Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Duru'nun nözlününden dünva SENNUR SEZER § u giinlerdc nerede bir ijişe görsem, aynı öyküyü hiitırlıyorum. Orhan Duru'nun Şişc acllı öyküsünü. Şişenin içindeki bular köpürüp taşıyor. Tünı sokağı, şehrı, ulkeyi \ c dünyayı kap Iıyor. Yeni bir tulan gibi... Kokmıış, çurüınüij, bozulmuş nc varsa silip süpürüyor. Benim öyküler içın bir ölçütüm var. Okuduktan günler sonra bile bir görüntii kalmalı aklımda, o övküyü sevmem için. Sağlamlığına güvenmem için. Bu ölçiıt bcni hiç yanıkmadı. Tiirk cdcbiyatının tüm ustalarını, bcSyle buldum. Sabahattin Ali'dcn, tozlu bir yolda düşc kalka ilcrleyen yaşlı bir kadın, Sait Faik'ten bir balığa basmiij bir ayak, yemeğe uzanmıs,ken kalakalmış bir el, Deınir Ozlü'den küf kokan birapartman odası, Adnan Ozyalçıner'den çıplak bir ampulün altında kumaş biçcn bir kadınla gençkızın fısıldasan seslcri... Bir sineğı izleyen bir kadın, Muzaffer Bııyrukçu'dan, misafir oldııkları cvin banyosundaki şiseyi açmaya çalışanlarla, bir gecckondu bahçesindeki piyano Lcyla Erbil'den... Çöplükten yiyccek arayan yaslı kadınlar Orhan Kcmal'den... Arka sokakta bir cvin pcncercsindeki cıvıl cıvıl saksı Nezihe Meriç'tcn... Vc Bckir Yıldız'dan bir mızrağa geçmiş bir cl.. Belleğimdeki onca resimdcn bir ikisi. Orhan Duru, adlarını andığımöykücülerin bir bölümüyle kuşaktaş. Oykücülüğümüze geürdiği bakış açısı, dil yeniliği üzerindc pck durulnıamış olmalı ki, sonradan aşırı ünlenip çok satan kimi öykücülerromancılar, Tiirk dilinde değişim yaptıklarını, bunu da Marquez'dcn vb. ögrendiklerini falan rahatça söylediler. Dilin daha doğrusu sözdiziminin kurallarını dcğiştirmişti Orhan Duru. Bunu yalnızca yeni bir dil oluşturmak için dc yanmıyordu. Devrik cümlelcr, cümlelerdcki iç uyaklar bclli bir ironi sağlıyor, durumun saçmalığını ya da olağanüstülüğünü vurguluyordu: "Neolursaolsun.şunuiyicebiliyorum: Bu böceklcr benim evimden vayıldı şehre. Bu yüzden bir sorumluluk duyuyordum şenirdc ctııranlara kanji. Bütün suç bende sanıyordum. Ncrdc böcek görsem saldırıyordum. Baktım ki dcliğe tıkacaklar belki dc bu yüzden beni, dedim hiç uğraşmayayım bunlarla ivisi mi? Bunlaıdcğil insan, bircr vurdum duymaz. O kadar çahijiyorum, kendi iyiliklcri için. Düşmcsinler bcnim diiştügiim duruma, anlamıyorlar bcni. Ama baktım ki almıyorlar beni aralarına, k(inuşmuy(»rlar bcninılc, bcn dc karav vcrdim bir daha yardım ctmcnıc ye." (KaralıasanBırakılmı., Biritl)')9) Bu örncktcki dcvrık ciıınlclcr, iç uyak lar vc kolayca uyakla siırdüıülccckkcn uyaklandırılmayanlaı, okurıı ııyanık tııi maya yarıyor. Masal girişlcrınin tckcrlcınclcri gibi, hcm olağanüstünc hazırlıyor okurıı, hcnı olağaniı.stnnucılagan bovui larla aktarıyor "Babanı;n dokuz ariM vardı: Say.ır alırdı içcri, savar odcrdi dışarı. Biı gün baktım topal jrı vok... l'.vcgcldım, ahırdan ij^diş horozıı çcktim. Boynıı nakıldanbaşlı^ı vurdum. Ustüncbindim. Dcrflcrdcn scl gibi Tcpckrdcnycl gibi 1 lam/a pchlivan gibi gittim, gittim... Baktım biziın Topal An'yı cami!} (manda) ile kotana (büyük pulluk) kosjmuşlar. Arının boynuyaraol mıı%. Dcdiın: "Bunu neden böyle yaptınız?" Dcdilcr: "Inciıin yapragını sür boynuna, iyi olur." Ciittim inciryaprağı aramaya..." (Topal An, Zaman Zaman Içinde, Pcrtcl Naili Boratav) Orhan Duru, Topal Arı'yı aktaranın, arının boynuna incir yapragı aramaya gitmcsi kadar dogal bir çözüm bulur Karabasan'da. Böccklerden kurtulmak için cvini yakacaktır: " Yakacağım bu evi. Yakacağım bu evi. Kanjisına gcçip bakacagım alev alıp yanan o böccklcrin nasıl patladıklarına, nasıl içlcrindcn çıkan yafilarla cızır cızır pişerek, kavrularak öldüklcrinc. Yakacağım bu evi. Yakacağım evimi. Son çıkar yol bu. Temelinden yakmak bu evi. Kihrit suyu köküne. Yakacağım, yakacağun, yakacağım... Ya başkalarının böceklcri?..." (Karabasan/Bırakılmi!} Biri) Dikkatli birokur, (Jrhan Duru'nun olağanüstü, ya da, gcrçcküstü olaylarının kaynağının, ku^akdaşları gibi ycrli olduğunu bu örneklc dc sczccektir. Orhan Duru, 1950 kuşağının öteki öykücülcri Ozlü, Özyalçıncr, Onat Kutlar'la birlikte, bunaltının gerçeküstünün Batı kaynaklarından beslenmcklc ctiketlendiler yıllarca. Onat'm, özcllikle kcndi öykıilcri için, bu savlara vcrdifii yanıt, kitaplarmda da bulunabilir. Ornan Duru, öykülcrindc halk kaynaklarını, dil, gcrçcküstü öge, kurgu açısından hep kullanagelmiştir. Bu kullanım, kimi zaman, kaynağın kutsallığının.öykunün kutsalhatta ahlaksal kural/düjdığıyla çatışma vc çelişki ya ratışıyla bir ironi kimliği kazanır. Orneklcycyim: "llz. Ali, çocuklanna, öldüğü zaman, eve yüzü örtülü bir yabancı gelcccğini söylcr. Cenazcsi o yabancıya sorgusuz sualsiz teslim cdilmclidir. Ev halkı bu vasiyete uyar. Ancak.oğullardan biri dayanamaz, bu yabancının yüzünü görmek ister. Yabancının yüz örtüsünü (pcçeyi) açar. Karşısındaki babası yani llz. Âli'dir." (Söylence) "Burhan Bcy, öleccğine karar verip, içkili, kadınlı bir gecc düzcnler. Bu arada öldüğiinde cve gclccek yabancıyı odaya almalarını, ccscuiyle yalnız bırakmalarını öğütler. Vur patlasın, çal oynasın gecenın ortasında pat diye ölür. Eve şapkalı, yüzünüıı yarihi kalın ve kara gözlükle örtülü bir yabancı gclir. Olünün odasına alınır. Hvdckilcrden biri bu adannn kimliğini merak cdcr. Adamın gözlüğünü vc şapkasını çıkarıı: '(^ıka çıka Burhan Bcy çıktı gözlüklerin vc şapkanın altından. " (lnanılmazrırtına1997) Aynıöykü, Nasret tiıı I loca'nın, "Hocanın kimi vardı ki ölümünü habcr vcrsın, kcndi vcrdi clbct" fıkrasından da ı/lcr taşır: "Turgay evin gercksinmclcrini sağlamak için hemen çaışıya indi. Ilk şaşkınlığa burada uğradı. 'Başınız sağolsun' dcdi manav. Kimscnin habcri olması olanaksızdı şu anda. Kötü habcr çabuk yayılırdı ama bu kadar çabuk dcğil. 'Kim den habcr aldın?' diyesordu Turgay. Manav son dcrecc doğal biçimde yanıtladı: 'Burhan Bcy gcldi vc kcndi haber verdi'" Duru'nun son kitabında yer alan înanılmaz adlı bu öykü, gclcneksel gerçck üstii vc mizah ögelerinın yanında, güncel görünümleri dc yansıtır. Bu yansıtmada, genc bir ironi ögcsi, magazin basırunın nakı^ ve anlatım biçimi kullanılmıştır: "Sonunda 'çılgın perşembc' gefdi dayandı. Daha erken saatlcrden basjayarak konuklar gelmeye baijladılar. Film yıldızları, dizi film yönetmenlcri, sahne sanatçıları, reklamcılar, iinlü vc yakışıklı köşc yazarları, onların bayan arkadasjları, zcngin dul bayanlar vc onların genç, iri kıyım boy friendlcri, uzun boylu ve narin yapılı ünlü mankenlcr, sarışınkuzeylilerveesmer güneyliler, ünlü işadamlarının oğullarıyla onların nişanlılan, hoppa ve oynak kimi bayanlar, ünlü ressam ve ozanlar, azgın sanat eleştirmenleri, art dealer'ler antikacı ve sahaflar, dış satım ve iç alımcılar, tckstilciler, butik islctcnlcr, saçları baslarının ardından bağlı geçkin çapkınlar, kulakları ve burunları küpcli, koUarı dövmeli nonoşlar vc totoşlar, lezbiyen ve eskiyenlcr, Paris'ten ve Londra'dan bu partiyi duyup çıkagclenler, Akdeniz kıyılarında dinlcncelerini yarıda kescnlcr, araları açılan sevgililcr ve yeni macera arayanlar, uzatmalı a^klarını terk edenler, daha akla gelmedik çcîittc ve türdc, çağrılı ve çağrısız hcrkcs katıldı bu coşkun eğlenceye. Tüm içkiler su gibi aktı alkol derecesi yüksek." Orhan Duru'nun bu cümleleri de, onun mizah yönünü vurgular. Ancak Duru'nun mizahı, okurıı güldürmekten çok, olayı çizmeye yöneliktir. Okurun dikkatini uyarır bu mizah bakışı. Daha doğrusu, dozu yinelene yinclene artan bir mizah anlatımı, olayın ciddiligini arttırır. Orhan Duru, mizahını, kurgubilim öykulcrinde de kullanır. Piri Rcis t laritasından ya da bir uzay kapsülündcn yola çıkarak yazdığı bi 1 i mku rgu öyküleri, ne yazık dikkati çekmemiştir. Belki de mizah açısı, bilimkurguyu yalnızca kansiddetyok luk senaryoları, kıyamet düşıeri olarak algılayan okur yazarlarımıza aykı rı gclnıiştir. Fırlıııa, bilimkurgıı öykülcrindcn olu ^an bııkitapbcncc. 1 liçdcğilsc, bilimkurgıı öykülerinin ağır bastığı bir kitap: Turist Cîo/.lem Evi, Gö/vaşı Tası, Domuz, Adoll, Inanılmaz, Bahçeyı Suladım... Dünyayı istila ctmck için turist olarak gclcn ıızaylılar, dcgerli go/ya^ı taşına kavujjiııak için, dünyalılarla a^k ili^kisine gi ren dcnizden gclmc nıavılcr; kısırlasjtırılan ^ımarık kedilcrin sonunda sahiplcrini yemcsi; domuz cti ycıııc yasagının domıızları korumak için konulduğunu açıklayan yaban domuzu; evi iijgal edcn bahçc... Bcıuv bilimkurgıı öyküsü. İJstclik bütün bu öykülcr, zamanı aşnıayı sağlayan bir yagmur sıkıntısı övküsünün (Fırtına) hazınaynilığıyla başlayıp, odamızda scyrettiğimizbirsava^ıngörüntüsü (McdyaC.anavarları) ile güncclleijiyor. Maykıl, McDonald's bilimkurgıı öykülerini günümüzc ve coörafyamıza bafilıyor. Korku Gemisi, Açıic Bunalım ise, kimi sınıfların gerçcğinin nasıl kimi sınıflar için bir gerçek üstü masal ya da kurgubilim olacagının yansıması. Fırtına Zapping'lc son buluyor. Televizyonumuzun uaşındayız sonunda. Bir bakıma bir roman bütünlüğü... Orhan Duru, kimi zaman kızıp, kimi zaman güldüğü dünyamızı kcndi gözlüğünden seyrettiriyorokura. Bu gözlük ten görünenıer kimi zaman giilünç dcnecckkadar acıklı, kimi zaman çıplak denecek kadar karma^ık. Kimi zaman ise yerli ve yabancı fotoğraflardan bir kolaj. Ernesto'daki bu kolaj, vazılıp yayımlandıfiında kuşakdaşı Erdal Oz'dcn biröyküyIe tepki görüp yanıtlanmıştı: Ernestoya Şataşma Var.. (Orhan Duru ile Erdal Öz'ün Sait Faik ödülünü bölüşmcleri, gerçcğin çeşitli boyutlarını yansıtan iki öykücünün, beslendiği kaynakların aynılığını göstcrmek için miydi yoksa. Ya da aynı kusaktan öykücülerin birbirine benzemeseler dc dcnkliklerinin, yarış,tırılamamalarının doğal sonucu mu?) Okuyun Orhan Duru'nun Sarmal'ıyla Fırtına'sını. Bu bir öykücünün yaklaşık kırk yılının öyküsüdür. Sonra Türk cdcbiyatına yeni bir dil, tavır vb. gctirdiklerini söylcyenlcrin savlarını yeniden değcrlendirirsiniz. • Sarmal / Toplu Öyküler (Bırakılmıs Biri Dcnge Uznıanı Ağır hçtlcr Yoksullar Gcliyor Şişe Bir Biiyülü Ortamda)/ Örhan Duru/ Yapı \ Kredi Yayınlanl 4S7s. KupfluHtaı SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 437