07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Rasgele", "Göç Edecek Yer Kalmadı", "Doğal Yaşamdan Teneke Uygarlığına" " îlk kitabım geç yayınlamış biriydim ve az yazan biri olarak tanınırdım hoş ben de öyle olduğuna inandırmıştım kendimi, on yıllık bir çalışmantn ürünüydü 'îlk GibiSon'. Santrtm 'Siyah Eşya'da yer alan şiirler de 93'ün başında hazırdı. Tümü ilk kitap sonrası yazümıştır. İlk GibiSon'a almadığıtn birçok ilk dönem şiirimi bu kitabın yeni baskısına eklemeyi düşünüyorum. Enikonu çekinerek yayımladığım bir kitap oldu SiyahEşya; erken diye düşünüyordum o zaman. îlk ve ikinci kitap arasındaki farklıltkların, şiirimdeki arayış ve yatak değişiminin, dilyolculuğumun doğru anlaşuması ve doğru adlandınlmasıydı derdim. Çoğunluğun olmasa da birilerinin doğru anladığını sanıyorum ya da böyle düşünmek avutuyor beni. Oysa bugün geriye dönüp baktığımda. onyedi yıldır aralıklana da olsa şiir yaytmlayan ve daha da uzun bir zamandır şiirle uğraşan ben, üretimimin yani kurtuluşumun yazmakla bitmediğini anladım. Suçuma ortak arayan ben, dahafazla bekleyemezdim" diyen Turgay Kantürk, Geçen kastm avında iki yeni kitabıyla geldi okurların karştsına. Önümüzdeki aylar içinde de yeni bir kitabı yayımlanacak. Kantürk leşiiriüzerine konuştuk. Dört yazarımız da Kantürk'ün şiirini değerlendirdiler. Bm kitaplı günlerl... TURHAN GÜNAY Raiff Ertem'den Avcılık Ustüne Trabzon'a gidilirdi. Yüklerin çoğu gemiyle tasınırdı. Yol, şarampol, köprü, şu bu gerekmezdi. Ama gemi yapım tezgâhlannı söktük. Gemi yolculuklarını kaldırdık. Demiryolu politikasını eözden düşürdük. Ikisini de söndürdük. Elli yıldır varsa yoksa karayolu. Karayolu yapıımasın olur mu? Ama onu iki yaparsan, öbürlerini dört yapmayı sürdürmeliydik. Milyonlarca kilometrelcare toprak yola gidiyor. Almanya'da bir tarım bakanı çok otoyolu yapılmasına karşı çıktı, sözünü dinlemediler, görevini bıraktı. Delirmiş gibi karayolu yapıyorlar. Biz onlardan beteriz. Buğday tarlalannda üstüne otomobil fabrikaları kuruluyor; kârı bizden çok yabancıların olan fabrikalar. Kaç yıldır tren, vagon yapan fabrikaları da kapattık. Kapattık da ne oldu, karayollarında boyna kaza oluyor. Bugün 25, yann 30 ölü. "Eee, trafik canavarı, ne yapalım?" deyip oturuyoruz. Kanıksadık. Bir yılda 16 bin insanın gittiği biliniyor. Koca Kurtuluş Savaşı'nda ölenden çok. ÎstanbulAnkara arasını dört saatte alacak tren için tünel açılacaktı, elimizin ucuyla tutuyoruz, Bolu'da kaldı. Karayolu için gereken tünel ise ya bitti, va bitiyor. Bir de yalan atmışlar: "Tren yolunun ucu komünist sisteme çıkar. Karayolu liberal ekonomi yoludur... Otobüs, kamyon, minibüs, taksi, küçük binek otomobilleri, para olarak bile dünyaları alıp götürüyor. Kasası şuna, lastiği buna; yağı, yakıtı para yutuyor; Türkiye kazancıru bunlara yatınyor. tki günlük, üç günlük bayram tatili yetmiyor, birer hafta, onar gün binip binip, aklını yitirmiş deliler gibi sürüyoruz. Ondan sonra haberlere kulak ver, kaç ölü, kaç ağır yaralı? Çok acı var bu yazılarda. Raif Bey için duyariı insan dedim. Doğa betimlemeleri ne kadar güzel. Ona teşekkür ederim, bu yazıları sanki beni sevindirmek için yazıyor. Yurt güzelliklerini gösteriyor. Çatalca'da Topuklu çeşmesine gidiyor. Orda şiir şenliği başlatılmasına öncülük ediyor. Şairleri, yazarlan topluyor. Henüz beni ça Çocuklarımızdan ödünç aldıöımız bu topraklara geldığimizde otu da ormanı da tamdı. Şimdi çoğu yeri kel. Topraklar kucak kucak denizlere, göllere, sellere gidiyor. Çok sürmeyecek yakında Dİze de göç düşecek. Ama nereye; başka göç edecek yer yoook! Raif Bey yazılarla, kitaplarla bizi uyarıyor. Ah, onu bir anlasak! FAKİR BAYKURT R aif Ertem'in Cumhuriyet'te "Rasgele" başlığı altında çıkan yazılannın tiryakisiyim. Bir de Sadullah Usumi'nin çiîtçilik sorunları üstüne yazılannın. Bu lcadar mı; öbür yazarlan okumuyor muyum? Demem o değil. Fırsat olursa Usumi'nin yazılanna sonra girerim. Bu yazıda Raif Ertem'in kitaplan üstünde durmak istiyorum. Küçük oylumlar içinde, her hafta bir yazı. Eskiden spor sayfasında çıkardı. Daha önce Dergi'ye korlardı. Şimdi gazetenin arka sayfasına geçti. Sözcükleri yan yana, alt alta sıralıyor. Kımi zaman cümle, paragraf yapmıyor. Şiir gibi yazılar. Raif Ertem bir türkücü, bitip gidene ağıt yakıyor. Bitmeye yüz tutana dıkkat çekiyor. O yüzden kimi motifleri, sözcükleri yineliyor. Türküler, ağıtlar yinelemez mi? Bir dizeyi alıp ele, dönüp dönüp söylemez mi? Kaçınmadan, çekinmeden yineliyor. Cemal Süreya onun için yazdığı yazıda, "dipte bir şair var" demişti. Doğa şarkıları, kır türküleri söylüyor. Duyarlı bir insan. Bir doğa dostu, içimizden bir bilge. Okura tepeden bakmayan, çay içerken fısıldar gibi, alçakgönüllü bir yazış biçimi, daha doğrusu biçemi var. Raif Bey bu yazıları ucun ucun kitap yapıyor. Gazetede okuduklarımızı seçip koyuyor. Üç oldu kitap sayısı: "Rasgele 1. Av Insanları, Av Olayları" 1987 basımı, 57 yazı, 168 sayfa, sanırım kendi yayını. "Rasgele 2, Göç Edecek Yer Kalmadı" 1990, Öygarlık Yayınları, 61 yazı, 144 sayfa.,. Üçüncüsü de "Doğal Yaşamdan Teneke Uygarlığına" adını taşıyor; 1996, Çağdaş Yayınları, 220 sayfa, 97 yazı. Duyariı bir huean Üstünde yaşadığımız yurt Haber vermek istiyorum, bunları daha çok insan okusun. Bir yangın var gözümüzün önünde, üstünde yaşadığımız yurt gidiyor, doğa yoK oluyor. Toplanıp söndürelim; bizi birbirimizden koparan incir çekirdeğini doldurmaz nedenleri bir yana atıp bu yangını söndiirecek kadar çoğala lım. Avcıların bildiğini biz kıra açılmayanlar nerden bileceğiz; bütün dünyada, ama özellikle yurdıımuzda doğal yaşam teneke uygarlığına dönüyor. Raif Ertem bıkmadan usanmadan yazıyor. Kaleminin ucupu hep aynı yere basıyor. Kimi zaman umu dunu yitirip kırılıyor. Nı çin kırılmasın? Bir halkın yurdu, doğası yok oluyor. Kimşe ayırdında değil sanki. Üç yanı denizlene çevrili bir yurt. Eskiden gemiyle Istanbul'dan lzmir'e, 370 KtTAP Imtiyaz sahibi: Berin Nadi oBasan ve Yayan: Yeni Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. > cenel Yayın Yönetmeni orhan Erinç^'Cenel Yayın Koordinatöru: Hikmet Çetlnkaya < Yazıişleri Müdürleri: Ibrahim Yıldız (Sorumlu) , Dlnç Tayanç 0 Yayın Yönetmeni: Turhan Cünay o Grafik Yönetmen: Dllek llkorur OReklam. MedyaC CUMHURİYET ğırmadı, belki bir gün sıram gelir. Erdal Atabek'le Trakya'da sakarmeke avına çıkıyor. Pır edip havalanan kuşa nişan alıyor, sıkacak, ama hayır sıkmıyor. Gönlü el vermiyor. Onun derdi av değil sanki. Ne güzel eğitim yazıları bunlar. OKUI kitaplarına almalı, üstünde ders yapmalı; bu yazılarla çocuklara sadece dil değil, doğa eğitimi vermeli. Ege'nin kıyı köylerinde yaşanan kıyımı anlatıyor. Şalcran köyünü anlatan küçük yazısı sanki bir toplumbilim kitabı. Kimi zaman usta çizerlerin küçücük bir dörtgene bir kitaplık konuyu sığdırması gibi yoğun bir anlatımı var. Şakran onun kendi köyü zaten. Çok değil, 100 yıl bile tutmayan bir zaman önce yukarda, dağda idi. Hayvancılık yapardı. Yağ, peynir verir, buğday alırdı. Sonra düze geldi, tarla tarı" mına başladı. Ama malcmğı boşlamadı. Gene yağ, peynir yapıyor, yünden, kıldan, deriden yararlanıyordu. Bugün dağdan da, düzden de çekilip kıyıya indi: Yukarı Şakran, Aşağı Şakran, Yeni Şakran adlan türedi. ÎzmirÇanakkale yolu ordan geçer. Yoldan başka her şeye benzeyen, takır tukur bir şerit. Yandan çoğu tek gidiş geliş. Kaza üstüne kaza. Izmir bir başbakan çıkarmadı ki, karayolları geliştirilsin. En çok kaza olan yollardan. Ilhami Soysal'ı yiyen. Raif Bey onu acıyla anıyor. Sayfalar arasında dostlara rastlıyoruz; hemşerim diye Tarık Dursun K.'yi anıyor. Askerliği bitince Uğur Mumcu'yu görmüş, onu anıyor. Ama biz Şakran'da kalalım. O yolun iki yanına kahveleri, onarım evlerini, dükkânları dizdiler. Çobanlık, çiftçilik yapan babaların oğulları çıraklık, garsonluk yapıyor. Yiyecek ekmek dışardan, et dışardan geliyor. Küçücük bir yazının içinde Türkiye nin durumu... Şakran'ın durumu Türkiye'nin durumu. Türkiye dünyada kendine yeten yedi ülkeden biriyken şimdi ekmeklik buğdayı, yemeklik eti dışardan alıyor. Böyle uyanyor, ağıt gibi yazılarla sitemli sitemli uyarıyor bizi. Ama anlayan biri gelsin. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna kâr etmez. Avcıhğı anlatır gibi başlayıp en önemli yaraya parmak basıyor. Dikkatle incelersen, yetmişten çok ikilimi olan dünya güzeli bir yurdu nasıl kötü kullandığımızı, nerdeyse elden çıkardığımızı acıyla vurgulayan bu yazıları yolculuklarda yanıma alıyor, açıp üçer beşer okuyorum. Baktım olmuyor, Cumhuriyet'te çıkan, kitaplaşmayan yazıları da kesmeye başladım. Dedim ya tiryakisiyim. Raif Bey, "Göç edecek yer kalmadı!" diyor. Elimizdeki toprakları çöle çeviriyoruz. Yarım saat yağmur yağsa Istanbul, tzmir, Antalya sele gidiyor, neden? Hiç düşünen yok neden? Raif Bey uyarıyor: "Nereye göçelim, başka yer yok!" Çocuklarımızdan ödünç aldığımız bu topraklara geldiğimizde otu da ormanı da tamdı. Şimdi çoğu yeri kel. Topraklar kucak kucak denizlere, göllere, sellere gidiyor. Çok sürmeyecek yakında bize de göç düşecek. Ama nereye; başka cöç edecek yer yoook! Raif Bey ya zılarla, kitaplarla bizi uyarıyor. Ah, onu bir anlasak! • Rasgele Av Insanları Av Olayları / Raif Ertem / Çağdaş Yayınları / 16H ı Doğal Yaşamdan Teneke Uygarlığına / Raif Ertem / Çağdaş Yayınları / 221 s. SAYFA 3 K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle