Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. hesaplaşarak, harflerin ve rakamların (yani imlerin) çizgisel değerlerini yeniden üretmesinin yeni bir okuma olduğu görülmeli, diye düşünüyorum. Şiirlere gelince; tam haıku denemez bunlara. Geleneksel haiku ölçülerinin hayli dışındalar, geleneksel kalıbın coğrafyasını, iklimini kullanarak yapılmış kısa bir yolculuk denilebilir olsa olsa. Bu şiirlerin ortaya çtktığı günlerde Coşkun Yerli'nin inanılmaz güzellikteki çevirisinden (yerine başka bir şey koyamadığım için çeviri diyorum) Başo okuyordum ve hemen nemen tüm parçalar, hiç şıir düşünmezken, televizyon seyrederken, yemek yaparken, prova sırasında oyuncularla boğuşurken ya da uzun yürüyüşlerde birdenbire geliverdiler; sağnak gibi. Bir ara kitap, bir küçük kitap olmasını istiyordum ve de öyle oldu. Sonrası, sonrası (varsa) okura kalıyor. Ya daha sonrası? Sevgili Turgay Kantürk, bu ytl çıkan 2 kitabın Öteki Sahne'ye geçelim istersen Yine Ay îçın. . 'de olduğu gibi son derece özel ve özelliklerı olan bir kitap ve sanki hangı kitabından söz etsek, bir doğadan bir de aşktan gıtmenın yolu yok! "Ateş! Anma beni ölüm, adımı, adımın hoyratlığını, yazma o eprimiş kâğıda o kâğıtlar ki, yırtardım eskiden sözcükler yaşamazmış; nasıl da yanıldım! Yanıldım, aşkın dudağı kara, karanın kalbi sen. Bir dua indır dudağıma, dudağın uzağım benim yasağım. Dolaş kanımda! Tannm, nasıl da yanıyor harita!" (s. 36) Sana ağaçların göğe baktığı, gölü öptüğüm yerden soruyorum; kıtaplarında ısrarla aradığın gör'sel'lik neden"> Tezgâhta daha neler var? ••" Turaav Kantürk Ay İçin Küçük Şeyler / Turgay Kantürk Şenol Yorozlu /Sel Yaymcıltk /96 s llk Gibi Son/ Turgay Kanturk/Korsan Yaym/59s "Başkalarımn 'şair' dediği biri": Öteki Sahne / Turgay Kantürk/BDS Yayınlart /69s. Siyah Eşya / lurgay Kantürk /Telos Yayınalık /93 s Sanırım yürek, us ve göz arasındaki ürpertici, üretici savaş bir süre daha sürecek. Bir şey'in (her şey'in) tadını ve tavını bulması gerek. Kötü sunulmuş iyi yemek öyküsünün yinelenmesinde yarar yok, biliyorum. Ama yemeklerin tekrar tekrar ısıtıldığı, aynı masalların durmadan anlatıldığıaldatıldığımız bir ülkede ve her an kötü düşlerden uyanarak yaşıyoruz; herkesin bildiği, kimsenin bilmekten öte gidemediği/ gitmediği/ götürülmediği bir toplum bu. Ben bildiklerimi yapabildiğim alanlarda, ısrarla yapmaya gayret edenlerdenim. Tezeânımda olanlar da böylesi şeyler doğaflıkla; bugünlerde Fransa ve Almanya'da resimleri sergilenen tbrahim Çıftçioğlu'yla Alfabe Meleği'ni tamamlamak üzreyiz. Sanırım sınırlı sayıda basılacak. Yazmakta olduğum, ağır ilerleyen iki kitap daha var. Adları şimdilik Ben; turgay kantürk ve Bu îlk! Şiirler, kimbilir ne zaman bir kitap bütünlüğü oluşturacaklarını bilmediğim, şiirler de sürüyor. Öteki Sahne adlı siirın diier şiirlennden ayrtlan, farklı bir jür Hem uzun boylu bir şıir, hem de erotizmın nehri tasıyor burada. Hakıkatli bir şiir, tek kijilık bir oyun ya da değil gibi... Sanki dünyanın gürültüsüne, sanki dikis tutmayan bir yaranın suçsuzluğuna, sanki aşkın elinae oyuncak olmuş bir gurbetin mprarmış dalgınlıpna yazılmış gibi... Üzerınde ısrarla durulması gereken bir şiir bu Öteki Sahne Beyaz bir gövdeye grı bir kuşun gagasıyla yazılmış gibi Sıkı dur soruyorum sorumu, "Yeniden dokunuyorum gülüne; ses veriyor her yerin./ Âğzın; bir çalgı gibi dolaşıyor içimi. Arpını düşürüyor bir yaşlı melek; müzik susuyor, şiirlere ağlıyoruz./ Gözden çıkardım dizeleri." (s 11) . Şahi ktnı bu kuytuda ağlayan kadtn ? Öteki Sahne'de tüm nesneler yalnız mı? lstersen sen de benı ıncıt' Ya da "Bir cumbadan intihar edecek gibi vuslat! sen gibi hayta! Beni unut! Umutla!" (s 57) Evet uzun ve uzun soluklu bir şiir Öteki Sahne. Kaç dize ve satırdan oluştuğunu saymadım. Satır dedim; çiinkü kimi bölümleri düzyazımsal. Başlarken nasıl ve ne zaman biteceğıni bilmediğim ender şiirlerden. Oysa 100 dizeden oluşan Göl Felaketleri nin serüveni böyle değil. Bir kâğıdın çizgili bir kâğıdın satırlarını birden yüze kadar numaralamış, 100. dizenin sonunda noktayı koyup kalkmıştım. Şiir böyle de yazılabiliyor ey okur! Orda mısın? Erotizm diyorsun da aklıma geldi. geçenlerde MTV'de ne insan sesine ne de insan görüntüsüne yer veren bir klip izledim; Underworld grubunun Rez adlı parçasıydı sanırım. Yalnızca siyah ve beyaz zeminlerde devinen çizgiler vardı ve inanılmaz erotikü. Üstelik söz ettiğin şiir ilk kez bir radyo programında, En Yakın Arkadaşım Şiir adlı programda yayımandı (daha doğrusu tarafımdan seslendirildi). Söyleşinin sonunda; program bitip de stüdyodan çıktığımızda derin bir sessizlik oluşmuştu ve kimse aşktan söz etmiyordu, boş gözlerle duvarlara bakıyorlardı. Bizi dinleyen çiftler sevişiyor muydu? Sanmıyorum; işte bu çok daha erotik bana kahrsa. Şiir kendinden bana hiçbir şey olmayandır. Nesneler değil de özneıer yalnız bu sahnede, benim gibi; dediğin tek kişilik oyun yani! Kuytuda ağlayan kadının kimliğine gelince; eh, Onu da azizim Marki bulsun! Sevgili Turgay Kantürk, üç kitabında da ızledığım htr şey var llk kitabın îlk Gibi Son'a atıflarda bulunuyormuşsun gıbı geldı bana Şaırlerın nedense ılk kıtaplanndan söz etmedıklerı, nerdeyie tnkâr ettiklen yerde sen, ısrarla ılk kıtabına dönüyorsun Acaba şaır ilk kitabınt mı çoğaltıyor? Yani herkes hayatı boyunca o kitabt yeniden mı yaztyor? Senın bıraz da ilk kitabınla hesaplaştığını düşünüyorum; yoksa yantlıyor muyum? "Ummazsın, yorarsın aksamı, yorumlarsın çıkagelir/ llk söyledim bu şarkıyı, gibi sustum, yaza yaza son gelir." {s. 69) • llk kitabımı mı çoğaltıyorum? Sanmam. Çoğaltmak denemez buna. Ama ilk kitabımın gölgesini sonraki tüm kitaplarımda görmek olası. Ilk kitabımın ödüllendirılmesine karşın, yeterince değerlendirilmediği yolunda kimı sözler sarf etmiştim, bir söyleşide. Belki bir intikam bu; bir ucu kendime de uzanan garıp bir eğri ya da llk Gibi Son'u kavramlaştırıyorum gibi geliyor bana. Yazmakta olduğum bir resim yazısına bile sızıvermiş; sonradan fark ettim. Belki de dile jgetirmekten kaçındığım, kendimden bile gizlediğim, görmekten usandığım bir düş! Ilk kitabımla giriştiğim bu hesaplaşmanın ardında yatan gerçeği şimdi açıklıyorum (bu serer sen sıkı dur!); ben başlarken bitirdiğim şiirin/şiirimin satıraralarını yazmak zorunda kalan ve bunları yaz dıkça başkalarımn 'şair' dediği biriyim, tüm benzerlerim gibi. Kısaca böyle! Burda büyük diye nitelediğim ya da nitelediğimiz şairleri örneklemek isterdim, ama kendimi o kata koyduğum söylenecek! Hoş yine de söylenecek; biz yazaduralım... Boş ver! Her ıkı kıtahında da tasanmcı Sa' J SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 370