02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EVAT ÇAPAN Ve beklettigimiz için özür dileriz sesini, dünyanın kenarındaki zayıf elektroniklcr. Lütfcn sinyal sesinden sonra konuşunuz. Lütfen adınızı vc numaranızı bırakınız. Konuşun. Dökün içinizdekileri: aşkı ve aşkın kederini ve kısalığını bu yaşantının. Edin itiraflarınızı, büyük bir aptal olduğunuz O aşağılık günlcri. Konuşun işte. Karşı taraftaki hiç kimseye. HIRSIZLIK Ken Smith / Şiirler / Çeviren: Gökçen Ezber 'Ben bir hıpsızım ve bu da vaptıklarım' 1938 yılında Yorkshire'de doğdu. Leeds University'de Ingiliz Dili ve Edebiyatı okudu. 1967 yılında yayımladığı The Pity adlı şiir kitabının başarısına karşı aynı yil Amerika'ya gitti ve orada James Wright, Robert Bly ve William Stafford gibi şairlerle tanıştı. Work, distances/poems (1972), Tristan Crazy (1978) ve Fox Running (1980) diğer bazı yapıtları arasındadır. Selected Poems 19621980 ile yeniden bir Britanya şairi olaralc değerlendirilmeye başlandı. Popülist ve güldürücü şiirler yazan Smitn, benlik ve benliğin doğaya, politikaya olan tepkilerini ele alır.Aşağıdaki şiirler, şairin Wild Roots (Yabanü Kökler, 1998) adlı son kitabından alınmıştır. Bu şiirlerde daha fazla yolculuklar, daha fazla sınırlar ve değişik yüzleşmeler vardır. Ken Smith'in yolculukları onu giderek daha uzaklara götürür: Doğu Avrupa'ya ve Kuzey Amerika'ya, Bu şiirlerde Doğu, Batı ve tüm uzaklıklar birbirinin içine girer. YOK Diğer yarısı konuşmanın, Kcndi dilinin ülkesine uçtu Bir jet uçağıyla. Belki yine bana döner, Ya da dönmez ya da yalnızca bir düştü o, Mavi bahçenin akşamında gördüğüm. Evdc kendini izliyor televizyon, Ve radyo kendini dinliyor, Buzdolabı kendi kendine çalışıyor. O orada. Ben de burada Pervanelerin ve son ışığın arasında, Karatavuk akşam duasında. BULUTLARIN COĞRAFYASI ü kadar hızlı oluyor ki hepsi, uzun çimlerde bakarken yukarı ya da Batıya cidcn otobüsün camından: bulutların görkemli krallıkları vahşi cumhuriyetlere ve imparatorluklara çöküyor, biçimlenip silikleşiyor ileri doğrıı. Kartograflar asla yakalayamıyor, haritacılar dalgınlaşıp ölüme cğiliyor, bilinmeyen bir dilin altyazıları, beyazın üstünde beyaz ve hepsi çok hızlı. Yarım bir öğleden sonra Rusya'nın tarihi, bir saatte Yeni Dünya'nın keşfi ve ele geçirüişi, birkaç dakikada portatif mobilyalar. Kasetin üzerini okuyorum: Gecikmiş bir tomurcuk bataklıkta, düşüyor yere açar açmaz çiçeği. BURANIN DOĞUSU, BURANIN BATISI günler büyük ülkeler, dağılıyor pergelin her noktasına • dünyanın uzun kavisi, ve ışığın sundukları: samanlık, ağaç, SAYFA 26 meyve bahçesindeki kız, elma soyan yaşlı bir kadın, bakıyor şöyle bir sen geçerken. geceler dağlar, ışıkların içinde geçilmcsi gereken nehrin doğusu ya da havzanın batısı: aynısı: yalnızca gerekli nesnelerden anlam çıkaran konuşma: ekmck vc tuz bir merhabaya, bir bardak şarap elvedaya, uykuya yatabileceğim bir yer yatak başındaki saatin tik tak sesine, kendini tüketen bateriye. OLU PANTOLONLAR Bir zamanlar en iyi olan ölü pantolonlar, şimdi hiçbir yere gitmiyorlar, şapşalca dolanıp evin içinde tunaf işler yapıyorlar; bir 2amanlar bira, viski ve cinselliğin hafif aromasının bulunduğu yerde, artık boya, vernik lekeleri, idrar ve kahve var. Yüzyıllar geçiyor böylece: tüm o güzel kadınlar sık elbiseler içinde, birden siyaha burünüyorlar. Ve olanaksız isler: bir bütün yaratmak içinizdeki eksilclerden, kanıyı çarpıp sinirle, dışarıdakı yağmura dalmalc. Beklemedesiniz, sırada, hattaki Nessun dorma şarkısını dinliyorsunuz Bcn bir hırsızım vc bu da yaptıklarım, Toledo'daki bu antika kitapların odastnda ölü profesorlcrin yapıtlarını kanştırıyorum, onların kutularını inceliyorum. Iş şuna udiyor: sağlam bir kutu: içinde ele son dekanın küllüğü, kisvesi, mührü, piposu, golf kupası ve sigara keseceği. Amin. ÇEVtRİ İÇİN ŞİÎR Bir kadını seviyor. Yaşasaydı eger caddenin karşı tarafında, trafiği aşardı ıılaşmak için ona. Yaşasaydı eğer şehrin karşı tarafında, ya otobüse, trene ya da taksiye binerdi. . • Yaşasaydı eğer nehrin karşı yakasında, feribota biner, kürek çeker ya da yüzerdi ona. Kadın da nehir kıyısında beklerdi onu, ıslanmış ve ağzında bir çiçek tutan erkeği. Kadının dilindeki ilk sözcülderi söylüyor adamın dili. Yaşasaydı eğer okyanusun öte tarafında, çalışır, dilenir, borç alır ya da çalardı ve ona kaçardı. Ama böyle değil durum. Kapalı bir sınırın karşı tarafında yaşıyor o, vizelerin, pasaportların ya da herhangi bir belecnin olmadığı bir ülkede. Daha yakın olurdu belki ayda yaşasaydı. Daha canlı olurdu eğer ölmüş olsaydı. Sanki müziğin ve şarkının öte yanında yaşıyor, aynanın eerisinde. Yakın fakat tızakta, bir yankı gibi. Sözlerini çıkaramadığı J bir şarkı o, ezgisini bilmediöi. Ancak duyabUeceği bir mefodi. '• COLOMBUS'DAN ISABELLA'YA Denıir atmış gemilerim (îuincho'da, okyanus'un en batısında, ve nc yazık ki savaştayım komşularımla. Denizin uzak sınırlarında adalar yükseldi ufukta, küskündü deniz, kıyıya vardığımızda. „ Herkesten daha yorgundum ben o homurdanan ve benden kurtulup geri dönmek isteycn mürettebatta. Uyumadım 200 gece ranzamda, nc dc giysilerimi değiştirdim, kötü et ve kurtlu ekmek yedim. Ve hep tek başıma ölümcül düşüncelerle, kısaltarak milferi kütüğün üzerinde, kuşları ve denizdeki yosunları okuyarak. Kutup yıldızının gezindiği o yerde ve dünya armut biçiminde ofduğunda, scnin yanında olmalıydım sevgilim. Yerliler uysal ve çıplak, uygunlar sana hizmet etn vc lsa'nın kanını içmeye. Altın hep daha uzakta, batan güneşin batısında, gümüşe dönüşüyor denizde. CUMHURİYET KİTAP SAYI 508
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle