Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kültürünü tasjimak, egemen kültürün şoven gençlerinc hedef olmaya yetebilmiştir. Lidya için Eren dc baskıdan payına düşeni alanlardandır. Neresinden baksanız "Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili"nin sıradan bir roman olmadığını göreceksiniz. Bahadınlı'nın romanını, Afşar Timuçin hocamızın "Felsefe Bir Sevinçtir" adıyla Kasım 1995'te tnsancıl Yayınları'nca yayımlanan kitabından hemen sonra okumuş olmak rastlantısal bir güzellik oldu. Afşar Timuçin şöylc diyor: "Felsefede ve bilimde yalnızca düşünsel düzeyde yapılan insan araştırması sanatta düşünselduygusal düzeyde yani bütünsel olarak gerçekleştirilir." İnsan dış diinya araştırmasını da kendisi için, kendıne dönük araştırmanın başka boyutu olarak yapar. Her türlü edebi ve sanatsal etkinlikte kendi tarzı içcrisinde insan araştırmasını sürdürür. Bu anlamda felsefe yapar. Bizim ve felsefeden farklı olarak, insanın aynı zamanda bir duygusal varlık oluşuyla ilişkilendirir kendisini... insan, duygu ve düşünceleriyle birlikte vardır; duygunun düşünce üzerindeki etkisi ya da düşüncenin duygularımızı yönlendirme yetisi gözlemlenebilir. Duygusal varoluşumuz da kendi gerçekliğimiz olduğuna göre, gerçekliğin bilgisine yöneîen insan, duygularını da tanımaya başlar. "Her bilim kendi içerisinde felsefi bir derinlik taşımahdır." (A.T.) Estctik, güzelin bilimi olmaya çalışıyorsa, sanatedcbiyat alanında gcrçeklcştirilen eserler de felsefi bir derinlik taşımalı dır. Donkişot'u asırlar eskitmediyse, köylü felscfesinin belki de en iyi açık layıcısı olabilmesindedir. Klasik olabilmiş tüm romanlarda bu niteliği görebiliriz. Bir romanın yayımıyla birlikte, görebilecegi ilgiyi ve zaman içerisinde ka zanabileceği değeri tam olarak kestirebilmek olanaksızdır. Bunu toplunısal değişitnin seyri yanında, çağını açıkla yabilme yetenekleri de belirleyecektir. Çağcıl yanını az çok görebilsek de di ğer değişkenlcri önceden saptayamayacağımıza göre, değerlendirmeier gün cel"ortak bilincimizin" sınırlan içerisinde anlamlanabilir. "Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili" de bilinçli bir felsefi yaklaşımın ortaya konulduğu bir romandır. Sözgelimi Eren, hayatta iken tanıma şansı olduğu hacı dede'sini şöyle anımsıyor: "....ilginçti, ne zaman evin kapısı vurulur, o zaman kitap elinde olurdu!" Çok kitap okur izlenimi vcrmek isteyen tipik köylü felsefesıni yalın olarak özetlemiş, örneklemiş. Bir de sağlığında tanıma şansı bulamadığı Sarı Defter'in sahibi olan öbür büyükbabası bilge Gülveli'ye bakalım: "Oysa aşk, kişilik işidir oğul, aşkı kişilik besler. Aşk, sahip olmanın hırsı değildir. Aşk bir duygu patlamasıdır, akılla beslcnir, emekle beslenir." "Tanrılar zorbadır oğul, peygamberler de öyledir, krallar da, hele bir de onlar adına buyııranlar! Aşksa buyruk dışıdır. Biz, kızlarımız, oğullarımız, sevmenin mutluluğunu, saklanmak, kendilerini inkâr etmek, gecenin karanlığını bcklemek, çalılar arasında gizlenmek yerine, açıkça, rahatça yaşasınlar istiyoruz." "Beni iyi dinle oğul, hiçbir şey bana, aşk da bunun içinde (bunu bir yerden okumustum) kendini uğrunda alçaltacak kadar önemli görünmüyor." Bir başka yerde, başka bir konuyu anlatırken şöyle seslenmektedir Gülveli: "Kendi napishanelerinden çıkamaSAYFA 6 Masal nibi bir roman Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili, bir aüşünce, bir sevgi romanı. Horlanan, ezilen, jandarma baskısı gören Morbeneklilerin romanı. Bilge Gülveli'nin romanı; onun hayırsız oğlu Sabiî'nin romanı; Eren'le Lidya'nın romanı... GULTEKİN EMRE sı hacıdır ve bu yüzden hiçbir zaman Morbenek'e ugramaz. Bu durumu Morbenekliler pek hoş karsılamaz. Morbeneklilerin kendilerine özgü inançları vardır. Sabiî, gurbette yalnızlık içinde Morbenek'i, Dabasını, annesini özler. Baba oöula, oğul babaya özlem duya duya ölürler. Sabiî'nin oğlu Eren, babasından kalan, babasının da babası Gülveli'den geçen "Sarı Defter'i okuyunca anlar Gülveli'nin büyüklüğünü ve önemini,. Morbenek'in varlığının anlamını. Fakültede felsefe okumuş bir genç olarak Eren, büyükbabasının yazcııklarının ışığında Morbenek'e gelir ve sıcak bir ilgiyle karşılanır. Lidya, daha ilk görüşmede etkiler Eren'i vc o da etkilenir Eren'den; içten içe birbirlerine âşık olurlar. Eren, büyükbabası Gülveli'nin evine yerleşir, onun dünyasına girmeye çalısır böylece. Evdeki ilk gecesini şöyle betimler: "O geceyi hiç unutamam; Morbenek'te ilk gecemdi. Ocağın yanında asılı lambaya gözüm takıldı, Gülveli'nin olmalı. Gurur duydum. Lambayı Duyguları tanımak O lay Morbenek'te geçer. Morbenek, ülkcmizde bir inancın, bir düşüncenin öbeklendiği, kendi içinde büyüdüğü, güzelleştiği yer.Hükümet, jandarma, şeriatçılar, taşistler pek kızmaktadır Morbeneklilere. Nedeni bin yıllık kültüründen ödün vermemesidir. Gülveli, Morbenek'in bilgesidir, bir düşünürdür. Morbenekliler onu pek severler, sayarlar. Gülveli'nin oğlu Sabiî, askerdeyken sevdalandıgı sonra da evlendiği karısına Morbenekli olduğunu saklar, baba yaktım: Karanlık basmadan önceki evin içiyle şimdiki arasında fark vardı: Gizemli, sessiz, birilcrinin bir yerlere gizlendiği sanısı! Ürpcrdiğimi nisssettim: Olümden sonra yaşıyor olmanın gücü ürkütücü ve güzel!..." Eren, Cnilveli'nin kitaplarını okur, bahçesini beller, kendisini bir Morbenekli duyumsamaya çalışır gün gün. Morbeneklilerle haşır neşir olur. Gözcü'yü, Hiti'yi, Hurrem'i ve Misya'yı tanır, sever. Bir masal kahramanı gibidir bu isimler. Romanın kendi örgüsü de bir masaldır sanki. Oylesine sıcak ve öylesine yakın bize. Komşular ona Morbenek'i şöyle anlatırlar: "Morbenek'i zamanla tanıyacaksın; sözgelimi bizim çorabımız nakışlıdır ve bol bol mor benek vardır içinde. Kasabada bize ters ters bakarlar; bizi çorabımızdan tanırlar. Morbenek, Morbenek'e benzemeyen köy ve kasabalarla çevrilidir; ne gclirlcr ne gideriz. Bizim kimseye bir zararımız yoktur; ille de birileri bizi benzesin diye bir derdimiz yok." (s. 29) Civar köydekiler, kasabadakiler Morbenek'i kendilerine benzetmek için uğraşır dururlar. Eren, koylünün kendini sınamasını anlamayaçalışır. Eren, giderek çevresını benimser, Lidya'ya daha da tutulur. Kendini, babasını, büyükbabasını gözlemeyi, sorgulamayı derinleştirir. Ânnesinin hasta naberini alınca Egeşehri'ne gitmek üzere Morbenek'ten ayrılır. H'de Lidya'yı ziyaret etmek ister. Faşistlerce feci şekilde dövülür. Lidya'nın babası bulur Eren'i yerde yatarken. Lidya'nın ailesi bakar Eren'e ve kısa zamanda iyileşen Eren, kendini sıcak bir aile ortamında bulmanm tadını çıkanr bu arada. Egeşehri'nde kendini yalnız dııyumsayan Eren, Lidya'ya mektup yazar. Sevgilisinden aldığı haberle o da eşyalarını yükler ve Morbenek'e yerleşmek üzere yola çıkar. Il'de LidyalarIa buluşan Eren de artık tam bir Morbeneklidir ve Lidya'yla birlikte olacağı günleri sabırsızlıkla bcklemektedir. Morbenek, bir simgedir elbettc; bir ayrıkotu gibidir yörede. Kendine özgü inanç ve yaşam biçimiyle dikkat çekicidir. Birbirine destck olan, birbiri için yaşamayı ilke edinmiş insanların bir araya geldikleri aşkla, sevgiylc birbirlerine bağlandıkları bir yerdir Morbenek. Yusuf Ziya Bahadınlı, özgün bir anlatımla özgün bir dille ve kurguyla çıkıyor okurun karşısına Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili'nde. Bir solukta okutuyor romanını. Ülkemizdeki inanç bölünmüşlüğünü, düşünce özgürlüğüne karşı artan baskıları, giderek çoğalan sevgisiz ortamları, insanların birbirine daha fazla kinlenmesini düşündükçe, Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili'ne daha çok ısınıyoruz. Jandarma baskısına suskun kalarak direnen onurlıı Morbeneklilere hayranlığınız artıyor kitap boyunca. Eren, Lidya'yı neden sevdiğini araştırmayı hep sürdürür: "Lidya'yı sevmem, teninin sıcaklığını duymam için miydi; yalnızhğımı unutmak için mi; ondan sevgileri eksilen annemi, babamı, hacıdedemi bulnıam için mi; onunla kimliğimi kanıtlamam, güç kazanmam, jandarma baskısına direnmem için mi; Cıülveli'nin ürettiği bahçede fidanları budamak, toprağı ekip bicmek, dolayısıyla Gülveli'yi yaşatmak için mi; sevişmenin derinliğine inmek, yüceliğinc çıkabilmek için mi, Gülveli'yle birlikte şarap içebilmek için mi; Nuşlulann estirdiği havadan kurtulmak için mi?" (s. 133) Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili, romanseverlcri olduğu kadar, ülkemizdeki siyasal gidişat üzerine düşünenleri de ilgilendirecek bir roman. • C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 4 1 Bn* shngs: Morbonek Çağını açıklayabilme Yusuf ziya Bahadınh, özgün bir aniatımla Ozgün bir dllle ve kurguyla cıkıyor okurun karşısına. yanlar, başkalannı hapishanelere tıkmaya devam ederler." ' Lidya ise aşkı "...her zaman her yerde varsa da bu duyguyu öne alanlar çoğunlukla sorunu az olanlardır." biçiminde dile getirmektedir. Eren'le oluşan duygusal bağ, bilinçduygu ilişkisi çcrçevesinde gerçekleşmekte v e bu iç bütünlüğü romanın tümünde görebilmekteyiz. Duygularını da bilinç süzgecinden geçirmeye çalışmaktadır Lidya. Eren de Morbeneklilerden, Lidya'dan vc Gülveli'nin Sarı Defter'inden etkilendikleri çerçevesinde kültü rel aydınlanma yaşamaktadır. Onlardan öğrendikleri sayesinde artık babasını anlayabilmektedir. Babasının, yeni kimliğini sindiremcmiş, kendi kimliğine ise döncmemiş olmanın acısı içerisinde öldüğünün ayırdındadır. "İnsan özüne inildikçe sevilir baba, insanın özü derinliğidir" diyebilen Eren, "Hiçbir doğrıı tam doğru değildir..." görüşüne ulaşmıştır bile. Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili'nin yayımlanması ile birlikte Gülveli'nin "Sarı Defter"i, daha çok insana öğreticilik görevini sürdürecck böylelikle. •