Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. lcr ve mitolojilcr üzerine yüzcysel bilgilere sahip olduğu halde yaklaşımlarındaki kesinliğin saşırtıcı oldıığunu söylemekteydi: Ycrlilerdcki şiddet havası, şiirsellik vc korkunçluk (Bu, tabii Antonin Artaııd'nun da korku tiyatrosu ilc bir şekilde bağlantılıdır) ve kötülük. Azteklerin gizemciliğineolan hayranlığı yerlilerin şiirselliği ilc birlcştirilıyordu. Aztcklcrin "askeri değil, ama savaşçı bir toplum olduğunu" göstermeye çalışıyordu. Bataille, askcri bir toplumda imparatorluğun gelişmesineönem verildiğini ve kurban ctmc törcnlcrinin çılgınlığının anlamsız olduğunu saptayarak, şiirselliğin kurbanımsı yüzünün savaşçı toplumlarda mümkün olduğu te/.i üzerinde duruyordu. Bu önermc, Malinovvski'nin "kurumsallık olarak savaş" ve "ilkellerde saldırının kuıumsuzluğu" arasındaki ayırınıa dayanmaktaydı. Bu açıdan, Picasso'nun açuğı yolu takip ediyorlardı entelektüeller. Bu dönemde, Georges Bataille, Kmıle Durkhcim'ın akrabası antropolog Mareel Mauss'un "armağan" örneklerinden yola çıkarak "armağan'ın büyüsü üzerine çafışmaktaydı: Klanlar arasındaki büyüsel ve karşılıksız mübadelesistcmi. Bataille, bu sistemi Meksikalı tacirlerin mübadele sisteminden yola çıkarak ele almaktaydı: Mallar sadece ticari bir değer taşımakla kalmayıp aynı zamanda kutsal bir dcğcre de sahipti. Bu da "armağan" denilen mübadelenin kutsallığında ortaya çıkıyordu: Buna, Mareel Mauss, "Potlaç" adını vermckteydi. Bataille, Baudelairc'i anlamanın.yolu nun vahşilerin kurban verme kurallarını anlamaktan ve şairin topluma romantik bir karşı çıkışını kapitalist toplumlartn üretim üzerinc kurulu zihniyetlerinde yattığını kabul etmekten geçtiğini ileri sürmektedir: Rornantizm, kapitalist sistemin tüm üreticiliğini ve üretim güçlerinin gelişmesi temasını reddetmekte; işe yaramazlığa, serseriliğe, yararsızlığa sığındığını belirtmekteydi: Baudelairc, bu nedenle, sistem ve çalışmaya, sadece yarar için çalışmaya karşı çıkmıştı. Birey topluma karşı çıkmakla toplumun ondan beklediğini dc yadsımaktaydı. Toplum ve birey, bu anlamda ayrı yönlere gidişi göstcrmcktc, Kötülük (Elem) Çiçekleri şairin vicdani yönünü hazırlamaktadır: Fahişeler, frengi, yararsız bir yaşamda dandy'lik. "Birey ne olmayı başaramıyorsa toplum da o olur" (s.44) diye ya/ar Bataille. Yabanların "kurban eylemi", toplumun gelccck kaygısı üzerine dcğil, şimdiki zaman üzerinc çekmektedir, kaynaklarını şimdiden almaktadır. Bu kaynaklar isc "yarının kaygısını muhafaza eden kaynaklardır". Kötülük çiçeklerini yaratan toplum, tam da bu kapitalist toplumdu: Tren yollarıyla düzenlenmiş ıılaşım ağlarında gerçekleştirilen üretim biçimi; sömürü ve artıdeğer üzerinc kurulu bir iktisadi siyaset. Kutsallığın yok olduğu, maddiyatın yıkıcılığına başkaldıran bir romantizm içindc şair ilkelliğe soyunmaktaydı. îşçilerin, yine üretim üzerine kurulu isyanına bile kulak veremeyecckti; çünkü önemli olan "yararsızlıktı". Modern devlctin reddettiği tüm değerler böylece romantik değreler oldu (s.46). Ancak, Bataille burada bir romantizm savunmacılığı yapmaktan uzak.romantizmin değerlerini Baudelaire'in yaşamıyla özdeşleştirdiğini göstermektedır.Geçmişi yüceltcn bir romantizm anlayışının elbette farkındaydı. Ancak, kapitalist toplum ile romantizmin buluşma noktasını da gözden ırak tutmuyordu: Romantizm geçmişi yüceltirkcn, bu değerleri ** Formel olmayan bir sanat sosyoloğu Romantfzm ve başkaldırı yararcılık ilkesiyle de uzlaştırmayı başarmıştı. Sistem bir kez daha başkaldırıyı içine almayı ve kendisiyle bütünleştirmeyi başarmıştı. Bataille, bireyin isyankârhğının toplum karşısındaki zayıflığınln da farkındaydı: Bir kerc romantik değerlerle isyan bayrağını açan birey, kendi dini ve ahlaki değerleriylc kaçmakta olduğu toplumu ycniden ıçin dehisscdiyorveonunlabütünleşiyordu: Yersiz yurdsuzlaşrna her zaman yeniden yerini yurdunu bulan bir pratiği gcrcck leştirmekteydi. Bu toplumun kodlarına karşı çıkamamanın verdig'i bir zavallılıktı: "l'eoılal toplum için hiycrarşik düzen ne kadar gerekliyse birey dc burjuva toplumu için o kadar gereklidir" (s.46). Bu, bireylcşmc arzusunun ne kadar sistemle vc özcllikle kapitalist sistemle bütünleş tiğini gösteren Bataille'ın unutulmaz satırlarıdır. Foucault, aynı şeyi Hapisanenin Tarihi'nde hücre sistemi ilc birey arasındaki ilişkiyi gösterdiğinde yazmaktadır. Bataille için "Benimsenmiş biçimıyle romantizm, burjuva bireyciliğinin burjuva karşıtı tutumundan başka bir şey değildir". Bu açıdan Baudelaire'in yaklaşımı şiirin ölmüş ruhunu canlandırmaya çalışan bir çaba olarak gözükür; kötülüğün büyüsünden etkilenmiş ve sadece kötülük için kötülük yapmak istemiştir, yarar için veya karşı çıktığı ilkelere yenisini ycrleştirmek için değil; o ncdenle, imkânsızın bir politikasıdır Bataille'ın onda bulduğu. Zaten büyülenme de iradenin kaybolması, yok olması demek değil mi? tradesiz, çalkantılı sularda lanetini arar şair ve şiirsellik. Şiirsellik ve kötülük Max Bilen, Magazine Litteraire'dc (Haziran 1987) "Şiirsel Dcney" adlı yazısında Bataille aslında, cdebiyatçılardan çok filozoflara yem olmuştur diye yaz maktadır. Eserlerinde metafizik, sosyoloji, iktisat, yorumlanna ycr verilmiştir; ancak, Bataille daima edebi bir kişilik olmaya devam etmiştir. Bataille için edebiyat, "ya her şcy ya da hiçbir şey" anlamına gelmekteydi; sadece, sınırsızlığı belirleyebilecek edebiyat, yani başka bir deyişle, yazı "ölçüsüz bir harcamanın trajik yeğinliğinc" sahiptir. Ivdebiyat sayesinde, Bataille, şiirscl sanatın bizi her türlü aşkınlıktan vegizemcilikten kurtaracağına inanmaktaydı. Bataille, bu yazı deneyi sayesinde şiirsel vaziyetlerin vecd durumuna ulaşabileceğini iddia etmekteydi. Şiirscl vaziyetin özgünlüğünü ve özerkliğini olumlayan bu tekil "iç deneyi" yaşamayı öğrenmek için ise, hayatın kaybolan cncrjisinin yeniden bulunması, yeniden güncclleştirilmesi gcrekmekteydi. Bu zaruret bizim hayalgücümüzün sınırlarını zorlamakta ve sınırları genişletirken yeni sınırları belirli kılmaktadır. Bu süreç zarfında Bataille'ın gcliştirmiş olduğu teknik bcdenin ego'dan bağımsızlaştınlarak, kişisizleştirilmesi sağ layacaktır. Bataille, Suçlu adlı eserinde "Ben ve ölümüm birlikte Dışansı'nın rüzgârına kcndimizi bırakıyor ve benin yok olduğu bir alana doğru açılıyoıu/" diye yazmaktadır. Bu sayede, varlık çıp lak olarak kendisini ortaya koyabileccktir. Izlenebileceği gibi, I leidegger vc Sartre ile "varoluşçu" bir fclsefenin hakim olduğu yıllarda Georgcs Bataille bambaşka bir alana doğru açılıyor ve varlığın ortaya çıkması için kişisizleştirilmiş, kimliksizleştirilmiş vc bensizlcştirilmiş bir "parçalanmış özne" arayışma giriyor. Bu açılan yoldan daha sonra Blanchot ilc birlikte l'oucault, Delcuze ve Dcrrida gibi filozoflar mesafe alacaklardır. Bölünmcyi, parçalanmayı, benliği benlikten kurtaracak bir mezar arayışı Bataille için "iç deney" diye adlandınlacak birsürcyi aciklamaktadır. Dünyanın biı tünlüğıi ilc koparılacak bağlar sayesinde varlık, gerçcklik olarak ortaya konulan peçenin ardında tüm çıplaklığı ile görünür kılınacaktır (burada Hcidcgger'in gerçcğin nc olduğu sorusunu sorduğunda.dahadüşünmeyidüşünmeyebaşlayamadık şeklindeki gerçeğin hep bir peccnin ardında yatan başka bir peçc olduğu görüşünü dc anımsatmakta yarar var), yaratıcı sanatsal faaliyet daha açıklığa kavuşabilcccktir. Bu saycdc, her türlü sistemin dışında aranabilccck vc "varlığın alanını çöl ile özdeşleştirecck", gecenin karanlığında oluşabilecek bir düşüşün veya bir maceranın yolu da açılacaktır. Philippe Sollcrs, Bataille'ın bu yazıları için, "nedüşüncenin düşüncenedeedebiyatın edebiyat" olduğunu yazmıştır. Bu edebiyat sayesinde sınırlarınkırılganlığı belirlenmektcdir. 1957 yılında, Cîallimard Yayınevi'nce yayımlanan Edebiyat ve Kötülük adlı kitabında (Ayrıntı Yay., Çcv: Ayşegül Sön mezay, 1997), Bataille "Edebiyatın hiç de masum olmadığını vc hatta suçlu olduğunu" iddia ctmektedir. Kötülük edebiyat sayesinde toplumsal değerini bulabilmekte, iletişim dc bu sayede gerçekleştirilebilmektedir. Edebiyat sayesinde insan yaratığına ilişkin cksiksiz nakikati gctirdiğini iddia edemez. Blake, diğer bütün şairlcr gibi Milton'un da, farkında olmadan iblislerin safında olduğunu söylüyordu. Bu tlüşünceyi yorumlayan Georges Bataille, şiir dininin, bizzat öziı olan Şeytan'dan daha güçlü olamayacağını ileri siırer; Şcytan'ı ister, onu inşa edemez ve ancak kcndisi isyan ettiğinde ha kiki olur. Günah vc nıahkumıyct Milton'a csin kaynağı olurlar; ccnnct ona yaratıcı itki olmayı rcddetmiştir. Blake'in şiiri parıltısını imkânsızın ötcsinde kaybediyordu. Ve Dante'de, (^ehennem olmayan her şey bizi sıkar. Yeni bir toplum inşa olduğunda, toplumsal devrimler boyunca şairin dramı, belki de bu trajik durumda yatmaktadır. • Çcv. l^ık Ergüden L'ccnvain et la catastrophe, Seuil, s. 95% KİTAP SAYI 395 Kötülük ve Edebiyat Ernesto Sabato eryüzünün efendisi iblis olduğundan lyi ile Kötü arasındaki ikilem beden ilc ruh arasındaki ikilemdir. Rasyonalizmin aşmayı başaramadığı bir ikilem: Rasyonalizm, ikilemin terimlerinden birini ortadan kaldırarak ikilemi geçersiz kılmakla yetindi. Sonuçlar sinsice dramatik bir şekilde kendini gösterdi, çünkü karanlık güçler yenilmcz; bir yandan bastırıldıklarında diğer yandan ezilmişlerin hıncıyla yeniden ortaya çıkarlar. Rameau'nun Yeğeni burada en anlamlı örncği oluşturuyor gibidir; bu şahsiyet ilerici Diderot'nun Mr. Hyde'ından başkası değildir. Saygıdeğer bilim adamının manzcnlerinde yaşayan iblisvari ve renkli birey, varlığın yeraltında karışıklık yaratmak için aniden ortaya çıkan öz Y nclerin, şiddetli özgünlüğüyle bu sayfalarda ortaya çıkar. Diderot da Flaubcrt kadar haklı olarak (fakat aynı gereksiz yürek temizliğiyle) itiral edebilirdi: Rıimecııinun Yefceııt bemnı Bu roman, ışık ile karanlık arasındaki varoluşsal diyalekti ğin en ilgınç tczahünerinden biri olarak ortaya çıkar. Vc ilerici düşünür ilc şeytansı insan arasındaki rıcredeyse didaktik karşıtlık JeanPaul Sartrc'da görülen aşırılıklara ulaşacaktır. Karanlık güçleri yenilmez; Aydınlanma çağının yapmaya çalıstığı gibi yasaklandıklarında isyan ederler ve insanın esenliğine katkıda bulunmak yerine, ilkcl denen halkların kültürlerinde her zaman mevdana geldiği gibi, sapkınfık içinde ortaya çıkarlar. Once Goethe, ardından Marx ve başkaları, bizim hayran olmaya dcvam etti ğimiz bu eşsiz eserc hayran oldular; fakat elbette çok farklı nedenlerle. Bunun hiç öncmi yoktur; büyük kurgusal eserlerin özelliklcrinden biri kapalı, çok anlamlı olmaları ve çeşitli, hatta çelişik yorumları kaldırabilmcleridir. Bu eserlerde burjuva toplumunun hicvini bulmaK normaldir; fakat dahi yaratıcılarda her zaman olduğu gibi, toplumsal sorunsal dolayısıyla daha derindeki bir dramın hayaletleri ve muammaları ortaya çıkar: lnsanlık durumuna ait olanlar, varoluşun anlamı üzerinc genclliklc karamsar sorular. Diderot'nun eseri, çağımızın edebiyatını bu yanıyla haber vermektcdir. Günümüz romanının temel görevi insanı deşelemektir; yani Kötülüğü deşelemektir. Gerçek insan ilk günahtan itibaren vardır. tblis yoksa o da yoktur: Tanrı yetmez. Demek ki edebiyat Cehennem'e bedel ödemeden SAYFA 4 CUMHURİYET