Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lik olarak yürütülür. Bu eserlerde bir bilim kitabının 'çelik yüzü' değil, estetikyazınsal yapıtların diliçcriküslup zenginliği karşılar sizi... Son iki romanı, Devekuşu Rosa ve Lidya/Cözleri Yaprak Yeşili incelendiğinde, konuları çok farklı olmasına rağmcn, anlatı rahatlığı ve kurguda ustalık açısından, bu iki roman birçok benzerlikler gösterirler: Geriye dönüşler; çarpıcı, özlü ve yoğun kurgu; tiplerin, 'Genel olarak' "belirliaçık göstermeci ruhsallaştırılmalan" vb.... "Devekuşu Rosa" romanında, Almanya'daki politik göcmenlerin yaşamları, bunfarın birbirleriyle ilişkileri, ülkelerine olan özlcmleri sergilenir... Ana çatıyı oluşturan konu'yu belirleyen ise, Gül ve Metin'in ilişkisidir (omurga). Bu omurga ekseninde, romanın çatısını oluşturan mültecilik sorunu işlenir... Ilericiyurtscver iki politik mülteci, diöcr mültecilerle Türkiye'deki mücadeleye destek vermek için dayanışma içine gircrler. (Orgütleniş). Bu sırada, romanın genelinde hissedilen yurt özlemi ön plana çıkartılır. Gül, Âlmanya'da, oturduğu bölgedeki komşularla kurmaya çalıştığı iliijkilerin "kurbanı' olıır. Gül'ün arkadaşlık ettiği iki kadının "serbestcinsel ilişki" yaşıyor olmaları, Gül'e dc 'orospu' yaftası yapıştırılmasına ncden olur. Mctin, kcndisinc Türkiye'den yapılan çağrıya uymak zorunda kalır. Romanda, yurtdışına çıkmak zorunda kalmış politik göçmenlcr yanında, 12 Eylül'ün getirdıg'i cürüme ve savruluş mikroskobun altına yatırılmıştır. Dostoyevski'nin "ana çizgiproblcmatik" olarak 'Suç ve Ceza' romanının sonunda yeıalan metinde de anlatıldığı gibi, Yusuf Ziya'nın bu romanında da, kendileri iyi yönlendirildiği, iyi eğitimle yetistirildigi, düşüncelerine saygı duyuldugu, ketlenmediklcri ınüddetçe 'tüm ınsanların iyi olacaklan' olgusu önc çıkartılır. Baskısız, sömürüsüz bir 'yapı' arayısı yatar bu one çıkarüşta. Dostoyevski'ue olduğu gibi, din olgusunun uslandırıcılığı tlegil ama... Bahadınlı'nın "Lidya/Gözleri Yaprak Yeşili" adlı yeni yayınılanan romanında da, Devekuşu Rosa romanındaki yumuşak, çarpıcı anlatış var. Ancak dcğerlendirebildiğim kadarıyla, Yusui Ziya Bahadınlı'da görmeye alışmadığımız, işlevli bir 'fantazyası'da var bu romanın. Olayın geçtiği köyün adından (Morbenek), o köy halkının birbirini selamlamalarına ("Gülden terazi"..., "Gülden terazi"..., kişi adlarına (Lidya, Gülveli, Sabiî, Misya, Aysın, Gözcü gibi) kadar romanın gcncl atmosferinde, din olarak değil, sosyolojik olarak "has bir AnadoluAlevî kültürü"nün izleri bulunuyor. "Öyle Bir Aşk" adlı anı yazıları kitabında, bunun uzun, sosyolojiyle ve antropolojiyle kucaklaşmış anlatımı var. Cemevi, cem ayinleri, sazlısözlü, pir'li törcnler, anma yemekleri vs... Lidya/Gözleri Yaprak Yeşili romanını okurken, ben bu romanda köykır romanı havasını aşan anlatımı şu noktalarda yakaladım: Kemal Bilbaşar'ın "Cemo""Mcmo", Yaşar Kemal'in "Ince Memet" romanlaımın taşıdığı o sarsıcı, ince, büyüleyici doğa motifleri yanında anlatılan baskı, baskıya maruz kalan ve karşı koyanlardan beslenen anlatı bnlümlcri (jandarma baskırılarının olduğu vc doğanın ince ince işlendigi kısımlar); bu çizgi John Steinbeck'in 'Gazap Üzümfcri'nc, onun belirli bölümlere yayılmış doğa tasviri ve bağcıların komünal dayanışmalarına kadar yaslanıyoı. Kimi bölümlerde Orhan Pamuk'un "Sessiz Ev" romanını hatırladım (Milliyetçi UMHURİYET KİTAP SAYI 341 Yupt ödemi bu romandaki huzurluköv, dayanışma içindcki mutlu köylü kurgulamasıyla, Thpmas Moore'un "Ütopya"sını yazınsal olarak yeniden yaratmıştır sanki. 'Mutlu insanların köyü Morbenck'in eşsiz doğa tasvirleri, özendirici (ne kadar, kolluk kuvvetlerinin baskısı varsa da özendirici) insan ilişkilerinin anlatılışı yanında, "Sabiî'nin oglu" ve Lidya arasındaki usul ıısul gelişen aşkın da anlatıhşının romanıdır: "Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili"... " S a r ı d e f t e r ", Gülveli'nin tuttuğu günlük yazılarını içerir. O n u n ölümünden sonra oğluna, Sabiî'ye, ondan da kendi ogluna (romanın kahramanına) kalmıştır. Sarıdefter'deki notlar, bir çeşit felsefibilgelik Hollanda da katıidığı okuma günlerlnden birlnde (1990). yazılarıdır. Ruhsal yaşamöğreti metinleridir.. Morbenek'in yanındaki bir baskının yayılışı ve duvarlarda TürkErmeni köyüyle olan dostane, kardeşIslam Sentezi yandaşı sloganların serçe ilişkiden, tanrıların, dinin, paıanın gilendiği bölümler). Bu haliyle Inci ve zorbalığın erdcmsizliğinılen, iyilik, Aral'ın, "Yeni Yalan Zamanlar" romaözgürlük ve mutlııluğun gelecekte gernında duyıırduğu "yaklaşan lslami çekleşeceğinden, bunun için en önemli darbcnin rahatsız etliciliği" de bir paşeyin "unıut" olduğundan bahsedilir rakllik olusturmuş sanki. Romanın geSarıdcfter'dc. neline yayılmış fantastik kurguda ise, Romanda, geçmişleri aynntıyla veri"tema" olarak bir ilgi bulunmamasına len tipler, açıkbelirligöstermeci ruhrağmen, Melih (levdet Anday'ın "Gizsallaştırına işleyişi yanında (Gülveli, li Emir" adlı romanını hatırladım. Lidya, Sabiî, Gülveli'nin Torunu); kaGülveli'nin torunu, Sabiî'nin oğlu pak ruhsallaştırmaya, geçmişinc hiç olan roman kahramanının, Gülvcli'den kalan "Sarıdcfter" sayesinde geriyedönüş'lerindeyse, Ahmet Yurdakul'un 'kayıp' roman kahramanını 'seyir defterigünlük'le aradığı "Korsanın Seyir Detteri" adlı romanı aldım vedef*ime. Çokkapsamlı bir metin okuma süreci yaşadım anlayacağınız, "LidOSMAN BOZKURT ya/Gözleri Yaprak Yesjli" sayesinde!.. Alevî kültıipü debiyatımıza "Morbenek" Ya"Lidya/Gozlerı Yaprak Yeşili" adlı yınları'nca kazandırılan Yusuf romanda; Egeşehri'nde okuyan, GülZiya Bahadınlı'nın yeni romanı veli'nin torunu, Sabiî'nin oğlu diye "Lidya/ Gözleri Yaprak Yeşili"ni kcanılan roman kahramanının baba köiflc yifl okudum. Yalın ve akıcı dil, ustayüne, Morbenek'e dönüşüyle başlayan lıkl betimlemclerin gücünü bir kat daroman, Morbenek köylülerine yapılan ha artırmış. Okurken haz duymak, yaljandarma baskıları ve Lidya ve romanızca üslubıın ustalığına bağh olamaz. nın başkahramanı arasında gelişen aşDuygularımızın ve sanımca bu güç, kın sergilenişiyle sürer. düşünscl düzeyin dc varlığı dışında açıklanamaz. Edebi yazın türü içerisinHalkı mutlu, ayrılıkgayrılık nedir de yapılan felsefi bir düzeyde vardır. bilmeyen, birbirleriyle ner anlarında dayanışma içerisinde olan, sosyolojik olarak 'Alevî kültürü'ne denk düşen bir hoşgörü scvgımutkıluk paylaşımını yaşayan bir köydiir Morbenek... Koylii, bağcılıkla (şarap, sirke yapımı) geçinmektedir. Eğlencekri, düğünleri, sclamlaşmaları, ayinleri, ölünı törenleri kendine özgü bir kültürü vc çelikçekirılek bir yapıyı; ıMorbenek'i do ğurmustur... Ancak baskı(n)lar, diinyanın hcr yerinde olduğu gibi, bu mutlu, minimalize köyün da başında bela olarak durmaktadır. lluzurları jandarma tarafından törenlerine, ayinlerine, şarap yapınalarına karışıldığı, sopadan geçirilclikleri anda bozulmaktadır. Devlet ve muhalif birey(ler), kültür(lcr) arasındaki çatışmanın ortaya konuluşu... Yusuf Ziya Bahadınlı bu romanıyla, Bahadınla TİP kurucu uyesi (1975). değinilmeyen tiplemelerc de rastlanır. (Gözcü, Sânî, Luvî, Eirik, Sâbık gibi.) Mitolojiden, sosyoloji ve felsefeye kadar çeşitli bilimsel verilerdcn yararlanılmış şiirsel bir dili olan bu romanda, sembolsirnge sözcükler oldukça dikkat çekici: "Gülevi", "Güldentcrazi"; bir de şu cümle: "Gül üstüne yemin ederim." Elbetteki bunların pratik yaşamda bir karşılıkları var. Birinci SÖZCÜK, 'Ccmevi'ni, ikinci sözcük "Selamlaşma'yı ve cümle ise "lçtenliği" karşılıyor. "Gül üstüne edilen yemin" size ne çaftrıştırır peki? Dinlerin, fizikötesi ve dogmatikidealist olanın sahteciliğine bir tepki, (özellikle bizim ülkemizdeki ve Ortadoğu'daki versiyonlarını düşününcc, bir karsı çıkış değil mi, bu sıcak, bu insanî selam'ın öğrettifti? Bu romanın bitiş bölümünün son sayfasından bir alıntı: "(...) Onlarca Morbenck'li, bir dağbaşında, jandarmanın kuşatmasında değil de sanki eski Yunanistan'da idiler ve bu sevimsiz hayayı trajedik bir oyuna çevirmişlerdi. Once bir 'prolog' okumuşlar ve yine kemantulum eşliğinde Morbenek şarkıları söylemeye, kimileri de dans etmeye başlamıştı; bu durum bütün gcce sürüp gitmişti." (s. 138) Bu sahne, jandarmalarca, Morbenek'e il'den dönen köylülerin kuşatılıp engcllenmeye çalışıldığı son bölümden. Inanç, kadcr birliği onların birbirine tutunmalannı öğretmiş. Böyle bir romanın finish'i de elbetteki, Lidya ve Sabiî'nin oğlunun birbirlerine aşk ilanlarıyla bitecektir. Şür tadı alarak okuyun, Y.Ziya Bahadınlı'nın yeni romanı "Lidya/Gözleri Yaprak Ycşili"ni. Mutluluğu, sevinci, o özgürlük günlerinin geleceği ışıklı zamanları düşleyerek okuyun. Morbenek'lerin çoğalacağı gelccckleri ar/ulayarak!... • (*) "Yusuf Ziya Bahadınlı, Lidya/GözIeri Yaprak Yeşili/ Roman, Morbenek Yay., IV) s., 1. Baskı Şıtbat 19% Morbenek'in Gülveli'si Böylece eser, yalnızca sanatsal bir güzellik kazanmıyor, aynı zamanda kalıcılığın cn önemli unsurlarından birini daha barındırıyor. Çok kültürlü toplumsal yapımızın sosyolojik niteliklcrini de irdeıcr olması, eserin daha da işlevlenmesini sağlıyor. Gercek bir olaydan mı esinlcnildiği, yoksa kurgusal bir çalışma mı olduğu konıısunda hiç kafa yorma gereksinimi duymadım. Peki nedcn derseniz, olay düşsel oluşum bile olsa, hiçbir abartma taşımıyor. Oyle ki, gcrçek yaşamın sıradan insanlarının, romanın kahramanları olarak seçildiğini rahathkla duyumsayabiliyorsunuz: E bd kuşak arastnda kopukkık Sözgelmıı (îulvelı, Morbenek'lilere ölümden sonra da Sarı Defter'i ile yol gösteren bir filozof gibidir. Onu hiç görmemiş bulunan torunu Eren'e de... Oysa oğlu Sabiî, âşık olduğu kadın uğruna kimliğini "değiştirmiş", iki kuşak arasında bir kopukluk yaratmıştır. Bilge Gülveli, Izmir'de öğrenim gören torununu kıvançlandıracak kadar felsefe bırakmıştır Morbenek'lileıe. Sabiî ise, kimlik değişimini sindirememenin tüm iç gerilimleri ortasında acı ve mutsuzluklara bulanmıştır. Lidya, azınlık kültürel kimliğini taşımanın ızdırabmı, en çok öğreniminin ilk yıllarında yaşamış. Baskı, ona hem dana çok çalışmayı hem de direnmeyi öğretmiştir. Azınlık SAYFA 5