Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mehmet Zaman Saclıoâlu Kapak konusunun devamı. kurtarılmıs bir bölge; zorla götürüldüğümüzde bir sürgün ycri. Hcm güç ulaşılıyor, hcm de güç kurtulunuyor adadan. Ada, içimi/.de de olabilir. Ulaşılması güç bir yer, bilinçaltı... Kisiliöimizin derinliklerinde de bir tür ada bulunabilir, belki bir insan da bizim için bir ada olabilir. Kimi zaman kendimizi bir ada gibi duyumsayabiliri/, yalnızlık duygusu ağır bastığında. Bize ulaşılsın istcdigimizde, kimsenin ulaşmadığını, bizi görmcden gclip, gcçip gidişini de yaşarız; herkes bize doğru gelirken bir ada gibi yalnız kalma gercksinimini de. Yani, aslında ada, her sanatçı için verimli bir konu. Hcş Acla'ııııı her hirtndefarklı dünyalar açılıyor önümüze. tçindc olduğumuz, ya da ıçimizde tasıdıg'ımız dünyalar... Ozellikle de bilinçaltı yoklanıyor. Korkular, düsler, vb. Kitabıntzı henüz okumanns olanlar için Adalar arasında kna bir dolaşmaya ne deruniz? • Soyutlama acısından bakarsak, Birinci Ada, korkularla ilgili bir bilinçaltı bölgcsi. Kahramanımız için cn büyük korkıı, kendini korkutan düşüncelerinin başkaları tarafından bilinmesi. Ama, korkularından kımulabilmek için adım adım buna yaklaşmak zorunda. Belki bir tcrapi (kimbilir belki deasılterapibenim bunıı yazmamdır.) Oyküde bir alt motif olarak bilgisayar dilinin temeli olan binary (ikilik) sayı sisteminin, bilgi ve anı dosyalama acısından insan beyninde de olabileceği düşüncesini kullandım. Ikinci Ada, üç kişinin sis içindeki konuşmalarından oluştu. Biri kör, biri sağırdilsiz, üçüncü adamın ise duvuları tam. Uç kişiyi saran sis, körü dafıa üstün kılarken sağırdilsizi iyiceyardıma muhtaç duruma getiriyor. Bıı öyküdeki yoğun sis, insanlar arasındaki iletişimde görsel, işitsel, doğal olarak da düşünsel farklılıkla rı vurgulamay;. sağiayan bir öge olarak işime yaradı. Üçüncü Ada, ölümün getirdiği yalnızlıkla ilgili. Yıllar önce, kendisinden çok şey öğrendiğim aziz dostum Sabahattin Kudret Aksal ile bir kahvede otururken; kedilerin, köpeklefin ve öteki evcil hayvanların insanların peşinden ayrılmamalarının bir nedeninin de, beslenmegereksiniminin yanı sıra yalnızlık korkusu (tabi bilinçsiz olarak) olabileceğine gelmiştik bir söyleşi sonunda. Bu öykü biraz da bu düşünce ile örtüştü. Aslında yalnızlık insan için mi yoksa hayvan için mi daha korkunç? İnsan, hcm aklı nedeniyle yalnız kalıyor, hem de aklı sayesinde yalnızlıktan kurtulııyor. Dördüncü Ada, bilenlere 27 Mayıs devrimindeki Yassı Ada'yı anımsatabilir. Babam burada yargıçtı. Bu öykünün bir bölümü yaşanmış ögeleri taşısa da, asıl tema yargılamanın çift yönlü olduğudur. Yargıç ve sanık birlikte tutsaktırlar, birlikte acı çekebilirlcr. Bu öyküdeki soyutlama, öykünün son tümcesinde iyice vurgulanmıştır. Yargıcın yaşamını simgeleyen kilidi bozuk bavul, sanığın asıldığı iple bağlanmıştır. Bu, yasam boyu sürecek bir baödır, düğümdur, karabasandır. Beşinci Ada, Dü^ Adası da, Birinci Ada'da olduğu gibi, içimizdeki adalardan biridir. Bilincini koruyarak düşünü seyretmek, düşteki 'ben'iyle tanışmak isteyen, sonunda da bunu başardığını sanan bir adamın kişilik çatışmalarını, iki 'ben'in farklılıklarını konu edip; düşümüzde gerçek dünyadan ne S/A YFA 4 *" Öykücülügümüzün özgün Bir adı kel elle yapılan sanatlan, görsel sanatlan simgelemektedir. Insanın yarattığıdır. Oysa söz, hem insanın yaınttığı, hem Tanrıyı yaratan, hem de insanı yaralandır. Çüııkü, söz aklın düzenidir, matematiğidir. İnsan sözü gelisjtirir, söz insanı. Işte, tüm bu masallar, Birinci Masal adı altında, sorulardan oluşan, ama sanki yanıt gibi görünen üç sayfada toplandı. Ikinci Masal'a gelince, bu konuda küçiik bir üzüntüm var. Bu öyküyü vazdığımda, koyun kopyalama olayı henüz gerçekleşmemişti. Dikkatle izlemeye çalıştığım Oumhuriyet Bilim Teknik'te, gen araştırmalarını okııdukça, bu konuda, bilim kurgusal kuruluğa düşmedcn bir öykü kurmayı düşünüyordum. Kurdum, yazdım; tam (Oumhuriyet Pazar Dergi'ye göndereyim diye düşünürken koyun konyalandı. Bu öykü dc, bilimin tartıştıöı kimi konuları bir söyleşi içinde, soru biçiminde ele alıyor. Temel düşünce, bilimin gelişiminden ve teknolojik yeniliklerden kendimizi koruyabilccek kadar gelişememiş olmamız. Masallardaki soruların yanıtlarını kimse bilmiyor. Her iki masal da, benzer tümcelerle başlıyor, benzer tümcelerle bitiyor. Yaz Evi 'nde olduğu gibi, bu kitapta da iki kanaldan akıyor öykiilermiz (iiiıılük hayattan kaynaklanan, sonıut olgulara yaslanan öykülerinizi, Ada Öykülennın arasına scrpı)/ir»ııssiniz. Oylegörüniiyor ki bu iki kanalın kesişıuc noktalan kimi kez iııcelip daralarak, kimikez genisleyerek siirüp gıdecek sizde. Dogru; gündelik hayat ile güntlelik düşler arasında gitlip geliyor zaman zaman öykülerim. Mektepli adlı öyküm, tamanıen gerçek hayatla ilgili. lantastiklik yok. Ya cla, yaşamın kendi taşıdığı miktarda fantastiklik var. Bu öyküue güneşyaşamdakigibi narlıyor. Ama, Büyük Göz öyküsü öyİe degil. Ilk kitabım Yaz Evi'nde, yapmaya çalıştı^ım, gündelik gerçeklik içinde, fantastik gibi görünen ama olabilecek olayları öne çıkarmaktı. Burada da öyle. lantastik görünümlü ama olabilecek olayları işliyorum. Ada'lann dışındaki öykülerde, soyutlamalar düşsel degil, olabilirlik taşıyor. Bu arada, Zümrüdüanka gibi ögeleri kullanırken, üstü kapalı olarak, okurun mitolojiye baknıasının yararlı olacağmı da anımsattığım oluyor öykünün içinde. Oykülerimde simgeleştirme de bulunuyor. (^rneğin; Büyük Göz, toplumun kolektif bakışını, üvey çocuk, Zümrüdüanka'yı simgeliyor, vb. İki kanal olarak tarak adlandırmakadarının bulundunımladığınız her iki tür öyküyü de sevemın nedeni, ger rek yazıyorum. Zaman zaman bu türler, ğunu, gerçek dünyaMehmci Zjman .Saı,lıi)j çekle düş, arasındada ise, düşümüzdeki YA/ EVİ' ozellikle Büyük Cîöz'dcki gibi iç içe de 1 0 tL*A \Kf fci JÜUJ * ki, birolayın olmadünyadan ne kadar geçcbiliyorlar. sı ile olma olasılığı bulunduöunu soran, Öykülerinizde yer yer deneme tadı var. ya da olmama olaöteki adalar gibi sonu Daha dogrusu dencmenin olanaklannı sılığı ile olmama açık bir öyküdür. öykü için seferher ettiginizi düsünüyokesinliği arasındaBirinci Masal ve rum. Yalnız denemcnin değıl, Büyük ki farklı görüşlere tkinci Masal da bircr Cjöz'de olduğu gibiplastik sanatların oladikkat çekmek. Bisoyutlama. Sanat, binaklarınt da. Ne dersinız? rinci Masal sanatlim, din, iktidar, etik, sal yaratıyı, Tanrı, Denemeyi zaman zaman oykülerimde hukuk, yalnızca ma Yaz Evi / Mehmet Beş Ada / Mehmet görev, öcıül, ceza, kullanmak hoşuma gidiyor. Bunu en çok sallarda deöil, öteki Zaman Saçlıoglu / Zaman Saçlıo&lu / yazgı gibi ögelerle Düş Adası'ncfa yaptım. Öykünün içine öykülerde de zaman Cem Yayınevi / Can Yaytnları/ ele alıyor. Buradadeneme parçası yerleştirmek, bana farkzaman kullandığım 124 s. 13'Ji. ki şiir, söz sanatlalı yararlar sağlıyormuş gibi geliyor. Sohkonular. Aslında rını simgeliyor. Şibetleri zevkle dinlenen insanlar, bir tür bunların hepsi, heririn, öteki söz sanatlarından dana çok masalcı âede gibi, anlatılarının içine gekesin her gün doğrudan, ya da dolaylı matematik içerdiğini sanıyorum; yani niş parantczlcr açarak, anlattıkları asıl olarak tartıştığı konular. daha çok soyut ilişki. Üstelik de müzikkonuyu, yakın konularla genişleterek Birinci Masal kıtabın hasında, tkinsohbetlcrini tatlandırırlar. Oyküye ekleci Masal sonunda yer alıyor. Ilki sanatsal le birlikte. Şiirin taşıdığı soyut anlam, nen deneme metinlerinin sağladıöı biyaratıya, ikincui bilimsel arayısa ıliskin düzyazının taşıdığı görece somutlaşmış, anlamdan daha fazla 'öz'e yönelik sanki. rinci yarar, öykü konusunun genişlemebu iki masal kocaman bir parantezin iki lyi şiirle kötü şiir arasındaki en önemli si ve okuyucunun, yazarla birlikte düucu gibi göründü bana. Geriye kalan öyşünmesi. Bu düşiinme, iyi bir okuyucukülcri, bu büyük parantezin içine yerles ayrım da belki bu matematiktc, alışmanun öyküye, yazarın düşünmediği kimi tirerek hem arayışlartnda nereye varaca tlığımız asıl gerçekte, 'öz'de yatıyor. Neşeyleri eklemesini bile sağlayabilir. Bir ğı kestirilemeyen yaratıcı insanlık serüve den olduğunu bilmeden tanıyoruz iyi şiiri. başka yarar: Epik tiyatrodaki izleyici gininin tümünü hatırlatıyorsunuz okura, bi, okuyucunun bir an için süregiden kohem de kendi öykülerinizi nasıl kurgulaTanrı da, dinler de, bilim de, felsefe de, nudan ayrılıp, yabancılaşarak öyküye dıg'ımzın ipuçlannı veriyorsunuz. Kitabın şiire, müziğe ve matematiğe dayanıyorbakmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra bütünlüüg'ünü sağlayan temel de bu gali lar sanki. Yani gerçek soyuta, soyut'un öykü içindeki deneme meünleri, yazarın ba. özüne. öyküyü yazarken denetlemesini de koBirinci Masal, söz olmasaydı, Tanrı da Haklısınız, iki 'Masal' arasına yerleşlaylaştırıyor sanırım. Ote yandan, deneolmazdı, düşüncesineyaslanmıştır. Heytirdim öyküleri. Bu iki metni Masal olaCUMHURİYET KİTAP SAYI I 388