Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1992). Chaucer'ın masallarında dini bireysel çıkarlarına alct edcnler taşlanır, hicvedilir. Ccnnete anahtar vaad ctmenin, kitap, kitaplık, ya/.ar yakıp katlctmcnin yalnızca yurdıımu/a özgü bir insanlık ayıbı olmadığını görünce nc yazık ki tesclli bulamıyorsunuz. Ama din knrumlan aydınlanma vc bilgiyle hep bir savaş içinde olmuştur. lsa vc Meryem'in mczarlarının bulunması, Hıristiyanları inançlanndan caydırmayacaktır kuşkusuz ama suyu bulandırmak bile tehlikelidir, bu yüzdcn din ve bilgi varoluşsal kaygılar yüzünden hiç mi hiç geçinemcmişlerdir. Ortaçağ'da da sanatçıların en sık sorgııladıkları konu kuşkusuz Tanrı, din, inanç ve tansıklar olmuş. Erol'un kaynakçasında bu alandaki araştırmalar da var. (B. Erol, T. Moran) Tiyatronun laiklcşmesi, dinsel kaynaklı ve odaklı olmaktan çıkması da tsa'nın yaşamını konu alan oyunlarla (mystery plays) başlamıştır ve ne ilginçtir ki Ortacağ'a rastlar. (8. Ankara Film I;estivali sırasında izlediğimiz ve herkesin dudağını uçuklattıran "Macon Bcbeği ' adlı îngiliz filmi (Peter Greenaway) de yine aynı konunun, "tkinci Çoban Oyıınıı" geleneğinirı, devamı olup lsa'nın doğuşu 16()0'lü yıllarda yeniden yaşansa ne ülıırdu varsayımından yola çıkmış, kimi zaman iğrençlik derecesinde insanın kıyıcı yanını yansıtan ve izleyiciyi hiç mi hiç rahatlatmayan bir filmdı. Hıristiyan mitleriyle alay etmiyordu, ürkütücü bir şekilde insan olmanın reziHîğini göstermede kullanıyordu bu mitleri. Bizler bcnzer bir tarzda bir filmi kendi dinsel mitlerimiz hakkında yapsak katli vacip oimaz mıyız?) Ortaçağ, tiyatro ve laiklik deyince, 1985 yılında yapılan 6. îngiliz Ed. Scmincri bildirileri arasında Martin Graham'ın bir çalışmasından da söz etmek gerekir: "Trajedinin Laikleşmesi." Yirmibirinci yüzyıla girerken, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi olayları sırasında, okulu istila edenleri dışarı çıkarmak üzere Ek Binaya gircn polisin tiyatro bölümünde prova yapan kız öğrencilere "Biz size provayı gösteririz ...pular" diye söverck ve onları döverelc dışarı attığı doğru mudur? Oylcysc, atlanmaması gereken bir gcrçektir ve fakülte yöneten bir insanın da bu olayı "Nc yazık ki bir asistan hocamız da bu arada yanlışlıkla biraz 'hırpalanmış' diye yorumlaması ise Ortaçağ zihniyetlerinin egcmen olmasını hazırlayan gaflct hallc Dinsel mltleplmlz rine bir örnektir kanımca. Birçok fikir vcrdi Burçin Hanım'ın kaynakçası. Orneğin, Sir Gavvain ve Yeşil Şövalye'yi düşününce bugün, özcllikle Amerikan sinemasmda alegorik anlatımın önemi vc gcrek gerçeküstü, gerekse gerçek yaşamda görülebilecek canavarlarla savaşmak ve bu canavarlarla savaşacak cesur yürckli kahraman gerçegi ve bu kahraman kimliğinin oluşumu üzerine de bir şeylcr yazıiabilir. (Bcnzer bir ilhamla sanırım, Burçin Ilanım da Eellini'nin çağdaş Chaucer olup olmadığını sorgulamış bir makalesinde.) Yinc aynı yapıttan yola çıkarak Ortaçağ yapıtlarında simgclcr (örncğin, yeşil ya da dcniz); şövalyelerin kadınlarına (daha doğrusu, "leydilerine") sadakat teması; Ortaçağ romanslarından günümüz müzik kliplerine düşsel uzam ve anlatı teknikleri de incelenmelidir (Bu son önerim herhalde koca bir kitap olur; Chaucer'ın Düş Şiirleri ve diğer yapıtlanndaki şiir kişisinin nasıl kullanıldığını inceleyen yılmaz bir "öğrcnicı diye tanıdığım öğrcncim Huriye Reis bu konuyla ilgilenebilir bclki; ilgilcncnler Gaston Baııchelard'ın The Poetics of Space adlı kitabını, Murat Belge'nin doktora tezini "Epiklerde Doğaüstü ve Beowulf" de okumalıdır ve bu uzun yolculuğu göze alıyorlarsa biraz da fantastik yazın vc sinema ömeklerini kurcalamayı, oradan da ütopya ve distopya istasyonlarına uğramayı uygun görenilirler.' O r t a ç a ğ , insanın t a r i h i n d e çok önemli bir dönem. Kurutulmuş Felsefe Bahçeleri adlı yapıtında Sâlâh Birsel'de söz eder bu çağa olan ilgisinden. Haccttepe Üniversitesi'ndeki değerli hocalarımızdan (örneğin Prof. Dr. Gönül Uçele) aidığımız derslerdc bu çağın yapıtlarını okurkcn, dildeki zorluk yüzünden bunalırdık ama şimdi şimdı anlıyorum ilkömeklerle dolu ne değerli bir derya olduğunu Ortaçağın. Araştırmacılann işini kolaylaştırmak ve onlara zaman kazandırmak için bu tür kaynakça ve dizin, dizinler dızini gibi çalışmafara büyük gereksinim var. Doç. Dr. Burçin Erol'un çalışması bu yüzden büyük önem taşıyor. Yâyıncılar ise bu kaynakları taraıp yepyeni telif kitapları gcniş kitleere sunabilirler. • Milli Eğitim Bakanlığı'mn yayımladığı bir "Sözlük" üzerine Azerbaycan TÜPkçesi Sozluau Ülkemizin komşuları, Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Farslar, Irak ve Suriye Arapları, nc rastlantıysa, hepsi değişik abeceler kullanır. Gün gefir bizim MEB atağa kalkar ve komşularımız dillerini açıklayan sözlükler yayımlarsa, onların özgün abecesini bir yana atıp, uyduruk bir abece mi kullanır? Olacak şey mi? Ya da varsayalım, îngiliz MEB'si Türkçetngilizce bir sözlük çıkarmaya soyunur. Türkçe sözcüklerinde bulunan ve yalnız bize özgün (ğ), (ş), (ç)'lerin yerine, kendi lcafasına göre imler mi uydurur? Hayır yapmaz. Bunu ancak biz yaparız. DR. İLDENİZ KURTULAN geçtikçe Kuzey Azerbaycan . olan ekınsel ve tecimsel ilişkilerimiz artmaktadır. Ekinsel uişkinin fazla önemi kalmadı artık döncmımizde, ama tecimsel ilişki öyle mi? Nasıl olsun ki tecım, malın; mal da canın yongasıdır, derler. Ve tecimsel ilişkilerde yanlış anlaşılan tek bir sözcük, ya da tek bir tümce, kimbilir nelere mal olur... Vc yanılgıya yer vermemek, okunan bir Azeri metnıni doğru dürüst anlamak için de tabii ki sözlüğe gereksinim var. Gerçekten de Azericcdcki ayrımlar üzerinde durulmalı yoksa onarılmaz yanılgılarla karşılaşılabılir. Sözgelimi Arapça kökenli birçok sözcüğün Azericedelcı a.nlamları Türkçesindekinden farklıdır. Orneğin, Azericede, sitem: zulüm demektir, ıltimas; yalvarmak ve inti/.ar: bckleyiş.Bu bir yana, kimi Türkçe sözcük|erin de Azericede anlamları değişiktir. Orneğin, yapmak: tandırda ekmek pişirmek, kalkmak: yukarı çıkmak, düşmek: inmek, aparmak: götürmek, Götürmek: almak, saklamak: durdurmak, dayanmak: durmak, dıırmak: ayaga kalnıak, çatmak: ulaşmak gibi. Tabii ki bu koşııllaıda kurulan iletişimlerde sözlüğün ya da çevirmenin önemi anlaşılmış oluyor. Hâlâ buna inanmayan varsa, günlük konuşmalardan şöyle bir örnek verelim. Eger bir Azerı size: "Cuma akşamı altının yarısında bir defalık bize gel", derse, bunun anlamı, sizin anladığınız değil, şudur: "Perşembe günü beş buçukta yerleşmek üzere bize gel." Görüldüğü gibi bu iki tümcede yalnız, "bize gel" aynı anlamı taşır. Bu tür öıneklcri çoğaltmak olası. Ve bu yiizden sözlüğe olan gereksinim yadsınmaz. Ama ne yazık ki MEB'nın yayımladığı "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü " istcnılen işlevi yerine getirmekten uzaktır. Açıkçası bu sözlük hiçbir işe yaramaz. Yazık olmuş bunca emeğe, çok yazık. Neden mı? Anlatayım, çünkü, Azerbaycan'da Araplslam fethınden sonra Arap abecesi, Ekim dcvriminden sonra ülkenin sovetize edilişi 1920'den 6 yıl sonra özgün Latin kökenli abece, 1959'dan sonra da kiril abece kullanılrmştır. (2) Ve bugüne dek hep ne yazıldıysa ve halen ne yazılıyorsa Kiril abecesiyle yazıldı ve yazılıyor. Sovyetler Birliğı'nin çözülmesiyle bağımsızlaşan on beş cumhuriyetten birı olan Azerbaycan 1990 yılında yeniden özgün Latin kökenli abcceye dönıne kararı aldı, ama ekonomik sıkıntılartlan dolayı, halen Kirli abece yürürlükte. Latin harfler şimdilik ancak, para, pııl gazete logoları, dükkan tabelalarınuan başka kullanım alanı bulmamiştır. Sözün kısası herhangi bir Azeri mctni ya Arap, ya özgün Latin ya da Kiril abecesiyle yazılmıştır. (Arap abecesi halen Güney (lran) Azerbaycan'ında kullanılır.) Ama hiçbir zaman MEB'nın yayımladığı "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü"nde kullanılan abeceyle yazılmamıştır. Ölmaz ki, MEB gibi çok önemli, çok saygın bir devlet kuruluşunun yayımladığı bir sözlükte hayali bir abece kııllanılmaz ki... Çünkü bunun bir işlevi olmaz. Bu sözlük Azerbaycan Türkçesi sözlüğüyse, Azeri abecesiyle yazılrnafıydı. Azerı abecesinde, ister Kiril, ister Latin kökenli olsun, Azericede çok yaygın kullanımı olan (açık e) ünlüsü ve (k) ve î) arasında, başka bir ünsüz için ve bir e (gırtlak h'sı) için birer hart bulunur. Azerı Latin kökenli abecede bunlar sırasıyla (e), (q) ve (x) imleriyle belirlenmiştir. Ama nedensc sözlük yazarı bunları bcğenmeyerek, kendine özgü başka harfler kullanmış. Böyle şey olamaz. Bakanlığın redaksiyon kurulu yok mu? Nasıl olmaz? Varsa bu hata nasıl işlenir? Bakın, çoğıı zaman bilincni anlatmak, bilinmeyeni anlatmaktan daha zordur, sıkıcıdır... Herşeyc karşın konuyu genişletme.kte yarar var. Ülkemizin komşuları, Cîürcüler, Ermeniler, Azeriler, Farslar, Irak ve Suriye Arapları, nc rastlantıysa, hepsi değisik abeceler kullanır. Gün gclir bizim MEB atağa kalkar ve komşularımız dillerini açıklayan sözlükler yayımlarsa, onların özgün abecesini bir yana atıp, uyduruk bir abece mi kullanır? Olacak şey mi? Ya da varsayalım, Îngiliz MEB'si l'ürk çelngilizce bir sözlük çıkarmağa soyunur. Türkçe sözcüklerinde bulunan ve yalnız bize özgün (ğ), (ş), (ç)'lerin yerine, kendi kafasına göre imler mi uydurur? Hayır yapmaz. Bunu ancak biz yaparız. Hayali bir abece S G r, Türkiye'de 192893 Arasında Yapılan Ortaçağ tngiliz Edebiyatı Çaıışmalarının Bibliyografyası/ Burçıtı Erol/ Ankara/ Gündoğan Yaytnları/ Çavirmenin önemi ld A MEB'nın yayımladığı "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü'nün 1. cildinin başında sıralanan 73 adet kaynak kitap incelenmeğe değer. Anlaşıldığına göre, yazar Azeri sözcüklerini bir de "Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi"nin tüm 22 cildinde de ayrı ayıı aramış ve bulmuş. Çok şaşırtıcıdır. I lani "Meydan La rousse Ansiklopedisi'ne baksaydı belki daha yararlı olurdu çünkü bu ikincisi aynı zamanda genİ!} bir sözlüktür dc... Ama Ana Britanmca nın ne ilgisi var? Kaynaklar arasında bir de 4 ciltlik (Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, llimler Akaclemisi, Nesimi Dilcilik Enstitüsü taralından yayımlanan "Azerbaycan Dilinin Izahlı Lugatı" 19661987 Bakü) var. Tüm öteki kaynaklar bir yana, şu adını çektiğimiz bir yana. Çünkü MEB'nın sözlüğü tamı taınına bunun Kiril abecesindcn, Türk abecesine göçürülmüşüdür. Tek bir faıkla. Aslında ner sözcüğün açıklamasında, ünlü Azeri yazarlarının kımi yazılanndan bir tümce içinde nasıl kullandığını gösteren örnekler vardır. Bunlar gereksız görünerek atılmış vc sonuçta 4 ciltlik sözlük 2 cilde sığdırılnuş. Yazık olmuş bunca emeğe, çok yazık. • 1 "Azerbaycan Yazarlar Birliği" ve "Türkiye Yazarlar Sendikası" üyesi. Yazar, çevirmen. 2 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk/. azarın, "Azerbaycan Abece Sorunu" adlı bilimscl araştırması. "Defter" dergisi AralıkMart 1990 tstanbul. "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü" Scyfcttin Altaylı Mıllı Eğjtını Hıd'amığı AnSAYFA 13 Kaynak kitaplar y p Haiide Edlp Adıvar.Ortacafl yazınına llgl duyanlar arasında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 341