23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SES GECÎKMESÎ Sırlı dudakları daha yavaş oynadı sözcüklerin deviniminden. Yukarıda, kara bulutlar asılık aldı gökyüzünde, sonra ilerlemeyi sürdürdüler yine. Gerçek gökyüzünde gidecek yerleri yoktu. Arthur Sze/ Şiirler / Çeviren: Nezih Onur Sıfır derece, hava soğudu. Yine kendime bakıyorum aynada Titriyor dışardaki ağaçların damarlan. Hiç değilse, türküleri benim, ama başka şeyle uğraşıyorum. Uzatıyorum camdan elimi gerçek dünyaya. "Genis alanın kösesi voktur" Çinli bir aileden gelen Amerikalı şair Arthur Sze, 1950 yılında New York'ta doğdu. California Üniversitesi'ni bitirdi. Witter Bynner Foundation, National Endowmcnt for the Ans ve Santa Fe Council for the Arts gibi kuruluşlardan burslar kazandı. Alaska vc New Mexico'da tutukluların yaratıcı yazarlık çalışmalarına öğretmen olarak katkıda bulundu. Brown Üniversitesi, Bard College'de ve Naropa Enstitüsü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Klasik Çin şairlerinden çeviriler yaptı. Şiirlcri, "The Willow Wind" ve "Archipelago" adlı kitapîarının yanı sıra çeşitli seçki ve dergilerde yayımlandı. Sze, New Mexico eyalet başkenti Santa Fe'de Institute of American Arts'da Yaratıeı Yazarlık Program Müdurü olarak görevini sürdürmektedir. AKŞAM Son güneş kırıntısı bir yıldızdır insan elinde tutulan Bir zamanlar, martıydı gökyüzünde ııçan, kırmızı tozlar (günes, külü) döken kanatlarından. Ll PO Sarsıldı Ciıcırdadı kürekler ıskarmozlarında Ayın altınıla balıklar. Kavradı s>arap doldurulmuş kalemini. Bir tanrıça kımıldadı, salladı bcsjğini kayıfimm, bildirdi sessiz balıklara düş kuran birinin gümüş ellerinin işlediğinl ZEYTtNLÎK Yukarıda tcpc üstündc yıkanıp temizlenmiş sabah ayı. Günes, ı^ıg'ında artık ortaya çıkmıyor sıska köpekler ve çıkıyorum, kolaylıkla, patikadan yukarı. Horluyor kapıcı salıncaklı sandalycsindc, rüzgârla yalnızca sürüyor sallanışı. Dolanırkcn şimdi bahçede anımsıyorum gözlerini. Boyanmış yapraklar kaçınılmaz grilere. Bir elimle koparıyorum zcytinleri bcyaz çitin iizerinden Ay ışığıyla yıkanmış kalın kabukları. CESARE PAVESE'YE SAYGI Ycryüzünün iri kasları şu mıhlanmış tepeler, çirkin hatıllar gibi bağlanmış paslı bir iskelete vc üzcrleri boyanmış, kalın, ot yeşiline. Doruk beyazlanıyor yıldızlara doğru açık arazide. Diyccekler ki, "lsin buraya varacağını biliyordum, aklını kaçırmış, kesinlikle." SAYFA 14 GENtŞ ALANIN KÖŞESİ YOKTUR "Kes." Bir aktris ölümü oynuyor yüz saniye soluk keserek. Bir adam gazlayıp kırmızı Mustang yarıştırıyor sokakta bir aşagı, bir yukarı. "Kes." Bir çömlckçi açıyor yamaca kurulu fırını; alıyor dökme kabı, batırınca soöuk suya, tıslıyor, kararıyor, çarlıyor. Umutsuzluk içinde, bir küredir inci. "Kes." Bombay'da, kulak temizleyicileri sokakta sıralanmış, duruyorlar. Masa üzerinde, şangırdıyor bir evin güncye bakan pencercleri; yerin altında uranyum maden işçileri patlatıyorlar patlayıcıları. "Kes." Kafada çözülmeye başlayan ip, kırmızı boynuzlar gibi, NUH'UN/GÜVERCÎNt Ay kara. Kuşum olsaydı ııçardi, kanat vururdu karaya doğru. Kalmak ya da giivenmck denizin gümüş yapraklarına? Ne çıkar söylesem ne olduğumu: Ne kuş, ne kara. Vuruyor deniz nemli ıslak balıklarını pruvaya, soluyor cigerleri deniz, (,ekiyor içlcrine ay havasını ilk defa... KAYIP GİDEREK Katılaşmış elin, bükülüp son biçimini almış; soluk alıp veriyor bedeninin geri kalanını. Mezarının üstüne tlöktügün kara kömürler sürdüriiyor soluk almayı. Bir yılan kayıyor gelişigüzel biten otların arasında orada bir ad çiziyor kcndisi için kayıp giderck. eksenidir bir düşün. "Kes." Zamanı durdurmanın sırn nedir? 7ek gözlü bir hattat yazar uzun saplı ycr sileceğiyle: "Geniş alanın köşesi yoktur." MAXİMÎLÎAN'IN IDAMI Ateşledi misket tüfekleri beya7 bir ılumanı, düştü yere kar gibi, yumuşak ölüm morarmış gö/.Iere. (îördüm adamın pantalonunun tertemiz panltısını, anladım ne olacaj>ını, son kez öptüm yeri. Ve kar kapladı üstümü cesct gibi. Uzun bir süredir orda yatan biriyle karıştırdılar beni. Atılıp birden benim yerime duvar dibine yıöılmış bedene, şişlcdiler sünguleriylc gülüşerek ve sarstılar birbirlerinin omuzlarını uzun zaman görünmeyip birden karşılaşan dostlar gibi. Gözleri kum bir âşık dedilerbatı rüzgârı sürüyor beni memlekete ve ben scni taşıyorum, çölüm, ellerimde. CUMHURİYET KİTAP SAYI 395 AKŞAM Her mevsim bir döküm mü? Kanıyor saydam hava ve sonunda sıyrılıyorsun yılan derisinden. Haklıydın süneşi sürmeye beden acısının ötelerine. Şimdi günler kısaldı: Serinledi gecenin ateşiyle ince uzun yontular. Teşekkür ediyorsun rüzgâra. Mutlu kıldı seni.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle