip. Bir bakıma, genellikle odak haline gelen paranın kendisi, bu calışmada bir amaçtan çok bir analiz aracı nalıne uetirilmiştir. Paraya "ihanet" olarak algılanabilecek bu durum, aslında son derecede saglıklı bir gelişmeye işaret etmektedir. Zira nu şekilde kurgulanan para, tarihten neredeyse kopuk ve kendinden menkul bir manada kazanmakyerinc, Osmanlı tarihinin anlaşılması ve dönemlendirilmesi için ilginç ve yeni bir çözümleme aracı halini almaktadır. Osmanlı devletinin kuruluş dönmin de paranın Selçuklu sisteminden çok tlhanlı sistemine yakınhöı, mcrkezileşme siireci içinde devlet müdahalecili^inin artışı, Fatih döneminin sonlarına doğru gümüş kıtlıklarının da etkisiyle tağşiş politikalarına yönelme, 16 yüzyılla gelen stabilizasyon, 17. yüzyılda gittikçe belirginleşen düzensizlik ve tağşiş hareketleri, 18. yüzyılda kuruşun ortaya çtkmasıyla beraber tekrar nisbi bir istikrara dönulmesi ve şevket Pamuk alieslyie birilkte. FapU M 1 kurgu nihayet Tanzimat hareketiyle az çok paralel bir şekilde, "en büyük tağşiş"in akabinde büyük zorluklarla uluslararası sisteme uyum çabaları... Başından sonuna kadar gerçek manada bir tarih kitabı gibi okunan bir kurgu... Pamuk'un da ifade ettiği gibi kullanılan "siyasal iktisat" (economie politique) yaklaşunı sayesinde, para ile devlet arasındaki ilişki çok net bir şekilde ortaya çıkabilmcktedir. Devletin muhtelif dönemlerdelci tağşiş politikalarınm arkasında yatan nedenler, tağşişlerden beklenen ve umulan neticeler, gerçekte ortaya çıkan durum büvük bir açıklıkla ele alınmış. De ncbilir Kİ burava lcadar "klasik" para tarihlerinden ÇOK farklı bir durum söz konusu değildir. Ancak, iş devlete genellikle yüklenen müdahaleci rolün sorgulanmasına veya çoğu zaman Istanbul merkezli bir tarihçilik tarafından homojen varsayılan veya ycknesakJığı sorgulanmayan sistemin gerçek yüzünü göstermeyc gelince, Pamuk'un çalışmasının gerçekten veni yaklaşımlar ve açılımlar getirdiği net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 16. yüzyıldan itibaren açık bir şekilde belirmeye başlayan "para bölgeleri" ve bundan çıkarsanan heterojen yapı, Tanrı kelamı gi bi kabul etmeye fazlaca hazır olduğumuz "üniter ve kudretli" Osmanlı devleti ima jını bir kez daha sorgulamaya, hatta bir kenara koymaya yeterli bir seDeptir. Aynı şekilde, 18. yüzyılda yani kurusla beraber gelen değişikıiklcrin "cöküş' mitini ne denli sarsacak nitlikte olduğu ortadadır. Kısacası, Şevket Pamuk en zoru başarmışür. Yani, nemen hemen tamamı "eski" bilgilerden oluşan "cski"den kastım sadcce "bilinen"dir bir birikimi alıp, yorum, analiz ve kurgu sayesinde yepyeni birbütün oluşturmuştur. Bölük pörçuk ve tümden kopmuş bir şekilde dağılmış bütün bu verileri toparfayarak ve manalandırarak çoktandır ortaya çıkmış olması gereken bir aşama kaydederck, parayı Osmanlı tarihinde hakettiği konuma oturtmuştur. Karşısında bazı münekkitlerin "yeni belge/sikke isterük!" naralarıyla kazan kaldırabilecekleri bu çalışma, aslında hiç de azımsanmayacak ve takdirle karşılanması gereken bir birikim ve cesaret işidir. Şevket Pamuk sayesinde, para tarihinin birikim manasınaa neresinde olduğumuzu artık biliyoruz. Ama onun da ötesinde, paı atarihinin tarih içinde nasıl yer alması gerektiğini de öğrenmiş oluyoruz. Geleümkadıkızına... Dahaöncedebelirttiğimiz gibi, her sentezin beraberinde getirdiği bir risk vardır. O da, genellemeci kurgunun özeli, farkı, detayı örtmesidir. Paranın Tarihi'nc kadar ağaçlardan ormanı görmüyorduk; Paranın Tarihi'yle ormanın ağaçları gizlemesi riskinin belirmeye başladığı söylenebilir. Pamuk'un üç yüz sayfada toparladığı altı asırlık tarihin herhangi bir dönemi üzerinde çalışmış olanlarbilir, "gerçek" havattakiverilerher zaman için tutaru "model"dekinden çok daha değişik, karmaşık ve tutarsızdır. Fakat bu karmaşıklığı gözardı ettiğini söylemek, Pamuk'un gene! yaklaşımına ve amacına haksızlık olur. Bu sentez çalışmasıyla para tarihinde içtihad kapıları kapanmış değildir ve buradaki bazı bulgu ve sonuçlann sorgulanmasına kadar varabilecek yeni keşiflerin beklenmesi doğaldır. Tehlike, Pamuk'un kitabının ve niyetinin yanlış anlaşılarak, bir bakımdan da kolaya kacarak, buradaki tutarlığın olduğu gibi kabul edilmesinde yatmaktadır. Mevcut sikkelerin Daniel ranzac'ın henüz yayımlanmamış bir tesebbüsü haricinde volümetrik veya spektroskopik bir içerik analizine bile tabi tutulmamış olduğu düşünülürse, önümüzde daha ne açıbmlann olduğunu anlamak kolaylaşacaktır. bdı" Ancak, kitapta eksikliği hissedilen iki önemli unsurdan bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi "devlet dışı" para tarihi dive adlandırabüeceğimiz ve nenüz bakir kalmış bir alandır. Pamuk, para tarihini mali tarih/nümizmatik kıskacından kurtarmakta önemli bir adım atmış ve" siyasal iktisat" sayesinde tarihi sürecin içinde daha "meşru" ve manidar bir konuma getirmeyi başarmışür. Fakat siyasal iktisat da baskın olarak devletin politikalarına vc tercihlerine dayandığından, ara ile toplum/ekonomi arasındaki ilişiyi çözümlemede ister istemez vetersiz kalmaktadır. Paranın halk arasında kullanımı, parasallaşma olgusu, krcdi mekanizmalan, "iddıhar" eğilimleri vs ise htnüz yeterince ortaya çıkmış değildir. Bundan Şevket Pamuk sorumlu tutulabilir mi? Tabii ki hayır. Sosyal ve ekonomik tarih alanında bu konuya açıklık getirebilecek bütün çalışmaları tnalcık, Faroohi, Jcnnings, Gerber, Ergenç, Çizakça iln.eserine dahil ederek görevini yerine getirmiştir. Asıl sorun, gayya kuyusuna benzetilebilecek toplumsal boyutun henüz yeteri kadar desilmemiş olmasından kaynaklanmaktauır. Pamuk'un çalışmasındaki bu "eksiklik" bu anlamda, ancak bu sahada daha ne kadar çok araştırma yapıl masınının gerektiğine bir işarettir. E Zorubaşapmak îkinci eksiklikte ise.yazartn sorumluluk payı daha büyüktür. Üç yüzden fazla sayralık bir eserde "en büyük tağşiş" sonrasının elli sayfanın altında bir yer işgal etmesi belirli bir dengesizlik hissi uyandırmaktadır. Kronolojik "ağırük" açısından altı asır içinde bir asırdan az mantıklı görülebilecek bu dengesizlik, son döneme ait belge zenginliği ve onun da ötesinde parasallaşma olgusundaki hızlanma düşünülürse başka bir mana taşımaktadır. Unutmamak gerekir ki Tanzimattan Cumhuriyet'e kadar olan dönemde paranın önemi ve kullanımı hızla aıttığı gibi, ona bağlı veya onunla ilişkili olan siyasi, iktisadi ve toplumsal gelişmeler de..aynı derecede karmaşık bir haf almıştır. Üstelik, döneme ait bilgi ve belge birikimi de nümizmatik, mali, siyasi, ekonomik, top * CUMHURİYET KİTAP SAY! 48i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle