28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Canan Eronat'ın hazırladığı "Ertuğrul Süvarisi Ali Bey'den Ayşe Hanım'a Mektuplar" ile Mehmet Tanju Akad'ın yazdığı "Osmanlı'nın Stratejik Sorunları" donanma ve deniz tarihimiz açısından ilginç bilgiler aktarıyor bizlere. EROL MUTERCİMLER Donanma ve deniz strateiisinden kesitler Ingiltere tarihinden I. Viktorya, ABD tarihinden Amiral Mahan, Rusya tarihinden ise Çar (Deli) Petro. Dordünün de ortak yanı, strateii ve ulusal çıkarların içiçe geçmişliğini kavramış ve çıkışın denizde olduğunu görebilmiş olmalarıdır. Her iki yapıt bu değerlendirmeyle de okunmalıdır. Gemi komutanının kaleminden eşine yazılan mektuplarda C.Eronat'ın yapıtındaki en önemli vurgu Ertuğrul'un Haliç'ten Şile'ye kadar bile gidemeyeceği denli könne, bakımsız oluşudur. Halbuki II. Abdülhamit Sultan Abdülaziz'den dönemin sayıca büyük üçüncü donanmasını teslim alinıştı. Bu büyük donanmaya ne oldu? II. Abdülhamit, Ruslar'ı ve Ingilizler'i ürkütür endişesiyle bu donanmayı Haliç'te çürüttü. 1889 yılında da Japonya'ya bir gemi göndermeye karar verince çürütülen bu donanmadan okul gemisi Ertuğrul'u seçtiler. Mektuplarda da okuyacaksınız. 14 Temmuz 1889 tarihinde demir alan gemi onbir ay süren bir serüvenden sonra güç bela Japonya'ya ulaştı. Burada görkemli törenler yapıldı. Böylece Japonar da Türkler'i ilk kez gördüler. Ertuğrul, Yokohama limanından 15 Eylül 1890 tarihinde dönüş seyrine başladı. Bir gece sonra Oşima kayalıklarında battı. Bu seyrin en trajik yanlarından birisi gemide Kaç denizcimiz vardı; bilemiyoruz. Kaç denizcimizin öldüğünü bilemiyoruz ama altıyüze yakın olduğu kesin. Kafile komutan Tuğamiral Osman ve gemi komutanı Yarbay Ali de ölenler arasındaydı. Yukarıda sözünü ettifiim araştırmamda Tuğamiral Osman'ın, kansının dırdırından bıkıp usandığı için bu ölüm yolculuğunu seçtiğini belîrten mektubunu vayımlamıştım. C.Eronat da büyükdedesinin tam tersi duygularla yüklü mektuplarını yayımladı. Mektuplar 6 Temmuz 1305 (19 Temmuz 1889) tarihiyle başlıyor. Yarbay Ali'nin duygu yoğunluğunun iletilmesine köprü olacağına inandığım 21 Şubat 1305 tarihli mektubunu aktarıyorum. "hmetli, Hakikatli Hantmağtm; Mektup göndermede kusur etmiyorum zannederim. Zira mektup yazmaaa olan tembelligimi biliyorsunuz. Velakin bizleri mecbur eden neair? Hemen hafta gelir gelmez kendimde bir noksanltk bissediyorum. Derken mektup olduğu hattrtma geldiği zaman bir memnuniyet ki aynı görüşüyorum gibi bir lezzet. Ama öyle bilfül oynaştr, sevijir gibi olmayacağt tabiidir. Zira ne o koku var ne o yumuşaklık var. Cümlesi yok ama damağımdaki lezzet bir türlü unutulmuyor. Bunun için hiç olmazsa resmimi olsun göndereyim de tahayyül ettiği yerleri kamilen temaşa etsin deyu bundan evvelki hafta takdime cesaret edebildim. Vallahı pek göreceğim geldi. Cenabı Bari'nin inayeti ile yeniden bir zifaf görüsmesi tahayyül olunuyor. Ve lakin gerçi alat ve edevat noksan ama, ijte böyle oluyormu\ jöyle oluyormuş gibi bazı kerre olan ameliyeler mısillu yine olur, Ayşe Hantm'tn teması ile. Ne yapalım sermaye bu kadar." Mektuplar özlem yüklü olmalarının ötesinde seyrin de tüm asamalarını anlatmaktadır. Deniz ve dalgalarla boğuşa boğuşa nihayet Japonya'ya vanrlar. tmparatorun huzuruna çıkışlarını anlatıyor. "Mukaddem, muvasalatımtz arzolundu idi. Bu defa dahi kumandantmız Paşa hazretleri tarafı şabaneden hami oldukları nişan, ımtiyaz, vesair emanetlerı, Japonya tmparatoruna takdım buyurdular. O gece Imparator hazretleri beş fermanlı zabitimize vermij oldukları Japonya nijanlarını talışma olaylartn kronolojik sırayla ele alındığı klasik bir tarih kitabı değildir Burada ağtrltkla stratejik düsünceye hizmet edecek hususlann öne çtkanlmasına çalısılmıstır. Ayrtca çö'zümlerin veya çözümsüzlüklerin nedenleri irdelenirken konuların tümü veya bir ktsmı üzerinde kapsaytct olma iddiası da tasınmamaktadır." İki kitap ve... T ürkiye'den o n b e ş b i n kilometre uzakta postadan kitap çıkınca sevinç vurularının sarkacı oluyorsunuz. Avustralya'ya hava postasıyla kitap paketi ondört günde geliyor. Bu uzun yolculuk, elinize aldığınız lcitabın değerini sonsuzlaştırıyor. Bir de dostlarınızın sizi unutmadığının doyumsuzluğunu yaşıyorsunuz. Cumhuriyet'ten sayın Sami Karaören ve Kastaş Yayınevi yöneticisi Sayın Rifat Kasnak'ın gönderileri arasındaki kitaplardan ikisini, daha önceleri araştırma yaptığım üç temel konuyu içermeleri bakımından birlikte değerlendırmeyi uygun buldum. Bu kitaplar; 1) Ertuğrul Süvarisi Ali Bey'den Ayşe Hanım'a Mektuplar, Canan Eronat, Yapı Kredi Yayınları, Âralık 1995 2) Osmanlı'nın Stratejik Sorunları, Mehmet Tanju Akad, Kastaş Yayınevi, Arahk 1995 Her iki kitabın hazırlanma aşamasında, sayın yazarlar nezaket gösterip baz konularda bilgime başvurmuşlar ve ben de, kitaplar yayımlanmadan önce öğrenme ayrıcalığına sahip olmuştum. Avustralya'ya geldikten sonra kitaplann çıkışını, kendi yapıtlarımın çıkış heyecanı ile beklemekteydim. Sonunda çıkageldiler. Canan Yücel Eronat şair Can Yücel'in ikizi. Fakat benim için önemli yanı, 1890 yılında Japon denizinde batan Ertuğrul Fırkateyni komutanı Tekfurdağlı Ali nin torunıı olıışııdıır. Yazınımızda edebıyatçıların mektuplarına ahşığızdır ama birkaçı dışında subayların mektup ve güncelerı pek günyüzüne çıkmamıştır. C.Eronat, Türk deniz ve dışpolitika tarihinde çok önemli yeri olan Ertuğrul gemisinin yolculuğunda bugüne dek varlığını duyduğumuz ama bir türlü ulaşamadığımız gemi komutanının mektuplarını yayımladı. Bu yayınlanan otuziki mektupla birlikte artık Ertuğrul'un tüm seyri hakkında bilinmeyen kalmadı. Anahtar Kitaplar Yayınevi'nce 1993 yılında basılan "Ertuğrul Faciası ve 21. Yüzyıla Doğru TürkiyeJaponya îliskisi" adlı araştırmamda tüm deniz kuvvetleri kaynakları kullanılmış fakat bazı olaylar belgelendirilememişti. C.Eronat'ın eseri deniz tarihi bağlamında çok önemli bir belge niteliği taşıyor. Japonya ve Türkiye arasındaki ilk ilişki 1871 yılında başlamıştır. Elçi Fukuchi Genichiro, Dışişleri Bakanı twaka'nın emri ile Türkiye'nin genel durumunu incelemek üzere îstanbuTa gönderildi. Ondokuzuncu yüzyıiın sonları tmparator Meiji (18681911) önderliğinde Japonya'nın çağdaş yenileşme girişimleri başlattığı dönemdir. O sırada Osmanlı'nın başında II. Abdülhamit bulunmaktadır ve üericilik, yenileşme adına girişimde bulunan herkesi sürgünden sürgüne yollamaktadır. Ülkeye elektriğin getirilmesi bile yasaklanmıstır. Donanma Haliç'te çürümeye terk edılmiştir. Strateji disiplini içinde bir değerlendirme yaptığımızda şu sonucu çıkarmak sanınm yanîış olmaz; Meiji ile başlatılan reformlar bugiinkü Japonya'yı yaratmıştır. II. Abdülhamit'in karanlığa gömme stratejisi de Osmanlı'yı tarihe gömdüğü gibi, gerici başkaldırıları da bugiinkü Türkiye'ye taşımıştır. Bence, ulusların stratejik sorunları öndcrlerinin uzak görüşü ve politik öngörüleriyle doğrudan ilintilidir. Bu konuda hiç kuşkusuz onlarca örnek verilebilir ama dört örnekle yetineceğim. Bizim tarihimizden Mustafa Kemal Atatürk, Strattjh sorunlar Analizler bir temel eksen saptanarak onun üzerine oturtulmuş. Göçebelikten kurtulmaya çalışan Selçuklu da, Osmanlı da, Türkiye Cumhuriyeti de önceki dönemden kopuşu ve yenilenmeyi, istedikleri ölçüde gerçekleştirememişlerdir.Her seferinde binbir çalkantı göze alınarak Batıya (bu her dönemde değişik anlamlar taşımış bir kavramdır) yönelik bir reorganizasyon istenmiş, ancak toplumun önemli kesimlerinin airenciyle karşılaşılmış ve hamleler yarım kalmıştır. Öte yandan, Batı da, var gücüyle Türkler'i geri itmiş, bu çekişmeler içerisinde özgün modellerini yaşatma olanağına sahip olamayan yenilikçiler çaresiz Dİr şekilde Batı kurumlarını örnek almayı sürdürmek zorunda kalmışlardır. Katılırız ya da katılmayız, ama, M.T. Akad'ın hareket noktası bu analizler. O s m a n l ı ' d a Stratejik S o r u n l a r (s. 11) "Her mücadele önce zihtnlerde kazantlır 20. yüzytlda gerçeklesen her sey geçen yüzyıldaki hayallerin tümünü aşmtştır. Her hedef önce bir düsünceden ibarettır. Ama buna ulasmak için kullamlacak vasıtaların gerçekçi ve mesru olması gerekir. Bu arada şunu batırlataltm ki amaçlar her vasıtayı mesru kılmaz. Kötü vasıtalar ile iyi hedeflere asla ulaştlamaz Ulastldığı sanılsa bile bunun bir yamlgı olduğu eninde (ö'nünde e.m.) sonunda ortaya çtkar. Ayrıca, mücadele eden taraflann kendilerinı, yandaslarını ve hasımlartnt iyi tanımalan; yeteneklerini, kapasitelerıni ve attlım güçîerim iyi değerlendirmeleri gerekir. Gücün büyüklüğünün yanı stra, sevk ve idare önemlidir. En önemli güç çarpanı ise doğru düsüncedir." Bu cözümleme stratejiyi belirleme sürecinin başlangıcı olmaktadır. Strateji nedir? Lord Curzon 1903 yılında şunu söylüyordu: "Hindistan'ı yönettiğimiz sürece dünyanın en büyük gücüyüz. Bu ülkeyi yitirirsek doğrudan doğruya üçüncü sınıf bir güç oluruz." Bunun adı, devletin ulusal çıkar strateiisidir. Sun T z u ' d a n Makyavel'e, Clausevitz'den Mahan'a, günümüzde Henry Kissinger'den, Paul Kennedv'e, Prof. Stefan Blanck'tan Graham Fuller'e ve Kenichi Ohmae'ye kadar herkesin farklı bir tanımı var. Sanıyorum ki strateiinin çağdaş tanımı, olanakların akılcı analiz edilerek koşulların en verimli biçimde değerlendirilmesidir. Tanju Akad'ın analizlerini bu bağlamda değerlendirmek kolaylık sağlayacaktır. Birincil kaynaklarda Osmanlı nın strateji planlarına rastlamıyoruz. Tüm eserler "vakanüvis" anlayışında yazılmış. Daha önce Koçi Bey Risalesi devamında da ondokuzuncu yüzyıldan sonra da bazı sosyal analizler varsa da gerçek anlamda bir doktrin oluşturacak yapıt bilemiyoruz. Bu, Osmanlı'nın stratejik düşüncelerini ve uygulamalarını hiç bilemiyoruz anlamı Ertuğrul gemlsinin yolculuğu ErtuSrul Fırkateyni Süvarisi Ali Bey'den lık ve kendileri dahi almış oldukları Osmanlı nijanlarını takmış oldukları halde so/ralarına buyur ettiler. Gerçi bunlar bize vtzçıltı ise de, yani buraca işlerimizin hitam bulunduğunu anlatmak için bu kadar sizleri dahi okuma zahmetine hoydum..." Özlem duygularıyla yüklü son mektup 28 Temmuz 1306 Ağustos 1890 tarihli. Yarbay Ali'yi torun Canan Eronat şöyle anlatıyor (s. 8): "Ali Bey yaptığı işe giizellikler katmasını bilen, işiyle bütünleşen bir adam. Resim yapmayı, harita çizmeyi, hat sanatını, Şehzade Mecit Efendi'nin hocalığına seçilecek kadar ilerletmiş. Çok iyi bir öğrenciliği var. Güverteye ayrılıyor. Gelişmesi için tngiltere'ye yolluyorlar. Dil öğrenip geliyor. Fotoğrafına bakıyorum ömrünün çoğunu deryalarda yaşamış bu açık denizler kaptanının; bu yakışıklı, levent insanın bakışlarında denizlerden bir parça yaşıyor. Babaannem şehit evladı olmanın önemini ve hüznünü taşırdı. Asker ekmeğini özler. Bir getiren oldu mu gözleri çakmaklanır. ö n u n biitün acılara ağlaması böyleydi, içeri doğru. Esmer ekmekten bir lokma koparır, öper, koynunda bir süre tutardı. Gemilerin batmayacağı bir diinya çok mu uzaklarda?" Akad'ın "Osmanlılar'ın Stratejik Sorunları" adlı yapıtı. Bu araştırma, bugüne değin, konusunda yayımlanmış tek kitap. Bu bakımdan büyük önem taşıyor. Strateji konusunda nedense siviJJer hiç kitap yayımlamadı; askerler de yapıtlarını Harp Akademilerinde yayımladıkiarı için kimsenin haberi olmaaı. Akad'ın değerlendirmcleri, bazı eksikliklerine karsın bundan sonraki araştırmalara kesinlikle ışık olacak niteliklcr taşımaktadır. Yazar sunuş yazısında özenle altını çizerek bu analizleri nasıl değerlendirmemiz gerektiğini şöyle anlatıyor: "Elinizdeki ça "Ikinci kitabımız Mehmet Tanju 5 Haziran 1306 (1890) tarihli mektup da tasımalı. ÖzeJJikfe mıhr bu konuda çok değerli ipuçlan vermektedir. Ayrıca vakanüvistlerın yapıtlarında da sefer hazırlıkları, ikmal teşlcilatlan, valilerin atanması gibi konular yer aldığından, birleştirme yöntemiyle yine de strateji belirlemeye çalışabiliriz. Örneğin: Deniz stratejisi konusunda Afif Büyüktuğrul'un, Mert Bayat'ın, Cengiz Okman'ın yapıtları bu çabanın ürünüdür. (C.Okman, çağdaş straCUMHURİYET KİTAP SAYI 3 1 9 SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle