06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"DemirKöprü",C. G. Jung'un, Analitik Psikolojisinde sözünü cttiği yaratıcı imgelemenin edebiyatla dışavurumu, hem de yetkin bir dışavurumu. SEZER ATES AYVAZ âmuran Şipal'in olgunluk çağının, yaratıcı imgelemini, bir analiz yönctimine uönüştürdüfiü bir yapıt 'Demir Köprü'. Roman kışisi, uçakta başladığı yolculu^u, anımsamalarla örülü bir iç sese dönüştürür. 'Öz bcn'c ulaşmak için çıkılan bu yolculuk, kendini aşabilmeye, kendisini kuşatan 'demir köprü'de scmbolize cdilen anlamlar alanına doöru yönelmeyle başlar. Gerçek bircyscl kişiliğe kavuşma, r>ütünlemc sürecini iiade eden yolculuk; büyülii kent, çocukluk, annc, gökyüzünden inen salıncak ve demir köprü gibi, anımsanan yaşantılardan, simge motiflcrdcn geçer. Şimdi, geçmiş, an ve gelecek arasında gidip gelen roman kişisi, aynı zamanda büinçbilinçdışı, anneyleçocuk, bölünmüşlükletamliK arasında yaratıcı bir analize girişir. Hayatı ve kendisinde saklı anlamları, artık olgunluk düzcyinde, simgeler yoluyla önce ayrıştırmaya ve daha sonra bir bütünfüğe ulaştırmaya çalışır. Böylece yolculuğa çıkan kişi, geçmişteki neni ile simdiki beni arasında yarattığı; biiinçbilinçdışı durumuyla, kendini gerçekleştirmiş olur. Çünkü bu analiz, onu, yaşama karşı, bambaşka bir davranışa, tutuma, yaratıcı bir değişimin olduğıı yere gerilime götürccek, yeni bir ruhsal düzen yaratacaktır. j ŞİR Demir Köprü Bir olnunluk cam vamtı rir. Annedc çocukluktan genç kızlığa geçişte eski büyülü kentini yitirmiştir. Ve anncme bir hal oluyor, çocukluktan çıkıyor, çocukluktan çıkarılıyorerkenden, göriicü bekleyen ablalarının arasına karışıyor." (s. 9) "Gülmeler sona ermiş, ağlamalar zamanı başlamıştır." (s. 9) Çocukluktan, gülmelerin ağır bastıöı dünyadan, büyülü kentten ve sonra da koca evinden ayrılmaya gelmiştir sıra. Yitirmeler, burada da bitmez. I lenüz bebek olan, evin en küçüğü, bu dünyadan ayrılıp gider. "Annem" kardeşini meleklergötürdü" diye yanıtlıyor. Meleklerin yarunda kalacak artık, kendisi gibi küçük meleklerle oynayacak. Gecc oldu mu gökyüzünden bize bakarından, kardeşden kopma... Kentanne ve çocukluk ekseniyle, bütünüyle bir dünyadan el çekmeayrılma... Ve bütün kopmaların gelip bıraktığı yerdi, hep sorulan soru; "Ben buralara nereden gcldim?" Gittiği kente doğru bir dönüş yolculuğu yaşayan baş kişi, kendisini kuşatan 'demir köprü'de sembolize edilen, bırakılan.yitirilen, kopulan anlamlar alanına yönelir, döner. Artık daha yiiksek bir bilinç seviyesiyle, ayrılanılana yaklaşma, onunla birlikte bir uyumu gerçekleştirme çabası söz konusudur. Yolculuğa çıkan kisinin, büyülü kentte yaşayan kişiyle girilen anımsamalar diyaloğunda, yaşam parçalarını, yaşam serüveninin gizlerini, saklı değerlerini elden geldiğince bulup çıkarması gerekmektedır. Her anımsama, sonraki yaşam serüveninin bir gizi, bir nedeni, bir sürükleyicisidir çünkü... korkulann, sevgisizliklerin ve belki tüm yaratmaların... Özgürlük kavramı artık bir uyumu öz bene doğru bir bütünlcşmcyi gerçekleştirme bağırrisızlığını içerir. Kendini gerçeklcştirmeyi önceleri bir ayrılma, bağımsızlaşıp özgürleşme sorunu olarak yaşayan kahraman çocukgençyetişlcin kişi, uçak yolculuğuyla vurgulanan bir kendini aşma, bütünleşme bilinçliiine dönüşmüştür. Daha yiiksek bir bilinç seviyesi olan olgunluk, ayrılanılana yaklaşma, onunla birlikte bir uyumu gerçekleştirme çabasıdır. Burada artık özgürlükten çok, özerklik kavramından söz edilcbilir. Bir bütünlüğe yönelen, bilinçli bir 'kendinde oluş.' "Sılai rahim buyrugu açıkça ortada dururken, ertelemelerin, omuz silkmelerin, burun kıvırmaların, dudak bükmelerin birkaç satırlık mektuplara üşenmelerin, vadesi çoktan dolmuş yolculukların zahmetini bir türlü üstlenmek istemeyişlerin savunulacakyanı var mıdır? Bereketli topraklar dururken çorak ycrlcrde kölc salmaya yeltenmelerin, pencerelerin gerisinden dışarıları seyretmelerin, uzanan elleri geri çevirmelerin, sonra da oturup ağlamaların vc bu oyunu yıllar yılı sürdürmenin saçmalığı ortada değil mi?"(s. İ H ) . Böylece geçmişlc yapıldığı sanısı uyandıran söyleşi, yolculuk, kisinin, hem önünde, hem aruında, bir yol, serüven durumuna gelmiştir. Bu son yoİculuk da, anne, yaşanılanlann, geride kalanın özüneyönelen bir soru olarak belirlemektedir. Ânımsayanla anımsanan arasındaki ilişki birleştiğinde, aynı kişi olduğunda soru canlanıp nayatiyct kazanır. Yolculuğun sonuna doğru birbirine karşıt olanlar bir olmaya do^ru giderken, anne çoktan dünyayı tcrketmiştir. Arılınana, ilksel doğaya geri dönme yolculuğunun cregi bütünlüktür çünkü ve gerçek bireysel kişiliğe kavuşma, bir buluşma, gökyüzünden inen sahncakla bir melcan degiştirme olabilir. Kitabın son cümlesi; "Yakında, anne, diyorum kendi kendime, yakında, anne, yaîunda! Bana inanacak mı bilmiyorum" (s. 115) Ayrılıgınbirkavuşmayadönüşmesi, dönüşme umududur bir bakıma. ama bu kavuşmanın bir ilk nokta, başa dönüş, ya da yok oluş, olup olmadığına, kim ka rar verebilirr1 Tam bir dönüşiimdür bu ve gerçek bireysel kişiliğe ulaşmanın sanatı zor oir sanattır. • Demir Köprü/ Kâmuran Şipal.Afa Yay.Jst. VJ'J'J/ 115 v K İ T A P S AYI 4 8 7 Kâmuran Şipal'den "Demir Köprü" K Î ma, kopuşa, nerdcyse kutsavan bir anlam yüklemiştir. Çünkü, özgür bir birey olmak, kendini gerçekleştirmek isteyen kişi, sürekli bağımsızlaşma, kendi benliğini, kişiliğini oluşturma çabası içinde olmaLdır. Böylece özgürleşme, kopuşların sürekliliğini ifade eden bir sürecin, Daşkalaşmanın ifadesi olmaktadır. Oysa, Demir Köprü kitabının, yolculu;a çıkan baş kişisi, vaşadığı kentten ayrııp, geçmiş yaşantıfarının büyüsünü içeren kente aönmektedir. Şimdiden.geçmişe bu dönüş, aynı zamanda, nercden, nasıl geldiğinin, kendisi için önemli anların anlam alanına bir dönüştür. Ve işte tçgüdü alanı, ilkscl yaşantı yani ana kaynak alanı anneyi simge alanı ise çelişkili bir varoluş yaşayan bireyi onu yaratan yazaruı yaratıcı inıgelemini dile getirir. Simge, yaşantının bilinç yoluyla zenginlemesi, dile getirilmesidir. Ve yolculuğa çıkan kişi, simgeler yoluyla içindeki karmaşayı aralavacağı bir alan, bir çıkış noktası bulur. Bu nokta, ilksel yaşantı, başlangıç noktasıdır; bütünlük, hamlık, öz ben, oradadır işte. Bütünlük, ayrılan ilksel doğaya, yere, geri dönme yolculuğudur ve tüm yolculuğun amacıdır. Demir köprü, C. G. Jung'un, Analitik Psikolojisinde sözünü ettiği yaratıcı imgelemenin edebiyatla dışavurumudur, hem dc yetkin bir dışavurumudur. Yani kişiliğin: bütünlüğü kurmak, öz bene ulaşmak için simgeler yoluyla analiz ettiği bir yaşamın, sanatsal ifadesidir. Doğu düşüncesinde yer alan, tasavvufi bütünlüge ulaşnıa, plgunlasma, çabasıdır aynı zamanda. Ote yandan bir yazarın, roman baş kişisi aracılıg'ıyla giriş tiği bir yaşam hesaplaşmasıdır. Olgunluk çağında giderek gri bir örtüvle kaplanan dış dünyaya karşı küllerle kaplı gökyüzü salıncaklarına, bir içyaşanttnın sesine kapılıp o çağrıya verilen yanıttır. Roman kişisininyolculuğunun başlangıcı vc bitisinin, aynı çeınberde, uyumlu bir biçimtle kapanmasıdır. Gerçek bireysel kişiliğe kayuşma, iç yaşantıların ayrışma sı ve simgeleşmesiyfe okuyucularca algılanabilecck bir düzeyde dile getirilmesidir. Okuyanın bilincini zenginleştirebilecek olan simgeler yoluyla, anlatılamayacak olan anlatılmakta, bizim kendi iç dünyamızı anlamamız için zengin bir kaynak oluşturmaktadıı. Modern dünya, insanın bir evrenden başku evrene, çocukluktan yetişkinliğe, bağımlılıktan özgürlüge attığı ner adıSAYFA 8 Yetoıduğun sonu bütün ayrılışlann eksenini teşkil eden, kentanne ve çocukluk orda durmaktadır; "Büyük kent, büyülü kent, büyü onca yıl bozulmadan kaldı. Onca yıl büyülü kentte bir başkası onun yerine yaşadı, onun yerine kararlar alıp imzalar attı al tına. Onun yerine evet dedi, hayır dedi, •onun yerine el kaldırdı, onun onaylama dığı eylemlere kalktıştı, evlendi onun yerine, onun yerine boşandı, ona sormadan sözler verdi, verilmiş sözlerden caydı. Bir büyü, sevgisizlikten örülmüş, ateşten bir aömlek gibi yıllar yılı taşındı sırtta. Bir büyülü ranusta yaşandı yıllar yılı, anne scvgisinden, anne sevgisizliginden kotarılmış bir büyülü fanus; kırıp atmak gelmedi elden, özenle korundu, titrendi üze rine..." (s. 6) (îünden, kisinin benlik yaşantısından hareket eden kişi, kente ulaşmadan önce, hem kendi, hem de annesinin geçmiş yaşantılannın anlamlarını aramaya, biçimlendirmeye çalışmaktadır. Bu anlam far dünyası, anne ve çocukla paylaşılan ilişkilendirilen geçmiş olarak; sevgi, kor ku ve çatışmaların özel kaynaklarını içe cak, ben buradayım, beni merak etmeyin diyecek" (s. 24). Ve çocukluğun zengin çagrışımlı anılarından yavaş yavaş çıkılmaKta, bir başka çatışma, ayrılma yönelişi başlamaktadır. "Çocukluk yıllarını yavaş yavaş geride bırakıyordum. tlkokulun beşinci sınıfına gitmeye başlamıştım. Nası bir çocuktum? Anneme neden böyle davranmaya başlamıştım? Bir güç vardı, beni annemden uzaklara savuruyor, ama belli bir uzaklıktan yine döndürüp ona yaklaştırıyordu" (s. 39). Çocukluktanyetişkinliğe geçis süreci ve kendini gerçekleştirme önceleri bir ayrılma, bağımsızlaşıp uzaklaşma olarak belirecektir. Genç, anneyi, kendine uzaklaşıp yakmlaştığı bir motif olarak, özgürleşme süreci önündeki en büyük engcl olarak görecektir. Büyülü kenttcnçocukluk evrcninin odak noktası olan anneden uzakJaşma çabası en önemli, temel ayrılma, kopma noktasıdır. Yaşanılan yerden, önceleri yaşanılan büyülü kentten, anneden, çocukluk yaşantıla Yetişkinflğe geçiş süreci Çocukluk anıları Deıttlr köprü ve kopuş C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle