Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Olumsallık, îroni ve Dayamşma I ironist' ütonvası miyetini sürdüren bir kavramı ters yüz ederck, perspektivizmini onun yerine yerleştirir: mutlak hakikat, bu durumda, yerini farklı perspektiflerden alımlanan bir hakikatler ilişkisine bırakır: Nietzsche'ye göre, "hakikat seyyar bir metaforlar ordusudur" (s. 57). Nietzsche'nin anlayısına göre, yalnızca "şairler, sanatçılar olumsallık hakikatini takdir edebilecekler, felsefeciler ise, felsefeci olarak kalmaya, tek bir doğru yükleme listesi, insanlık durumunun tek bir doğru betimi, hayatlarımızın tek bir evrensel bağlamı olduğunda ısrar etmeye mahkum" (s. 58) olacaklar; çünkü güçlü şairler, kelimeleri daha önce asla kullanılmadığı şekilde, "zamansız" kullananlardır. ALİ AKAY R ichard Rorty'nin Olumsallık, troni ve Dayamşma (Ayrıntı Yayınları, Çeviren: Mehmet KüçükAlev Türker) adlı kitabı iki konferans dizisinden oluşmaktadır. 1986 Şubat'ında Londra University College'de verilen üç konferans ve 1987 Şubat ayında Cambridge'te Trinity College'de verilen dört konferans. Giriş yazısında Rorty, Platon'un "adil olmak her kişinin çıkarınadır" önermesi hem Hıristiyanlıkta hem de eski Yunan'daki anlamını sorunsallaştırmayı amaçlıyor; çünkü bir kişinin çıkarı ile birçok kişinin çıkarını aynı kesişme noktasında birleştiren nedir sorusu sorulduğunda, demokrasinin ve toplumsallığın soruları ortaya atılmış olacaktır. Kişinin kendi kendisini "mükemmelen geliştirmesi" ancak, başkalarına verilen hizmetten geçeceği iddiası, bir yerde, A. Simith'in "görünnıez elinin" de açıklayıcısı olarak ortaya konulabilir. Mükemmellik yolunda verilen çabanın bir cemaat duygusuyla birleştirilmesi aynı çıkarların çakışmasını sağlamaktan geçmektedir. Bour dieu'nün çıkar vc habitüs üzerine geliştirdiği kavramlardan birinin Rorty'nin kitabının girişinde bulunması, günümüz libcral toplumları içindeki sorunları daha iyi anlamamıza olanak vereceğini; ayrıca Faydacılar arasından J.S. Mili'in "lyinin çıkarın olduğu verde bulunması" önermesini de liberal toplumları iç mantıkları içinde değerlendirmenin liberalizmi anlama bakımından önemini bize düşündürten bu önermenin Rorty'nin liberalizm ve demokrasi tartışmalannda yeri olmasının anlamlı olduğunu düşünüyorum. Rorty, bu tip bir çıkar ilişkisinin metafizik ya da teleolojik girişimler bağlamında "insanın doğasında" olduğunu ima eden Platon'u sorunsallaştırıvor. Bu, Rorty'c göre, mahrem ile kamu alanı ilişkilerin nirleştirilmesini sağlıyor; yani insanın doğasında hem mahrem alanın doyumunu nem de insanlar arası dayanışmanın kaynaklarını bulmak mümkün gibi duruyor. Ancak; kuşkucular için, örneğin güç istemi veya libidinal ilişkilerin, insanın doğasında olmaktan ÇOK, toplumsallaşmanın bir ürünü olduğu düşünülür. Bu nedenden dolayı da sosyalliğin dışına çıkarak, antisosyal bir tavra girerler. Diğer yanda, tarihselci düşünürler "insanın bir doğası" veya "benliğin en derin düzeyi" olduğu fikrini yadsırlar. Tarihselcilere göre, insanın toplumsallaşması için befirli etapların katedilmesi gerekmektedir ve ancak tarih sayesinde Du etapların katedilip sosyalleşmeye varılabileceği ileri sürülmektedir. Bu anlamda, Fransız sosyolog Alain Touraine'in tarihselcilere yaptığı eleştiri tam bir anlam kazanır, çünkü Touraine'e göre tarihselci bir sosyoloji anlayışı toplumsal hareketlerin kendiliğindenci özerkliklerini çözümlemeyi gözardı etmiş ve toplumsal hareketlerin içkinliğinc zarar vermiştir. Çıkar ilişkilerinin kamu alanı ile mahrem alanda kesiştiği en önemli örnekleri veren toplumsal nareketler, bu bakımdan, birleştirici bir unsuru meydana getirmektedir. Rorty ise Richard Rorty'nin "Olumsallık, Ironi ve Dayamşma" adını taşıyan kitabı hem onun Türkçe'ye çevrilen ilk kitabı olması, hem de sanata değgin olanın sosyal bilimsel olandan daha aşağı olmamasını anlatması bakımından önemli bir çalışma. Rorty'nin filozofları ve romancıları okuyuşu ile her an hemfikir olmasak bile yaklaşımı açısından önemsenmesi gereken bir kitap. men yadsır gibi gözükmektedir tarihselcilerin "insan olmak 0LUM8ALUK, (Bkz. Ali Akay. Michel Foucanedir?" sorusunu sormak yeriIRONIVE ult, Iktidar ve Direnme Odakne "zengin bir yirminci yüzyıl ları. Bağlam Yayınlan., 1995). toplumunun sakini olmak neAynı şekilde Söylemin Düzeni dir?" sorusunu sorduklarını kitabında yazdığı ve aslında düşünür. Bu şekilde de insaCollege de France'da yapmış nın vazgısı ile toplumsallığın olduğu açılış konuşmasında, tariniliği bir aralık zaman yazarın bireysel varlığından içinde metafizik bir teleolojiçok, bir dilvarlığını ortaya koyden kurtarsa bile, tam olarak ması onun toplumsallık ile bibu sorunları tarihin derinliklerey arasında hiç de Rorty'nin iddia ettiği rine gömemedi. Klasik felsefenin sorunu bir şekilde gerilim olduğu tezini doğrulaolan Hakikat bir yana bırakıldı ve özgürmaz. Diğer yanda ise, Rorty bu tip bir talük arayışı tarihin ilerlemeci motoru nalirihselcilık anlayışından ayrılan Deway ve ne gelüi. Ancak özgürlüğün hem mahHabermas gibi düşünürferin "irrasyonarem hem de kamu alanındaki sorunsallizm" veya "estetizm" ile sakatlanan bir laştırılması, bir yandan psikanalizin diğer mahrem alanın mükemmelleştirilmesini yandan sosyoloji ve antropolojinin sorusorun olarak ortaya koymaktadır. nu olmasına rağmen iki alan arasındaki Rorty'nin bu kitabı bu iki tarihselci gögerilim nihar bir sonuca erişememekterüşü ve yazarların "hakkını vermeye çaldir. Burada, Rortv'nin "Kendi kendini ışıyor". Mahrem ve kamu alanının esteyaratmayla ve mahrem özerklik arzusutizm ve irrasyonalizm ile kendi vatandaşnun ağır bastığı tarihselciler arasında lık anlayışlarının diğer insanların çıkarlaHeiddeger ve Foucault'yu sayması biraz rıyla kesiştiğini iddıa eden bir düşüncedüşündürücü: Foucault'nun tarihi temanin mümkünlüğü ise başka bir soruyu lar üzerine eğilmiş olmasına rağmen feortaya koymaktadır. Yani Marx, Nietzscnomenolojik bir Hegelci tarih anlayısına he ve Heidegger ve Habermas arasındaki karşı çıkmış olduğunu biliyoruz. Topsenteze önem vermek. Yani insanın lumsallaşmanın benliğimizin "derinlikleözerkliği ile adaleti arasındaki ayrımların rinde bulunan şeyler olduğunu" ve topbirleştirilmesini amaçlayan bir düşünceylumsallaşmaya bu nedenle karşı çıkıldığıle karşı karşıya bırakır bizi Rorty. Bunu nı söylemesi, Rorty'nin Foucault okuma"tıpkı iki alct arasındaki ilişki gibi eh az sını sorunlu bir şekilde algılamamızı orboya fırçaları ile manivelalar arasındaki taya koymaktadır; çünkü Foucault'nun senteze ihtiyaç" duyulması olarak meyözellikle "kendi kendinin yapımı veya dana koyar. öznellik sorunu olarak ortaya koyduğu "iktidarı bükme" kavramsallaştırması Nietzsche, geleneksel hakikat nosyoego üzerine kurulu bir alımlamayı tamanunu terk ederken, Platon'dan beri haki Kuşkucular ve tarihselciler Aynı zamanda da, Rorty kamusal ile mahremi birleştiren bir teori talcbinden vazgeçtiğimiz ve özyaratımın ve insan dayanışmasının taleplerinin birbiriyle eşit derecede geçerli ofduklarını, ama hiçbir zaman ortak bir ölçütle kıyaslanamayacaklarını benimsediğimiz takdirde" söz konusu edilenleri gcrçckleştirebileceğimizi yazar. Rorty, bu taslağın tipolojisine, "liberal ironist" adını veriyor: Yani; "ıstırabın azalacağına, insanların başka insanlar tarafından aşağılanmasının sona ereceğine duydukları umudu" kendi arzularında hisseden insanlara verilen ad bu. Çıkarları çatışan insanlar arasındaki mücadelcnin şiddetini en aza indirgemenin yolu, çıkar ilişkilerinde yer almayanları dışlamaktan geçiyorsa, DU çıkar ilişkilerine girmeyenlere karşı nasıl adil olunacağı sorusu diğerlerinin yadsınmasından geçiyorsa; bireysel veya cemaat ilişkileri hangi zamanlarda önem kazanacaktır sorusu anlam kazanmaktadır. Bu tür ahlaki dilemmaları (ikilemleri) ortaya koyanların ise bir tür teolog veya ahlakçı olduğu iddia edilebilir: Metafiziğin aşılamaması sorunu. Buna inanmayanlar ise ironik aydınlardır ama ironizmin kendi iç mantığı gereği dayanışmanın kendisine sırt çevirmekle aynı anfama gelmediğini anlamak zorundayız. O halde Rorty, liberal bir ütopyanın mümkün olduğunu ileri sürer ve hatta önerir: Yani evrensel bir liberal ironinin ütopyası: Postmetafizik bir kültürün olanaksız olmadığının söylenmesi ve bu tip bir postmetafizik anlayışın aynı zamanda postdini bir kültürle eşit derecede arzulanabilir bir şey olduğunun araştırılması. Çıkar HişklİBPİnde dışlanma ve biıtünleşme Aythnhmmacı va kutsalhktan arındmtmış bir damokrasi Demokrasinin yeniden tanımı için, Rorty, "temelendirmeyen bir yeniden betimlemeyi" (s.78) önermektedir. Liberal toplumun umutlarını rasyonalist ve evrenselci olmayan bir yeniden formülleştirme denemesinde bulunur (Liberal bir cemaatin olumsallığı adı altındaki bölüm). Bu arayış içinde demokrasinin kesinkes "aydınlanmış ve seküler" bir kültürü içerdiğini "kutsallaştırılmış bir benlik biçiminde" olsa da kutsalhktan en küçük bis izin bile kalmayacağı bir kültürün araştırılmasıdır bu. tnsanın dışında bir gücün kutsallığının yadsınacağını beC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 313 SAYFA 12