Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. ı*" zin ilk ögclerinden birıni oluşturuyor. Sennert buna "kamusal davranış' adını veriyor. Benliğin tarihinden, şartlarından ve ihtiyaçlarından anndırılan ve bcllci dc özclliklc bcnliğe mesafe konularak gerçekleştirilen bir eylem. Modern olarak kamusal insan bedeninden bır manken oluşturarak ortaya çıkar, diye yazıyor Sennett ve Foucault'nun beden anlayışı ile modernliğimizi başlatmasını andıran bir kıvraklıkla, bıı bedenin ve konuşma biçiminin (kamusal alanda konuşma ile özel alanda konuşmanın farkının ortaya çıkmasıyla medeniyetin başlatılması tezlerini, burada, hatırlatabiliriz: En güzel örneği de belki Sennett'in de ele almış olduğu Rousseau örneğidir) üzerindeki kodlamaları ve işaretleri gösteriyor. Bedenin bir manken olarak alınmasını ortaya koyan iktidar sadece Batı'da değil, Osmanlı toplumu için de geçerliydı; üstelik hiç de modern olmayan bir tarih içinde ve zatcn Batı'daki eski rejim ile Osmanlı eski rejimi arasında bazı simgesel gelgitleri de bulmamak mümkün değıl. Bu noktada kamu mekânı ile ilgili olan ögeler arasında tiyatro sahnesi geliyor karşımıza: Konuşma giysiler gıbi, sokak ile sahne arasındaki iliskiyi meydana getirirken aynı zamanda da kozmopolit insanlar arasındaki ilişkileri ortaya koyuyor. Görüntü olarak bcden ve konuşmaya ilişkin mevki toplumsal alanının doldurulması sırasında katmanları vücuda getiriyor. Sennett bu durumda görsel ve sözel olanın ilk kamusal ifaue yollarını ortaya çıkarırken, bu ilişkinin simgesel olmadığını da vurgufuyor. Kamusal alan özel alan ile ilişkisi içinde sadece belli bir tarihi anda ortaya çıkmış bir toplumsal ilişkiler ağı değil, aynı zamanda da bir "coğrafya" olarak sunuluyor; yani bir mekâna ait. Batı toplumlarını ilgilendiren bu mekân veya coğrafya; aile ilişkilerini, ocuk olanın vc kadınsının muhakkak ışlanarak, belirlerken; toplumun ve basının örgütlendiği yer olmaktadır. 17. yüzyılın sonunda basın sansür yasasının verdiği serbestlikle, kafelerde ve kulüplerde majeste çevresini telaşa diişürecek taşkınlıklar yapmaya başlamışlardır. Sennett, bu kafelerin ve kulüplerin içinde yaşanan olavları veya adctleri büyük bir ustalıkfa anlatıyor ve okuyucuya zevkli okuma dakikalarında yapılanları imgeleminde yer etmesine olanak sağlıyor. 1694 ve 1695 yılları böyle bir girişimin mümkün olduğu yıllar, çünkü Ingiltere Bankası'nın kurulduğu yıla tekabül ediyor. Amsterdam ve Lyon'da borsanın vücuda getirilmesi uluslararası ticareti canlandırıyor: Kapitalizm eski ilişkileri devrimcileştiriyor. Sadece ticari ilişkilerden ibaret olmayan yeni toplumsal ilişkilerin oluşmasına olanak sağlıyor. Sansürün kaldınlmasından itibaren de kamu alanı önemli ölçüde bir genişleme elde ediyor ve kamuoyuna duyurumu sağlayacak bir "kamu mekânının" oluşturulmasında katkısı olan basının gerekli rolü oynamasını mümkün hale getiriyor. Bu sırada bir başbakanlığın kurulması da parlamentonun ilerlemesi sürecinde önemli bir evreyi gerçekleştiriyor. Bu sayede parlamento iktidara ortak olmaya baslıyor ve söz hakkını kullanıyor. Siyasi bir kamu mekânı, bu şekilde demokrasinin gelişimine katkı sağlıyor: Kahvelerde ve kulüplerde yapılan tartışmalara olanak sağlanıyor. Sennett, 17. yüzyılda vc 18. yüzyılın ilk yarısında kahvelerde cam kenarında kavga etme yasağı olduğunu hatırlatıyor bizlere. Kavgaların ne kadar ateşli yapıldıgına bir kanıt değil mi bu? Kareferin oluşumunu ise tiyatro salonla Kamusal Insanın Cöküsü nnda sahne koltukları olan arisKAMUSAL tokratların sahneINSANIN ÇÖKUSU den indirilmesine vc fuayelerin sadece bir geçıs, alanı değil, aynı zamanda, insanların konuşup, tartıştıkları bir alan rolünü oynadıklanna bağlıyor. Bu arada, Colle'yc görc, sahnenin yüzey olarak biraz aşağısından seyredilmeyc başlanan piyesler "yanılsama" gücünü arttırmış ve oyuncuların sahnede ayakların görülmemesi piyesin etkisini, mesafeyi çoğaltarak, daha güçlü kılmıştır: "Ayaklar yok olduğunda insanlar ölüme daha büyük bir hararetle inanabilirlerdi" divor (s. 110). 18. yüzyılın içinde "işaretıer sisteminin" yaygın olduğu kurumu ise kahvehanc olarak tanıtıyor Sennett. Kafelerde insanlar tartışıyorlardı ve siyasi konular hakkında mevki ve statü yüksekliği gözetmeksizin konuşabiliyorlardı: Bu, belki dc hoşgörünün toplumlarda yerleşmesinde bir evreyui. Aristokratlar daha önce görülmemiş bir ijekildc daha aşağı bir mevkiiden birinın siyasi fikirlerini büvuk bir hoşgörü ile dinlemek zorunJaydı. Sahne ile sokak arasındaki köprü rolünü önce tiyatrolar, daha sonra ise kahveler ve kulüpler olus,turmuştur. Kulüpler ise adı üstünde, daha soyluların gidebildiği ve içcriyc herkesin alınmadtğı özel mekânları ifade etmektedir. Kanvehanelerde (belki buna kıraathane demek daha güzel olacaktır) gazeteler okunmakta vc günün yorumları yapılarak tartışılmaktadır. Kısaca tiyatro, yeni sponsorların sayesinde sahnenin özerkliğine kavuşması üzerine sokak ile toplanma yeri arasındaki ilk köprüyü oluşturduktan sonra, fuayeler (dış fuaye merkez haline gelmeye başlamıştır), kafeler ve kulüpler sayesinde "kamu insanı" meydana çıkmış ve meydanlarda "kendi fikirlerini" haykırmaya başlamıştır; hatta bu fikirler için hayatını tehlikcye atarak kavgaları gerçekleştirse bile. Kahvchaneler enformasyon merkezleriydi. Hatta 18. yüzyıl içinde kahvchane sahipleri kenui basınlarını oluşturmaya başlamıştı. Bu enformasyonlar gazetelerde yayımlanıyor ve kahvelerde tartışılıyordu: 1729'aa kahveler gazeteler üzerinde bir tekel hakkı elde etmek için başvururlar. Sigortacılık bile kahvecilikten başlamıştı: Lloyd's of London şirketi başında Dİr kahveydi (s. 111). Kahvclere ilk gelenler öncelikle "genel kurallan" izliyor, yerlere tükürülüp tükürülemeyeceğini pencere yanında kavga edilip edilcmcyeceğini öğrcniyordu. Keyfine bakan insan diğerleriylc konuşarak enformasyonu sağlayan insan anlamına geliyordu. Enformasyonun tam olarak sağlanması için ise geçici olarak mevki ayrımları askıya alınıyordu. Halbuki daha önceler iki aristokratın dcdikodu enformasyonu yapmak imkanı varkcn aşağı mevkiden birisi daha yüksek mevkiden birine, onun hakkında dedikodu yapamıyordu. Kahvehanelerde yeni bir siyasi kurgu ortaya çıktı: Toplumsal mevki ayrımlannın olamayacağı gerçeğinin tecrübc alanının oluşması. Bir beyefendi kahvehanedc oturmaya karar vermişse diğerlerinin sözlerini kesmeden dinlemek mecburiyeti diye yeni bir ilişki başlıyordu. Kulüplerde ise zengin bir burjuvazinin ve elit kesimin konuşmaları gcçiyordu. Bu dili anlayabilmeK için biraz okumuş olmak gerekiyordu. O bakımdan kulüpler kahvelere gore daha kapalı ve kısıtlı alanlardı; ama neticede özel alanı değil kamu alanını oluşturuyorlardı. Kulüp üycleri yemek yemek için ise kahvelerden çok hanları ve tavcrnaları kullanmaktaydılar. 18. yüzyılın ortalarında Londra'da St. James Parkı, Paris'te Tuilleries Parkı gezinti ve karşılaşma alan" Kamu mekânı ve uygarlık ya da.. Uygarlaşma süreci: S "Sahne ile sokak arasındaki köprü rolünü önce tiyatrolar, daha sonra ise kahveler ve kulüpler oluşturmustur. Kulüpler ise adı üstünde, daha soyluların eidehildiği ve içeriye herkesin alınmadıgı özel mekânları ifade etmektedir. Kahvehanelerde, gazeteler okunmakta ve günün yorumları yapılarak tartışılmaktaydı." CUMHURİYET KİTAP SAYI 378 SAYFA 4