Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ölflmii havatla kandırmak Özen Yula.bugüne dek üç kitap yayımladi: îlk kitabı, 1993 yilında yayimlanan 10 kısa öyküden oluşan "Obür Dünya Bügisi". lletişim Yayınları'ndan çıkan bu kitabını Mitos'tan çıkan, üç romansının yer aldığı "Kayıpkent Üçlemesi" izledi, yıl 1994. Üçüncü kitabı ise 1996'da yayımlanan bir oyun kitabı. Içinde iki oyun yer alıyor: "Ay Tedirginliği" ve "Dünyanın Ortasında Bir Yer". DİLEK ÖZTEKİN erhangi bir zeminin üzerinde açık duran bir kitap. Kitabın içinden belinc kadar ıızanan ve tırnaklarıyla kitaba tutunmaya çalışan, kan ter içinde acı çeken bir insan. Kita bın sol sayfasında varolan yazılar, insanın tırnaklarıyla kazıdıkları. Sağ sayfa henüz boş. Anladım ki; kitaba tutunmak, hayata tutıınmak. Kitabın içinden güçlükle hayata uzanabilen belki yazar, befki okur, belki de kitabın kahramanı. Anladıra, her elin tırnak izi diğerinden farklı, her hayatın kendincc bir öyküsü var. KİTAPLIK dergisinin yeni çehresiyle "merhaba" dedtği 31. sayısı Selçuk ım zalı bu karikatür ile başlıyordu. Âradan aylar gcçti ama benim içimin bir yeıle rinde gitmemecesine duruyor bu örüntii. Bununla birlikte bir de cümle var aklımda: "Yazmak, öliimü hayatla kandırmak demekti o zamanlar"... „ Bu cümlcyc Ozcn Yula'nın Kayıpkent Üçlemesi acllı kitabında rastladım. Özen Yula, bugünc dek üç kitap yayımladi: îlk kitabı, 1993 yilında yayımlanan 10 kısa öyküden oluşan "Öbur Dünya Bilgisi". îletişim Yayınları'ndan çıkan bu kitabını Mitos'tan çıkan, iıç romansının yer aldığı "Kayıpkent Üçlemesi" izledi, yıl 1994. Üçüncü kitabı ise 1996'da yayımlanan bir oyun kitabı. İçinde iki oyun yer alıyor: "Ay Tedirginliği" ve "Dünyanın Ortasında Bir Yer". Yazının yolunu burada ikiyc ayırmak gerekiyor: Özen Yula'nın oyun yazarlığı ve Özen Yula'nın anlatı yazarlığı. Oyun yazarlığına zemin oluşturması ve ışık tutması açısından önce ikinci söylcdiğimden yani anlatı yazarlığından söz açmak isterim. Yula'nın iki anlatı kitabında da ortak izlekler söz konusu. Masalın sınırsızlığı, enginliği, insanın umutlarını beslemcsi, onu zenginleştirmesi karşısında; gerçeğin gerçek ve yıkıcı etkinliği ilc karşılaşan kişinin çaresizliği, yenilgiyi kabul edişi ve sapmalarla baş başa kalması, anlatıların tcmelini oluşturan çatışma noktası. Buradan hareketle 'masar vc 'gerçek' izleklerinin sık sık karşımıza çıkışını açıklayabiliriz. "Anlamıştım. Daha pek çok küçükken anlamıştım. Bir masalın hatası, düşen elmalarla birlikte başlamaktaydı. O ünden sonra masalları sevmemiştim" 1). Ölüme benzivor bu mcvsim." (5) Çaresizlik, sıkışmışlık karşısında kişiliği ezilenler yeni bir gerçeklik kurarlar kendilerıne; ellerinde kalan kırık dökük, yırtık parçalardan kurmaca bir dünya... Bu belki de başkasına değil, sadece bir kişiyc, kcndinc zarar vcrecck bir çığlıktır ki; kişinin içindeki tüm camların kırılmasına sebep olur. Gözlerine bakın; cam kırıklannı gözlerinde taşır. "Bilir misiniz, insan ancak ve ancak unutulunca ölür" (6). Eh, gide gide uçurumun kenarına vardık artık, aşağıya oakınca eöer hâlâ atlamamışsak, elimizdebircümleylegeri dönebiliriz: "İnsan ölümü bir kez görünce, ondan bonra ölümc yabancılık çekmiyor." (7) Anlatılarda karşımıza çıkan kimi teknik aksaklıklara oyunlarda rastlamıyoruz. Özen Yula'nın yazarlık çizgisindeki gelişimi ortaya koymak için bu aksaklıklara deöinelim: * Anlatım ritminin değişmezliği, tekdüzcliğe yol açıyor. * 'Absürd' kimi zaman havada kalıyor, tutunamıyor. Söz oyunları zaman zaman yüzeyde geziniyor. * 'Filatun I lata'da olduğu gibi, çatışmalar gereğinden sık kurulunca, işlevleri güçten düşüyor. Anlatılarda yer alan kişiler beürgin özclliklcrc sahip değil, bu yöntemin de bir parçasi değil. * Anlatımın dili ile seçilen sözcükler kimi zaman uyuşmuyor. Yazmak... H Öbür Dünya Bileisi/ Ozcn Yula / lletijim Yayınlart / 80 s. Buğuevi / Ozcn Yula / tlctt}im Yayınları /106 s. mümkün olabilir" (2). Oysa, parçalanmayla kurtulmak iste yen kişi; aslında kendini umutlarıyla butünlemek, varolmak, duyarlılığa sığınmak, mutluluğu bilmek ister. Alttan alta da ürkekliğini bir an bizden saklaya madan ama gencllikle de dalga geçiyor gözürek bunu yansıtır. Kara mizan ve ironı bu nedenle Yula'nın anlatılarında karşımıza çıkan tekniklerdir. Fotoğrafların nep "mesut" günlcri yansımğı eğretilemesi de bu 'bütünlenme arayışı'nın bir parçasıdır. Karşılaştığımız bir başka izlek ise, dörtlü grup halinde yer alır metinlcrde ve her biri hem kendi başına hem de birbirleri arasında kombinasyonlar kurularak değerlendirilmelidir: KentTaşra= BireyVaroluş izlekleridir bunlar. "Tuhaf şey! Bu kentin kokusu yoktur. Oysa her kentin kendine has bir kokusu vaı dır. (...) 1 ioş böyle bir kentte hayat ne ka dar yakalanabilirse!" (3) Teknolojik gelişmeyle, kentleşmeyK birlikte kişilerin duyarlılıklarını yitirmt leri, 'yabancılaşma vc 'mekanikleşme' izleklerinı çıkarır karşımıza. Bunun devamında 'kirlilik', 'kirletilmişlik', 'yozlaşma', 'tecavüz', 'edilgin bırakılma', 'suçıuluk duygusu', 'kendini kapatma' ve arınma isleği' iç içe giren, peş pcşc gclcn diğcr izleklerdir: "I ler isim bir harfler toplamıdır ve heı acı bir isimdir. Bunca acıya, bunca ölümün, işkencenin, nefretin, aynhğın, tecavüzün, boyun bükmcnin, göz yummanın, ikiyüzlülüğün, unutmanın, insanın acılarına nasıl dayanır yürek? Dayanıyor, dayanıyor yürek. Zaten yürek dediğin ne ki artık? Yan yana dizilmiş beş narftir sadece." (4) Tüm bu durumların, duyguların, düşüncelcrin varacağı son nokta içinizi çektiğiniz üzere, 'ölüm'dür ve son olarak da 'ölüm' ve 'mezar' izleklerinden söz etmek yerinde olacaktır. "Kış mevsimini hiçbir zaman sevmedim. Adını da sevmiyorum bu mevsimin. Birsert umarsızlığı, soğukluğıı var bu sözoı ğün. * Dramatik yapıtın yoğıınluğu ilkesı, dağınıklık nedeniyle yer yer bozuluyor. Başlangıçta adını andığımız oyıınları incelediğimizde ise; bu teknik sorunların aşıldığını, yazarın karşımıza, * 'söz'ün inceliklerinden, olanaklarından alabildiğince yararlanarak çıktığını görüyomz. Gündelik hayatımızda kullandığımız sözcük sayısı gitgide a/alır ken, konuşmalar kısırlaşırken böylesine duyarlı, zengin, titizlikle okışturulmuş bir tiyatral dille buluşmak heyccan veriyor. * Birbirinden konu ve tarz olarak oldukça farklı olan iki oyunda da şiirsel dille karşılaşmak mümkün. * Kişilerin kullandıkları dil, taşıdıklan özelliklere uygun. Buradan, kişilerin belirgin özellikler ile oyunda yer aldıkları sonucuna varılabilir. * } ler iki oyunda da çatışma noktalarının titizlikle saptandığını, kurgunun anlatımın yoğıınluğu ile bütünleştiğini görebiliriz. * 'Ay Tedirginliği', duyarlılığın bir zekâ işi olduğunun da kanıtı çünkii; oyu nun bütünündeki ironi ve mizah, birdenbire karşımıza çıkan gerçeklere bir alt zemin hazırlayıp okuyucuyu dchşette bırakıp, gidıyor. Aynı sonuç, ironi ve mizah olmaKSizın dehşcte grotesk ile varan 'Dünyanın Ortasında Bir Yer' için de geçerli. * Her iki mctınde de karşımıza çıkan bir ustalık var; bu da yan anlamların ve alt metnin kullanılmasıyla oyunların boyut kazanması. Şimdi, oyunların çözümlemelerine gcçefim: AY TEDÎRGÎNLÎĞt Kimler tedırgin olurr1 Örselenmiş insanlar. 1950'li yıllar sanki. Şık takımlar, gösterişli giysilcr. Oyunun içinde iki kişi. Bir kadın ve bir erkck, ikisi de gızemli. 'Rastlantısal' bir buluşmayla karşı karşıyalar iştc. Buluşma söz oyunları ile sürer. 'Gizem'in çözüleceğini umarak, hayatlarının o dilimini gözlemeye koyuluruz. Kadın ve erkeğin 'ansızın' buluştuğu bu serüven, birbirlerine kıırdukları küçük öykülerle ivme kazanmaya başlar. Öykülerin satır aralarında bulduklarımızla, kadın ve er keğe ait kimi ipuçlannın izini süreriz. Öncelıkle "Tedirginler Kapısı" adlı söylencedc, varolan masalsı tad giderek tüm oyuna siner. Belki biraz da, çocukluğumuzun temiz çarşaflı günlerinc göndcrmek ister yazar bizi. Masalçocuktcmizlik üçgeni, okuru oyunun girdap noktasına çekmeye başlar. Ana Tema: Kirletilmişlik Yan Temalar: Masal çocukluk Arınma isteği Rastlantı Paylaşım Gerilim Belirsizlik Yaratmanın hazzı Yok etmenin hazzı Sürprizlcr Anlamsızlık Geçmiş Hesaplaşma Ölüm Oyun Edebiyat Korku Sapkınlık İz bırakmak Cinayet BoşaliJiı Huzur Ana Çatışma Noktası: "Kurban ileccllat" arasında gelişir. Bu çatışmanın değış ken, dönüşken, dinamik oluşuoyunun iç aksiyonunıı da kuvvetlendırmiştir. ' CUMHURİYET KİTAP SAYI 446 Anlatılarındaki izlekler f 'Ben problemlcri', 'sapmalar', anlatılarda karşılaştığımız dığer izlekler. Gerçeklerin katı, yok edici özellikleriylc sıkışan kişinin 'parçalanışı' bir başka iz lekle karşılaştırıyor bizi. Burada Yula'nın hem anlatı hem de oyun yazarlığı üzeri ne bir saptama yapmak yerinde olacaktır: Parçalanma; Yula'nın metinlerinde gerek anlatımm içeriği gerekse biçimde karşımıza çıkan ortak bir özelliktir. "Belki de tümceleri bozmalıyım. Belki de bozulmaya başladı tumcelcr. Belki de sözcükler bozulmalı. Böylclikle her şeyden kurtulmak SAYFA 8 Klşinln parçalamşı Ufti,