04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

oldu. Boratav'ın Fransa'da tamamladığı yaşamının en büyük eserinden söz eden, onun bulgularıyla görüşlerinden de yola çıkarak "Nasreddin Hoca Fıkralarınm Tarih Içindeki Değişimi" başlıklı bir bildiri sunan, eski öğrencisi ve asistanı, Amerika Birleşik Devletleri Indiana Üniversitesi profesörlerinden îlhan Başgöz de Nasreddin Hoca'yı aşağıladığı, onu hırsız, müstehcen gösterdiği ve böylece Türkleri karaladığı, TürkTüğü aşağıladığı, Türk kültürüne ihanet ettiği ileri sürülerek, onu idealize edenler ve tabulaştıranlar(5) tarafından, art niyetli olduğu gerekçesiyle, bildirisi yanda kesilip kürsüden indirildi ve böylece Nasreddin Hoca'nın namusu, ahlakı korunNeydi Boratav'ın olay yaratan eserinde ileriye sürdüğü tezleri? Boratav'ın 42 yıllık çalışması sonucu ortaya çıkan eseri, iki kısımdan oluşmaktadır. Eserin ilk kısmı Boratav'ın 9 adet irili ufaklı Nasreddin Hoca üzerine 1950'li yıllardan beri değişik uluslararası sempozyum ve kongrelerde sunduğu, Türkçeye çevrilen bildirilerinin ve verdiği konferanslarının metinleriyle, kimi Türkçe yazdığı makalelerin bir araya getirildiği ve yeniden gözden geçirilerek eklemeler yapıldığı, bilimsel analizlerini içermektedir. Eserin ikinci kısmı, 1480'de Ebu'l Hayri Rumi tarafından yazılan Saltuknâme'den başlayarak günümüze gelen değişik yazmalardan seçilen 594 Nasreddin Hoca fıkrasını içermektedir. Boratav'ın Nasreddin Hoca'ya 19. yüzyıldan önceki gerçek kişiliğini geri verdiği eser, sadece Anadolu kültür çevresinde değil, Osmanlı kültür çevresindeki Nasreddin Hoca geleneğinin oluşum, yayılma ve vaşatma, değişme süreçlerini kapsamaktadır. Ancak eser her şeyden önce, Nasreddin Hoca'nın Anadolu AleviBektaşi geleneği içerisindeki yerini saptaması açısından, son derece önemlidir. Saltuknâme'den yola çıkarak, Hoca'nın tarihi kişiliğini, 1268/1269'da Aksehir'de öldüğü söylenilen Seyyid Manmud Hayrani'nin bir dervişi olarak belirleyen ve Anadolu Aleviliğinin Balkanlar'a yayılmasında etken olan SarıSaltuk'un da aynı şeyhin müridi olduğuna (S. 910) dikkat çeken Boratav, Nasreddin Hoca'nın kişiliğini, fıkralarındaki mistik yorumlarla açıklamaktadır. Ona göre büyük gürültü koparan Hoca'nın cinselük içeren fıkraları, Nasreddin Hoca'nın kişiliğinin bir türlü mistik yorumudur. Bu tür mistik yorumda "iman", "amel" ve "ihlas" vardır. Gelenek, onun ölümünden çok sonra, ona doğa üstü güçlere sahip olma, karşısındakinin düşüncelerini keşfetme yeteneği gibi, "kişıliğinden tamamıyla farkh nitelikler yakıştırmıştır." Boratav, eserinde değişik yörelerden çıkan ve zamanla anonimleşen fıkralann, yine zamanla Nasreddin Hoca'ya mal edildiğini ve böylece birden fazla Nasreddin'in, Nasreddinlerin bulunduğunu da ortaya koymaktadır. Boratav'ın adı geçen eserle, o güne kadar konu üzerine yapılan çalışmalar dikkate alındığında, bilim dünyasına yaptığı en önemli katkılarından birisinin, Nasreddin Hoca'yı dogmatik bir Sünni anlayışın dışına çıkararak onun "Bektaşi" tipi ile ortak paydalarmı vurgulaması olduğu söylenebilir (S. 2426). Diğer bir anlatımla Boratav, Nasreddin Hoca'yı "molla" tipinin dışında, sofiliğin ve Bektaşiliğin genel özellikleriyle özdeşleştinncktcair. Bu anlamda Nasreddin Hoca, yaygın geleneğin dışında Allah'a kafa tutan, onu sorgulayan, ona gerektiğinde yaptırımlar uygulayan bir delidir. O hırsızuk yapar, gerektiğinde dolandırıcıdır. Iste büyük ölçüde Boratav'ın ortaya koyduğu Nasreddin Hoca'nın bu özellikleri ve onları destekleyen saptamalarıyla bulguları, Türkiye'de gelenekselleşmiş bilim çevreCUMHURİYET KİTAP SAYI 396 İSMAİLENGİN Pertev Naili Boratav'tn 42 yılda hazırladığı eser 1 996 yılının, UNESCO tarafından Nasreddin Hoca Yılı olarak ilan edilmesiyle birlikte, Türkiye'de Nasreddin Hoca üzerine bir dizi eser, makale yayımlandı; seminer, sempozvum ve kongre düzenlendi; süreli yayınlarda özel sayıları çıkanldı. 1996'da Nasreddin Hoca üzerine yapılan tartışmalar yoğundu. Ancak Nasreddin Hoca, ünlü halkbilimci Pertev Naili Boratav'ın yazdığı, yayımlanması ve satışa sunulması bile olay olan birazdan değinilecek eseriyle, daha çok bilim çevreleriyle kamuoyunda kendisinden söz ettirdi. Türk halkbiliminin yaşayan duayenlerinden biri olan Pertev Naili Boratav'ın ki o, Temmuz 1948'de halk edebiyatı üzerine Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde on yıl boyunca ders verdiği, verdiği dersi de bir halkbilirni kürsüsüne dönüştürdüğü Ankara Üniversitesi Dil ve TarihÇoğrafya Fakültesi'nden(l), Ankara Üniversitesi, Senatosu kararı uyarınca, siyasi görüşleri nedeniyle, sosyolog Behice Boran ve Niyazi Berkes'in de içinde bulunduğu bir dizi bilimadamıyla birlikte ihraç edilmiş( 1); halkbilimi kürsüsüne dönüşen programı gelişmiş ve zenginleşmiş halk edebiyatı dersi ise Nasreddin Hoca 1948 ders yılının sonunda kaldırılmıştır. (3) Ancak Üniversitelerarası Kurul bu kararı bozmuş; durum mahkemeye yansıyınca, işine son verilme gerekçesi olarak da "Namık Kemal ve Ziya Gökalp'i eleştirmesi" gösterilmiştir. Mahkeme kararı Boratav lehine çıkınca, zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer'in, TBMM'den geçmesini sağladığı, DTCF'de arasında Boratav'ın kürsüsünün de bulunduğu üç kürsünün parasının kesilmesini sağlayan özel bir yasayla, Boratav işini ve kürsüsünü kaybetmiştir(4) Nasreddin Hoca'sı, Türkiye'de konu üzerine yapılan tüm etkinliklere her vönüyle damgasını vuran ve bu etkinliklerde büyük tartışmalara yol açan bir eser oldu. Türkiye'nin 199O'lı yılların ilk yarısından beri, önemli sanat, edebiyat ve bilim eserlerini basanyayımlayan önde gelen, ciddi kurumlarından biri olan Yapı Kredi Yayınları (YKY) ki YKY'nı Yapı Kredi Bankası finanse etmektedir tarafın dan basılması ve yayımlanmasıdağıtılması kararlaştırılan Boratav'ın Nasreddin Hoca'sı, önceHkle basılmasına karşın daha dağıtıma çıkmadan, müstehcen bulunduğu için yayından kaldırılarak, Türkiye tarihinde, basıldığı yayınevi tarafından özel sansüre uğratılan bir eser olma niteliğini kazandı. Daha sonra bu olay üzerine Edebiyatçılar Derneği'nin basımını ve yayımlanmasınıdağıtılmasını üstlendiği adı geçen eser, haziran ayında satışa sunulduğunda, genel anlamda içeriğiyle Kültür Bakanfiğı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü'nün Ankara da düzenlediği V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi'nin 25 Haziran 1996'da gürültülü bir şekilde açılmasına neden SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle