02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ayrıntı Yayınları arasında çıkan bu kitabın çcvirisini yapan Özden Arıkan, çeviri cdebiyat yapıtlarını okurkcn aldığım eski tadlan hatırlattı bana. Portnoy'un Fcryadı'nı Philip Roth 1960'ların sonunda yazmış. Anlatıcı kitap boyunca psikiyatristinin karşısında bütün yaşamını didik didik ediyor. Saplantılarını, tutkularını, yaptıklarını, yapamadıklarını anlatıyor. ATAY ERİŞ Philip Roth, ilginç bir durumu anlatıyor Portnoy'un Feryadı'm okurken mıs genclerin sonraaan edindiği dil de yapacağı dans, ancak lcomedi filmine malzeme oltıyor. Övle de oluyor. lki dil arasında kıvrak bir mekik diplomasisi gerektiren çeviri, iki dile de yabancı olan kolejlinin elinde acınası hallere düşüyor. ükuduğum en kötü çevirilerden biri nin sahibi Konuşma arasında birçevirisiyle ilgili olarak "gramatik olarak do^ru!" dcmişti. Türkçc bilmeyen çevirmenin yarattığı hcr eeviri felaketinde ölenlere rahmet, kalaniara bassaölığı dileyen bir yaftadır bu "gramatik olarak doğru" eümlcsi. tyi çevirmenlerimizi "piyasası bu" diyerck ucuz işe mecbur ediyor, bilgi gerektiren niceçeviriyi piyasaya bırakıyoruz. Bu ucuzcu yaklaşımın zararı yanız kötü çevi rilerle bitmiyor. Nice gcnç, daha pişmedcn girdiği çeviri dünyasında kötü ün yapıyor, şevki kırılıyor, ya işi bırakıyorya da daha kötüsü, çeviriyi öğrcnmeden kıırnazlığı öğrenerek, zamanla azmanlar safına katılıyor. Türkçe okuduğu kitaplar üçhaneli sayılaraerişmeden uzmanlıkgercktiren alanlarda link atmaya başlıyor. Universite çatısı altında yalnız kuramsal bir çizgidc kalan vc turist relıberliğiııi bir yana bırakırsak, dışarıya hemen hemen yalnız ögretmenlik meslegine yönelik olarak açılan filoloiiler, yayınevlerinin olmayan editör kadrolarını pekâla doldurabilirdi. Üniversitelerde yeni yeni kııru lan çeviri dallarının verdiöi meyveler, önümüzdeki yıllarda başka bir yazının aeıklı konusu olmaz inşallah. Eğitimin itici motoru dcvlet ödentisi değil, piyasanın dinamikleridir. Sancısı duyulan konuları ille alaylı anlayışia çözümlemeyolunagitmek, gclcee^c yatırım yapmadan, özel bir çaba göstcrmedcn oluruna bırakmak, yani çareyi kazaya uğradıktan sonra aramak, misafirpcrverlikten daha köklü milli gcleneklerimiz arasındadır. Yukandaki satırlar, geçcnlerde Portnoy'un I'cryadı adlı bir romanı okurken r'killendi. Ayrıntı Yayınları arasında çıan bu kitabın çevirisini yapan Ozden Ankan, çeviri edebiyar yapıtlarını okurkcn aldıgım eski tadları hatırlattı bana. Portnoy'un Feryadı'nı Philip Roth 1%0'ların sonunda yazmıs,. Anlatıa kitap boyunca psikiyatristinin karşısında bütün yaşamını didik didik ediyor. Saplantılarını, tutkularını, yaptıklarını, yapamadıklarını anlatıyor Yahudi birailenin, Yahudi bir ınahallenin baskısını, özel olarak baskısını, yaşamını biçimlendiren kilometre taslarını sayıp döküyor. Kızgınlık la, coşkuyla, pervasızca. Batı'nın, özelliklc Amerikalılar'ın bu doktor seanslarına dayalı kurgularını, doğmsu ne kadar iyi becerirlerse becersinlcr pck sevmiyorum. Batı'nın "en itirafçı benim" havası kadar, doğunun "kol kınlır yen içinde" yaklaşımı da beni tedirgin ediyor. llerleyen say falarda Yahudi terbiyesinin, yaşamın sürü sepet kurumlarının keskin eleştirisi yeni bir biçim kazanıyor. Zekicc konuşan G ünümüzde iyi çevirmen bulmak namuslu müteahhit bulmak kadar zor. Eskiden bunun haklı gerekçeleri vardı. Sözlü geleneğin saltanatı sürerken cumhuriyetle sil baştan eden bir ülkc, var olan yazısıni da değiştirince aşması gereken sorun dağianyla karşılaşmıştı. Ama her dcvrim ulaşılabilir her alanda büyük bir potansiyeli harekete geçirir. Burada da öyleoldu. Dünyanın eoebiyat klasikleri devlet cliyle bir bir Türkçe'ye çevrildi, yeni harflerle kâğıda dökuldü. Çok geçmcden Hasan Ali Edizlcr, Sabahattin Eyubogullan yapılan aşı tuttu dedirtecek çevirilere imza attılar. Okul yıllarımda Homeros'u okurken, o Troya önündeki kahramanların zırhlılarını şangırdata şangırtada savaştıkları dizelcrdc ürperir, befki biraz da önsözün verdiği dolduruşla Yunanlılar'ın bilc llyada'yı bu kadar iyi anlayıp zcvk alamayacaklannı düşünürdüm. Sonra diğerleri sökün etri. Aynı kitabın birkaç çevirisi birden yayımlanmaya başladı. Orneğin Fromm'un delikanhnın giderek eleştirdigi dünyanın nasd bir parçası oldu^u da gözler önüne seriliyor ve bu noktada roman bir gömlek uaha roman oluyor. Kitaba ağır bir Amerikan argosu ve Yahudi söylemi sinmiş. Çevirisi alabildigine güç satırlar birbirini izliyor. Bunu aşmak için Türkçc'yi bilmek, işinde pismek, kitabı sevmek gerekiyor. Vc de erkek olmak! Erkek dünyasının dilini çeviriyeoturtmak gerekiyor, nem de hiç sırıtmadan. Çocukluöunda din eğitimi almamış birinin Bismillan çekmesi nasıl komik oıursa, erkek argosunu bilmeyenin de bunu kullanmayı denemesi o kadar eğreti durur. Çevirmenimiz bu zor işin altından kalluyor. Deneyimli, bilgili, pişmiş ve çevirdiöi kitabı sevdiği belIi. Ve de kadın! Ne yalan söylemeli ayrım cılık yapmaktan kendimi alamıyor, naşa rısını gözümde daha bir büyütüyorum. Ilem bu kadar akıcı, olgun bir çeviri rahatlıfiına crişcccksin, hem erkek dünyasının dilini sektirmeden kullanacak, hem de kadın olacaksın. İyi çevirileri özlemiş bir okuyucu olarak sevgiyle selamlıyorum Özden Arıkan'ı, başaroığı işe saygı dııyuyorum. Kitaptan hemen seçti>*im birkaç örneğe bakahm: "...Kabul etmek lazım şimdi, orospuolan ile olmayan arasındaki ayrım gayet net, öyle degil mi? Onu yanımda görenler, benim hayatta neyin peşinde olduğumu bir bakışta anlarlaı. Tanı babaınuı "mal" dediği cinsten bir kız bu. Elbette! Eve bir mal getircbilir miyim, doktor? Anneciğim, babacığım, sizi karımla tanıştırayım, malla. Nemüthişbirg... var ama, değilmi?..""... veşurayadabakın. Işteinsanhgın kurtarıcısı, huzurlarınızda, salyaları göösüne akmış, gözleri tam anlamıyla yuvalarından pörtfemiş, çavuşu tokatlaya tokatlaya elektrik ampulüne salvolar atıyor! Nihayet maskara ettik onu işte! Kötü bir çocuk artık o! Ailesi için sonsu za dek bir şande kaynağı artık!.." "Sanki yeterince güvensiz değilmişim gibi, güvensizlik zaten benim bütün takıntım degilmiş gibi, daha a^zıını açtığını anda yüzünde o ifade saati bile söylesem o bakışla karşılıyorum: Allah kahrctsin, işte yine saçma sapan, eblehçe bir şey yumurtlayacak beyinsiz kancık... Bak sırf o siktirik 1 larvard'a gitmedim diye beyinsiz değilim bcn. Hem kancık da değilim! Lindsayler'in yanında nasıl davranacagım ko nusunda da o sıçtığımın agzını açrna bir daha. Kinı lan bu Lindsayler? Allah'ın siktir ettiği bir belediye başkanıyla karısi!.. Portnoy'un Feryadı'm Philip Roth 1960'lann sonunda yazmıs. ARKEOLOJI VE SANAT YAYINLARI hangi çevirisi daha iyi diye ayn çevirilerinden okuyup, karşılaştırmalar yapar olduk. Özel yayınevleri devletin başlattıği bu rüzgârın hiç kesilmeyeceğini sandılar. Dünyanın cn verimli iç denizlerinden biri olan Marmara'nın onyirmi yılda kuruyacagını aklına bilegetirmeyen balıkçıIardan farksız, hoyrat tutumlan, piyasanın dayattığıgünübirlikkurallarlaişleriniyürüttüler. Yazarın, çevirmenin payı sistemin sürekliliğinin garantisi değil yiik olarak görüldü. r ler fırsatta kaytarmanın yolu arandı. Çcvirmcnin yayıncı vc yazarla birlikte kitabın ortağı olduğu hcptcn göz ardı edildi. Vc dcniz bitti! Deneyimli çevirmcnler, kendi başına kazançlı ve saygın bir meslek haline gelmeyen bu alanda doğaldır, gençleri yetiştirccek bir okul olamadılar. Yokfar dünyasında azmanlar uzman sayılmaya başladı. Yapılan çevirilerin yayınevi içinde dcnetlenmcsi, dışarıdan kişi vc kurumlarca eleştirilmesi kurumlaşmadı. Türk Dili dcrgisinde başlatılan hamlc kcndini çofialtarhadı, üstün deki şemsiye kallunca da bittiii! ÇevMninduptjmu ls, olmayınca laf üretilir. Aklı başında, kcndisi de bir kitap tüketicisi olması gerckcn her yayınevi bu çoraklaşan toprağın sancısını duyuyor olmah. Çevirilerini iç rahatlığıyla teslim cdecelderi kaç çevirmen var? Yapılan çcvirileri denetleyecek oturmuş bir kadrodan kaçı sriz edebilir? Baskı sayıları neredeyse kapalı dcvre sa tış. koşullarına çekilmiş kitaplann düşük gctirileri kalitcyi lüks kalemine itmiş du rumda. Çevirmene ayrılan pay yaşama standartlarını zorladıkça zorluyor. Dcvlct hinıayesinde palazlanan kapitalizm, nasıl işçisinc vcrdiği aylıkla ayı çıkaramayacakIarını bal gibi biliyorsa aradaki açık aile nin topluca çalışmasmın ötesindc köyden gclcıı dcstelde dengeleniyor yayınevi sa nibi de çevirmene sunduğu pay ile sonu baştan kabul ediyor. Anlı şanlı sermayemiz köydeki tarlanın hasatına, güncşe verilcn tarhanaya görc ücrct biçiyor. Yayı nevleri de çevirmenin gazete promosyonuna çeviri cırpı^tırarak bütçcbini denkleştirmesini niç üstiine alınmadan kahul leniyor. Cide gide varılan nokta içler acısı. (.umhuriyet yola çıkarken iistüne tit renen klasiklerebakın! Pazarlamacıların telif ödemcden yağmaJayacaj^ı hazinc durumunda. Cski çeviriler kırpılıp kırpılıp yıldız yapılıyor. Nasıl olsa Tolstoy'un da para istediği yok! Siipermarketlerın kitap reyonlannda marka satıyor. Çok satan kitabın yayın hakkına ödenen para yeter de artar bile. Çevirmen? Kolejler nc güne duruyor. Eğitim sistemimizin gelip da yandığı noktadaeğlenccli insan manzaraları sergileniyor. Ana dilinden yabancılaş • EFES'IN ÖYKUSU Sabahattin Turkoğlu 13 5 X 19 5cm, 200 sayta, SB fotojjraflar, çizimler. 16 sl kuşe renklı resımler • ARKEOLOJIK KAZI SİSTEMİELKİTABI 13.5x19.5 cm, 136 si. çızım. plan, 20 sl renklı Yahudi söylemi Vetı Sevın • İŞTEANADOLU Omer Tuncer 13 5X19.5cm 208 sl SB fotograflar • ÖNASYAARKEOLOJİSİ SERAMİK TERIMLERI SOZLUGU' Tuba Ökse 13 5 X 1 9 5 c m 200 sl SB fotograflar, çizimler 18. TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI 614 Kasım 1999 Alt kat 11. sok./ Üst kat 12. sok. Arkeolo|i ve Sanat Yayınları. Hayrıye Caddesi Çorlu Ap. 3,4. 80060 Galatasaray ' istanbul Tel:0 212 293 03 78 • 245 68 38 Fax. 0 212 245 68 77 6mail arkeolo|isanat@supfironiınp roııı www.arkeolojisanat.com Yazının başında aktardığım genellemeIer çevirmcnimizi dc zorlamış. Ama biraz daha yogıınlaşma fırsatı bulsa, bu düzeyde bir çevirmenin rahatlıkla görecef;i ulak tefek aksamaları düzelteceğine inanıyorum. Birdcyeryeryadırgatan cski dil kullanma merakı olmasa! Bu alabildiğine tar tışmalı ve tartışılması gereken konuda önyargılardan arınmış saglıklı bir çizgiyi tut turmanın zorlugu da ortada. Cerçekten, birbirivle çelişen sayısu örnek verilebilir. Nunıllah Ataç denemelerinde kullandığı dili çevirilcrine yansıtmazdı. Zamanla çeviri dünyasında yeni Türkçe kullanımı beceriksizli^in nıaskesi oldu. Ydlar boyu çalıştığım bir ansiklopedide "veya" demek yasak, "eser" demek cinayetti. Ciltler süren bir çalışmada dil birligi oluşturma çabasının dozu kaçan sayısız örnegi verildi. Biçimsel okuma ya,panlar, redaktörlerın elinden çıkan yazılan düzeltirken yeri geldi dalgaya düşüp "şans cseri"ni "şans yapıtı" diye değistirivcrdiler. I langi yandan gelirse gelsin dil zorlamaları, karçı dalganın yükselmcsini de kaçınılmaz hale getiriyor. Neyse, ıızayıp giden bu yazıya bir nokta koyma zamanı geldi sanırım. Ustanın dediği gibi, biz iyi çevirileri çok gördük, sizin için kötü olacak çocuklar! • Portnoy'un Feryadı / Philip Roth / Çevircn Özden Ankan / Aynn/ı Yayınları / 21X\ CUMHURİYET KİTAP SAYI 508
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle