Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T CAPAN gerçektir her şey. îşte: nesneler. Her şeyin yittiği ya da cksildiği yerde onlarkalır. Duyabilirsin, görebilirsin onları. Gerçektir nesneler, öyle kalacaklardır: bu beklenti yüzünden, şimdi bile, gizlendikleri karanlıklarında, önlerinden hızla geçerken bile, sevimli ve iyilik dolu görünüyorlar sana. Onları izliyorsun ve hiçbir şey böyle kalıcı değildir diye düşünüyorsun. Hiçbir şey. Yalnız, baktığın zaman, geri gelen, bir türlü anlayamadığın bu korku, gerçeğin neye önem verdiği, aslında bızden ne istediği korkusu dışında. Işte ben de böyle düştüm gökteki bulutlardan otuz yaşlarımda aercek insanların icine." 1949'da Sarzana'da doğan Umberto Fiori şiir ve eleştiri yazıları dışında "rock" müziğiyle de ilgilenmiş, besteci olarak da 80'li yıllarda adını duyurmuştur. Hazırladığı On Dokuzuncu Yüzyıl Italyan Şiiri Antolojisi dışında yayımlanmış dört şiir kitabı vardır. Milano'da oturan şairin Ingilizce'ye çevrilen şiirleri geçen yıl îngiltere'de ve Irlanda'da iki ayrı kitap olarak basılmıştır. Uçuş Bazı yaz akşamlan, masa dışarda kurulduğunda, hava kararıp elektriklenmeden, bir toprak vc fırtına kokusu belirir, (yağmur yağmıyordur daha, ama gök gürültüleri duyulmaktadır uzaktan), saçlarınızın ve kulaklannızın hafifçe okşandığını hissedersiniz. Masa örtüsünü kanatlı kanncalar kaplamıştır bile. Mide bulandırır onların orada, bir bardağın içinde çügınca uçuştuklannı ve üzümlerin üstünde titreştiklerini görmek. tşte ben de böyle düştüm gökteki bulutlardan otuz yaşlarımda gerçek insanların içine. Ama gene de her şeyin biz olmadan nasıl sürüp gittiğini görmek nerdeyse güldürüyor seni. Ozgürleşiyor, hafifliyorsun, artık orada değilsin, sanki öldüğünü düşünüyorsun, hiç doğmamışsın sanki. Bütün o ruhlarla ölçülmeyen bir uzaklıktan gözlerinin içinde tuttuğun nesneler ve insanlar. Oysa bu, hepimizin orada, oturma odalarında, yatak odalarında gördüğü, nep eksik olan bir şey: bu kadar açık seçik olmak, ayırdında olmadan, bir an, dalgın kalakalmak, dikkatin göz kamaştırıcılığında. III Ve anladığını sanırsın sonunda: başkalan olmayı, istediğin de bu.. Başka insanlar, hep güvenlik içinde, ivi niyetle baktığın sinema ışıklan. Evlerindeki başka insanlar olmak, çeşitli evlerde: orada bir resim gibi olmak, ya da çamların serinliği, asansörün katta durduğu an çıkardığı ses gibi. Barda iki müşteriymiş gibi dünyada olmak. Akşamüstü, mutfakların dışında, bulutlar, duvarlar gibi olmak. Uzakta olmak, orada, hiçbir şeyin olmadığı yerde. Buna dönüşmek, bu kalabalığa. IV Ama nasıl çıkarsın buradan? Seni nc kurtarabilir bu gördüğünden? Köprüden sonra, son evlerden sonra, hâlâ sürüp gider dünya. Ve dağiarın tepelerinde ya da çayırların sonunda, yolların ötesinde, nchirde ve açık denizde sürüp gider dünya. Orada da Umberto Fiori/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan Sokakta Sokağın bir köşesinde yaşlı bir kadın ya da, diyelim, bir polisgüzel bir günün aydınlığında biçimlenen yüzünü çevirip buraua artık saygı kalmadığı ya da havanın ne kadar sıcak olduğu konusunda benimle, yalnız benimle konuşursa, sonsuzluğun okşadığı bir aziz gibi zayıf hissederim kendimi. • Bitkilerin büyüdügünü, dünyanın döndüğünü hissederim. Her şey güçlü ve açık seçiktir, her şey olmak üzeredir. Ağırhk 1leri sürülen görüşleri, sonu gelmez tartışmaları, yarım kalmış, ya da daha kötüsü vazgeçilmiş açıklamaları :niden düşündükçe, bir ağırhk gibi gelir unlar bana. Bu gece de herkes söyledi söyleyeceğini, ama sonunda, kimse açıklık getiremedi hiçbir şeye. S Ne var ki, ancak gerçekten konuşan kişi gerçekten yanlış anlaşılabilir. Kotnpartıman Geçen akşam, her zaman dolu olan son trende, durup durup çevresine kaçamak bakışlarıa bakan bir genç kız, yan şaka, başarısız aşk ilişkilerinden söz ediyor, bir avukat bürosundaki sıkıcı işinde nc kadar başarılı olduğunu anlatıyordu. Sonra da kuruşuna kadar açıklıyordu kazanıp harcadığı parayı. İnsanlar hiç tanımadıklan kimseler arasında böyle içlerini döktüklerinde ve nayatlarını en ince ayrıntısına kadar açıkladıklarında o kadar güzel, o kadar saftırlar ki, yüreğiniz titrer. ( Sanki hepimiz birbirimize aitizdir onlara göre. Bir köpek sahibinin kendisini okşamasına nasıl izin verirse, bunlar da, orada kim varsa, kendilerini onlara öyle teslim edcrler, kulakları düsmüş, gözleri kapalı. Tren I Hava karanhk, şehir daha görünmüyor, ama uzakta, çamların arasında, yamacın koyu karanlığında açık bir garaj parhyor. Daha ilerdc, kırlarda, ;öz kırpan dört ışık ir konsolun üstüne yerleştirilmiş gibi. Tren şimdi kıvrılıyor, yavaşça ilk evlerin altına, yaslanıyor, Camlann dışında, deniz kokan havada, gardroplar, masa örtüleri, televizyonlar geçiyor. Biri sofrayı kuruyor üçüncü katta. Zemin katta tabaklarl alıyorlar, görüyorsun onları hareketsiz. II Odalar birer birer geçerkcn sanki bir diken batıyor biryerine, kıskançlık gibi; kendisinin olmadıöını hissediyorsun seyrettiğin o sahneıerde. Sanki dışlıyorlar seni. CUMHURİYET KİTAP SAYI 480 Onları konuşurken dinilerseniz, siz de gözlerinizi yumarsınız: kıvranır, gömülmek istersiniz, oysa bunun yerine içinize kapanır, düşlcre dalar, özgürleşir, güçlü olursunuz onların içinden doğduklan hiçlik gibi. SAYFA 19