Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arabanın yakılması sırasında vehemen sonrasında olanlar, bugünkü kimi olguların başlangıcıdır; Türkiye'yi bugünlere taşıyan kanlı sürecin giriş kapısıdır. Arabanın yakıldığı sırada Kurdaş'ı bir komiscr arıyor, o anda Mimarlık Fakültesi'nde bulunduğuıuı ve oraya amirlerinin cmriyle ve (Rcktörün habcri olmadan) girdiğini bclirtiyor. Bunun üzerine Kurdaş'ın göriişii şöyle (s. 280 vd): "Dcmck ki Emniyel, Büyükelçinin üniversiteye geleceğtni ve geliş saattni biliyordu, burada olay çıkacagım tahmin ediyor du vcya hclki de biliyordu" Kurdaş, komiserin "müdahale cdeyim mi?" sorusuna kesin bir yanıt veriyor: ".,. müdahale edip kan mı çıkarmak istiyorsun? Masum bir öğrenci ölüne bunun hesabını hayatımın sonuna kadar veremem". Bu yanıtın üzerinden "üçdört dakika geçmemisti ki" diyc sürdürüyor Kurdaş, ıkinci bir telefon ve arayan îçişleri Bakanı Faruk Sükan. Söz yine Kurdaş'ın: "Tele/onda bacağı kopanlmıs kedi gibi bağırıyor: Sükan: Rektör, Elçinin arabasını yakttn. . Ben llayır ben yakmadtm. Bes on manyak öğrenci yaktı. Sükan Sen yaktırdm.. ... Sefirı kandtrtp oraya davet ettin, tuzağa düsürdün. Ben Hayır ben davet etmedim, ısrarla o gelmek istcdi. Sükan Ben şimdi oraya müdahale edeceğim. Bütürt gücümle üniversiteye giriyorum. Ben Ne ilc girvceksiniz? Sükan Karsıdaki Mobil istasyonunda 2 50 polisim var, onlarla gircceğim. Ben Faruk Bey ben poltsmizi üniversiteye sokmam. Polis bu anda üniversiteye girerse mutlak kan çıkar. Sükan Ben girecegim. Ben Giremezsin, girersen karsında evvela benı hulumın". Bu tutum karşısında Sükan üniversiteye giremiyor. Olay öğlen, 13.30 dolayında oluyor. Sükan bu, durur mu? Gece saar 22.30'da Kurdaş evindeykcn tclcfonla arıyor. Sonrası: ".. Sükan kanuşmasına galiz küfürlerle basladı, zannediyorum biraz da içkiltydi Bana namussuz, alçak, hain daha birsürü küfürle hücum ediyor, arada bir de ...arabayı yaktırdın. Harp çıkarıp kaçacaktın değil mi? ama kaçamayacakstn' gibi laflar ediyordu." Bakan yoruluyor ve sözü bu kez Kurdaş alıyor: "h'aruk Bey böyle bir konusma bir Bakana yaktşmıyor Derhal kesmenizi ve âzür duemenizi talep ediyorum... Bugün olanları ga'zden geçirince su kanıya vardım ki veya asgari kafama şu süphe girdi ki ara bayı sizyaktırdınız. Maktadtnızpolisiüniversiteye sokup, bir çatısma çıkartmak, kan akıtmak, olayı büyütmekti. Tertipçi sizsiniz, bundan cıddi olarak süphcleniyorum. Tıpkı Taksim'de ve son defa Konya 'da yaptığınız gibi aynı tertip..." Sonrasında dana ağır küfürleşmeler ve kapanan telefonlar. Kurdaş'ın anılanndan alınacak o kadar çok ders var ki: Oncc üniversite yöneticileri, eskisi yenisiyle, özeli kamusuyla bu yapıtı çok iyi okumalı, öğretim üyesini ezerek, öğrenciyi dışlayarak bilimscl çalışma ortamı yaratılamayacağını görmeıi. Üniversite rektörünün, ilkeli, kişilikli, sözüne güvenilir olması gercktiğini iyice anlamalı; inşaat ve alım satım işlerinde üniversitesinin çıkarını nasıl koruyacağına ilişkin ipuçları bulacağı için bu yapıtı düşünerek çalışmalı. • (*)Pwf Dr ODTÜ Ekonomi Bölümü Geçen yil yayimladığı Umut İnsanda ilc "Yeni Dünya Düzeni'ne ve Türklslam Sentezi'ne karşı umuda ve aydınlığa çağrı yazıları"nı sunan Oner Yağcı'nın, ycnilerde yayımlanan Aziz Nesin Aydınlığı ve Sıvas'ı Vnutmak adlı yapıtları da daha ilk satırında insanın yüreöine doluyor ve gelecek kuşaklara "mış"lı masallar bırakmak yerine, olguları canlı tanıkhklarıyla aktarıyor. YILMAZ YESİLDAĞ imi kitaplar vardır, elinize alırsınız, ne yaparsanız yapın bir türlü sizi i<,inc çekmez, kendini okunmaz kılar. Bu tür kitaplar kötü kitap olmadıkları icin yazarları da kötü yazarlar değildir aslında. Onları okunmaz kılan, yazılanların okurun gerçekliğiyle, yaşadıklanyla çakışmamasıdır. Bunların yanında kimi kitaplar vardır ki, daha elinize alır almaz sizi kuşatır, içine çeker, yazarla ve yazılanlarla bütünleşmenizi sağlar. Hele hele siyasal erki elinde bulunduranlar, belleksiz bir toplum yaratarak kendi saltanatlarını sürdürmek ve yandaşlarına yeni yeni olanaklar sunmanın peşinde koşuyorsa ikinci tür kitaplara daha çok gcrcksinim duyulacaöı açıktır. Belleğe yerleşenler aydın duyarlığı vc sanatçı sorumluluğuyla yazıya dökülmezse hem siyasal erki elinde bulunduranların ckmcğine yag sürülmüş olur, hem de yaşanılanlar gerçekliğinden sıyrılarak birer sövlenceye uönüşür. Söylenceler de agızdan ağıza geçerken, anlatanların dünya görüşüne göre de^işimlere uğrar, özünden uzaklaşır. Kimi zaman da soylence bile olmayıp tanıkların kafasının derinliklerinde onlarla birlikte yok olup gider. Dün denecek kadar kısa bir zaman diliminde yaşantlan gerçeklikler, ders çıkarılacak, ibret alınacak bir değer olacak yerde masalsı bir havaya bürünür. Kişiler ya da toplumlar, bellcğindckileri geleceği bdirlemede dayanak noktası yapamayacakları gibi, gelecek kuşaldara da "mış"lı masaılar bırakırlar. Öner Yağa, Kardelen'lc başlayıp Turnalar, Cükyüzüne Akan lrmak, Yedıveren'\e sürdürdüğü romancı kimliöinin yanına edebiyat incelemecisi ve denemeci kimliğini de katarak okuruyla buluşmayı başaran yazarlarımızdan bin.YunusEmre, PirSultan Abdal, Küro9lu, Karacauğlan, Dadaloğlu, liayyam adlı çalışmalarıyla "damarı damara baglamak" anlavışıyla halk kaynağına uzanırken Fedailer Mangası veŞükran Kurdakul adlı çalışmalarıyla da edebiyat tarihçiligine ilk adımlarını atmıştı. Geçen yıl yayimladığı Umut insanda ile "Yeni Dünya Düzeni'ne ve Türktslam Sentezi'ne karşı umuda ye aydınlı ga çağrı yazıları"nı sunan Oner Yağcı'nın, yenilerde yayımlanan Aziz Nesin Aydınlığı ve Sıvas'ı Vnutmak adlı yapıtları da daha ilk satırında insanın yüreğine doluyor ve gelecek kuşaklara "mış"lı masallar bırakmak yerine, olguları canlı tanıklıldanyla aktarıyor. K Aziz Nesin Aydınlığı ve Sıvas tarihinde yerini alır. Ycrini almaktan ötc, kendinden sonra gelen edebiyatçılar için bir mihenk taşı oldıı ve gelecekte de bu «şlevini sürdürecek. Yağcı, bu kitabıyla neler yapmak istediğini şöyle aktarıyor: "...Bir okuru ve bir yazar kimliğiylc onun yazdıklanna ilişkin düsüncelerimi, ondan ögrendiklerimı aktararak bu aydınlığın yaygınlaşmasında bir damla kat mak istcdim yalnızca. . Onun nykülerini, romanlarını, •siirlerini, düzyazılarını, söylesilerini, amlarım, güncesini, hakkında yazılanlart bu aydınlık arayısı açısından de&erlendirmeye çabaladım.. Oner Yağcı'nın bu değerlendirmesiyle oluşan Aziz Nesin Aydtnlığı, ülkemiz insanlarının yıllar boyu süren aydınlanma uğraşına Aziz Nesin'in ne denli önemıi katkılarda bulunduğunu toplu bir değerlendirmeyle aktarması açısından önemli bir boşluğu doldumyor. Aziz Nesin Aydınltğı'nda, toplumun aydınlanma savaşımına yaşamı boyunca ödünsüz olarak katılan Aziz Nesin'in hangi dayanaklardan yola çıktığını ve Yağcı'nın Aziz Nesin'in yasamıyla ve yapıtlarıyla ilgili düşüncelerini okuyoruz. Bu çalışma, Aziz Nesin Usta ile yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşamak isteyen okur için başucu kitabı niteliğinde bir yapıt olarak Aziz Nesin'in aydınlığını çoğaltıyor. Çoğalan bu aydınlıkta örnek aydın, usta yazar, değerli insan Aziz Nesin'lc aynı çağda yaşamış olmanın tadını da yaşıyoruz. Aziz Nesin Aydmltğı ile bize bu tadı yaşatan Oner Yağcı'nın bu aydınlık taşıyıcdığını kutlııyomm. Kimi toplumsal olgular vardır; siyasal sistemin baştan sona suçlu olduğu, suçunu gizleme çabası içindeyken bile yeni yeni suçlar işlediği... Sıvas Katliamı da böyle bir olgu... Davası henüz kesin olarak sonuçlanmasa da, gerçek suçlular elini kolunu sallayarak gezmekle kalmıyor; suçlarına yenilerini ekliyorlar. Bu yolla gündemi değiştirmek, lcimi suçlarını unutturmak istiyorlar. Tüm bunların bilincinde olan Öner Yağcı, duyarlı ve sorumlu bir aydın olarak, Sıvas'ı Unutmak (2) adlı yapıtıyla unutturulmak istenen "Sıvas" olgusuna parmak basmakla kalmıyor; onu yeniden gündeme sokuyor. Öner Yağcı, "Nedcn Sıvas?", "Neden unutmak?" Ya da "Neden Sıvas'ı Unutmak?..." sorularını: "Unutmamakdemeliydim, yapmamız gerekeni söylemeliydim. Hiç değilse kitabın adınua kenuimizi kandırmalıydım. Ama yapamadım. Cıerçeğin bizi aydınlığa ulaştıracağını düşündüm. Her şeyi unuttuğumuz bir dünyada, bir ülkedc, Sıvas'ı unuttuğumuz gerçeğinden kaçmak istemedim." diyerek yanıtlıyor. "Her şey bir şenlikle başlamıştı, o ka ra2Temmuz 1993'te. Amabirşenlik tadında sürmedi. Olüm sevdayı tırpanla dı da 'dur' diyemedik hiçbirimiz" diyen Oner Yağcı'nın Sıvas't Unutmak adlı vapıtı, Pir Sultan aydınlığıyla yoğrulan Anadolu insanının dinsel gericilerin elinde, siyasal sistemin elinde nasıl insan yakan birer makineye dönüştüğünün anlatıldığı öykü tadında denemelerden, deneme tadında incelemelerden, inceleme tadında öykülerden oluşan bir kitap. Bu yapıtta, en aydınından en cahiline, en duyarlısından en duyarsızına kadar herkesin suçlu olduğu gerçeğini gözler önüne sermiş Üner Yağcı; "Yeni Dünya Düzeni" aldatmacasının peşinde koşarak "çeteler"in dahada güçlenmesine çanak tutan " Aslan Sosyal Demokratlar' la kendisinin "üst insan" olduğunu düşünen "postmodernist" aymazların kulağını çekercesine... Sıvas'ı Unutmak, Öner Yağcı'nın bir aydın duyarlılığıyla ve bilinciyle ülkemi zin aydınlık geleceği arayışına katkılar getiren bir çalışması olarak okunmayı bekliyor. Işığın yanında olmak kolay iş değil elbet!.. Yayanarinsanoğlu.yaaydınlanır... Çünkü ışık, insan bilincinin değdiği, üre uiği bir yerdedir. Yozluk, yabancılaşma, yalnızlık olgularının cgemen olduğu bir topluma, şiirsel bilincin deneyiminden süzülmüş önerilcr, ilkcler toplamıdır ışık... Bilginin ve bilimin olduğu yerde gerçek; gerreğin olduğu yerde ise güzelîik, içtenlik ve duyarlık vardır!.. Evrim ve devrim de!.. Öner Yağcı'nın bu iki yapıtında tümünü de buluyoruz bunların. • (1) Aziz Nesin Aydınlığı/ Öner Yağcı'ntn deneme/incelemesiTEngin Yayıncılıkl 1997/ 160 s. (2) Sıvas'ı Unutmak/ Öner Yağa'nın denemelincelemesi/ Pencere Yayınları/ 1997/ 144 s. SAYFA 11 Öner Yağcı'nın yeni çalısmalan Sıvat'ı Unutmak Öğreltm Üyesı ODTÜ Yıllar.m "Bir Hizmetin Hikayesi" / Kemal Kurdaş I ODTÜ Geltstırme Vakfi Yaytncılık ve Hetişim A.S.METUPRESSYayınlan/)55s. CUMHURİYET KİTAP SA Yl Öner Yağcı, Aziz Nesin Aydtnltğı (1) adlı çalışmasının önsözünde "Aziz Nesin, yasamıyla ve yazdıklanyla örnek alınacak bir aydın, bir yazar, bir ustaydt." derken çok önemli birkaç noktaya parmak basıyor. Aziz Nesin'i anlamak, onu iyi okumakla başlar. Çünkü, o, düşündüklerini yaşamına birebir geçiren bir usta olarak edebiyat 437 Mz Nesin ftydmhğı