18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nın duruk değil, devingen bir nitclik taşıdığını göstcrir. Nasreddin Hoca fıkraları, zaman açısından da çeşitlilik gösterir. Fıkralar çokluk çok kısa bir zaman dilimini kapsar. özellikle sorııyanıt eksenli fıkrafar birkaç dakikahk zaman diliminde olup biter. Kimi fıkralarda da günler, haftalar, aylar, yıllar fıkranın zaman boyutunu belirler. Durum/olayla ilgili olarak da zaman belirlemeleri gündeme gelir; çokluk gündüz, bazen gece, kimi durumlarda yaz, kış, bahar gibi mevsimler fıkranın içeriğine en uygun zaman olmaktadır. Nasreddin Hoca fıkralarının geçtiği mekânlar, özellikle sonradan katılan fıkrajarla daha da çeşitlilik kazanmıştır: Ülke, şehir, kasaba, köy, mahalle, sokak, pazar yeri, çarşı, mezarlık, cami, dükkân, haman, mahkeme, dafi, orman, su başı (göl, dere), bahçe, tarla vd. Nasreddin 1 loca fıkralarında zengin bir kişi kadrosuyla da karşılaşırız. Bunların başında Nasreddin Hoca ve ailesi (karısı, çucukları, annesi, kaynanası) gelir. Fıkralarda çeşitli meslekJerden insanlar (bostancı, avcı, kadı, imam, vaiz, papaz, berber, subaşı...), yöneticiler (özellikle Timur, Sultan AJceddin), misafir, mollası Imad, sipahi, hırsız, adı sanı belirtilmeyenl'er... boy göstcrir. (6) ni anlatmak istiyorum. Nasreddin Hoca fıkraları, genel çizgilcriyle insaninsan, insantoplum, insandoğa ilişkilcrini konu edinmektedir: Doğumdan ölüme, sevgiden öfkeye, dostluktan düşmanhğa, çalışmaktan tembellige, hoşgörüden acımasızlı&a, akıllılıktan aptallığa, paylaşmaktan bencilliğe ve çıkarcılığa, adaletten zulme, zenginlikten yoksulluğa, uyarmaktan ve eğitmekten aşağılamaya, evlilikten boşanmaya, gerçckçilikten düş kurmaya, yönetmekten yönetilmeye, cömertlikten cimriliĞe, günahtan sevaba, sorumluluktan boşvermişliğe, tutumluluktan savurganlığa, düzendcn savrukluğa, yerlilikten gurbete, kalabalıktan yalnızlığa, memnuniyetten hoşnutsuzluğa, sevinçten acıya, yüreklilikten korkaklığa, dürüstlükten ikiyüzlülüg'e, mutluluktan mutsuzluğa, gençlikten yaşlılığa... însan yaşamını kuşatan çeşitli alanlar, fıkralara yansımıştır. Nasreddin Hoca'nın dünyaya, yaşama, insanlara, eşyaya, doğaya bakışı genelde yararcıdır, akılcıdır. Ona göre: Yaşam, kutsaldır; dünya, insanın yaşama ortamıdır. Dünya, insanla bir değcr ve anlam kazanmaktadır. Her insanın bu dünyada insanca yaşama hakkı vardır. Gerek toplum gerek doğal çevre insana mutlu bir yaşam sürmesi için var olmuştur. Nasreddin Hoca genelde hoşgörülü ve sevecen bir yaklaşım içindedir. Acımasız, kırıcı, alaycı, ahlakdışı tutumlar takındığı da olur. Fıkralarından düz anlamlamayla Hoca'nın yaşamı ciddiye almadığı, her olay/durum karşısında işi şakaya, alaya vurduğu da ileri sürülebılir. Ancak bu, doğru bir de ğerlendirme olamaz. Nasreddin Hoca'nın her fıkrasından yaşama ilişkin bir bilgi, görüş, uyarı çıkarılabilir. Bu anlatııarı fıkra yapan da nüktedir. Nükte, yaşamdaki do£ruları, yanlışları, terslikleri, olağanlıkları, olağandışılıkları yumuşatıp sevimlileştirirken, fıkranın derin yapısındaki ileti de yaşamı insanca bir uumma getirmeyi öngörmcktedir. insanca yaşamak, Nasreddin Hoca'nın (halkın) temel ülküsüdür: Hiç kimseye yük olmadan, haklarını bilerek ve koruyarak, dostlukları önemseyerek, acıyı da sevinci de paylaşarak, doğruları savunarak, yanlışlıkları düzelterek, güzellikleri geliştirerek, orta halli bir nisan olarak yaşamak... Nasreddin Hoca'nın insan tasarımı da yalındır; dahası bütüncül bir görünüm sergiler: tnsan, doğrularıyla yanlışlarıyla, güzellikleriylc çirkinlikleriyle insandır. Ezbere yaşamaya, toplumsal kurumlarca dayatılan kural ve koşullara göre yaşamaya tepki duyar. Kendisini ve çevresini bilgiyle, görgüyle, sezgiyle ve akılla giizelleştirmek ister. Yardımsever, coşkulu, dışadönük, seveccndir... Dogal ve toplumsal çevresiyle ııyum içinde bütünleşme amacındadır... Nasreddin Hoca'nın toplum görüşü de ayrımcı değil, bütünleştiricidir. O da, toplumun bireylerden oluşan bir bütün olduğunun farkındadır. Kurumlarıyla, kurallarıyla dayatmacı bir topluma tepki duyar; onun özlemi, anıacı ilişkiferi düzenleyen, dengeleri gözeten, insanları mutlu etmeyi amaçlayan bir toplum düzenidir... Nasreddin Hoca, gözlem, eleştiri, uyarı vb. tutumlarını dilc getirmede yazınsal bir tür olan fıkra'yı seçmiştir. Fıkra da tepki göstermeye en elverişli olan türlerüen biridir. Kısalığı, yalınlıĞı, belleklerde kolayca yer edcbilmesi, kısa sürede yaygınlaşabilmesi, etki giicünü daha da artırmaktadır. Nasreddin Hoca, bir sanatçıdır: Söz ustası, dil sanatçısı. Okur, onun kimi fıkralarından, deyişlerinden şiirsel bir tat devşirir. O, kimi fıkralarına bilgece özdeyişler yerleştirir. Sözü tutumlu kullanır. Düşünceleri, zaman zaman birbiriyle çelişir, karşıtlaşır gibi görünse bile genelde tutarlılık gösterir. Çcşitlisöz ve anlam oyunlarıyla diline kıvraklık kazandırır. Nasreddin Hoca'nın kimi deyişlcri, zamanla fıkra boyutlarını aşıp ortak dilin sözvarlığına deyim ve atasözü olarak katılmıştır. Deyim: Bindiği dalı kesmek; buyrun cenaze namazına; dostlar alışverişte görsiin; ince eleyip sık dokumak; mavi Loncuk (dağıtmak); ölme eşeğim ölme; tavşanın suyunun suyu; yorgan gitti kavga bitti; vd. Atasözü: El elin eşeğini tiirkii sövleyerek arar; Parayı veren düdiiğü çalar; vd. Göndermeler ve Kaynakça (1) Mchmed I'ııad Köpriilü, Nasreddin "Nasreddin Hoca hkralarının söylemi" sözüyle, Nasreddin Hoca fıkralarının hangi konuları içerdiğini; dünyaya, yaşama, insana eşyaya, doğaya hangi açılardan baktığını/yaklaştıgını ve bunfarı hangi yolla, nasıl dile getirdiği Nasreddin Hoca fıkralarının söylemi mct Önder, Nasreddin Hoca (1971); lirdo^*an Tokmakçıoğlu, Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca (1971); "Nasreddin Hoca", Büvük Larousse 1993; XVI, «549; "Nasreddin Hoca", AnaBritannica 1989; XVI, •416417; Alpay Kabacalı, Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca (1991); I. Milletlerarası Nasreddin Hoca Sempozyumu Bîldirileri (1990); Pcrtev Naili Boratav, Nasreddin Hoca (1995 ve 1996). (2) Alpay Kabacalı, a.g.y., s. 1920/ P. N. Boratav, a.jç.y. Hoca Manzum Hikâyeler (1918); Mch Boratav'ın "Opus Magnum'u: Bir Kiiltür Anıtı ENİS BATUR H er kültürün büyük sözlü kaynakları, bu kaynaklan harekete geçiren büyük simgekahramanları olur: Hikâyeleri ağızdan ağıza, yöreden yöreyc, dilden dile dolaşırken çoğalır, değişir, aslından zenginleşerek uzaklaşır, aslına zenginleşmiş olarak döner, dönüşür, birikir. Anadolu kültürünün en güçlü ligürü hiç şüphesiz Nasreddin Hoca'dır. Bir başlangıcı, bir gerçekliği var mıdır bu damarın; bir yüzü, bir künyesi, sicili var mıdır Hoca'nın, belli bir noktadan sonra bunu kestirmek hem güçleşir, hem de anlamını yitirir: Birden fazla doğum yeri, doğum tarihi, giderek çoğul savJİabilecck bir kimligi olması. Nasreddin Hoca'nın halkı simgelediği görüşünü doğrular. Pertev Naili Boratav'ın 42 yıldır üzerinde çalıştığı; dünyanın pek çok kütüphanesinden elde ettiği yazma mikrofilmlerini tek tek tarayarak, değişkenlikleri karşılaştırarak oluşturduğu bu "corpus" birkaç açıdan heyecan vericidir: Nasreddin Hoca hikâyeleri, ilk kez, çağımızın en büyük halkbilimcilerinden birinin yarım yüzyıla yakın bir süreye yayılan uğraşı sonunda, bütünlüğünde bir araya getirilmektedir. Önce Türkiye'de, kültürel anavatanında; sonra Fransa ve Almanya'da, hem de UNESCO'nun Nasreddin Hoca yılı ilan edeceğini duyurduğu 1996 yılında bu yayın etkinliginin gerçekleşmesi, "olay"a uluslararası boyutunu yüklcmektedir. Ama, bundan da canalıcısı: Yerkürenin hoşgörüsüzlük sisi içinde görünmez hale geldiği, ülkenin farklı nedenlerle gcrgin bir atmosfere sürüklendifii bir dönemde Nasreddin Hoca'nın bildik bilmedik yönleriyle karşı kefeye olanca ağırlığıyla ycrleşmesi, yumuşaklığa ve hoşgörüye yeniden çağrı anlamı taşıyan kimliğini, efsanesini, zekâsını bir kez daha devreye sokmasıdır. Nasreddin Hoca'da billurlasan anonim halk duyarlığı pek çok ncdenle yol göstericidir: Sessiz Anadolu insanı, Tekvin ile Mahşer arası sürüp giden hayat yolculuğunu kalender, renkli, bilge bir yaklaşımla göğüslemiş, yüzyıllar boyu kendisini kuşatmaya çalışmış bütün baskıcı odakların karşısında Hoca'nın hikâyelerine yer eden panzehiri kullanmıştır. Bu yerel dokunun dikkat çekici bir boyutu da, insanoğlunun sert dünya önünde bulduğu çözümlerin evrensel içeriğin parçası olduğunu kanıtlamasıdır: Nasreddin Hoca hikâyelerini UzakDoğu haiku ve renga'larıyla, karanlık Örtaça^ Avrupası nın ışıltılı Carmina Burana metinleriyle karşılaştırdıgımızda netleşen bir görüntüdür bu. Nasreddin Hoca çalışmasının, öte yandan, çağımızın en güçlü kültür bilginlerinden birinin, Pertev Naili Boratav'ın "opus magnum"u oldugu düşünülürse, elimizdeki kitabı bütün bütüne sıradışı kılan özellik açıga çıkacaktır. Nasreddin Hoca: Zaman zaman nc kadar çağdışı kaldığımızı gösteren çağdaşımız değil midir? • Nasreddin Hoca'nın Flncancı Katırlannı Ürkütmesl (Ahmet Yakuboğlu'nun Mlnyatürü) CUMHURİYET KİTAP SAYI 338 SAYFA S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle