27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bu konuya eğilse ilginç sezgilere ve bulgulara varabüir. Benim şiirlerim bir yana, tasavvufun günümüz şiirinde dcrin etkileri var zatcn. Nazım'ın eserini ileri bir tasavvuf olarak yorumlamak mümkündür. MarksizmLeninizm, Nâzım'daki mistikromantik ruhun bir uzantısı gibiydi. Dağla'rca, özcllikle "Çocuk ve Allah"ta ve "asu"da, bir çağdaş mistik hüviyeti taşır. "îkinci Yeni nin en güçlü şiirlerinden birçoğunda tasavvuftan izler vardır. Bugün de, Mevlâna ve Yunus'u dillere pelesenk olan söylemlerle değil de derin anlamlanyla, Divan tasavvufunu ve Tekke şiirini gür kavramlarıyla algılamak çabasına girişebilsek, Türk şiiri ruhsal coşkular ve incelikler bulabilir. Tasavvufun manevi yaşamı ve felsefi zenginliği bu arada, şunu vurgulamak isterim: Ben, "tasavvuf felsefe değildir," yargısına kaulmıvorum, sofizmi sistemli ve dinamik ve felsefe olarak görüyorum bir" liberal din ", bir "hümanist iman", bir "alternatif îslam" yaratabilir. Biraz da biçimselöğelerden söz edelim. Divan şiiri bugün bize çok uzak geliyor. Nazım'ın "Rubailer" de divan şiiri geleneğinden yepyeni bir şiir yaratmakta yararlandığınt biliyoruz Siz de ilginç bir şey yaptıntz "Ikt'lerde çağdaş izleklere aruzla biçim verdiniz. Sizin deyişinizle "hafif bir aruz bu, hiç takırdamtyor. Bu seçiminizin nedenlerini biraz açar mıstmz? Divan şiiri, tıkız kalıpları ve ölgiin söz dağarcığı, yüzünden bize çok uzak. Bu, doğru. Ostelik okullarımızda, aruzun âhengiülurtılaraindirgeniyor. Divan şiirinin muhteşem mimarisini gösteremiyoruz, musikisini dinletemiyoruz. Bunları özümsemiş ve yeniliklere yöneltmiş 20. yüzyıl şairlerimiz az değil. Bunu söylerken, Yahya Kemal Beyatlı ve Faruk Nafiz Çamlıbef gibi neoklasisizm üstatlarından söz etmiyorum. Nâzım Hikmet diyorum, Necip Fazıl Kısakürek, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Cahit Zarifoğlu, Attilâ îlhan, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, I lilmi Yavuz vb. diyorum. Tabular yüzünden, ideolojik saplantılar yüzünden en kötüsü kategori çıkmazlanndan kurtulamayışımız yüzünden Nâzım Hikmet'in bir "yeni Dünya şairi" olduğunu göremedik, göremiyoruz. Nazım'ın yaptığı devrim, Divan şiirine karşı değil, o gelenek içinde bir devrim sayılabilir. "Rubailer" bunun yalnızca bir boyutudur, Nâzım kendisi "rubai" terimini kullandığı için bu boyut kabul ediliyor. Ne var ki, Nâzım "Tükürmüşüm kafiyenin içine!" dediği halde, tıpkı Divan şiirimizdekı gibi tam kafiye ve redifleri bol bol kullanmıştır. Ve onun serbest vezin diyc bellenen nice şiirlerinde gizli bir aruz vardır. Komünist ideolojiyle tasavvuf arasındaki paralelliği onyıllardır görmezlikten geliyoruz. "Salkımsöğüt" ve "Bahri Hazer" şiirleri, Mayakovski'den esinlendiği kadar bizim "serbest müstezad"ımızdan yararlanmıştır, bir "ileri müstezad" denemesidir denebilir. "Şeyh Bedreddin Destanı" ve "Memlckctimden Insan Manzaralan", Türkçe destanlardan ve üsmanlı mesnevilerinden izler taşımaktadır. 194O'lı yıllarda yazdığı şiirlerin çoğuözellikle "Saat2122 Şiirleri' yeniden yapılandırılmış gazelleri andırmaktadır. Ben, aruzu değişik biçimlerde kullandım. Tek vezinli Tuyuğlar yazdım, rübai vezinlcriylc yüzlercc rübai de... "Macbeth"i 1951'de düzinelerle değişik aruz vezni kullanarak çcvirdim. T.S. filiot, Dylan Thomas, W. M. Aııden, Wallacc Stevens, Louis MacNeice gibi şairlerdcn aruz vezinlcriyle çeviriler yaptım. Kendi birçok şiirlerimin her mısraında değişik bir aruzkalıbı var. "Ikiler" de, belirttiğiniz gibi, çağdaş izleklere aruzla scs verdim. 1976'cıa "Bin Bir" başlığıyla çıkan birer mısralık 1001 özdeyişşiirimdede yaptım bunu. Ve 750 yıllık aruz geleneğimizdeki hcr şairden fazla kalıpla yazan şair oldıım. Ben, aruzun ölmediğine, günümüz TürkCUMHURİYET KİTAP SAYI 503 Gotanok Içfente dBVPfen çesine yatkın olduğuna, hiç imale ve zihaf yapmaksızın aruzu pürüzsüz kullanabileceğimize inanıyorum. Attilâ lllıan'ın da vurguladığı gibi, aruzu iyi bilmeden güçlü mısra kurmak olmaz. Divan şiirinin estctiğini ve musikisini öğrenmek zorundayız. Belki Türk şiiri artık klasik aruzu hiç kullanmayacak ama, belki serbest vezinle de yetinmeyecek. Kısa ünlülerin ve kalın ünsüzlerjn gitgide egemen olduğu yeni Türkçe, sanırım kulaklara yavan, ahenksiz gelecek. Türk şiiri, yeni bir ses düzenine yönelmek zorunda... Gene çevırmenliğinize dönüp, Türk edebiyatma yönelik üginin ve/veya ilgisizli&in nesnelbiryorumunuricaeaebilirmi' ytm? Çeviri, çeviri, çeviri... Edebiyatımız güçlüdür, başka dilierde ve dünyalarda ilgi çekecektir yeter ki, bol bol ve üstün nitelikli çeviri yapılsın. Bu bakımdan, hâlâ çabalar yetersiz. Sız ülkemizin ilk Kültür Bakanıstnız. Yaklaşık otuz yıl önce görevdeydiniz. Hiç kuşkum yok ki enerjiyle ve tasanlarla dopdoluydunuz. Nasıl bir deneyimdi bu sizin için? • Tasanlarımın çoğunu uygulamak olanağından yoksun kaldığım için üzülüyorum. Kültür Bakanlığı, ara sıra, yararlı çalışmalar yaptı ama, vizyon, enerji ve yaratıcılık bakımından cılız kaldı. Benim deneyimim şunu gösterdi: Kültüre hizmet etmeye azimli bir Bakanlık, ülkemizde, ufak kadrolarla ve kıt kaynaklarla bile büyük işler başarabilir. Alçakgönüllülüğü bir yana Dirakarak şunu inançia söylüyorum: Benim bakanlığım beş buçuk ay değil de, beş buçuk yıl sürseydi, Türkiye içinde ve dışında kültürümüz, sanatlanmız ,edebiyatımız bir altın çağa girmiş olacaktı. Giriştiğimiz ve başlatmak üzere olduğumuz nicc işler, bugün bile yapılmıyor. Bozmasalaraı, boğmasalardı, büyük hizmetler gerçekleşccekti. Yazık oldu. Hafız. Hafız'a. Haln'dan Haydar Ergülen önce Lina Salamandre takma adını kullanmıştı bir kitabında, şimdi ise yeni kitabını 'Hafız' imzasıyla yayımladı. Çünkü 'Hafıza'sını yoklamak istiyordu. MERİH AKOĞUL Sahip efendidir. Gözleri köle arar. Aşk "sahiplenme"dir; Collette'in söyleyişiyle, kendi payını alnıaktır. Vahşi bir hayvan gibi, başka bir aşkın tam ortasında bir öncekini paralamaktır. Kuğuya dokunmak hastahktır. Kuğuya dokunmak, onun boynunu aşkla kırmaktır. Vazgeçmek için az zamanımız kalmıştı. Çünkü fena, insanın ahşap çıktığf aşka kuğular gibi geri dönmesi misyoner ısrart kadar hoş karşılanmaz yerlilerin gö'zünde ("old svvan") Sonra çocuk büyüdü. Güneşe bakmasını öğrendi, isli camların arkasından. Depremleri ciddiye almayı ama asla yıkılmamayı ve gölgesinden korkmamayı öğrendi. Annelerinin ellerini sıkıca tutan çocukların onu gösterdiği yaşa geldi. Hafızasına güvenmedi, kitapları oldu. Anneler onu, çocukları gibi sevdi. Hiç şımartmadı. Ben hiç rastlamadım gidisdönüş bileti alan kadına rastlarsamz bakın yantnda bilet gibi kıvrtlmt} üzgün adama Yolda bir kadtn görürsentz önce geçip gitmesini bekleyin ve ikiye ayrtltr aynlmaz kendinıze yoüardan yol beğenin! (kadın yoldadır!) HaydarErgülen hu kez 'Hafiza' Y ıl kaçtı, mevsimlerden hangisiydi; haritada Kuzguncuk'a dcnk geliyordu şiir. Tarifesiz vapurlan gibiydik Boğaz'ın, dengesini bulamamış teraziydik; ikindiydi, emindik... Uykusu ağırdı Hafız'ın, Aü'yle saatlerce onu beklemiştik. Dahayazmam... Sonrası dereleri tajirdtğın ikindinin gereğidir (ikindinin gereği) Sıkınüdan bendire dokunmuştuk, sesleri yansıtan bir aynaydı bendır. Yarılmıştı oda, yol açmıştı sabırsız bir ırmak gibi denize. Frenk üzümleri dalgalanmıştı gözümüzde; Hafız uyanmıştı. Ben yoktu; bizdik. Kendimize bile, evde değildik. Balkondan bakmış mıydık; sahi balkon var mıydı o evde? Vefalıydı Hafız, bellek unutuşa esir düşmedikçe... Kalsa kalsa bana evlerden Behçet balkonlardan Sezai (fazla balkon) IMıiMtterin kıiltii1 poHfenı Biliyoruz kigünün moda yaklaşımlartndan birisi "devletin küçülmesi". Ancak toplumumuz devletle olan kavramsal ilişkiHaydar uyudu, Hafız uyandı. sinde, hem anne babaundan bağımstz olaHiçbir şey için fazla ısrar etmeyen çoBeklemekten yorulmuştuk. Bahçe bilmeyi dileyen hem de onlara st&ınma ih cuk, futbolda lcötü, şiirde iyidir. On sıdolmuştu. Çelebi, Behçet, Cemal, Edip; tiyacı içindekiyeniyetmenin ruh aurumunradan bir filmi izlerken; yani gözyaşlanşiirin tüm gizli ve açık özneleri; ellerindan bir türlü kurtulamıyor. Işimizegeldimi nı, sinemaların kanımlmış koltuklarına de en sevdıği içkileri... Şıkırdayan buzdevletten yakınryoruz, gelmedi mi her şehedeflerden fonda bir şarluyla güreşlara bakarsak, mevsimlerden yaz olmayi ondan bekliyoruz. mekteydi kulakları... lıydı. Tabaklarda ezik ve kirli dutlar varDünyantn içinde bulunduğu "postmodı. Boğaz'dan bir gemi geçiyordu. Bir dern durumu" (!) da göz önünde bulunduBiz Bağdat pazartnda kaybolamn arkatek Lina'nın yüzü seçilebiliyordu. Perrarak, Türk edebiyatının dünyaya açılabil dastytz de dalealanıyor, aşklar ürperiyordu. Ismeiini destcklemek üzere, nükümetlere hâlâ eski çocuklartn Hindistan'ıyız tanbuPun omuzlarına şal alma vaktiydi. rıaul bir kültür polıtikası ve devletin çekil(avaremu) Yaşam, epik bir oyundu. Hafız terini dıği alanı burjuvazi dolduracağına göre, ış sildi, makyajını temizledi, sakalı dışında çevrelerine ne gıbt mrumluluklar önerebiBahçeler mekânıdır; yüzlerce şairin, her şeyini çıkarttı. Neredeyse 44. yılına binlerce şiirinin. Gerili çarşafa çocuklulirsintz? girecek Haydar Ergülen rolü için son • "Devletin küçülmesi", yabancı men ğun ak dutları dökülürken, çimenlerin nazırlıklarını yaptı. Cihangir üzerindc üzerindc unutulnıa duygusu. Hepimifaat odaklarından alıp dilimize doladığıasılı duran Ufo'ya el salladı. zin, kendini yalnız hissettiğinde, sığındıınız bir slogan. Elbette böyle bir süreçten Bendire dokunduk, adımızı unuttuk; ğı geniş bir bahçe vardı. sağlayabileceğimiz yararlar var. Ama, küluyandığımızda bir başkasıydık. • tür işlerinin birçoğunıın kamu kuruluşlanndan başka kurumlar tarafından yapılÇtplak mı olacaksm Hafiza/ Hafız/ Haydar Ergülen/ Yön ması kolay değil, belki hiç mümkün olmagömleğin ol önce Şiir Özel Dtzıst/ 106 s. yacak. Müzeleri ve kazıları özel sektöre düğmelert sır aktarmak, bcnce, olası değil. Çocuklara, bahçendc oyuna gelmeyen yaşlılara, yoksullara, özürlülere, azınlıklaçocuk gönüllü yakalantr. ra götürülmesi gereken hizmetleri özel ku(başın mı dönüyor, çocukluğunruluşlar üstlencbilir mi? Burjuvazi ve iş dur!) çevrelcri, devletin çekildiği kültür alanlarının hepsini dolduracaktır diye düşünDudaklarımızı ıslığa çeviren anımek, doğru olmaz bence. Hükümetlerin lar, çocuk şarkılaıının bittiğini söykültür politikası, vazgeçilmez alanlardaki leyen şairlerle akraba; misketleriçalışmalarını cn geniş vizyonlarla ve üretmiz kapışılmi!) gibi, mahallenin kenlik anlayısıyla mükemmel yürütmek, ağabeylerine yürekten beddua... özel sektöre aktarılabilecek işler için elveRuhu kanatan çocuk Türkçesi ve rişli destekleri sağlanıak, sivil toplum örçocuğu Hafız yapan, haşhaşlı çögütlcriyle rasyonel bir ittifak kurmak, hcr reklerle kutsanmış şiirler... Bozluşcyden, her şeyden önce "yaratıcı" olmak rın ortasında, o eğri ufukta nasıl zorundadır. deniz tutardı ki? Sayın Halman, bu çok ilginç söyleşı için içtenlikle teşckkür edtyorum • Zorbadan çırak kaldtm, çocuktan baba Sessiz Soru/ Talât Halman/ Bilgı Yahâlâ kalbimi arıyor o ağır hançcr yın/ 1998/ 148 s Ya hulursa n'oldum tki'ler/ Talât Halman/ Btlgı Yayın/ Hafiza, Haydar Ergülen'ln Hafız takma adıyla yazdıflı (n'oldum) son şlir kltabı. 1997/ 104 s. SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle