25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Özkan Mert Hep gurbette bir şair Bir Dünyalının Notları, bir derlemeden çok, bir düzenleme. Düzenlemelerde yaygın yöntemlerden biri de kuşkusuz ayıklama olduğu için, kitapta Irgatoğlu Atçalı Kel Mehmet yer almıyor. Mert'in şiirinin geçirdiği aşamaları vurgulamak için ilk kitabından önceki şiirlere yer verilmiş. SENNUR SEZER ğişiklik olmadı. Her zaman insanı kucaklayan, insana koşan bir şiirin pesinde oldum. (...) O zaman toplumcu, nalktan yana bir şiirin peşindeydim. Şimdi de aynı düşünceleri paylaşıyorum.Yalnız bu süre içinde bakış açım daha genişledi. Yurtdışında oluşum, dünya edebiyatını ve şiirini cok yakından izleme ofanağı buluşum, Dİrkaç dil öğrenişim gibi etkenler benim şiirime bir zenginlüc getirdi. (...) Yeni bir ülkeye ilk geliş, o ülkenin kültürüyle karsılaşma, yaşama koşullarına alışma, kültüründen etkilenme, yeni kültürlerle karsılaşma bütün bunların hepsi çok önemli şeyler. Nitekim Isveç'e ilk geldiğim yıllarda, sanıyorum iki yıl niçbir şey yazamadım. Bunu da kendi yaşamımda bir ölü dönem olarak kabul ediyorum. Daha sonra yaşadığım ülkenin kültürüyle geldiğim ülkenin kültürü arasında Delirli bir sentezi kurmaya başlayınca da yeni bir şiir kurmaya çalıştım. Daha doğrusu, daha öncela şiırimin uzantısı olan yeni bir şiir kurmaya çaLıştım." Özkan Mert'in bu yeni dönemini Ataol Behramoglu şöyle yorumlar: "Uzun ve soluklu şure yatkınlığıyla dikkati çeken Özkan Mert'in son yılların ürünü şiirlerinde, bir renk, benzetme ve tema çeşitliliği gözlemleniyor." Özkan Mert, 1969'da Kufacağız Herseyi Yeniden'i, 1978'de Kırlangıçlar Kırlangıçlar'ı, 1980'de Irgatoğlu Atçah Kel Mehmet'i, 1986da tste Hayat Işte Olüm ve Tarih'i, 1987'de StockholmMe Mavi Saatler'i yayımlamıştı. 1988'deki toplu şiirler kitabı DünyaÇarpıyor Yüzüme'yi 1990'da Allah ye Tango, 1992'de Mozart ve Akdeniz, 1995'te Bir Irmakla Düello Ediyorum izledi. Şiirlerinden yapılan çevirıler de yayunlanmıştı aracia: Kampa mitt Hjjirta (Diren! Ey Kalbim, 1981), Tango Över Egeiska (Ege Denizinde Tango, 1990). Bir Dünyalının Notları yıllara göre bölümlenirken değwik bölüm başukları taşıyor: Bir Elma Büyüklüğünde Sakallarım, 1960 Diren Ey Kalbim, 1969 Işte Hayat! Işte Ölüm ve Tarih, 1984 Stockholm'de Mavi Saatler, 1987Kentlerin Senfonisi, 19841994 Allah ve Tango, 1990 Mozart ve Akdeniz, 1992 Bir Irmakla Düello Ediyorum, 1995. Bir Dünyalının Notlan, bir derlemeden çok, bir düzenleme. Düzenlemelerde yaygın yöntemlerden biri de kuşkusuz ayıklama olduğu için, kitapta Irgatoğlu Atçalı Kel Mehmet yer almıyor. Mert'in şiirinin geçirdiği aşamaları vurgulamak için ilk kitabından önceki şiirlere yer verilmiş. Atçalı, Özkan Mert'in yurtdışında yazdığı bir destandı. 1987'de bu destanı ve benzeri folklorik temalı şiirleri, ilginç bir yorumla açıklamıştı: "Yurt dışında yaşayanlar bilirler, ülkesinden uzakta kalan insan o ülkeyi çok daha fazla seviyor, çok daha yoğun yaşıyor. Işin içine bir de özlem olayı giriyor. Yani insanın kendini yaratan koşullara dönmesi gibi bir olay." Özkan Mert, halk yaşamının, halk söyleyişinin siirinde hep bir kaynak olduğunu söylüyordu. Ama uzakta olmak, Türkiye'de önemsemediği kimi şeyleri daha çok önemsemesine, irdelemesineyol açı O Afrika, Latin Amerika, Asya... Yolcudur o, dünyayı ateşlemeye, dınamitlemeye gelmiş bir şiir havarisidir. Yaşamı "güneşe doğru" "hızla akıyor"dur ve onun şiirden başka kimsesi yoktur. Onun için Özkan Mert, "Bir şiir avcısı", "bir hüzün avcısı"dır. Şiirlerin hayatlannı elinde tutan bir şairdir o, "dünyaya açılan yeni yollar bulmak" için "küçük bombalar gibi'' dizer "kelimeleri şiire." Onun şiiri "hayata parelel" gider, gelişir, yükselir, bir senfoni gibidir yani. Özkan Mert'in siirinde tadında bir erotizm şiirseverlerle kucaklaşır. Kadındaki erotizme vurgun bir şairdir Özkan Mert. Gülle ovulan memefer, ırmaklann yalayıp geçtiği kalçalar, omuzların kışlartıcı yuvarlaklığı, insanı üzüm gibiezen dayanılmaz dudaklar, kadın anatomisinin filizlendiği erotik atlas Özkan Mert şiirinin pusulası gibidir. Yönler kadın dünyasına, kadın tenine, bedenine endeksler Özkan Mert'i. Rüzgâr eibi, şiir gibi kadınları şiirine sokmayı iyibilen de bir şairdir o. Bir kadın düslediğinde, bilin ki p, "Bir ırmakla düello edıyor"dur. şiir, Özkan Mert'in "dünyayla orgazmı"dır aslında. Özkan Mert, dünyayla sürekli hesaplaşmayı hiç ihmal etmeyen bir şairdir. Ülkesi ve dünya, insanlığın durumu onu yakından ilgilendirir. Dünyayı ve insanı seven bir yüreğin şairidir. Politiktir, ama ham değildir. Erotiktir, ama kaba değüdir. Aşktır her şeyin başı, şiir olursa o da. şiir neredeyse, o oradadır. Hep diridir, devingendir, sataşkandır, heyecanlıdır, coşkuludur, sözcük ve imge avcısıdır; onun için hüzüne sarılı uyur, Stockholm'ün Mavi Saatleri'ne vurgundur; sık sık îzmir'e gider eski şiirlerini toplamaya, eski aşklarını tazelemeye. Akdeniz'siz, Ege'siz yapamaz Stockholm'süz yapamadığı gibi, Türkiye'siz olamadığı gibi. Hep militan bir yolcudur, sürgün bir teröristtir. Yağmur ve hüzünden sırılsıklam, gelecefie ışınlanmış bir dünyalıdır. Yolu açık ofsun! Dünyaya "Lacivert bir tango" gibi yaklaşan şair! Yüzünü îstanbul rakılarıyla yıkayan şair! Kendini Caz ve Karanfüler'e teslim eden şair! Bir Dünyalının Notları / Özkan Mert / Toplu Şiirler( 19601995) / Yapı Kredi Yayınları / 1997/465 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 396 zkan Mert'in toplu şiirleri Bir Dünyalının Notlan'nı okuyorum günlerdir. 19601995 tarihlerinin, otuzbeş yıllık bir birikime işaret ettiği bu kitap, beni her elime alışımda.değişik duygulara, anılara götürüyor. Önce onun ük kitabını anımsıyorum: Kuracağız Her Şeyi Yeniden. Kıtaplığımda Ataol'un, Ismet'in, Süreyya'nın kitaplanvla yan yana dururdu. Adlan bir şiir oluştururdu: "Evet Isyan / Gün Ola / Kuracağız Her Şeyi Yeniden / Bir Gün Mutlaka!" Özel, Berfe, Mert ve Behramoğlu,1969 yılında Ant dergisinin açıkoturumunda Ikinci Yeni'ye karşı bir bildiri okumuşlardı. Özkan Mert'in bir söyleşide özetlediği temeJleri içeren bir karşı çıkış: "Ikina Yeni şiirini halkımızdan kopuK, sosyal işlevi olmayan, var olmayan oir Türk insanını anlatan bir şiir olarak görüyorduk. Sosyal işlevli bir şiire doğru yönelmek istedik" (Gösteri Dergisi, 1987), Bildiri heyecanla karşılandı. "1960 Kuşağı" tanımı bu dört ozanı kapsadı uzun süre. Şiirleri Ikinci Yeni ile Deslenmiş, uzun süre bu akımın etkisinde yazmış ozanlann, kaynaklandıkları şiir biçemini toptan reddedişlerinin heyecanı olmaüydı edebiyat dünyasını dalgalandıran. Çünkü onlardan önce de " gerçekçilik" akımı tutkunu ozanlar vardı. Bu dört ozanla yaşıttı çoğu. Üstelik gerçekçilikle Ugili bir başka bildiri de yayımlanmıştı, Ekim 1967'de, Yeni Gerçek dergisinde. "Gerçekçilik anlayışına yeni bir yorum getirme kaygısı yanında gerçekçi geleneğin mirasından yararlanma çabası", "sanatta ulusal bileşim sorununa olumlu bir çözüm amacı" ilkeleri çevresinde oluşan bildiri, "kişilikleri genellikle 1960 sonrasında beliren" ozan ve yazarlarca imzalanmıştı. Imzalayanlar arasında .Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe ve Özkan Mert de vardı. Ya imzacı çoğunluğu, ya siyasal koşullar bu bildiriyi güncelleştirmedi. 1969'da duyulan cosku dönemin siyasal yapısına bağlanabilir mi? Tartışmalı. (Hemen ekleyeyim, ben 1967'deki bildirinin de imzacısı değilim. 1964'teki kitabımdı benim bildirim: Gecekondu. îkinci Yeni'den beslendiğimi yadırgamasam da, hiç o akımın ozanı olmamıştım ki, karşı çıkayım. Benim için 1967'deki ve 1969'dakibildirimler, "müsrif oğulun baba evine dönüşüydü." Hep baba evinde olanlara ödül yoktur. Tevrat'tan beri.) Ataol Behramoğlu, Ismet Özel, Süreyya Berfe ve Özkan Mert; uzun süre adlan birlikte anılan ozanlar oldular. Sonra Özkan Mert'in adı belleklerden silinir gibi.oldu. 1960 Kuşağı, üç ada indirgendi. Üç Silahşörler'in aslında dön kişi oluşu gibi bir şey. Belki de Özkan Mert'in 1973'lerde tsveç'e gidişinin getirdiği bir "gözden ırak olma" durumuydu. Ikinci kitabı Kırlangıçlar Kırlangıç lar 1978'i beklemişti. Bu ozanlann serüvenine hiç de yabancı olmayan Memet Fuat bile, Çagdaş Türk Şiiri Antolojisi'nin Giriş'inde, Nâzım Hikmet'in şiirinin yeniden yayımlanışının yarattığı etkiden söz ederken ne Ant dergisinin açıkoturumunu ne Özkan Mert'i anımsıyordu: "Yoğunlaşan toplumsal olayların etkisi şiire Ikinci Yeni'nin eteklerinde başlamış olan genç şairleri büyük oranda tedirgin ederken, ortaya böylesine değişik güçlü bir örneğin (Nâzım Hikmet'in S.S.) çıkması, şiirimizde önemli dalgalanmalara yol açtı. Egemen Berköz, Ataol Behramoğlu, Ismet Özel, Süreyya Berfe, Refik Durbaş gibi genç yetenekler Ikinci Yeni'den gittikçe uzaklaşarak toplum sorunlarına ağırlık veren bir anlayışa yöneldiler. Befli bir şiir kuramı çevresinde birleşmiş olmayan bu gençlerin ortak özellikleri Ikinci Yeni ye sırt çevirmeleriydi." Memet Fuat, antolojisine almadığı Özkan Mert'i, 1960 hareketi içinde de önemsememişti. Ataol Behramoğlu'nun Mert için değerlendirmesi ise şöyle: "Kitabında yer alan şiirleri, 1960 sonrası toplumcu şiirin belli başlı özelliklerini yansıtır. Bütün dünyayı kucaklamak isteyen, kabına sığmayan bir yaşama sevinci ve özlemi, halkın ve ülkenin yaşamına ilgi, geleceğe ve gençliğe umut. Şiirlerindeki tonlamaları (Nâzım Hikmet etkilerinin yanı sıra) bu duygular belirler." (Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi.s. 1125) Özkan Mert'in şiiri üstüne yazarken uzun bir giriş yaptığımın farkındayım. Ama otuzbeş yulık şiir serüveninin unutulmuş yanları da anımsanmalı. Üstelik Bir Dünyahnın Notları Mert'in ilk "toplu şiirler"i değil. 1988'de Dünya Çarpıyor Yüzüme yayımlanmıştı. Özkan Mert, 1973'lerdegittiği Isveç'te Drama/Tiyatro/Film eğitimi gördü. Uzun süredir Isveç Devlet Radyosu Türkçe Yayınlar bölümünde programcı. Bir dıl gurbeti yaşıyor. O Isveç'teyken, ortak bildiri yayımladığı arkadaşlarından Süreyya Berfe, kuşağının Ikinci Yeni'ye haksızkk yaptığım açıklamış; Ismet Özel, dünya görüşünü değiştirmişti. 1987'de bildiri imzacılarından yalnızca Ataol ile Özkan Mert'in ilkelerinden dönmediği gerçeğıni vurgulayıp, şıirinde değişcn vc değişmeyeni, yabancı dil konuşulan bir ülkede yaşamanın getirdiklerini sormuştum. Yanıtları özetle şöyleydi: " O günden bu yana benim izlediğim şiir çizgisinde temelde hiçbir de Dil Gurbeti yordu. Asıl amacıysa "Yalnız Türkiye için geçerli olan, Türk insanının algılayacağı değil, dünyanın bütün ülkelerinde geçerli olabilen, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasm her insanın algılayabileceği şiirler yaratmak"tı. Evrensel bir şiir. Evrensel olabilmenin yoluysa yerel olabilmekten geçiyordu. Bu konudaki denemelerine, o yıllarda henüz kitapla, J SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle