Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ALİ F. BİLİR ırmızı Yel" ile başlayan öykü scrüvenini vakııulan izlediJL :W.ğim ( )sman Şahin'i kanınıca ilginç vc önemli kılan, O'nun Şaman ve göçebe duyarlılıgı kadar, binlerce yıllık bir hazineyi Doğu'dan; Sümer'dcn, Babil'den, Ninova'dan, Aııadolu'dan, Lu vi vc Hitit'tcn, Gılgamış'la, Kııtsal Ahit'le, Dcde Korkut'la, sayısız mitoloji, destan, halk şiiri, halk deyiş ve oyküleri ilc, Binbir Gece Masallaıı'yla süzülüp gelen, ikmal edilmış, unutulmuş bir anlatım gelcneğini, doğayla vc yercl KÜİtürlerle renklendirdigi bu zenginliği çağ daş bir anlatıya dönüştürmedeki ııstalığı; yaşam gerçekliğini, insanın çatışmalı yapısını ycni bir biçimle verebilmesi; sanip olduğu dil yetisini, düş gücünü bilinçdışmın yaratıcı yanıyla be.sleme.si; öykü çizgisindeki tularlı değişiın, dönüşüm ve ycnileşme çabası; ayrıca yazın alanındaki çalışkanfıj>ı vc üretkenliğidir. "Av cı" filminin scnaryosıından sonra, son birkac ayda, "Su KurusuBilmeceler", "Yeraltında Uçan Kuş roman ", yapıtları yayımlanan Osman ijahin, bu kcz dc on öyküsünün yer aldıgı "Mahşer" ile sclamlıyor bizleri. tlköykü "Gölgemin Gölgesi "nde.ben anlatımı kimliğindeki yazarııı elli yıl ayrı kaldığı topraklara, çocukluk yurduna drinüşü anlatılıyor. Bu yolculukta onu ilk karşılayan doğa olur. Zatcn doğa bc timlemesiyle başîar öykü. Güneşin, mavi gökyüzünün altınua bulutu, rüzgârı, dağı, ormanı, ağaçları otlarıyla, çiçek ve böccklcriylc, kokusu, rengi vc doKunuşuyla duyuları ayaklandıran, bellekteki anıları canlandıraıı Toros doğası şöyle verilir: "Cüz gclincc, geçcn yazın lckclcrini taşıyan yapraklar düşer ycrc. ()tlar ku rur. Dağlar dondurucu karın altında tozar, çırpınır, üşür, çığlık çığlığa ötcr. Son ra bahar gelir, koyaklar bııgulanır. Dal uçları sulanır. Yaşamın titreşimi ağacın yüreg'inin parlak vercn tomıırcııklarında çarpmaya başlamasıdır bu. Böylece yc rine yenileri gclmiş olur. tnsanlar göçcr, ycrinc yenileri gclir, sahiplcri gidcr, sanipleri gelir. 1 ler şey el değişririr böylcce."(s. 15) Anlatıcı bcn'in ağzından dünya görüşünü dc öğrenme olanağı bulduğumuz bu alıntı, öykülerini hep karşırların çatıştığı diyalektik bir kurguya vc ncdcn sonuç ilişkisine oturtan yazarın anlatım tcknigindcki çok yönlü işlcvi, özgün benzetme vc eğretilemelcrle dcrinleştir diği duru, akıcı dilinin düzcyini göstermesi bakımından önemlidir. Aynı diya lcktik bakış açısının, günümüzden üç bin yıl öncc Homeros'un; "Yapraklargibidir insan soyıı. Biryandan bakarsın rüzgfır onlan dökcı yerc, bir yandan baharsın bahar gclir, ycnilcrini yctiştirir, yctiştirir ormanı. Böylece sovların biri göçcr, biri doğar," diyerek dilc gctirdij*i evrensel görüşle buluşup örtüşmesi ise pek ilginç. Bu yurt yolculugu sırasındayazarımızı karşılayan ikinci Kİşi, alnına yoksulluk açısının kırışıklıfiı çizilmiş, yalınayak, başı çıplak, yine de sıcacık bir yürck taşıdığı belli olan, "Sarı kirpikli, yedi sekiz yaşlarında bir göçcbe çocuğu"dur. Bu çocuğun, yazarın yıllarönceToroslar'dakiyurt yerinde bırakıp gittij^i ken di çocuKİuğu, 'öz'ü olduğunu verilen ipuçlarından çıkanyoruz. Jung'un, "Bazen sıradan bir çocuk, hatta zavallı bir çocuk 'öz'ün sıkça rastlanan bir simgesidir" görüşiiyle pekişir bu düşüncemiz. Kisisel bilinçdışının gölgeli bölgesinde bekleyen bu tanıdık, resimli çocuk gcrekriginde yerini, yönünü saşıran bilincin (yazarın ben'inin) yaraımına koşar hcmen: "Birbirine benzeyen tepelerin arasında yolıınıı şaşırır gibi olıınca, bakışmaya ba^lıyorum çevıemc. ücrkcn önürn sıraCUMHURİYET KİTAP SAYI 436 Osman Şahin, 1998 yılı, Yunus Nadi Öykü Birincisi seçilen "Mahşcr"lc, öykü dünyamıza yeni bir pcnccre açarken, akıcı, renkli bir uille büyülcyici bir scnfoni sunuyor bi/lcrc... Yunus Nadi Öykü Odülü Osman Şahin'in Bip dil senfonisi: Mahser yürüyüp giden gölgemin içinden, agır ağır sızaraK bir çocuk gölgesi çıkıyor ortaya." (s. 13) Bu bakımdan, "Cîölgemin Gölgesi", 'öz'ün aranışının öyküsüdür. Yeni yaijam biçiminde doğadan kopmuş, düzene vc topluma yabancıla^miij insanın kendini arayışı evrensel bir tcmadır. Bu gcrçcklik, bilinçle bilinçdışmın, gcçmişle şimdinin, gerçcklc düşün çatışması; gelgitlcrle, görütıtülerin çağırışımlara, anımsamalara dönüşmcsi biçiminde sergilenir. Yurt yolculugunda, anlatıcı bcn'in karşılaştığı üçüncü ki^i, Sürck, I'akı Am ca, yazarın kolcktit bilinçdışmın arkctipi, "ya^lı bilge"diı. Bulut, sonsuz de^i şim sürccinin imgesi. Biçim dcğiştircn bu hayat yalnız görüntüfcrin dcfiişimi dir. Daha ıızak birgeçmişin,göçcbekültürünün, doga bilgeliğinin, Şaman inan cının uzantısını simgeleyen bu yaşlı adam, yazarın yaraııcı yanının, sczgileri nın, düşgücünün beslcyici kaynağmı, zcnginliğini gösterir aynı zamanda. Yolcumuz, gcnç yaşta ölcn 1 laticc Abla'sının imgcsiylc de karşılaşır yurt ycrinde. Sevdiği, duyguyla bağlandığı biridir ablası. Ama, yurt yeri ile somut ilişki kurabileccği motif, "eski bir kahve cezvcsi"dir. Yoksa, hcr şcyin clindcn uçup gidcccğini sanır. Gölgelerle dolu bir yaşam. Neyin gcrçek ncyin gcrçckdışı olduğu belirsizdir. Anımsadıklarıyla bulanmıştır bilinç. Gölgesi olmayan somut bir nesne, bir maddcdir aradı^ı: "Çürümüş, kararmış kahve cezvesi, bir anlatı çekirdeg'i gibi önümde şimdi; yarım yüzyıllık geçmişimi, hiç beklcmedigim bir anda yanıma getiriveren, yok olup giden göçebeliğimi bana anımsatan kanvc cezvesi." (s. 26) "Çürümüş kahve cezvesi", miat'ı dolmuş bir yaşam biçiminin somut simgesi olarak aıgıianır. Yazarın ben'i yaralıdır. Diyalektigin yasası: Pas eritir ner şeyi, zman savurup götürür. Geçmişin örtüsü altında kalır eski dcğerler, unutulur, görünmez olurlar. Yalnızcabclleğe yazılanlar anımsanır; ben'in ve zaman4ın bellef*inc... Kiil cşclendiginde geçmişin somut imgesi çıkar altından. Işe yaramaz mak... Sonsuz akış, hayatın içindeki gerçek leri geriye dönüşsüz bir yerc gctirmiştir. Izlcnimci konumdaki anlatıcı, sırası gel diğinde sorgulayıcı, elcştirel bir tutıım sergiler. (îcrçckliğin ayırdındadır yazar, bilinçlidir. Kskiye değil yeni olana, gcc mişc degil gelccege dönüktür yüzü; çünkü, "Dclik deşik olmtış bu kahve cezvesi nasıl ki bir daha işc yaramayacaksa, o yaşamın biçimi dc bir daha geri gelmcyccektir." (s.36) Osman Şahin'in bütün öykülerinin kaynağında sınırsız bir düşlem ve imge lem yatar: "Böylesi gecelerdcçağlan, yurtları be lirsiz eski masallar anlatılırdı; büyüsü, efsunu bol olan masallar..." (s. 22) "Gölgcmin Cıölgesi'ntle ycr alan bu duvgu aktarımı aslında kitaptaki öteki öykülerin niteliğini haber verir. tçeriği ve anlatım biçimi yönünden nıasalsı, f antastik öykülerdir bıınlar. Gerçekle gerçekdışı, dilin çizdigi büyülü labirentte iç içe girer, kaynaşır, bütünleşir. Şahin'in sahip oldugu düş gücünü ve dilyetisini en çok bu anlalılardaduyumsarız. Ozenleseçilir sözcükler. Ozellikle çaörışımı bol olanlar; okurun görme, koldama, işitmc vc dokıınma duyularını canland ran göstergeler... İkinci öykü "Dişlcr"de, kervancı Kusuri'nin güzel Peruza ile yaşadığı tadına dovulmaz erotik aşkın öyküsünü, ben anlatıcı Kusuri'nin ağzınjan dinleriz. "Mahşer"in odak olduğu üç öyküdc, "Issızlıkta Iki Kişi", "Gecenin Sahiple ri" ve "Güneşin Sarı Bli"ndc, anlatılan konumundaki ana kişi Huma Kadın, ay nı bölümün öteki öykülerinde Masal an latıcısı olur. Bu kadın, taşıdıgı kişilik özellikleri; dürüstlük, eşine bağlılık vc durumdadırartık. Miat'ı dola nın ycri isc bellidir. Bilinçdışı saklar onu ancak. Gün gelir küçük bir anımsamayla bir çağrışımla bilince, gün yüzüne çıkar; anlatılır, yazılır. Belki dc sanatçıyı yaralmaya, anlatmaya, ya/.maya iten bu duygu, bu anlayıştır. Yitip gitmesine gön lii olmadı^ı degerleri, güzcllikleri anlatarak zamanı dondur söz büyücülügTı yanında, canlandırdığı tiple, yazarın kolektil bilinçdışındaki an nc imgcsini karşılayan "anima arkctipi"dir aslında. "Kalo'nun Atı ile Ölü Ananın Oghı Süldür"de, Şeyh Kalo, atı ve kiralık ka tilSüldürarasındaki rastlantısal ilişki ironik bir tutumla sergilenir. "Kara Torba" ve I loyran"da isc dv mirci ustası Amcr'in kiralık bir katilkcn, avcı konıımundan nasıl av konumuna gcçtiğini görürüz. "Mahşer"in, "Altın Dişli Keçiler" ile "Topal Kosak" başlıklı öykülerinde Çoban Kosak'ın fantezilerle öriilü düşlcri dir anlatılan. Kahramanımız başlangıçta eşkıvaların avı iken, giderek eşkıyah^a, avcılıga soyunur. Başta da belirttiğim gibi, Osman !ja hin'in anlatılarında, karşıtların çatışmasının temel alındığı diyalektik kurgulanıa yöntemi, "Mahşer" öykülerinde dc izlc nir. Yazar dünyayı, gündelik yaşamı al gılayışından gcrirdiği bakış açısını öykü lcrinc,ycdircrekyansıtır. Gcnellikle.öyküleyici ve betimleyici bir anlatım biçi midir ycğlenen. "Cîölgemin Cîölgcsi"ndekibirinci kişili (benöyküscl) anla tıcı yazarın yerini, "Dişler"de, öykünün temel kişisi Kusuri alır. CJteki öykülerin tümü, üçüncü kişjli (elöyküsel) anlatıcı ile sunulur. Anlatıcılar çoğunlukla izlc nimci, bazcn hcr şcyi bilcn, tanrısal konumdadır. Benimseyen bir tutumla ser gilenir öyküler. Çoğnıılukla dışa bakılır, görünenler ayrıntılı, görselleştirileıek ve rilir: Gcrektiğinde, derinlerc inen ruh çözümlemelcrine de başvurulur: "Orründü sıkıca. Üşüdüğünden degildi bu; korunma duygusundandı. Kocasının ölüsünc kalçasını dayayıp oturdıı. Yönünü dc maöaranın girişinc do^ru verdi. Ohaliyle, korkudan tüyleri kabar mış bir kuştan farksızdı. Kendini tam anlamıyla bitmiş tiikenmiş görüyor, güçlü bir cl tarafından bir kuyunıın içinc doj^ru ağır ağır çekildiğini duyumsuyordu. (...) Bcllcgi buzlaşmışgibiydi. Ma^aranıniçine, her yana kocasının ölümü bulaş mıştı. Bir başka zaman boyutunu yaşıyor gibiydi. Zamanın ötesi onun için artık yok gibi bir şcydi. Yalnızlıgın anaforuna kapılmış döııüyor, zaman da belli belir siz akıyordıı..." (s. (th) lroni, "Kalo'nun Atı İlc Ölü Ananın Oglu Süldür"de iyidcc bclirginleşir. Oykülerde yer alan kişiler, kurmaca cvrenin dünyasında soluk alıp vercn, ya şayan, canlı kişilerdir. Bu canlılık, kisilc rin dış görünüşlerinin ayrıntılı betimlen melerinin yanı sıra yapılan ruh çözümlcmelcrinin vc kişilcrin dogal vc toplum sal çevresiyle çatışmasının gerçekçi bir biçimdc veıilmcsiylc sağlanmıştır. "Gölgcmin Gölgesi' ndc yugulanan geriye dönüş tekniği, bu tckniğin öykü nün akışını kcsmcdcn, çağrışımlarla, anımsamalarla sa^lanması, yazarın anılması gcrckcn ustalıgının göstergcsidir. Modern anlatının gözardı ettiği, "Ge leneksel halk öykülerinin anlatım tekniğinden, masala özgü söyleyiş biçimlcrin den" yararlanılarak kurulan bol sözlü, yinelemeli anlatım ()sman Şahin'in elin dc, dilin alanını genişlcten, rcnklcndircn özgün bir biçem olanağına dönüşür. Duygu değeri yiiksek sözcüklcrlcörülür bu söz dokusu; öykünün şiire açılan pcnceresi aralanır. Yazarın, öykülerin bütününde, özellikle ilk öyküde sıkça kullandıöı "Gölge" sözcüfiü, kurmaca anlatının uerin yapısına, derin yapıdaki anlam karmamna ulaşmamızı, evrensel ruhun gizini açmamı/ı sağlayacak bir "anahtar sözcük", bir göstcrge, simge niteli^indc. Sonuç olarak, Osman Şahin, 19S>8 yı lı, Yunus Nadi Oykii Birincisi seçilcn "Mahşer"le, öykü dünyamıza veni bir encere açarken, akıcı, renkli bir dille üyüleyici oir scnfoni sunuyor bizlere..» C Mahşer/ O\man Şahın/ Can Yayınlart/ 199S/ 167 s. SAYFA 13