25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A Y R N T I N M KİŞİSEL İLİŞKİLER Sevgl, Kimlik ve Ahlâk İnceleme/Çev.: Fermâ Lekesızalın Hugh LpFollette "Kişisel İlişkiler, dostluk dahil her türlü yakın ilişkiye insan davranışları, duygu ve düşüncelerinden yola çıkarak bakmaktadır. Kişisel deneyimlerimizin en önemli parçası olan başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler de yaşadığımız "hızlı hayafın getirdiği eksiklikten payını alıyor. Bizi en çok "acıtan" ve "mutlu kılan" yaşama hallerini içeren ılişkilerimize zaman ayırmıyor, üzerinde düşünmüyoruz. ilişkilerimiz birdenbire başlıyor ve bitiyor; en yakın dostumuz, en azılı düşmanımız olabiliyor; ayrıldığımız sevgilimizin yüzüne bir daha bakmak istemiyoruz; gitgide daha çok sevgi ve duyarlılık yoksulu oluyoruz; başkaları ancak işten güçten arta kalan zamanlarda umurumuzda oluyor. Oysa işe "katlanırız", ilişkilerimizle "yaşarız". Peki, ilişkilerimiz neden aksar? Başkalarıyla sevgi, dürüstlük ve içtenliğe dayalı, hayatımızı zehir etmeyen, sağlıklı, dengeli ilişkiler kurmanın yolu nedir? Benlik tamamlanmış, değişmez bir şey midir? Bağlılık, esaret midir, bir başkasına bağlanmak özgürlüğünü ona teslim etmek mıdir? Bir yakınına duygularını açmak ona zaafını göstermek midir? İçtenlik ölçüsüzlük müdür? "Ölçülülük" dürüstlük müdür? Kişisel ilişkiler bağlamında tüm bunları içine alan bir etik oluşturabilir miyiz? Hugh LaFollette "Kişisel ilişkilefde bu sorulara cevaplar ararken aynı zamanda, kişisel ilişkilerin derin ve kuşatıcı bir analizini de yapıyor. Bu analizi yaparken altını çizdiği en önemli şey ise, nitelikli bir ilişki için insanın öncelikle kendi kendini tanıması sonra başkalarıyla ilişkiye girmesi ve bu ilişkilerden öğrenerek tekrar kendine dönmesi. Yazar, insan davranışları, bu davranışları yorumlama, benlik tartışması gibi diğer konuları hep bu bağlamda ele alıyor. Üstelik bütün bunları güçlü bir felsefi söylemden beslenerek ama herkesin yaşadığı gündelik hayattan örnekler vererek son derece kolay okunan bir üslupla inceliyor. Deneyimler, ilişkiler ve kavramlar üzerinde düşünmek isteyen herkese hararetle öneririz. KADINLER NEDEN YAZDIKLARI HER MEKTUBU GONDERMEZLER? İnceleme/Çev.: Nedim Çatlı Darian Leader Türkçe'de zaman zaman "kadın milleti" diye anılan, evrensel dilde ise "kadın gizemi" diye bilinen alana erkeğin de refakatiyle yapılan renkli bir gezi. Yazar, kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıkları temelde Lacan ve Reik çizgisinde, özellikle de cinsellik boyutunda ele alırken, psikanaliz literatürünün yanı sıra geçmişten bugüne sinema, tiyatro, edebiyat ve felsefe gibi alanlardan özenle kesilmiş örneklerle bir kolaj oluşturuyor. Shakespeare'den Hitchcock'a; Sharon Stone'dan Arnold Schvvarzenegger'e; Sokrates'ten Bertrand Russell'a, Virginia VVoolf'tan Agatha Christie'ye sayısız isim kâh ürettikleriyle kâh yaşadıklarıyla bu kolajda yerlerini alıyor. Kitabın başlığında olduğu gibi, kimi eski kimi yeni, pek çok soru soruyor Leader: Kadın olmak nedir? Kadının cinselliği aslında neye yönelıktir? Bir kadın, gardrobunu açıp da, "yine giyecek bir şey yok!" dediğinde gardroptaki eksik giysi hangisidir? İlişkiler neden sık sık "Ne düşünüyorsun?" sorusuyla karaya oturur? Bu ve benzeri soruların izini sürerken gündelik hayattaki pek çok duruma yönelik de, bazen makul bazen uçuk hipotezler öneriyor. Yazar, kadın ve erkek cinsleri hakkında asırlardır yazılagelen meselelerin üzerindeki pası, kiri, tozu atıp düşünce ve mizahla iyice havalandırdıktan sonra bugünün deneyim ve gözlemlerini de ekleyerek taptaze bir okuma malzemesi çıkarmış ortaya. Kadın ve erkeği bildiklerinin ötesinde merak eden ve bu konuda sorular sormaya çekinmeyenler ıçin... Gabriel Josipovici DOKUNMA İnceleme/Çev.. Kemal Atakay "Dokunma yoluyla kendi kişisel tarihimizden daha uzun ve daha geniş bir tarihte yer alıyor olduğumuz duygusunu yaşarız." Dokunma, bedendünya iletişimi sorgulamasında görme ve dokunma duyularını karşı karşıya koyar: Her ne kadar görme baktığımız şeylere sahip olduğumuz duygusunu veriyorsa da, yaşadığımız dünyanın bir parçası haline gelmemiz için uzaklıkları bedenimizle aşmamız, yalnızca birer gözlemci değil, dokunan bireyler haline gelmemiz gerekir. Gerçekliğe egemen olduğumuz hissini veren görme duyusunu temel aldığımızda yaşamın belirsizliklerinden ve acılarından kaçabiliriz, ama yaşamla bire bir etkileşimimizi de yitirmiş oluruz. Seçkin bir edebiyat düşünürü olan Gabriel Josipovici, dokunma duyusunun yaşamdaki yeri üzerine ilginç ve önemli yorumlar getiriyor. Josipovici, kitaplardan, filmlerden, kültür tarihinden ve kendi denöyimlerinden hareket ederek, ancak dokunma duyusunu öne çıkardığımızda ve uzaklığa saygı duyup, gene de onu yenmeye çalıştığımızda dünyayla daha rahat iletişim kurabıleceğımizi ortaya koyuyor. Ona göre, bakmak hiçbir şeye mal olmaz, oysa dokunmak hem bir seçimi, hem de bir bedeli içerir. Akıcı bir dille, geniş bir hayal gücüyle yazılmış olan Dokunma, farklı okumalara açık, bedendünya ilişkisine yeni bir açıdan bakmamızı sağlayacak bir kitap... f 'f//77 OZGUR EGITIM İnceleme/Çev.: Ayşen Ekmekçi JQPİ "Bir bireyin eylemlerine, kaçışı olmayan, içselleşmiş bir otorite kılavuzluk ediyorsa politik özgürlüğün çok az anlamı vardır" diyen yazar bu kitabında "içselleşmiş otoriteyi" oluşturan mekanizmalardan biri olan eğitimi ele alıyor. Spring esas olarak iki eğitim modelinin varlığından söz ediyor: ilki düzen, plan ve yüksek verimlilik aracılığıyla toplumsal ilerleme arayan teknolojik ve rasyonalist model. Bu modele göre "toplum, verimli işleyiş hedefine sahip bir makine olarak görülür. insanlar, değerleri toplumsal makinenin pürüzsüz işleyişine katkılarıyla belirlenen 'insani kaynaklar' haline gelirler. Bu modelde, çocuğa üzerinde çalışılacak ve toplumun iyiliği için biçimlendirilecek bir nesne olarak yaklaşılır." Bu modelin eğitim aracı olan okula lllich "iktidarm fahişesi" diyor. Spring'inönerdiği ikinci modelde ise önemli olan düzen ve verimlilik değil bireysel özerkliğin artmasıdır. "Toplumsal değişimin hedefi, artan bireysel katılık ve toplumsal sistemin denetlenmesidir. Bu model, modern toplumsal kurumların gücünün büyük ölçüde halkın, bu kurumların otoritesini ve meşruiyetini kabul etme gönüllüğüne dayandığı inancına bağlıdır." Bu modelin sorusu "bireyin toplumsal makineye nasıl uydurulacağı değil, insanların, kişisel tatmin olmadan çalışmayı ve özgürlüğü sınırlayan toplumsal otoriteyi neden kabul etmeye istekli olduklarıdır." Çocukların "kolay kontrol edilebilen verimli makineler" olarak değil "özgür, hayattan zevk alan" kişiler olarak büyümesinden yana olanlar için... AYUNT1 Ptver Lotı Cad 17/2 34400 Çemberlttaş/İstanbul Tel (0 212) 518 76 19 Fax (0 212) 516 45 77 AYRINTI YAYINLARI GENEL DAGITIM PİA İ S T A N B U L : Klodlarer C a d Bınbırdırek Sk ilelışım H a n N o 7/B1 Cağaloğlu 3 4 4 0 0 T e l ( 0 2 1 2 ) 6 3 8 5 5 4 5 6 3 8 5 5 71 6 3 8 5 5 7 5 Fax ( 0 2 1 2 ) 5 1 7 7 1 5 7 5 1 7 7 1 5 8 A N K A R A : Selanık C a d N o 7 2 Yenışehır 0 6 6 4 0 T e l ( 0 3 1 2 ) 4 1 7 7 8 3 5 F a x ( 0 3 1 2 ) 4 2 5 0 6 8 2 IZMIR : 8 5 9 Sk S a r a y işhanı N o 1/8 K o n a k 3 5 2 5 0 T e l ( 0 2 3 2 ) 4 8 3 10 4 0 F a x (0 2 3 2 ) 4 8 4 4 6 6 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle