Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tünde sevişir. Erkek peri, bu utanmazlığa kızıp, yaşlı kocanın gözlerini iyileştirir. Suçüstü yakalanan Kadınsa dışi perinın verdiği esinle, bu işi kocasının gözünü iyileştirmek için yaptığını söyler. Decameron'da 8. günün birinci öyküsü ile Canterbury'dc Gemicinin Hikâyesi, 9. günün altıncı öyküsü ile Kâhyanın Öyküsü, 10. günün beşinci öyküsü ile Toprak Ağasının Hikâyesi, aynı günün onuncu öyküsü ile Universitelinin Hikâyesi aynı günün öyküsü ile Üniversitelinin Hikâyesi aym konuları, değişik ayrıntılarla işler. Bu öykülerden son andığım, kadının sabnnın denenmesi, bir kadının mutluluğunun sırrının sabır oluşu teması, bizde değişik biçimiyle masallardan birinde de yer alır. Ancak kahramanların sınıfsal yapısı değişiktir. Öykülerde bir soylu, yoksul bir kızla evlenir ve onun dayanma gücünü dener. Kızın geldiği sınıf gereği direnci doğaldır. Bizim masalımızdaysa, bir soylunun kızı, şımarıklığı sonucu bir yoksul ile evlendırilir. Yoksul kılığına giren soylu, kıza yoksulluğu tanıtarak onu eğitir. Decameron'da yer alan öykülcrle, Türk masal ve halk öykülerinin akrabalığı bu kadar değil. Istemediği, halktan bir kızla evlenip, ona gerçekten eşi olması için "benden bir oğlun olsun, atının da bir tayı olsun aygırımdan" koşulunu ileri süren ve çekip giden padişah masahnı anımsarsınız. Dünya Güzeli adlı bu masalı Umit Kaftancıoğlu yeniden yazmıştı. Bu maşalı benzer çizgilerle Decameron'da (LJçüncü Günün, 9. Öyküsü) buluruz. Gebe olduğuna inandırılan Calandrino'nun Öyküsü (Dokuzuncu gün, 2. öykü), Binbir Gece Masalları'ndaki Yellenenlerin Şahı (12. Cilt) masalına benzer. Binbir Gece Masalları ile bizim masal ve öykülerimizin benzer yanlarını göstermek, kaynaklann yakın ve ortalc coğrafyası yüzünden gereksiz. Decameron, Canterbury Ilikâyeleri ve Binbir Gece Masalları ortak özellikler gösterse de, istif, anlatım ve bakış açıları bakımından birbirlerine benzemezler. Decameron'un önsüzünde, yazar,bu öyküleri "sevdalı kâdınların avunması için" yazdığını açıklar. Dileyenin, diledıği öyküyü okuyabilmesi için, bölüm başlarına öykülerin özetlerini koyar. Dönemin edebiyat dili Latince yerine halk dili îtalyanca'yı kullanan Giovanni Boccaccio, geçerli ve iki yüzlü ahlak kurallarıyla alay eder. Kulîandığı sözcüklerin, özellikle aşkla ilgili olanlarının, kâdınların kullandığı sözcükler olduğunu savunur. Evlilikdışı bir çocuk olan Boccaccio'nun, kural tanımazlığında, kuşkusuz kendi doğumunun kural dışılığının payı vardır. Boccaccio, çağının ilerisinde bir yazar olarak, dinde hoşgörüyü de savunur. Museviliğin, Hıristiyanbğın ve îslamhğın birbirinden üstün sayılmamasmı, bir masalla kanıtlar. Bu masalın döneminde ve döneminden sonra etkili olduğunu, 16. Yüzyılda sapkınlıkla suçlanan bir değirmencinin savunmasında görürüz. Engizisyonun yargıladığı îtalyan değirmenci Domenico Scandella, inançlarının kaynaklarından biri olarak bu öyküyü anlatır. Mahkemede andığı kitap da Decameron'dur. Gerçi Decameron, kendini kanıt gosteren köylüyü ölüm cezasına çarpılmaktan kurtaramaz. (Ayrıntı için bakın Peynir ve Kurtlar, Carlo Ginzburg, Metis Yayınları). Ama, Boccaccio'nun 14., Menoccio takma adlı değirmencinin 16. Yüzyılda inançların değer olarak denkliği konusunda vardığı yargı, inanç kavgalarının yapıldığı günümüze örnek olacak niteliktedir. Boccaccio'nun Decameron'u, Rekin Teksoy'un, duru ve esprili anlatımıyla CUMHURİYET KİTAP SAYI 364 okunmast kolay bir kıtap. Kıtabın genel kurgusu çapkınca öykülerin arasına duygulu a^k ^iirleri yerleştirmiş. Bu, belki de aşkın iki ayn yüzünün yansıması diye yorumlanmalı. Kitabın girişinde, Rekin I'eksoy'un öhceki çevirilerle ve kitabın yazarıyla ilgili açıklamaları, kitabı bütünlüyor. Boccaccio'nun yazdığı giriş ise dönemiyle ilgili önemli bir belgesel. Canterbury Hikâyeleri de, çevirmeni Nazmi Ağıl'ın önsözüyle bütünlenmiş. Yazar ve dönemiyle ilgili bilgilerle her öykünün sonundaki dipnotları okur için iyi bir kaynak. Nazmi Ağıl, büyük bölümü manzum olan öyküleri, aslının güzelliğinde çevirebilmek için epey uğraşmış. Kimi zaman,bizim edebiyatımızdan ödünçler almış. Örneğin Orhan Veli'nin Masal şiirinin "Çocuk gönlüm kaygılardan azade" dizesi, Silahtar'ın Hıkâyesi'nin bir yerine yerleşivermiş. Sayfa 481 'e. Tamamlanamamış bir kitap olan Canterbury Hikâyeleri, öykülerin birbirine bağlanışlarındaki anlatımlar, fiziksel portrelerin çizimleri ve öyküleri anlatanların atıştırmalanyla günümü/: anlatımına daha yakın. Ancak dine ve kadına bakış açısı bakımın dan Decameron'dan daha tutucu. Kâdınların hakları üstüne konuşan tek kahraman Bath'lı kadının, kimliöi bile buna kanıt. Kadın, yaptığı cvlilik sayısıyla övunürken, savunmasını Kutsal kitabın "çoğalın" emrine bağlıyor. Ve cinsellikten, kadınları biraz da küçük düşürücü bir tavırla söz ediyor. Din konusunda da, özellikle Yahudiler'in küçük bir Hıristiyan çocuğunu öldürdüğü öyküde ya da tümüyle vaiz olan öyküde görüleccği gibi tck önem verdiği dinin Hıristiyanlık olduğunu vurguluyor. Bu tutumu dönemine ve saray görevlisi olarak geçen yaşamına uygun. Kahramanlarının anlatımının canlılığı, insan doğasının, yüzyıllarla değişmeyen ve gelişmeyen yanlarını ve zayıflıklarını yansıtıyor. Binbir Gece Masalları, andığımız kitaplann en eski tarihlisi. Gerçekle fantazyanın, şiirle gerçeğin, erotizmle ahlak derslerinin ve mizahın her türünün ustaca iç içe geçtiği bu kitap, derlenip yazılmasından yüzyıllar sonra da önemini koruyor. Çevirmeni Alim Şerif Onaran, dil tadını, şiirselliği ve ironiyi korumak için büvük çaba vermiş. Binbir Gece Masalları, derlenip va7il dığı Müslüman coğrafyanın bakış açısını taşıyor. Elbet, laik değil, Hoşgörülü de. Ancak, çeşitli dönemlerden derlenmiş olması dinsel yasakların dışında ayrıntılara, örneğin içkiler, uyuşturucular vc cşcinsellik yer vermesini sağlami!;. Kimi zaman Harun el Rcşit, vezir Cafer Bermeki gibi gerçek tarihi kişilerın yer aldığı bu masallar şıirmizaherotizm üçlüsünün dengesiyle taze. Alttan alta insanların bağlılığının cinsiyetlerine değil, kişiliklerine Dağlı olduğunu savunan yanıyla da insancıl. Bu üç önemli temel eser, yapıları vc öyküleriyle, biri anıldığında ötekıni anımsatan kitaplar. Yüzyıllar öncesini aplatırken, tek bir şeyi vurguluvorlar: Öykülerin yasalardan ve devletlerden daha uzun ömürlü olduğunu. • * Decameron/ Giovanni boccaccio/ Çevıren Rekin Teksoy/ Oğlak Yayınları/ 719 s. * Canterbury Hikâyeleri/ Geoffrey Chaucer/ Çevıren Nazmi Ağıl/ Yapı Kredı Yayınları/ Kâztm Taşkent Klasık Yapıtlar Dızısi/ 642 s Binbir Gece Masalları/ Çevıren Alım Şerif Onaran/ AFA Yayınları/ 16 HflP Yazarın Özgün Anlatımı canterbury Hikâyeleri, dizl öyküier Içlnde, düzertdışına çıkmamaya dlkkat eder a görünen bir yapıttır. Hac yolculuuundakl yolcular. zamanın Ivl gecmesl Içln öykü aniatırken, dinsel meseller de anlatırtar. Ancak, kendlleriyie İlgili verdlklert bllglier, dönemin ve ahlak anlayışının çürümüslügünü sergller. Ceoffrey Chaucer in bilinmeyen bir ressam tarafından yapılmış portresl. SAYFA 5