24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S inemanın 100. Yılı... Tüm bir 19. yüzyıl boyunca insanlığın inanılmaz bir merak ve enerjiyle yeni buluşların, keşiflerin, icatların peşinde koşma serüveni içinde biraz bir oyun, bir eğlence gibi yaşanan ve fotoğraftan sinemaya doğru uzun ve karışık bir gelişim gösteren bu ışık ve gölge sanatının, 20. yüzyılın en büyük eğlencesine, en görkemli kitle iletişimine ve en komple sanatına yol açacağını tahmin edebilir miydi, bu yolda çaba harcayan onca insan? Louis Lumiere in bile "sinemanın geleceği yoktur" diyerek, bulusunün kimi naklarını bir ara ucuza elden çıkardığı düşüniildüğünde, elbette ki hayır... Ama olaylar böyle gelişti ve sinerna 20. yüzyılın her şeyiyle aynlmaz ve organik bir parçası olarak insanlık tarihindekı yerini aldı. Böyle bir yıldönümü kuşkusuz ki etkileyici: 100. yılı yaşamak kolay mı? Yüzyll başında doğan yedinci sanatın yaklaşık son yarım yüzyılına tanık olmuş bizler için, bu yıldönümü daha da heyecan verici. Bu kuşkusuz, sinemayla ilgili herkese, her kuruma ve her örgüte belli bir sorumluluk da getiren bir yıldönümü. Bir sinema yazarının da, bu yıldönümü vesilesiyle özel bir çabaya girişmemesi ve bir şeyler yapmaması düşünülemez. Ben, TRT'deki "Sinema 100 Yaşında" kuşağımın yanı sıra, bu yıldönümüne üç temel kitapla katkıda bulunmavı düşündüm. Daha başından beri, en azından, somut bir düzeyde, bir yıl öncesinden beri... Bunlar benim, sinema tutkunu, meraklısı bir yazarı Atilla Dorsay'ın ömrünün önemli bir bölümünü adadığı bu sanatla ilgili tüm birikiınini ve bilgisini yararlı birer kaynak haline getirecek üç kitaptı: "100 Yılın 100 Yönetmeni", "100 Yılın 100 Filmi" ve "100 Yılın 100 Oyuncusu". En bclaüsı, yazması en çok zaman ve emek isteyecek olanı, kuşkusuz Ukiydi: Bir oyuncu ya da bir film üzerıne yazmakla bir yönetnıen üzerine yazmak aynı şey değil. Çok daha fazla bilgiye, dolayısıyla araştırmaya ve incelemeye gereksinnıc var. Kuşkusuz her zamanki gibi geciktim: Belki aylara, hatta bir yıla yayılması gerekli bir cabayı, yaz aylarına sığdırmak zorunluğuyla karşı karşıya kaldım. En azından ilk kitabın 1995 yılı içinde yayımlanması iyi olurdu. Bunun üzerine bu kitabı çok yoğun bir çabayla, iki ay içinde hazırlamak zorunda kaldım. Neredeyse beynimi durduracak, en azından başıma sürekli ağrılar saplanmasına neden olan gerçekten yoğun bir çaba oldu bu... Sürekli yazarak, ara yerdc okuyarak, dinlenme niyetine ise kimi önemli, klasik, bilinmeyen veya unutıılmuş fimleri özellikle geceyarılarından sonra (kimileri bu kitap için özel olarak alınmış) videokasetlerinden izleyip "havaya girerek"... Ama, her türlü tevazuun dışında, bu kitap elbette sadece iki ayda hazırlanmadı. Buna beki, bir ömür artı iki ay demek gerekiyor... Başta en zor olanı, sinema tarihinin ünlü yönetmenlerini sadece 100'e indirmekti. Bu konuda sancılar çektını, karabasanlar gördüm, görkemli tcreddütler yaşadım. Yayımcımla bu sayının en azından 130, sonra 120, hiç olmadı 110, hadi 105 filan olması konusunda sürekli cebelleştün. Ama onlar, haklı olarak 100 sayısının anlamını vurguladılar. 1yi de oldu: 100 yıla 100 yönetmen... Ne var ki böyle bir toplam içine almak istediğim kimi sanatçıları alamadım. Orneğin klasik Amerikan sincmasından bir Allan Dwan, Frank Borzage, Henry King, William Wellman, Anthony Mann ya da Delmer Daves, benim kişisel gözdelerimden bir George Sidney, Mitchell Leisen, Robert Rossen ya da Hal Ashby... Sessiz dönem Isveç sinemasından ünlü Sjöström ve Stiller, klasik Sovyet ekolünden bir Dovçeqko ve Dziga Vertov... Fransız şiirselgerçekçiliğinden bir Jean Vigo ya da Julien Duvivier, Ingiliz "free cinema' yaratıeılan Lindsay Anderson, Karel Reisz ya da Tony Ricnardson... Amerikan TV ekolünden Frankenheimer ya da Martin Ritt, Orta Avrupa'dan Zoltan Fabri ya da Miklos Jansco... Günümüzün Amerikalılarından Clint Eastwood, Brian de Palma, Oliver Stone, David Lynch ya da Joel Coen, günümüz Ingilizlerinden John Boorman, Alan Parker, Stephen Frears veya Neil Jordan, Fransa'dan Claude Sautet, JeanJacuues Annaund veya Bertrand Tavernier, Almanya'dan Werner Herzog, Avustralya'dan Peter Weir, tran'dan Abbas Kiorastami ya da Rusya'dan Panfilov veya Mikhalkov... Bunlar Atilla Dorsay'dan arkası gelecek bir başyapıt: 100 Yılın Yönetmeni Atilla Dorsay, yaşamım sinemaya adamış eleştirmenlerimizin en başta geleni. Dorsay, sinemanın 100. yılı nedeniyle iki önemli kitap yayımladi: 12 Eylül Yılları ve Sinemamız ile 100 Yılın Yönetmeni. Bunlardan ikincisinin önsöz'ünü sunuyoruz sizlere den kendime göre bir seçme yaparak bir toplama ulaştım. An a kriter kuşkusuz sinema tarihini etkilemiş olmak, sinema dilinin oluşmasma ve gelişimine katkılarda bulunmuş olmaktı. Ama benim için bir diğer kriter de, yeterince hatırlanacak önemıi film, yeterince başyapıt ya da çok popüler olmuş film üretmiş olmaktı. Bu toplama giren her yönetmen, sinema deyince aklımıza gelen filmlerden mutlaka en azından birine imzasını atmıştır. Zaten buna ek olarak çok yakında önünüze geleceğini umduğum "100 Yılın 100 Filmi' kitabı da sanırım bunu doğrulayacak. Elbette bu toplamı yaparken sinema sanatına geniş ve evrensel bir bakışı gerçekleştirmeye çalıştım. Örneğin kimi yönetmenler, çokluk AngloSakson kaynaklarında yer bile alrnıyorlardı: Örneğin Leonard Maltin'in 1994 basım tarihli kapsamlı Movie Encyclopedia'sında, diyelim ki Angelopoulos, Kieslowski ya da Kusturica yer bile almıyor. Son yıllarda büyük çıkış yapan kimi yönetmenler de, elimizdeki nispeten eski basımlı Avrupa kaynaklarında (Fransızlar'ın Larousse du Cinema'sı dahil) ya hiç yok, ya da çok küçük bir yer ayrılmış. Ancak çağdaş sinemanın bu büyük adlarının bizim, bir Türk yazarının bakışıyla gerçekleştirilen bir toplamda elbette ki yeri olacaktı.Bu açıdan bu seçimin ve bu toplamın, herşeye karşın bizim açımızdan, Türkiye açısından yapılmış oldukça evrensel bir toplam olduğuna dikkatinizi çekcrim. Kuşkusuz hemen akla gelen bir soru var, mutlaka da sorulacak: bu toplama girecek hiç Türk yönetmeni yok muydu? Bunun yanıtını gerçekten de bilmiyorum: Kendi sinemamız üzerine yeterince nesnel olabildiğiimizi sanmıyorum. Hiçbirimiz olamıyoruz, ne dersek diyelim... Ya gereksiz bir komplekse, ya da anlamsız bir milliyetçiliğe meylediyoruz. Ben kendi adıma, en azından Lütfi Akad, Metin Erksan, Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz, Erden Kıral, Ömer Kavur gibi yönetmenlerimizin böyle bir toplam için cıddi olarak düşünülebileceklerine inanıyorum. Ama ben bu işe girişmedim ve böyle bir tartışmanın içine dalmak da istemedim. Beni yıllardır okuyup ızlemiş olanlar için özel birkaç not: Bu kitaptaki yazılardan sadece 10 kadarı daha önce yazılmış ve aynen kullanılmıştır. Bunlardan kitaplarıma girmiş olan Rene Clair, Carl Dreyer, Luchino Visconti ve üzerlerinde en uzun birer yazı yazmış olduğum Alfred Hitchcock ve Orson Welles yazılarına artık ekleyecek bir şey bulamadım, aynen aldım. Farklı yerlerde çıkmış yazılarımdan, Cumhuriyet'te çıkmış C^apra, Cassavetes, David Lean ve Satyajit Ray, Milliyet Sanat'ta çıkmış Federico Fellini, 2000'e Doğru'da çıkmış Joris Ivens ve tstanbul Festivali'nin yaptığı toplugösteriler nedeniyle yayımlanan özel kıtapçıklarda kalmış olan Fassbinder ve Pasolini yazılarımı da, yeterince iyi bulduğum için aynen korudum. Diğer yönetmeniercfen Richard Brooks, Luis Bunuel, Jacques Demy, William Dieterle, John Huston, Fritz Lang, Joseph Losey, Joseph Mankiewicz, Jean Renoir, Alain Resnais, Roberto Rosselini, Andrei Tarkovski üzerine yazmış olduğum yazıları ise ciddi biçimde elden geçirip yeni bölümler vc yorumlar ekleverek, bunları baştan oluşturdum. Geriye kalan, demek ki 75 yazı, tümüyle yeni yazılmış yazılardır. Bu yazılar, hemen fark edileceği gibi, yönetmenlerin isimlerinin alfabetık sırasına göre değil, kronolojik olarak sıralandı. Yönetmenlerin ilk filmlerini yapış tarihleri sırasına göre... Bunun çok dana akıllıca bir yöntem olduğunu düşünüyorum: Çünkü böylece kitaba bakılırken, aynı zamanda tüm sinema tarihini ve bu tarih içindeki sanatsal gelişmeleri, akımları ve türleri de şöyle bir gözden geçirme olanağı doğacak. İlke olarak ilk filmleri seçmek bence çok güzel, ama aynı zamanda zor bir yöntem. Çünkü yönetmenlik kimseye gökten zembille inmiyor: Kimileri kısa filmden, kimileri TV yönetmenliğinden veya amatör olarak çekilmiş kısa veya uzun filmlerden geliyor. O açıdan bu "ilk film"i bulmak ve saptamak her zaman kolay değil. Ben ilke olarak, tümüyle amatör çalışmaları değil, ama şu veya bu biçimde sinema kaynaklarına ve kitaplanna geçmiş ilk filmleri esas aldım: Kısa veya Uzun, TV veya sinema için... Ama bunu da her yönetmen için yararlı bir küçük kaynak olarak verdiğimiz "Başlıca Filmleri" köşesinde dikkatle belirttim. Böylece buraya bakınca, o sanatçmın gerçekten de sinemaya ilk kez ne zaman ve nasıl adım attığı görülüyor. Eğer kıs» film veya TV yapımîarıyla başlamışsa, ilk sinema filmini de ayrıca belirttim, şüpheye hiç yer bırakmayacak biçimde... Bir ck bilgi: Aynı yıl sinemaya başlayan yönetmenler olduğunda (ki oldu), sıralama yaşlarına göre oldu, en büyükten başlayarak... Orada da aynı tarih olursa (bir kez oldu) bu kez soyadlarına göre alfabetik olarak yer aldılar. Kuşkusuz başka bir sorun, filmlerin Türkçe isimleri oldu. Bunlar öylesine değişken ki... Ben bu kitapta öncelikle ve esas olarak orijinal adları aldım, film îngılizce veya Fransızca gibi genelde bilincn bir dıldeyse, önce onu, sonra da Türkçe adını yazdım. İlke olarak böyle. (Niye bılinen dil diye sadece bu iki dili kabul ediyorsunuz da Almanca, Italyanca veya Ispanyolca'yı kabul etmiyorsunuz diye sorabilecekler için şunu anımsatayım ki, Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu FlPRESCÎ'nin kabul ettiği iki resmi dil bunlardır.) Ayrıca filmin Türkçe adını da, ancak bu ad biliniyorsa, anımsanıyorsa yazdım. Yoksa bu kitabın mutlaka bilgili ve kültürlü okuru için, artık herhangi bir Ingilizce adın Türkçe'sini de vermeye gerek duymadım. Eğer bir filmin ülkemizde sinemalarda gösterildiği ad biliniyorsa, mudaka onu ön plana aldım. Kimi filmler önce TV'de gösterildiler, daha önce sinemalara gelmeden... () zaman da ilk TV gösterimindeki adı korumaya çalıştım Ama iş çeşitli adlarla dejenere olmuşsa, ilk sinema (ve kimi zaman ilk TV) gösteriminin adını korudum. Ingilizce ve Fransızca'nın dışında, aralarında az bilinen Lehçe, Çekçe, Japonca, Hintce, Yunanca gibi diller de bulunan özgün aaları, metnin içinde değil, sadece "Başlıca Filmleri" köşesinde verdim. Bu köşede yer alan tüm filmlerin adları orijinal üillerinde yazıldı, olabildiğince hatasız olmasına cok dikkat ederek... Kimi az ve önemli filmler yapmış yönetmenlerin artık tüm filmlerini vermişsem, o zaman köşenin başlığı "Başlıca Filmleri" yerine "Filmleri" oldu çıktı. Evet, bu kitapta yalnızca 100 ünlü yönetmenin değil, tüm sinemanın da bir tarihini okuyacaksınız. Olabildiğince de resimle desteklenmiş olarak... Gerisi, yani "100 Yılın 100 Filmi" ile "100 Yılın 100 Oyuncusu" da, mümkün olduğunca kısa zamanda lOOyönetmonlseçıırak C hep sevdiğim ve ilk ağızda düşündüğüm adlardı. Ama anlaşılabilen nedenlerle, bir seçme yapmak şantı. Hele en sonunda, tam binbir güçlükle 100 yönetmeni saptadıktan sonra Mısırlı önemli sinemacı Yusuf Şahin'i atladığımı fark edip onu alınca ve gerçekten çok önemli bir sinemacıyı dışarda bırakmak zorunda kalınca... (Kim olduğunu yazmayacağım). Gerçekten üzüldüm. Ama yapacak bir şey yoktu: Seçim seçimdi ve yüz sinemaa, artık değişmeyecek bir ilkeydi. Bu yönetmenleri kuşkusuz ki tanıyordum: filmlerinin en önemlilerini yıllar boyu, özellikle de Paris'te yaşadığım iki yıl boyunca sinematek veya sanat sinemalarında, 196070'lerin unutulmaz Istanbul Sınemateği gösterilerinde, dış yolculuklarımda sinemalarda veya kimi zaman geceyarısından sonra kimi TV kanallarında, yıllardır eksilmeden süren yoğun ve düzenli sinema seyircisi yaşamımda ya da oluşturmaya çalıştığım oldukça zengin klasik ve çağcîaş videokaset arşivimde izlemiştim. Demek ki, ilke olarak kendi izlenimlerime dayanan bir toplam bu... Ama yine de birçok kaynağa başvurdum, her yazıdan önce yönetmen yalannı karıştırdım, çeşitli kaynakkitapgöz attım, her biri üzerine yararlı bilgiler, anekdotlar, yargılar derleyip bunları da yazının içine kattım. Yazılar, görülecektir, birer deneme üslubunda yazdmıştır, adları hemen her zaman yazının içinde verilen çeşitli kaynaklardan ve görülen filmlerden edinilen somut bilgi ve yargıların yanı sıra, şu veya bu yönetmen üzerine Atilla Dorsay'ın biraz kişisel bir bakışı ve o sanatçıyı yorumlama çabası olmasına dikkat edilmiştir. Bu kişiselliğin bu kaynakkitaba belli bir çeşni ve lezzet getireceğini, onu kuru bir ansiklopedik metnin olası tekdüzeliğinden kurtardığını düsünüyorum ve bu yargıyı elbette siz okurlarla da paylaşacağımı umuyorum. Bu 100 yönetmenin seçiminin kriterleri neydi? Kuşkusuz tek bir kriter yoktu. Genelde taradığım çeşitli kaynaklardan, yeni Sinema tarlnl gelip bu cildi tamamıayacak... Hepinize, adına sinema tarihi denen ve olağanüstü güzelliklerle dolu bu kültür ve sanat biriki mi hazineleri içinde, cn iyi filmlcrle dolu günler dilerim. • 100 Yılın, 100 Yönetmeni /Atilla Dorsay / Remzi Kıtabevı /52H s 12 Eylül Yılları ve Sinemamız / Atilla Dorsay / Inkılap Kitabevı / 188 s. SAYFA 9 CUMHURİYET KİTAP SAYI 313
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle