27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şairlik, denemecilik, eleştirmenlik, editörlük gibi bir çok niteliği üzerinde taşıyan Enis Batur'la tüm bu nitelikleri, özellikle de günümüz şiiri,. aşk ve editörlük üzerine söyleştik. Her zaman olduğu gibi, ilginç şeyler söyledi Batur. CİHAN OGUZ ünümuzde şitre nastl baktyorsunuz? Şiırtn bugün hayatımızda somut bir ışlevt, bir rolü, bir özelliği kaldı mı? Ya da önceden var mıydt? "Tabii, Türkiye çerçevesinde bakmaya gayret edeceğim. Biraz daha ufku acarak dünya genelinde de bir şeyler söyleme çabasına gireceğim. Şimdı, bu işin herhalde birtakım eğrileri olduğu söylenebilir. Şairlerin toplumların içindeki duruş biçimleri ve etkileri dönemden döneme, coğrafyadan coğrafyaya değişiklik gösteriyor. Tarihi bir konumlama yapmaya girişecek değilim. Ama şöyle bir bakıldığında, yüzyılın başından itibaren şairlerin toplumların içinde bir anlamları olduğu göze çarpıyor. Bu anlamları, etkileriyıe de düz orantılı olarak ele alınabilir. Bize bakıldığında, Yahya Kemal iyi bir örnek, Hâşim iyi bir örnek... Bir toplumun önde gelen şairlerinin, yalnızca küçük bir kitle veya azınlık tarafından değil, o toplum tarafından tanındıklarını, onların gustosu ile yoğrulduklarını görüyoruz. Hazır bir gusto'ya hitap etmiyordu ne Yahya Kemal, ne de Hâşim. Yahya Kemal için en azından şu denilebilir. Bıleşkenleri açısından şiiri, toplumun gustosunu okşayabilecek türden bir şiirdir. Ama Haşim için bu da söylenemez. Haşim'in şiiri oldukça yenilikçi bir şiir, toplumun almaya hazır olduğu bir şiir değil. Buna rağmen, bu şairler de, ondan sonraki kuşaktan gefen başka şairler de, Türk toplumunun içinde okundular, ciddiye alındılar. Zaman zaman karikatürlcri de yapıldı, ama o da ciddiye alınmışhğın bir göstergesi olarak ele alınabilir. Ama şunu düşünün ki, Yahya Kemal yaşarken kitap yayımlamadı. Kitabı olmayan bir şair ofmasına rağmen, müthiş bir çıktş alanı bulduğu göze çarpıyor. Işte, ölümünden az önce, Hürriyct gazctesinin tefrika halinde şiirlerini birinci sayfadan verdiğini görüyoruz. Bu, 50'li yıllar... Sonra, AttHa llhan'ın hep üzerinde durduğu konudur: Şairle toplumun arasındaki bağ gevşedi. Attila llhan bunun faturasını genellikle şairlere çıkarıyor. llk bakışta hak da verilebilir Attila Ilhan'a, çünkü Attila llhan belki de en son popüfer Türk şairi olarak bu toplumun 'nabzını tutmuş', toplumun dar bir edebiyat çevresinin ötesindeki üyelerine şiiri sevdirmiş, şiirlerini ezberletmiş, çeşitli kanallardan, beste yoluyla ya da başka yollarla şiirinin dolaşımda kalmasını sağlamış biri. Böyle bakıldığında, bu tür şair figürleriyle toplumların arasında bir uzlaşma olduğu göze çarpıyor. Dolayısıyla da, şairin sosyal bir kimlik olarak, sosyal bir rigür olarak, toplumla içleşmiş bir insan ya da bir iş türü ortaya koyduğu söylenebiliyor. Enis Batur'la şiir, aşk ve editörlük üzerine... G "Yaşamı öğrenmemiz nerek..." Sonra, bu ilişki de gevşemeye başladı. Şimdi yaşayan Türk şairlerinin arasında şüphcsiz tanınanlar var, toplum tarafından da tanınanlar var ama hiçbiri bu oranda tanınmıyor. Dağlarca bile bu oranda tanınmıyor. Dağlarca belki daha güçlü bir örnek de, Türk şiirinin gelenek çizgisinden büyük kopuşlar göstermiş ve iyi bir şair olduğunu düşündüğüm Cahit Külebi'yi ele alalım. Cahit Külebi, 65 milyon nüfuslu Türkiye'de çoğunluk tarafından tanındığı söylenebifecek bir şair de değil, şiir kitaplarının satışları da böyle bir gösterge veımiyor. Dolayısıyla, şiir ile kitle arasında bir kopuş oluşmaya başladığını söylememiz müınkün. Bunu da, dönüp o zaman, başka dönüşümlerin, çağın getirdiği başka yeniliklerin yanınSAYFA 10 da, şiirin biraz marjlara doğru çekilme durumunda kalmasıyla belki değerlendirebiliriz diye düsünüyorum. Dünyada da böyle. Dediğim gibi, dönem dönem büyük harckctlilikler söz konusu olmuştur, Amerika'da "Beat Generation" kuşağının şairleri, Sovyetler'de Voznesenski, Yevtuşenko gibi şairilcr geniş kitlelere şiiri ulaştırma başarısını sağlayabilmişlerdir. Sonra ne olmuştur? Bu şairlerin hepsi yaşıyor. Beat Generation şairleri şiirin küçük adasına çekilmiş durumdalar. Yevtuşenko zaten artık Rusya'da yaşamıyor. Rusya'nın toplumsal kargaşası içinde şiirin yeni şairilerin en azından o kadar büyük bir rol oynamadıkları göze çarpıyor. Şimdi, 'şairin figür olarak yerinin oynamasında, acaba onun yerine geçen başka unsurlar var mı?' sorusuna da bir bakmak lazını. Belki birçok kişinin bctine gidecck bir bcnzctmc yapacağım ama, örneğin Freddie Mercury... Mercury sadece rock gruplarından bir tanesinin solisti olarak ele alınabilir. Ama zaman zaman, televizyon kanallannda görüyoruz, Freddie Mercury'nin ölmeden önce verdiği konserlcrde inanılmaz sayıda gcnç insan bir araya gelıyordu. Şarkılarınm sözlerini ezbere biliyorlar. Bu şarkı sözleri yabana atılabılecek şarkı sözleri değil. Çünkü ta Bob Dylan'lardan başlayarak gelen iyi bir şar van" çıkan "DoğuBatı Divanı" adlı bir başka kitap. Bunların ikisi de yaklaşık 400'er sayfalık iki kitap olacak. Ben bu 10 yıl içinde bunların pek azını yayımladım sonuç olarak oldukça da ilerlemiş olmama rağmen.Büyük oir olasılıkla, önümüzdeki 510 yıl içinde de, eğer sağIığım yerinde olursa, onlar üzerinde çalışmayı sürdüreceğim. Işimi bir yalnızlık içinde götürmek zorundayım. Zaman zaman birkaç parça yayımlamalda bir paylaşım alanı yaratıyorum ama, bu, paylaşım alanından çok benim için bir yoklama ilişkisi olarak ortaya çıkıyor. Bazı işaretler bekliyorum arasıra, o işaretleri almak istiyorum. Onun içn biriki parça ya da bir cilt yayımlıyorum. Ama, istedığim, bu iki bütünlüğü, sabrederek, ağır ağır acele ederek oluşturmak ve bütün bu yıllar geçerken, bunlar benim masamda, benim odamda dururken, onlar yokmuş gibi yaşamayı, kamu içinde en azından, şu küçük şiir okuru kitlesi içinde geçirmeyi göze almak... Bunu yapmak durumundayız." Şairlerin belirli bir etik anlayışı var mı? En anarşist ama aym zamanda en statükocu, kuralct şaırlerdtr deniliyor... • "Denilebilir. Doğruluk payı var bunda bir bakıma. Etik ile bağlantılı olarak ele alacak olursak, bizim ilk yazmaya başadığımız dönemde benim sonradan da üzerinde durduğum bazı imge sorunları yaşanıyordu, hatırlıyorum. 'Şairler içki içer mi?', 'Şairler Bohem hayatı yaşar mı?', 'Şairler şöyle yapar mı? ... Bu sorunlar, benim kuşağımdaki pek çok insan gibi, benim de zihnime uğramıştır; bir süre kalmıştır, sonra çekilip gitmiştir. Ama sonuç olarak, şairler her şeyden önce her halde şiirlerini kurarlar. Bunun yanında nasıl yaşadıkları ayrı bir sorunu oluşturur. Bir süre sonra da, bütün bütüne kımliklerinden soyamasalar bile şiirlerini, ortada bırakacakları bu şiirdir. Bu şiire ve bu şiirle ilişkilerine yönelik temel etik kaygılan olsa gerektir. Şimdi tabii, gene kendi adıma konuşmalc zorundayım: Etik yapıtta görünüyor. Hayatta onu ner zaman görmek mümkün değil. Zor... Etikmiş gibi görüncbilir, etik olmayabilir. Etik değilmiş gibi görünebilir, çok sonra onun bir etik olduğu anlaşılabilir. Tabii, etik dcyincc dc, birkaç planda etik: Bireysel planda, şarin toplumun içindeki duruşuna yönelik kendi seçimleri ve değer yargıları, ölçüleri... siyasal düzlemde olabilir, poctik düzlemde olabilir, çeşitli katmanlardan oluşan bir toplam etik var. Bunun ben 'iş'e yansıdığı kanısındayım. Yani 'iş' ayrı, 'iş' derken şiiri kastediyorum tabii, 'iş ayrı, hayat ayrı' diye düşünemiyorum. Ama, nayata bakarken de, işe bakarken de, çok yüzeysel bakmamak kaydıyla... Onu karmaşıklığında anlamak gerekir: Bir cebir problemi gibi koyamayız olayı. Her hayat, her kı sözü geleneği olduğunu da söylemek yapıt sonuç olarak bir karmaşa içerir ve mümkün. Jnsan o durumda, ekranın karbu karmaşayı çözmek için biraz emek şısında oturan ve şiir yazan biri olarak, ş sarfetmek, vakit ayırmak gerekir. Toptanşiir okuyan biri olarak, 'acaba?' sorusuycı bir yargı içinde, 'bu adam su durumda l a karşı karşıya geliyor. Yani, şairin geniş şunu yapmıştır, şu durumda da bunu kitlelerle artık ilişki kuramadığı, çünkü yapmıştır' gibi çok basmakalıp bir yakaşiirini daha derin sulardan devşirmeye şımla ele almamak kaydıyla... Daşladığı bir dönemde yaşadığımız için O zaman bir çclişki varmış gibi gelebimi, şair figürünün yerine, şiirle organik lir. Anarşist görünen bir insan çok kalıpbağı olan, ama bir balcıma şair sayılamaçı bir başka Dİçimde karşımıza çıkabilır. yacak birtakım insanlar konuluyor?' soTersi de olabilir: Çok kalıpçı görünen bir rusu da var karşımızda." biçimin arkasında anarşist bir ruh.da ya Darb ve Mesel'de, 'Bir şairin öğrenme tabilir. Ben bunu hep küçük örneklerle si eereken: Beklemektir' diyorsunuz. Bu ölçme gayreti içinde oldum, bakarken: sahnn karşılığt var mı? Ya da olması gere Nabokov, bence, çok anarşist demiyeyim kıyor mu? ama devrimci bir yazardı. Bir denemem• "Şimdi, bu sabrın karşılığı olduğu de, onun fırtınalı yaşamı ve yenilikçi yainancıyla herhalde hareket etmeli. Böyle pıtıyla çelişen biçimde derlitoplu bir aile bir inançtan söz edebileceksek, ben kendüzeni kuruşu, her gün kravat takışı üzedi payıma, kendi serüvenim için böyle rinde durmuştum. Tabii, 'bu çok ünemli bir inancı bir köşede tutuyorum. Ona mı bir şeydir' demiyorum. 'Kravat takmabel bağlıyorum? Hayır, ona bel bağlamımalıdır' demek ne kadar yanlışsa, kravat yorum. Ama, kendi işimi yaparken, bu takıyor olmasını da hüyütmek o kadar tür bir sabır hoyutunu önemsiyorum ve yanlış olur. Ama, bu küçük işaretin altınbunun bana kişi olarak bir yararı, bir da bile bir disiplin görüyorum: Hayatma katkısı oldu mu bilmiyorum yaptığım yön verişindeki etik değerlerin arkasında işc yararı ve katkısı olabildiğini biliyodurduğu bir disiplin var. Ve bu disiplin rum. Son 10 yılı kendi şairlik serüvenim yapıtla buluşuyor." açısından çok önem vcrdiğim iki büyük Yaafk? toplam üzerinde geçirdim. Bunlardan bi "Aşk... Gerçek anlamda bir aşktan ri, bir ucu Argos ta yayımlanan "Opera" söz edeccksck... Çünkü çok tebdil kıya kitabım, öbürü de bir cildi "Gri DiC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 1 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle