Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 7 « Z I R A 1 8 8 8 • Fethi Naci, "Eleştiri GünlüğiTnde bu hafta, Şavkar Attınel'in yeni şiirleri Cumhuriyel I Z E K neeğiliyor 3.say/ada USezerAteşAyvaz, KâmuranŞipal'in yeni kitabını tanrtıyor 8. say/ada • SühaSertabiboğlu, Steme'in "Duygu Yolculuğu"nudeğer1endirdi . 9.say/ada ü Oıtıan Tüleylioğlu, Edebiyatçılar Derneği'ninkitaplannıtanıttı U.sayfada Hayatın büyülü yolculuğunda bir yazar KITAP €> Işıl Özgentürk yıllardır sessiz sakin akar cfurur yatağında Oyunculuk yapar, oyunlar yazar, öykülcrlc anlatmayı dener insanı, oradan sinemaya geçer senaryolar yazar, filmler yönctir. Amacı hcp insanı anlatmaktır. Tüm bu anlatım araçları yetmez ona, insanları, kültürlcri yüzyüzc tanımayı ister, dünyayı dolaşır görür ve anlatır insanları vc yarattıklarını. Ama Işıl Ozgentürk'ün en büyük tutkusu gazeteciliktir hcp. Halcn dc gazetemizde sürdürüyor bu uğraşını. Işıl'ı tanıtmaya çalıştık sizlere FERİDUN ANDAÇ ızınlc cdehıyattıyatro vc sıncma uzcrınc soyleşeccğtz Bunlanrı uzdekı btdluşma noklastna dönelım ılkten Yanı sözün ve yazının bellegıne tlk çocukluk günleritıe. Ve çocukluk kcntinize . Çocukluk kcntimc vc çocııklııguma dair söyleyecek çok söz var. Antcp'dc doğdum ben ve 15 yaşıına kadar orada kaldım. Annemle babam öğretmendı vc biz bir fıstık ağasının evinde oturuyorduk. Gcniş, kocaman avlusu olan bir evdi bu. Fıstık ve üzum hasadında avlu silme fıstık vc iizüm olurdu. Kocaman kazanlarda uziım ezilir, pestil yapılırdı. Sonra sıra sıra Antep sucugu avluya dizilirdi. Hava mis gibi kokardı ve biz çocuklar fıstık yemekten midemizi bozardık. Evimiz cski Arap mimarisinin hâkim olduğu daracık bir sokaktaydı. Ev değil, kocaman bir köşktii asiında. Bize aşağı katı kiralamışlardı. Bu evdeki yaşamı, avluyu defalarca anlattım. Son tck kişilik oyıınum, Avlııda'da çocukluk avlıımun dekorunıı kıırdum. Yascmin aöacını, havu/u kurmaca avluya yerlcştirdim ve tıpkı çocukluğunda o havuzun kenarma oturup hıkâyclcr uyduran kiiçük bir kız cocııgu gibi, oyuncuma havıu başında hikâyeler anlattırdım. Bcnim cn scvdiğim ii} de bu galiba. Bir avluya ^irmck vc hikâyc anlatmak. \ fikâye, oyun, sincnıa farkctnıiyor. Yeteı ki, hikâyc anlataca^ım bir ycr olsun. Bir dc birilcri. Bu cvrvndc sızi yazı/görüntü adına ku^atanlar, nzv :>u mdanlar nclerdı •> Yüzlcrcc şey. Babam sürekli yakın köylcrdcki okulları KİTAP SAYI 487 dolaşırdı. Üralardaki biçkidikiş kurslarını açmaya giderdi ve onun cininde, en onde ner zaman bcn olurdum. (.üttiğimiz da^ köylcrindc koyunlar kcsilir, ic,kıler içilir ve birden yaşlı ya da çok genç biri uzun bir agıt söylemeye baslardı. Türkülerle, ağıtlarla ve sonsuz uzayıp eiden hikâ yclcrlc o yaşlarua tanıştım. Yıllar sonra bir gün caz dinlerken, o da^ köylerinde duyduğum bir çcşit agıt türkü arası parça aklıma geldi. Antep yöresinde çok özel bir gırtlak vardı. Buna "Barak ağzı", dcnirvebir adam vardı Şerif Akbağ bu iştc mükcmmeldi. Iştc onun Barak agzıyla söylcdi^i ağıt, dinlcdiğim caz par çasına çok benziyordu. Birbirlcrinin ikiz kardcşi gi biydilcr. Bııgün dc müziktc iki şcyi scvcrim, türkülcri ağıt ları vc cazı. ÇocLikluğumun kentindc bana sözün güzcllığını oğrctcn bir Happa bacıdan söz ctmcmck olmaz. O cvitıdc ıııcvan şcrbeti yapar vc satardı. Saçları kınalı, yasını hiç kimscnin bilmcdigi bir kadındı. Arapçayı ÇOK iyi bilirdi. Türkçeyi de. Iivde meyan şerbeti al mak benim işimdi. Ben bu işin gönüllüsüydiim zaten. Elimde bakraç Happa bacıya gider, onun uzayıp giden hikâyelerini dinlemcyc dalar, evemutlaka ikı üç saat sonra dönerdim. Artık asi olduöumdan mı ncdir, kimse benim zamanıma karışmazdı. Çocukluğumıı büyük bir özgürlük olarak anımsamam belki dc bundan. Zamanın bana hiç hatırlatılmamasından. Tabii bu arada güzcl anncmin (iumhuriyct baloları için diktirdiği ve sonraları biz çocukların oyun giysi leri olan tuvaletlerden de söz etmeliyim. Siyah dantcl eldivenleri, kısa tafta tuvaleti ve yılan dcrisi ayakkabılarıyla anncm Cumhuriyct Bayramlarında bizim güzcl kraliçcmiz olup çıkardı. Biz, benden kiiçük iki kardeşim ve bakıcı kız onıı hayran hayran scvrederdik. Anncm dönübtc hiç us.cnmez biitün olup biteni bize anlatırdı. Tıpkı bir masal gibi. Şehir kulübünün terasından gözetlediğimiz açıkhava pavyonlarını nasıl unuturum. Antcp'tc dc bütün taşra kentlerde oldugıı gibi bir şchır kulübii vaıdı Ustte kocaman açık bir terası vardı. Sık sık ailccck oraDevamı 4. sayfada. CUMHURİYET