Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Decameron, Canterbury Hikâyeleri, Binbir Gece Masalları Akraba Övküler Kapak konusunun devamı. «•" Binbir Gece Oyküleri'nin Prof. Dr. Alim Şerif Onaran'ca Fransızca'dan çevrilip AFA Yayınları'nca yayımlanan 16 cildi (1992), Decameron'un ttalyanca'dan eksiksiz tam metin olarak Rekin Teksoy tarafından çevrilen ve Oğlak Yayınlarfnın bastığı cildin yanınüa ycr alıyor artık. Decameron'un baskı tarihi, 1996. Canterbury 1 likâycleri'ni ise Nazmi Ağıl manzum olarak çevirdi İngilizce'den, Yapı Kredi Yayınları'mn Kâzım Taşkent Klasik Yapıtîar dizisi arasındaki yerini 1994 sonunda aldı. Dünya edebiyatının bu üç temel eserini, benzer ve zıt özelliklerini vurgulamaya çahşarak tanıtmayı, eserlerin yapısına uygun buldum. Binbir Gece Masalları, Canterbury Hikâyeleri ve Decameron, çerçeve bir öykü içinde yer alan öykülerden oluşur. Binbir Gece'de öyküleri Şehrazat anlatır gibi görünürse de, öykü kahramanlarının anlattığı iç öykülerle anlatıcı sayısı artar. Bu kişilerin kişilik ve sınıf farkları öykülerin anlatım çeşitliliğini sağlar. Öykülerih kısa, uzun, eğlendirici ya da ders verici oluşunu ise çoğunlukıa masalı dinleycn kişiler, Şehrazat'ın eşi ya da kızkardeşi belirler. Decameron'un anlatıcılan on kişidir. Her gün anlatılacak öykülerin temasını, o günün yöneticisi belirler. Canterbury Hikâyeleri'nin anlatıcılan da değişik kişilerdir. Anlatıcılar öykülerini kendi kişilik yapılarına göre ve çoğunlukla gruplarındaki bir başka kişiye sataşmak için seçerler. Üç kitabın da öykülerinin üzerine ölümün gölgesi düşer. Şehrazat, Binbir Gece Masalları'nı, ölümünü geciktirmek ve kadınları eşi Şehriyar'ın gözünde temize çıkarmak için anlatır. Şehriyar'ın anlatılanlardan sıkılması, cellatın çağrılmasına yetecektir. Bu yüzden, nıasaüardaki olağanüstü öğeler, abartılı, mizah ögeleri dramatik bir anlam kazanır. Binbir Gece Masalları'nın bir başka özelliği ise erotik yanıdır. Kimi za Ölümiin Gölgesindekl Öyküler Boccacclo, Andrea del Castagnonun fresk calışmasından bir ayrıntı Decameron. Binbir Gece İle ölüm ve erotizm ögelerlyie keslşir. Ülkede amansız bir veba salgını vardır öyku anlatıcılan, hem hastalıktan hem hastalığın yarattığı zor koşullardan kaçmayı denemlslerdlr. man alayla kimi zaman şiirle dengelenen bu öge, hem yatak odasında sevişmelerin hemen ardından anlatılan bu masalların, zamanla ve mekanla uyu mundan doğmakta hem de, aldatılmanın kırgınlığıyla yaralı bir erkeğe, bedensel aşkın güzelliklerini anımsatma amacını gütmektedir. Decameron, Binbir Gece ile ölüm ve erotizm ögeleriyle kesişir. Ulkede amansız bir veba salgını vardır. Öykü anlatıcılan, hem hastalıktan hem hastalığın yarattığı zor koşullardan kaçmayı denemişlcrdir. Erotizm, ince bir alayla ölüme karşı yaşamı savunur. Boccaccio, öykü kişilerini ve öykülerini varolan ahlakın iki yüzlülüğünü vurgulamak için seçer. Canterbury Hikâyeleri, bu dizi öyküler içinde, düzendışına çıkmamaya dikkatli gibi görünen bir yapıttır. Hac yolculuğundaki yolcular, zamanın iyi geçmesi için öyküler anlatırken, dinsel meseller de anlatırlar. Ancak, kendileriyle ilgili verdikleri bilgiler, dönemin ve ahlak anlayışının çürümüşlüğünü sergiler. Bu öykülerc hem anlattıkları olaylardan hem dc amaçladıkları hac yerinden yansır ölümün gölgesi. Canterbury Piskoposu Thomas Becket, Kral II. Henry tarafından, kilisede öldürtülmüştür. 1170 yılında bu olay, kralın reform hareketi ve derebeylerinin muhalefetini engelleme çabaları sonucundaki çatışmadan doğmuş, Kral, eski dostunu öıdürdüğü için açıkça özür dilemiş, Becket din şerıidi sayîlmıştır. Chaucer, öykülerinin odaöına Canterbury'i yerleştirerek, tarihsel olaylara da göndermeler yapmaktadır. Decameron, Canterbury Hikâyeleri ve Binbir Gece Masallarf nda benzer temaların ya da akraba öykülerin yer aldığından söz etmiştik. Decameron'daki öykülerin kaynakları ya da daha sonra Akraba Oyküler Binbir Gece Masalları, kltapların en eskl tarlhllsl Cerçekle fantazyanın, şllrle gerçegln, erotizmle ahlak derslerlnln ve mlzahın her türünün ustaca lc lce geçtlğl bu kltap, derlenlp yazılmasından yüzyıllar sonra da önemlnl koruyor. kullanıldığı yerler, Rekin Teksoy'un titiz notlarında belirtilmiş. Ben bu tür ayrıntılara girmeden aynı öykünün kişilik ve ulusu farklı yazarların anlatımıyla değişiminden örnekler vermek istiyorum. Yapacağım sıralamada, temel olarak, öykülerin Decameron'daki sıralanışını kullanacağım. On günün öyküsü olan Decameron'da îkinci günün yedinci öyküsünü Panfilo anlatır. Öykülerin üç erkek anlatıcısından biri olan Panfilo nun öyküsü şöyle: "Babil sultanı kızlarından birini Garbo kralına verir. Kocasının yanına gitmekte olan kız dört yıl boyunca değişik yerlerde çeşitli nedenlerle dokuz erkeğin elinden geçer. Sonunda, kızoğlankız diye babasına gönderilince, yine Garbo kralına varır. "Boccaccio'nun, tçindekiler bölümüne kendi yaptığı özet, öykünün ana hatlarını veriyor, öykünün temel sürükleyicisi olan olay, artarda yaşanan deniz kazaları. Öykünün çapkın dersi ise: "Öpülmekle dudak eskimez, ay gibi yeniden doğar". Canterbury Hikâyeleri'ndc Avukat'ın anlattığı öykünün de temel çerçevesi, bu öyküyle benzerlikler gösteriyor. Suriye Sultanı güzelliğini auyduğu Costance'ye aşık olur. Constance, Roma kralının kızıdır ve Hıristiyan'dır. Suriye Sultanıysa Müslüman, Sultan, duyduğu aşk yüzünden din değiştirir. Ancak annesi, düğün günü oglunu ve tüm din değiştirenleri zehirleyip, Constance'yi bir sandalla denize bıraktırır. Constance, raslantıyla kurtulur, bir Ingiliz kralı ile evlenir. Bir yolculukta deniz kazası geçirir. Ülkesinden uzak yasamak zorunda kalır. Ve inancının sağlanuığı sonucu, namusuna halel gelmeden, eşine ve babasına kavuşur. Bu iki öykü arasında yalnızca bir tema benzerliği vardır. Ama bütünüyle birbirine benzeyen konuların farklı işlenişi de görülür bu iki kitap arasında. Yedinci günün dokuzuncu öyküsünde, kadının biri aşığını bağlılığına inandırmak için kocasının gözü önünde onunla sevişmeyi kabul eder. Kocasını da bu görüntüyü bahçedcki ağacın yarattığına inandırır. Günümüzün pek yaygın olan fıkrası "demek oradan öyle görünüyor"u anımsatan bu öykü, Canterbury Hikâyeleri'nde Tüccarın Hikâyesi olarak karşımıza çıkar. ülayı, işe karışan periler çözümlcr. Kocanın gözleri görmemektedir. Karısı aşığıyla ağacın üs' J CUMHURİYET KİTAP SAYI 364 SAYFA 4