04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

soylu ve kentsoylu çevrelerde yazın, sanat ve müzik adamlarını toplayan, müzikli ve tartışmalı salon toplantıları yaygındı. Genç Proust da bu hoş, renkli, dikkat çekici, görgülü görgüsüz, bilgili bilgisiz, güzel, şık, süslü, kendini beğenmiş alçakgönüllü kadınları erkekleri bir araya getiren pırıltılı salonlarda bulunmaya, iltifatlar etmcye, konuşmaya, özclliklc de gözlem yapmaya bayılıyor, tehlikeli bir biçimde züppece bir yaşama doğru kayıyordu. Bir kitap yazmadan yazar olunmayacağını düşünen genç Proust, 1896 yılında Anatolc Prance'ın önsözüyle Hazlar ve Günler'i (Les Plaısirs et les Jours) yayınlar. Fazlasıyla gösterişli, o zaman için biraz pahalı olan kitapta, Proust her sayfada değişik bir biçem denemesi yapmıştır: Şiirler, düzyazılar, kısa öyküler ve değişik yazarların biçemine öykündüğü pastişler. Kitabın çok az satılması, oiumsuz eleştiriler alması Proust'un yazma tutkusunu cngellemeyecektir. 18951902 arasında Jean Santeuıl başlıklı benöyküsel romanını yazmaya başlayacak, ama sonunu getiremeyecektir. Daha o dönemde, uzun soluklu, zaman kavramının egemen olduğu, birbirinden bağımsız, ama birbirini izleyen bölümleri içeren bir roman yazmayı istemiştir. Bu roman taslağında olaylara karışan, olayları, uzamı, zamanı algılayan, konuşan, düşünen kahramanlar olmasına karşın, metin gerçekten sağlam bir anlatım yapısından yoksundu. Bu bitmemiş çalışma, yazarın zaman içinde, yazdıklarına belli bir uzaklıktan bakmasıyla dönüşüme uğravarak, açımlanarak, romancının olgunluk döneminde yazdığı Kayıp Zamanın Iztnde'yi besleyecektir. Yaşamöyküsel romanın tehlikelerini bilmesinc karşın, iki roman arasındaki benzerliği ortadan kaldırmak için, Proust kendine çok benzeyen kanramanı üçüncü tekil şahıstan, birinci tekil şahsa dönüştürecek, kendi yaşamını anlatmayacak, bambaşka bir yaşam yaratacaktır. Proust Jean Santeuıfü yazarken, bir yandan da yerbilimci, sanat eleştirmeni, ressam Ingiliz Tohn Ruskin'in Amiens Incıl'ini (Btble d'Amiens) ve Susam ve Zambaklar'mı (Sesame et les Lys) Fransızca'ya çevirir. Yazar çok az tngilizce bilmektedir. Annesi iki yapıtı sözcük sözcük Fransızca'ya aktarır. Proust da yorumlayarak, eklemeler, olumlu olumsuz eleştiriler yaparak yapıtları kendi diline çevirir. Bu iki çeviri kendisine bir sanat yöntemi ve bakış açısı kazandırmanın yanında, annesine daha yakın olmasını, yazmaya olan açlığını gidcrmeye ve özellikle babasına karşı, ıyi şcyler yaptığını kanıtlamaya yarar. Proust babasının gözünde bir türlü başarılı bir oğul olamaz. Hiçbir zaman memnun cdemcdiği babasından iki yıl sonra, 1905'te annesini yitirir. Deliccsine taptığı annesinin ölümünden sonra, Proust tam anlamıyla yıkılır, arkadaşlarına acıklı ve zor yommlanabilir mektuplar yazar: "Artık yaşamım tek amacını, tek scvgisini, tek aşkını, tek tesellisini yitirdi". Bir süre dinlenme evinde kaldıktan sonra, Paris'e döner ve gazetelere, dergilere siyasal, yazınsal içerikli makalcler yazmaya başlar. Bunların içinde, belli bir olayı, değişik yazarların (Balzac, Flaubert, SaintBeuve, Goncourt Kardeşler, Michelet, Maeterlinck, Chateaubriand, Ruskin...) ağzından alaycı bir dille anlattığı yazılanna (pastişlerine) çok önem verir. 1908 yılında SaintcBeuve'ün eleştiri anlayışına karşı bir eleştiri dizisi yazmaya karar verir. Yazdıkları ölümünden çok sonra, ancak 1954 ve 1971'de C.ontre SaınteBeuve (SainteBeuve'e Karsı) başlığıyla yayımlanacaktır. Proust'un o zaman düşündükleri çağdaş CUMHURİYET KİTAP SAYI 377 eleştirinin temel özelliklerini yansıtıyordu. Yazar SainteBeuve'ün yöntemine karşı çıkmaktadır: Eleştirmene göre insanyazar ile yapıtı ayrılmaz bir bütündur; yazarın davranış ve yaşam biçimi yapıtını açıklar. Bu nedenle eleştirmen, insanyazar nakkında tüm özel, gencl bilgileri (mektuplarını, anılannı, el yazmalarını, tanıdıklarının anlattıklarını) toplamalıdır. Oysa Proust yapıtla yazarı kesinlikle birbirinden ayırmak gerektiğini, yapıtı anlamak için yapıtın yalnız başına yeterli olduğunu savunuyordu. Bu kadar çok çalışmanın sonunda, 1910 yılında, Proust artık ne yapacağını biliyordu: Romanın yapısını, düzenini, uyumunu, iç sesini ve en önemlisi de her şeyi hem dıştan bakarak anlatacak, hem de olayların içinde yaşayacak benöyküsel anlatıcı "ben"i bulmuştu. Ancalc yazarla benöyküsel anlatıcının karıştırıldığı, arkasında acımasız bir merakla yazarın arandığı, eleştirinin nesnel bir biçimde yapıtı incelemediği bir dönemde "ben"i anlatmak, hele de "ben"in yazarın adını taşıması beraberinde pek çok tartışmayı ve tehlikeyi getiriyordu. Proust romanını değcrlendirecek eleştirmenlerin çok ilerisindeydi. Bu nedenle kendi döneminde yapıtının önemi sezilecek, ama ancak bir 4. "Ben" kaç eleştirmen tarafından anlaşılacaktır. Daha romanın ilk cildini (Du Cote de chez Stvann, Sıvann'lartn Yakasından) bitirmeden bir yayıncı aramaya başladı. Ancak Proust çok alçakgönüllü, açık yürekfi olduğu için, yayıncıları uyarmadan edemiyor, romanını öyle küçümseyici, öyle bcfirsiz sözcüklerle tanıtıyordu ki, nazik ama olumsuz yanıtlar alıyordu. Bunlardan biri de Nouvellc Revue Française (NRF) dergisinin bağlı olduğu Gallimard vayıneviydi. 1911 yılında burada çalışan Andre Gide Stvann'ların Yakasından'ın el yazmalarını okur, bulduğu bir Fransızca yanlışına takılır. Hep basit bir züppe olarak tanıdığı, pek değer vermediği yazarın kitabını geri çevirir. Daha sonra kendisi, "Bu Nouveîle Revue Françaıse'in en büyı'.k hatası olmuştur, bu konuda da en büyük sorumlu ben olduğum için utanıyorum" demiştir. Grasset yayınevi ise, basım giderlerini karşılaması koşuluyla el yazmalarını hiç okumadan yapıtı yayımlamayı üstlenir. 14 Kasım 1913'te kitap yayımlanır. Aslında Proust bir değil, iki cilt daha yazmayı düşünmektedir, ama yazmaktan bir türlü vazgeçemez. BöyIece Kaytp Zamanın lzinde değişik başlıklar taşıyan yedi ciltten oluşur: I. Stvann'ların Yakasından (Du Câte de chez Stvann, 1913), II. Çıçek Açmtş Genç Kızlartn Gölgesinde (A l'ombre dei jeunes fillea en fleurs, (1919), 111. Guermanle'ların Yakannda (Du Câte de Guermantes, 19201921), IV. Sodom ve Gomor I, II (Sodome et Gmorrhe I, II 19211922), V. Hapıs Kız (La Prısonnıere, 1923), VI. Kayıp Albertıne ya da Kaçak Kız (Albertıne Disparue ya da IM Fugıtive, 1925), VII. bulunmuş Zaman (Le Temps retrouve, 1927). Bu romanların sırayla okunması gerektiğini, yoksa hiçbir şey anlaşılamayacağını da cklemek gerekiyor. Bu romanda bir olay değil, birçok olay bulunmaktadır ve olayların hepsi de aynı derecede önemlidir. Ama temel bir olay, başlıca olay aranırsa bu neler "neler olacağını beklemekten" başka bir şey değildir. Zaman kahramanların bedenlerinin, aşklarının, düşlerinin üzerinde etkisini nasıl gösterecektir? Proust çeşitli izlekleri birlikte örmüştür; bunlar kahramanların yazgılarını etkileyen çocukluk ve aşk, sanat ve ölüm, bellek ve zamandır. Tüm bu izlekleri daha önce de belirttiğimiz gibi, heyecanla, sevecenlikle ve özellikle de ince bir alayla, neredeyse belki de eğlenerek oluşturmuştur. Bu başyapıt bir dönemi özetleyip açıklarken, bir dönemi, modern zamanfarın açılışını da yapar. Yazar tüm bu yitik geçmiş, unutulmuş zamana bcllekle ve yazıyla yeniden egemen olur. Bulunmuş Zaman'da kahraman (ve sonra benöyküsel anlatıcı) uzun uzun anlattığı yaşamına son bir kez bakar ve "Bugüne kadar olan yaşamım bir "eğilim" Daşlığıyla özetlenebilir de, özetlenemez de" diye itiraf eder. Gerçekten de bu yedi ciltlik roman bir yazarın "eğilim"inden başka bir şey değil. Doğal olarak bunu her şeyin birbirine karıştığı yaşamdaki olaylardan, aşklardan, düş kırıklıklarından, imgelemden ayırmak zordur. Romanın kahramanı, çocukluğundan beri yazını sevmiş, yazma düşüyle yaşamıştır. Boşa gittiğini sandığı yılların gerçekte onu hedefine yaklaştırdığını ancak üçbin sayfanın sonunda anlar. Kahraman, benöyküsel anlatıcıya, "ben"e dönüşür ve Proust'un yaşamı sona ererken o kitabını yazmaya başlar. 5. Bir Başyapıt 6. Yedl Ciltlik Roman Stvann ların Yakasından, başlığını taşıyan ilk cilt değişik uzunlukta üç bölümden oluşur: Bu romanda yazar çocukluk dönemini anlatır ve çocukluğun hiç de masumiyet çağı olmadığını gösterir. Proust'tan önce hiçbir yazar çocukluk dönemindeki bir anlatı kahramanın ahlaki, duygusal ve düşünsel gelişimine böylesine önem vermemiştir. Proust ayrımında olmadan, o zaman Fransa'da henüz tanınmayan Freud'ün kuramlarına yaklaşıyordu. Savaş yıllarının yaklaştığı günlerde yayımlanan bu romanın ne kadar değişik olduğunu Proust'un yakın arkadaşları Jean Cocteau, Lucien Daudet ve Italyan bir eleştirmenden başkası ayrımsamadı. Bu eleştirmen uzaK görüşlülüğüyle şöyle yazmıştı: "Bu yazarın ve romanın adını unutmayın. Elli yıl sonra, torunlarınız bu kitabı Stendhal'in Kırmızı ve Sıyah\ ve Parma Manastırı'nm yanında görecekler". Yazar 1914 yılında önce şoförü, sonra sekreteri olan Alfrcd Agostinelli'nin ölümüyle öyle derinden sarsılır ki, romanın ikinci cildinin yayınını ertelcr. Bu arada yeni bir kahraman doğar: Benöyküsel anlatıcının delicesine, hastalık derecesinde aşık olduğu, kıskançlığıyla bunalttığı Albertıne (Hapıs Kız ve Kayıp Albertıne ya da Kaçak Kız'ın kanramanı; Albertine, Albert erkek adının Fransızca'da pek kullanılmayan dişil biçimidir). Bu arada yaptığı hata" J SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle