18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir severler Talat Halman adını çcvirdiği şiirlerden tanırlar. Çeşitli dillcrden yaptığı çcvirilerinin yanı sıra, Türkçe'den Ingilizce'ye çevirdiği şirlerlc şiirimizin dışarıda tanınması yolunda büyük çabalar sarfetti Halman. Bu kez kendi şiirleriyle gcliyor okur önüne Talât Halman. Şiirleri üzerine konuştuk Halman'la. ERENDİZ ATASÜ ayın Talât Halman, Türk cdebt yalınındünyadatanıttlmasınayıllannızı verdiniz. Kimbilir ne yo ğun, nc denli sabır isteyen ve manevi dayumtınun öteainde ödülü de olmayan bir çabaydı bu1. Birüzveriydi. Çeviriye döktiigHitıüz enerjiyi kendi yaratılanmza da harcayabilirdiniz. $u bencil dünyada ıman sormadan edemiyor, bu özgeçtl gücü nasıl bulup bulu$turdunuz? Sanırım, hayır, hiç kuskum yok, yetişkin ömrümün en büyük kesimini anavatanda geçirseydim, kendi şiirlerim, yazılarım, araştırmalarım üzerinde yoğunlaşacaktım. Bilmem, böylelikle şair olarak daha fazla ilgi çcker miydim? Ama, elbette, özgün çalışmalarım ön plana çıkardı. Çevirmenin özverisinin bir boyutu kendi benliğini gözden ırak tııtmasıdır. Ve çevirmen kendini bir yazını vcya yazarı tanıtmaya adamışsa, pek çok kimsenin gözünde o işlcve indirgeniyor. Sanki özgün yaratüan ilgiye değmcz gibi bakıyorlar ona. Bu bakımdan, hayatımın sonuna yaklaşırken bir burukluk var yüre imde. Türk şiirinin değişik dönemlerinen vetürlcrinden lngilizceyeen az2.500 şiir çevirip yayımladım. O çcvirilcrin gerekrirdiği çabayı kendi şiirlerime yönelt seydim diyc diişünmemek elde dcğil... Aynı enerjiyi, ne bilcyim, tkari ve huku ki metinleri çevirmek için kullansaydım, küçük bir servet yapabilirdim. Sevilmeyen bir ulusun, küçünısenen bir kültüjrün, horlanan bir edebiyatın ürünlerini başka bir ülkede yaşatıp yaymaya çalışmak, çetın olduğıı kadar nankör bir çabadır. Onyıllarca Türk şiiri ve yazını Ingilizce konıışıılan ülkelerdc ranınsın, iz bıraksın diye vargücünıle çırpındım. Sı rasında ailenıi ihmal ettim, cebimden para harcadim, eğlenmek ve dinlenmek ye rine gecerni gündüzüme kattım, kendi yaytnlanmı ikinci plana irtim. Siz ve birçok başka yazın dostları, değer verdiği böylesiçalışmalara... Derinbirminnetduyuyorum sizlere... Dediğim gibi bir burukluk da var içinde, ama pişman değilim. Çeşitli nedenlerden: Mcr şcyden önce çeviriyi bir yaratıcılık olarak gördüğüm için... îkincisi: Ben Türk edebiyatını tngilizceye çevirip tanıtmak çabasma koyulduğumda, yaman bir karadelik vardı. Birkaç Ingiliz ve Amerikalı ufak tefek çalışmalar yapmıştı ama, nice şiirlerimizin canına okumuşlardı. Ben en iyisini, en doğrusunu yapabileceğimc inanıyordum. ABD'de saygııı üniversitelerde akademik yerim olduğu için dc bu çabada avantajlı bir konumdaydım. Bencil olnıamalı yım, kendimi kültürümüze, yazınımıza hizmetlerde bulunmaya vakfetmeliyim diye düşündüm. Başlangıçta sanki bir içgüdüyle oldıı bu: Boğulan bir çocuğu kurtarmak için denize atlar gibi, bakıma muhtaç bir ana uğrunda insanın saçını süpürge etmesi gibi. f Talât S. Halman'la şiirleri üzerine Ölümf şiirimdeki hâkim izlek' " Yıiiarca Türk sllrl ve yazınını Ingilizce konusulan ülkelerde tanınsın, İz bıraksın diye vargucümle çırpındım" diyor Talât Halman. S Edebiyatımızin tanınması için harcadt ğirn yıllara değer vcren eşe dosta selam olsun. Beni en sevindiren olgulardan biri, delterimi dürerkeıı, aynı şevk ve enerjiyleçalışan birçok değerli çevirmenin yctişmiş olduğunu, nefis çeyiriler yaptığını görebilmiş olmamdır. "Ödülü olmayan biı çabaydı bu" diyorsunuz. Gerçekten, sevSAYFA 10 mak diye nitelediğiniz çırpınmalarım da tıpkı bireysel sentezim gibi, daha gcniş kapsamlı Dİrçabadır aslında. Ben, kültür arayışlarımda, cski çağların ve DoğuBatı ekscni dışındaki değerlerin de yer almasına önem veriyorum. 196O'lı yıllardan Sonra beri "Eski"li kitaplarda o boyutları sağı^tabla tutmalı nlümü lamaya uğraştım. "Rski Uygarlıkların Şibir kut\al mcyvcyi \oyar gibi" irleri", "Eski Mısır Şiiri", "Eskimo Şiir Ne kadar güzcl... Scrzcni), hüzürı ya da leri", "Eski Anadolu ve Orta Doğudan karamsarlıkyok burda, marazı bir öliim sc Şiirlcr"... Bunlarda, Sümer'den Okya nusya'ya, 1 lititler'den Kızılderililcr'e, lbvcrlık hıç yok. Öliim bir tiir olgunla^ma, raniler'den Zulular'a, Azteklcr'den Çinycnı bir a\atna olarak verilmış. \a\avvuf fcl.sc/csının izlcrini görüyorum dizeleriniz liler'e kadar çok yaygın bir kültür ve edebiyat coğrafyasının iklimleri ve güzcllikdc, nc dcrstnız? leri vardır. Edcbiyatımız, sadece sezgiler Bu sorunuzdaki mecazlar vc tanımle ve söyleyişjerle değil, kültür bilinciyle lamalar, hakkımda söylenmiş en güzel de evrensel olmalıdır. Hcm Batı'nın, hem sözler arasında. Derinden duygulandırdıDoğu'nun ldasiklerini dilimize aktarmak nız beni. Evet, karıncayı incitmeyi istemeyetmez benoe. Diinya kültür tarihinin ve dinı, ama ö/.ellikle "Milliyet'teki sıyasal insanlığın gelmiş geçmiş tüm yaratılannı eleştirilerimde akrcpleri, çıvanları, yılanözümsemcye, hiç değilsc tanımaya ya da ları ezdim bovuna. Bana kızanlar ivi bili"Ukm yoklug'a ugınmak duygusunu ıçıne sındırmeli iınan ycni bir a^kın ürperlisiyle yor ki alçakgönüllülü^ümde enikonu alçaklık var. "Çelcbi" sözü, çok hoş elbette. Keşke Katip Çelebi gibi engin bir bil gi hazinesi, Kvliya Çelebi gibi nir yasantılar ve gözlemler hazinesi olabilseydim. Korkarım, gölge oyunuınuzdaki "Çelebi" tipine benzemekten öteye geçcmedim. Dediğiniz gibi, Türk aydınlanmasınııı Doğu erdemleıini akılcılıkla bütünleştırmek iılküsüne ben de yöneldim. Böyle bir sentezde ne dercccye kadar başarı kazandım, söylemek zoı. Ama, ben daha geniş bir sentezi özledim aslında; Tasavvut İBteefeslnln tzJeri Sızı tanıyııiı.a, haruıaıyı ıncıtınek ıste Doğu Batı bileşimi yetersiz göründü bamcyi'n, kendıtıı bir aıtlamda vitlgcyc çckvrı na. fler yönü kapsamaya, Kuzey ve Cüalçakfiöniillü ki^iliSiniz, "çeubilığinı" he neyin değerlerini, bu arada uygarlık tarilirginıeşiyor. Ancak çclebılcrdc bulunma hınin ilk çaglarından bu yana oluşan erdenıleri içermeye, akılcılığın yanı sıra özsı ^art olmayan ba^ka özellihlennız dc var, lü ve özgün bir ruh yaşamı sürdürmeye gcııt) bir kiiltiir btnkımı, an çalışkanlıjlı önem verilmesi gerektiğine ınanç duygıbı Banabcp, YitrkaydınlanmasımnDo dum. Mııtlak egemenlik kurmak isteyen j£u 'nun erdcmlvrinı akılalıkla bütütıleştırcbılmı\, DnVu'nun rehavetindcn vc Batı dinlerle totaliter idcolojilere ömrüm bogelcneğtntn hırslı bcncıllıginden uzak du yunca karşı geldim. Bütün bunlan hiç rabilmiş başarılt tentezlenndcn bırısigibi kimseye önermiyorum. Bir doktrin değil bu, bir kültür reçetesi değil. Yalnızca begnrünmüş sünüzdür Udcbiyalımtzı Batı nim bireysel senteztm. Benim kendi ditlillvriyle buluşturmak da bclkı ktşilt?ımznamik arayışım, o kadar. Akıl, ruh, aşk, dekıbu sentczın bırparçası. Cölgcac kal bilgi, ahlaki değerler için kişisel yönefişmı$ $air yammza bıraz ıştk tutmama ızm ler. vcrtr mnımz? Şitrlcriniz arasında dolaşırken, öliim ız"Özgiir düşünce'nin serekliliği leğı stk sık karşımıza çtkıyor. Edebiyatımızı Batı dilJeriyle buluştur gili ülkemde yayımlanan hiçbir çeviriııı (Shakespearc'in Tüm Soneleri bile) ödül almadı. (ABD'nin büyük eeviri armağanlarından bırini aklın, o kadar.) ()lsun. Asıl ödül, çabaıun kendısıydi. Bir de veni bir çevırmenler kuşağmın babanlaı ku/an makta oluşunu izleyebilmek. Yunus'tan, Divan şiirimizden, Nâzım'dan, Orhan Veli'den, Dağlarca'dan, Anday'dan ve birkaçyüzbaşka şairimizden lngilizce'ye sesler taşımak, bir derin mtırhıKık oldu beııim için. tatmaya yönelmeliyiz. Bu uğurda, yapınamız gereken nice çalışmalar, aşmamız gereken nice yollar var. Ulusaltarihe saplandık kaldık. Şiirimiz, Batı'yı mı izlesin, Arap'tan, l'ars'tan, Osmanh'dan mı esinlensin tartışmasındayız hâlâ. Züppe Cüppe çekişmeîerinden kurtulamıyoruz. ünyıllardır "düşüncc özgürlüğü" uğrunda mücadele verirken "özgür diişiincc"nin çok daha gerekli ve yararlı, hatta hayati olduğunu öğrenemedik. Dar ufuk, kolay ve rahat geliyor çoğumuza; oysa, ufuklara, gitgidc genişleyen ufuklara yönelmeliyiz. En güçlü ufuk, hiç erişemeyecck olsak da hatta belki hiç crişemeyecek olduğumuz için yöneldiğimiz ufuktur. Ulusallığa, dinsefliğe, ideolojilerc sıkışıp kalıraştık, şimdi küreselleşmenin boyıırauruğuna giriyoruz. Aklın ve ruhun özgürlüğüne özlem duyanlanmız o kadar az ki. Şiirlerim üzerinde durmanıza öyle seviniyorum ki... Ben, altı yedi yaşımdan beri, her şeyden önce, şair olmak, şiirle yaşamak, şair diye bilinmek arzusuyla kıvrandım. "Gölgedekalmışşairyanınız" diyorsunuz. Bu, canevimden vuruyor beni. Şiirim niçin gölgede, hatta karanlıkta kaldı? Hiçbir topluluğa, abma, ekole girmediğim için mi? Onyıllarca yurtdışında kaldığımdan mı? Eslciyle yeniyi bağdaştırmaya yönelik uğraşılarım oldıığundan mı? Çok fazla çeviri yaptığım, akademik çalışma ve yayınlara vakıt harcadığım, kamu işlerine, KÖşe yazarlığına dört elle sarıldığım için mi? Şiirlerim aşırı bireysel özelükler taşıdığından mı? Yoksa... işte bunu sorarken ürperiyorum... şiirlerim değersiz olduğundan mı? Olüm, benim şiirimde egemcn olan bir izlck... Varlıkyokluk ikileminin odağı olarak, sonsuza uzanan bir anın dramı olarak, huzıır ve cennet özlcmi olarak, manevi yaşamımızın doruğu olarak, son trajik adalet ve asalet yaşantımız zorunlu olarak... Ben, çok uzun gözüken ömrüm içinde, nice ölümler yaşadım, yaşıyorum. Sevdiklerim öldüğünde ecele isyan ettim, ama, onları bağrına bastığı için ölümü sever oldum. Belki son bir kavuşına umııduyla. Bunda tasavvufun izleri görülebilir, ama kesinlikle "lenafillâh" değil bu. Dcyim ycnndcyse "laık bir tasavvuf bu. Bütünle tümlcyrken bihbüliin bireyselli&inden vazgeçmeycn bir ws duyuluyor dizeterde"İnsan yapayalmz ölmcli, baçucunda dünden bazır dualarla nöbet tutsa da matcm guvcrcinleri" Tantyla hesaplaşan onu sorgulayan bir ses, "llk kez seviyor Tann umutsuzca. . vc ilk kez Ne ölümsüzlük istiyor, ne öliim "Sevmiş olsaydı Tann yoksullan, Onların sevaığince kendisini" Gcne de dog'amn mistik bütünlüg*ünde dinsel bir tat vardır "Babam giineşe çıkar çıkmaz belli beliniz dualara dalar gıderdı Hurafesiz bir devrıme ınanmış yürefonde Muhteşem ya da bezgin Bir yankı mtydt masallardaki kuyular dan? Umunuz bir bartş türkiisü mü? " Tasavvufun giiniimüz şiirine başka ka/~ kıları da olabilir mı '•> "I,aik tasavvul" tanımlamanız çok hoş. Ama, buradaki "laiklik ötesi", adeta "tanrıtanımaz tasavvuf"... O bakımdan, "lslami sofi gelenek"ten ayrı, başka tektanrılı dinlerin mistisizminden de... Benim şiirlerimdeki "tektann", "çoktann", "tanrısızlık", "tanrı boşluğu", "tannyokluğıı" kavramları, karmaşık, hatta kaıga salı görünümler vermektedir. Sanırım, hiçbir Türk şairi, dinler dışında ve tanrı(lar) ötesinde böyle bir bireysel tcknolojiye yer vcrmiş değildir. Bir eleştirmen, CUMHURİYET KİTAP SAYI 503 Çağdaf misUk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle