25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sında biIe k ü1 ü r 1 vardır; öylesinc ki oyıın unsurunıın yitirilmesi veya redclcclilmcsi, hcr şeyi düpcdiiz ve alelâde barbarlığa götür mcz. Oyun olmadan, centilmenlik olmadan, bilinçli olarak konulmuş ve scrbestçe riayct edilen kurallar olmadan, uygarlık da olmaz; artniyet olmadan, zaferde kendinc hakim olarak, yenilgide de hınç duymadan, "iyi oyuncu kalarak", dürüstçe kazanmanın vcya kaybetmenin istenilmedigi vı bııntın ne olduğunun bilin mediği ycrdc kiiltür olmaz. Son olarak da, bircy ya da toplııluk çıkarının ötesindc, kimsenin tartışmaya kalkışmadığı, korumak için herkesin canını fcda etmeyc razı olduğu vc gerektiğinde içinde bulunulan toplıımun varlığını bile riske iitmaya lıazır olduğu kııtsal buyrııklar kalmazsa, verimli bir girişimin koşııllarım lemin eden ahlak da olmaz, karşılıklı uüvcn de olmaz, başkasına saygı da olmaz. 1 lile yapan kişiden dc bcteri olduğu ıınııtulniasın: Oynanıayı reddeden vcya küçümseyen kişidir bu; kurallarla çağrılan ve bir atın bir diğerinden daha hızlı koştuğunu zaten bildiğini söyleyerek davcti reddeden Pers Kralı gibi. Kutsallık için dc aynı şcy söz konusııdur. Kültür için, gösteriş kuşkucuları vc şüphecilcrinin oluşturduğu bu "aguafiestas"tan [su şcnlikleril dalıa yıkıcı bir şey yoktur. 1 lcr şeyc bıırıın kıvırmaktan hoslanırlar, üstünlüklerini böylc göstcrdiklcrinc sallıkla inanırlar. Sotısuz zahmetlempahasına biriktirilmiş dcğcrli bir hazineyi kibirlerindcn lckclcmcktcn başka bir şcy yaprnamaktadırlar, bclki dc sıraları gcldiğindc daha cğlcnccli vcya daha ciddi ycni bir oyunıın kurallarını bclirlcmc fikrindc olan putkırıcılar vc günahkârlar dır sadccc. • (Bu yazı ilk olarak. Mart l')46'da Confluences dcrgisindc yayımlanmıstır.) Çcviren Haldun Bayrı Homp Luclensüyunun Toplumsal Işlevi Üzerine Bir Deneme/ johan Huızinga/ Çcvırcn. Mchmct Alı Kılıçbay/ Ayrı/ı/ı Yayıııları/ 2 5 i s. ]ulian Barnes'ın ilk romanı "Metroland" Çizgidışı bir gelişim romanı Metroland; içerdiği bütün cğlcnceli, matrak ironiye, kıs kıs güldüren ince alayına, hatta yoğun argo sözcük kullanımının verdiği görünüşteki hafif "vülger" atmosferine karşın; salt eleştirellikle sınırlı kalmayarak Yaşam'a ilişkin derin bir şeyler söylemeyi fazlasıyla başarıyor. SERDAR RİFAT KIRKOGLU / ispanyolcu'dak.i çcvirisindcn alıntılayacag'ım: hondo dc (lultııra liconomica, Mcxıco, V)4İ 2. Huizinga, a.g.c, v. İ/İ2. M llmılc Benvcnıstc'nin lanımıyla karşılastırılır\a: Oyun "kcndi \onunu içinde taşıyan ve gcrçeğc yararlı bir değişıklik gctirmc 17 hcdcflcmcycn hnrallı faalıyctlcrin tümüdür". "Yapı olarak oyun", Dctıcalioıı, n° 2, Paris, V)47, s. 161. Yazarm tanıımnı bcltrgınlestirmek için kullandıg'ı \orum, onıt I. Ilu/zmga'nın tammına daha da yaklastırır: I. Oyun, "diinyada scrgilcııcn bir faaliycttir, ama gerçeğ'in koşıdlarından habcrsizdir, çünkii kasten soyutlamaya gidcr"; 2. Oyıın hiçbir şeyc hizmct ctmcz vc "yönclmişliğj yararldıga dogrıı döndüridcnıcyen bir biçimlcr bütünii" olarak hcndıni sıınar; 3. Oyun, "kcsin olarak bclirlcnıni^ sınırlar vc koştdlar ıçiııdc vııkıı bıdmalıdır vc kapalı bir bülitnliik olu^turur". Bu farklı hatlarıyla, M. Bcnvcnistc şöylc sonııçlandınr: "Oyun, insan istcğının yararlılık hızınclinc girdip; hcr larafla olaya, ttıtarsızlığa, kcyfiliğc çarplığı; hiçbir şeyin önccden bclirlcnmiş sontıcuna gitnıcdiği vc SAYFA 12 DtPNOTLAR kabııl cdilcn kurallara uymadıg'ı gerçeklcn tiyrılmıştır..." M. Bcnvenistc'nm (tıpkı ] I luizinga gihı) kuınarı kcnarda bırakma c&iliınindc olmasına dikkat cdılmclıdır, çünkii kumar, ncrcdcysc hcr zatnan parayla oynanır; kumarda oyunıın gcrçcklik üzcrindc sonııçları vardır, zira oyunaıyıı zcnginleşlirir vcya yıktnıa ıtg*ratır; öylesinc kı, bazı koşullarda oyuncu, onurunu kurtarnıak içıu ıntihar ctııtck lorundadır. Bcuce para, aıııri ıçın dc, oyuncu içiu dc, kıı/uıl bir ııınuru tcınsil cdcr. hakat dokunnıaya ccsarci cdcmcden hiriktircn cinıri onıı ilahlaştırır vc dolaj/mdan çckcrck her liirlü kul\al olmayan kullammdan uzak tutar. Para ktırşıunda, "saygı ku/salhg'ı" lutıtmunıı hcniınscdıği dc söylcncbıltr Parayı \iirckh olarak riskc atan oyuncu isc ak\ınc, ona "ihlâl kulsallığı" yaudarıua görc nıuanıclc cdcr 3. a.g.c. s. 27 4. Yazar, tcnıcl olarak Macar Karl Kc~ rcnyi'uin bir çalısrnasına dayanmaktadır: "Voın Wescn dc\ Fcstcs, Paıdcuma", Mıtteilungcn zur Kulturkundc, 1, 2 llcft, Aralık l'JİH 5. A.W Jcnscn, Bc\chnetdıtng und Rcifczcrcnıonıcn bcı Na/nrvölkcrn, Sttıttgart, 1911 6 Bkz. ek 1, s. 1X7. 7. "Dic Mârchcn voıı klugen Ra/selltiscrn", l'olklorc hclloıos Communicatıons n"73, Hclsinkı, 192S. S. Mylhcs et Dicux dcs (îermtiitn, Paris, 19VJ.S 6S72 9. lluizinga, a.g.c, s 1(>5 "Neyapmak gerck/iği vc ne kazanıldım, oyunda ık.incil öneımlc olan sorulardır " Oyuna çok iyi uyıuaktadtr bu, ama yazarın oyunla özdcşlcstirdığı faaliyctlerc uymamaktadtr 10. M. Benvenistc isc oyuuıı, "lop/ıım sallıg'ı azaltan bir ışlem" olarak lanınılar (a.g.m., \. 16416^). Ku/sa/lığıu "gcrılım vc bunaltı", oyunıın "taskınlık vc kurtulus" o/duğnnu da kabııl cdcr Daha da ıızağa gıdcrek, oyunıı, mıt<>\ ılc ayın u\u lüniin ayrılnıalarının üriinii olarak vö'rur. Mitoslan, yanı harckctlcrc gcrçcklik iizcrtndc ıktıdar \ahibi olma hakkını vcrcn kutsal sö'zlcrdcn mahrıın: kalan "ayın usulii, artık ctkili olmayan düzcnli bir fiillcr biitiinünc, \cronıoninin zararstz bir ycnıdcn iirclimiuc, \af bir oyuna (ludus) indirgcuır". Btınun tcrsinc, ayin usulii olmayan mitos, hasit bir kelimc oyununa (jocus); kapsamsız vc tcminatsız olan, menzili olmayan havada sözc, artık boş harckctlcrc dcğil dc, hos kclimclcrc varır O zanıan giincsi zaptctmc mücadelcsi futbol maçı haline gclir vc kabııl sınamaundcıki bılmccc cinaslasır. 11 M. Bcnvcnistc, kutsallıktan oyıınsallıga gcçmc olanağt vcrcn rcçc/cyı bılc vcrir: ' Kolckti/ya da bireysel yasamın ttıtarlı vc kurala bag'lı olan hcr tczahürii, ona e/kililiğini vcrcn ncdcnscl vcya olgusal »lottvasyon çıkanldıg'ında oyuna çcvrılchilir" (a.g.c., s. 166). S onunda, Julian Barncs'a 198()'de 'Somcrsct Maııgham Roman Ödülü "nii kazandırmış olan ilk romanı Metroland dc "Türkçc" okurlannın karsısına çıkmıs bıılunuyor. Doğrusıınu söylcmck gcrckirsc; daha önccki girişimlcr, yanıtlarını ancak kapsamlı bir cdcbiyat sosyolojisi içinde bulabilccek çc^iıli ncdcnlerle, sınırlı sayılabilccek bir okur kitlesine ulaşabilmişlcrdi. Kanımca cşsi/ bir yapıt olan llaubert'in Papağan'ının üzerine, okıırlarıınızın her zamanki gclgcç ilgisindcn ötürü adcta bir ölü toprağı serpilmis}; Oklukirpi çarpıcı konusuna ve estetik dü/cyine karşın sanata politize bakışın bir anlamda kasıtlı kayıtsızlıgma ıığramış; Scni Scvmiyorum başlangıçtaki ivmesini nc yazık ki çabuk yitirmiş; bir başka başyapıt olan ()n 1/2 Bölümıle Dünya Tarini ise bencc hak ctmesi gcreken ilgiyi pek görcmemişti. Yukarıda tırnak içinde yazmak gercğini duyduöum "1 ürkce" okıırları itadesi, bclki dc bu sınırlı ilginin temellerinc ilişkin biraz ipııcu vcriyor; ama, ö/ellikle tııhal olan, "At izini it izinden ayıracak" okurların da çok az olıışıı galiba. Otc yandan, bütün bu t)lumsuzluklara ve çcviri zorluklarına karşın, )ulian Barnes sözcüğiin gcrçck anlamında bastan çıkarıcı bir yazar. Bu yüzdcn, sadiK çcvirmenlcri onun hiçbir yapıtına ilgisiz kalamıyorlar. Julian Barnes'ın Metro... ülkesinde keyifli ve aynı zamanda düşündürücü ama biraz da hüzünlü yolculuğunuza çıkmaztlan öncc; siz okurları kendi tutkulu okurluğumun vc çcvirnıcnliğimin kişisel pcronunda, bir an konaklatmak arzusunu vc ihtiyacını hissediyorum. Ne de olsa, dolambaçlı dil patikalarını tazlasıyla scvcn bu yazarın ycni kitabını da beniın kılavuzluğıımda katcdcccksiniz ve yolcular hcr zaman sürücülerinin gotürdüklcri yerlcrc giderlcr. Metroland... hcr şcyden önce; düzyazı şiir de yazılabileceğini kanıtlayan, içe işlcyiei, hatta yakıcı bir kitap. Büyük Y harHylc yazılması gcreken Yaşam sözciiğüne o <)zcl dokunuşuyla, insanı zaman zaman iliklcrine kadar sarsıyor, ama daha da önemlisi sürekli düşündüriiyor. Kimi zamanlar, hikâyenin ardını bırakarak, bir diişünccnin ardına lazla takıldığınızı farkediyorsunuz; bir cümleyi du rıın bir daha okuyorsunuz; sonra bir dalıa okuyorsunuz; cümleyi kafanızda ıyice evirip çcviriyorsunuz, tam cümleyi "sindirdiginize " kanaat getirmişken, Julian Barnes önünüze en az onun kadar kala kurcalayıcı bir ciimlc daha atıvcriyor. Adcta güzcrgâhında yol aldıkça, ardına durmadan ycni düşüncc katarları katılan bir trcn hattı bulundugunuz hat... Ama temeldc, Metroland; içerdiği bütün eğlenccli, matrak ironiye, kıs kıs güldüren ince alayına, hatta yoğun argo sözcük kullammının verdiği görünüşteki hafif "vülger" atmosferine karşın; salt eleştirellikle sınırlı kalmayarak Yaşam'a ilişkin derin bir şeyler söylemeyi fazlasıyla başarıyor. Mctroland'in çok genel anlamda Almanların "Bildungs Roman" adını vcr diklcri yazın türünc giren bir yapıt olduğu söylcnebilir. Beri yandan, gerck tcmatik yapılanışındaki özgün farklılığı; gerekse ana kahramanları olan 68 kuşağından iki dclikanlımn (!hris ile To ni'nin zihinscl gelişim süreçlerini kcn dine özgü bakış pcrspcktiHyfe ele alışıyla, türünün bütünüylc çizgidışı bir ör ncği. Romanın ilk yavımlandığı yıl olan 198()'in, aynı zamanda Ingiltcre'nin po litik ve kültürcl yaşamına bütün ağırlı ğıyla çöken muhalazakâr Thatchcr döneminin de buşlanglç yılları olması, cdebiyat sosyolojisi açısından da çok anlamlı bir olgııya işarei ediyor. Julian Barnes, son dcrece tutucıı bir ılöncnıdc yayınılanan 1 > ilk romanıyla, "başkaldın rı rııhu" taşıyan iki gcncin öyküsünü anlatarak; ncm Thatchcr döncminin simgcsel "adalı" darkatalılığına dolaylı bir göndcrmcde bulunmuş oluyor; hem de Flaubert'in Papağanı adlı romanında en olgun ötneğini vcreceği Kıta Avrupası düşünselliğine özcllikle dc Fransız düşünccsine açılma temasının ilk adı mını da atmış oluyor. Metroland ı ilk okuyuşumda, "ne yaparım ne ederim dc bu kitabı çeviririm" düşüncesi zihnimi genc bir hayli uğraştırmıştı. (ıclgelclim, romanın gözümdc sürekli dağ gibi büyüyen dilsel handi kapları; Barnes'ın soluk alış hızında Ingilizcc ilc Iransızca arasında gidis gclişleri, sözcük oyunlarının çokluğu, bu güzel romanı galiba sadcce okumuş olmakla yetinmek zorunda kalacağım düşüncesini yerleştirmişti zihnime. İlk yayımlanan kitabı olmasına ve üstclik ödül dc kazanmasına karşın, çevirisi Fransızca'da bilc ancak 1995'in ilk aylarında çıkmıştı. Bu arada ötcki dünya dillerinden de hiç scs seda çıkmamıştı ve bu, söz konusu dil cangılına girme konusundaki çckincclerimi daha da doğrular gibiydi. Ama sonra, bir gün "allahtan" çevirmenlik şeytanı dürttü ve birden "Şeytan azapta gerek " diycrek başladım. Derken, her şcy iyiye gidcr gibi gözükmeyc başladı; bu arada dostluk penccrelcrini de bana sonuna kadar açmış olan Sevgili Julian Barnes, takıldığım kimi ifadelc ri ve cümlcleri vc ayrıca romanın yeni yayımlanmış olan "Kurbağa" basımını, Metroland hattı dışında çalışan bir "ckspres trcnle" gönderme inceliğini de gösterdi. Vc sonra tren, gündcn güne, ilerlemeyc koyuldu... Dileğim, |ulian Barnes'ın Metroland'ini ancak Türkçc okuyabilcn okur lara, o beylik deyişle "sadık ve güzel" bir çevirıyle sunabılmış olmak; eğer bunu başarabilmişscm, 19 Ocak 1996'da, bu ycryüzündc yarım yüzyılını cloldurmuş olan bir 68'liye, sanırım en iyi doğumgünü hediyemi dc vermiş olacağım. • Metroland/ Çcviren: Serdar Rt/at Kırkoglu/ Mı/o\ Yayıııları, tstanbul 1W6 / 224 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 338 Dilsel handikaplar Hüzünlü yolculuk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle