Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Fotoğrafın Arka Yüzü/ Mclih Ergen/ Can Yayınları/ 174 s '()lüm' kavramı, her zanıan içinMfllfı I . « . • •) de, fclscfenin olduğu kadar edeI'OİOORVIIN biyatın da soıgulama alanında olAKK\ M'/.{' muştur. Dışımıza ittiğimiz bu kavram, yazarları da hep ilgilendirmiştir. Yazıp/ölüp kurtuldukIarı için mi acaba? Fotoğrafın Arka Yüzü, alışageldiklerimizin dışında, bu kavrama içerdcn soku lan, pek denenmemiş bir biçimde içerdcn anlatan, bu nedcnle yazılırken de yaşandığı nı duyuran bir roman. Melih Ergen, bir roman kıırgusu içinde, 'yaşam'ı, iş, aşk, politika ve sanat dörtle mesine ait inançlar sınırlarında görcrek, bu inançla rın yitirildiği ya da terk edildiği yerde 'ölüm'ü özlcnen, neredeyse övülen bir kavram olarak anlatıyor. Bununla da yctinmiyor; egemcn psikiyatri anlayışlarına dolaylı eleştiriler yöneltiyor; 'intihar'ın bilinçli bir seçim olabileceğini sessizce fısıldıyor. tspanyol Kanı/ Michcl dcl Castilla/ Çcvircn: Aykut Dcrman/ Can Yayınları/ 194 s. "tspanya'yı sevmiyorum. tspanMı,h«ltM(aiılllı. yollardan nefret ediyorum. UlkeİSİ'VMOI. yc demokrasinin gelmesi, onlara K.WI karşı beslediğim duyguları hiç de ğiştirmedi. 1 latta, özgür olacakları yerde baskı altında kalmış olsalardı daha mi iyi olurdu diye dü şünüyorum." tspanyol asıllı I'ran sız yazar Michel dcl ("astillo'nun bu etkileyici romanmın kahramanı Miguel, Michel'e bir kardeş kadar bcnziyor. Yazar Miguel, kırk yıl önce gençliğinin birkaç yılını geçir diği Yukarı Aragon'da küçük bir kent olan 1 lues ca'ya bir yolculuk yapıyor. Vc o dönemdeki anılarını bütün canlıhğıyla yeniden yaşamaya başlıyor. Annesinin unuttuğu, babasının arayıp sormadığı Miguel'i, Falanjistlerin egemen olduğu bu küçiik kentte, Anton, karısı ve altı kızı bağırlarına basarak ona gerçek bir aile yuvasının sıcaklığını sunuyorlar. Anton, Miguel ile uzun zamandır özlemini çektiği bir erkek evlada kavuşuyor. Ne var ki, Miguel kırk yıl sonra, Franco yanlısı Anton hakkında bilinçaltında sezinle diği, ama bir türlü kabullenmek istemediği müthiş gerçeği, Antön'un korkunç bir canavar olduğunu öğreniyor. Roman giysisine büründürülmüş etkileyici bir özyaşamöyküsü. Simyacı/ Paulo Coclho/ Çcvircn. Özdcmir lncc/ Can Yayınları/ 166 s. Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun yayımlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler taıafından bir 'fenomen' olarak değerlendirilen üçüncü romanı. "Simyacı", altı yılda kırk iki ülkcde yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabrial Garcîa Mârquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir 'klasik' kimlik kazanan Simyacı'yı SaintExupery'nin "Küçük Prens"i ve Richard Bach'ın "Martı jonathan Livinston"u ile karşılaştıranlar var (Publishcrs Weekly). Simyacı, I.spanya'dan kalkıp Mısır Piramitleri'nin eteklerinde hazinesini aramaya giden Fndülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamınm lclseli öyküsii. Sanki bir 'nasihatnâmc': 'Yazgına na sıl egemen olacaksın, mutluluğunıı ııa.sıl kuracaksııir'' sorıılarma yanıt arayan bir hayat ve ahlak kıla VLIZLI. Mistik bir peri ma.salına benzeyen romanın allı SAYFA 16 dct'le dolıkırabilcn genç Bernabi'yi tanıyacaksınız. Bu dört öyküde bu dört ayrı kahramanın ortak liır mekanları var: Kendi çocuklarını yiyen, kendi canına kıyan, lanetli Yanık Sular kcnti: Meksiko (.ity. Tarihçi Mııstafa Ali: Bir Osmanlı Aydın ve Biirokratı (15411600)/ Conıcllll Vlcnchcr/ Çcvircn. Ayla Orlac/ larih Vak/t Yıırt Yayınları/ XU+İ4H s. Gelibolulu Mııstafa Ali 16. yüzyılın sonunda yaşatlı, olaganüstü bir kapsayıcılık vc kavrayışla devletinin tarihini belgeledi ve sorunlarını çözümledi. Bütün yaşamı içindc yaşadıgı toplumun kuruluştaki ülkülerine adamış, ama aynı topluma gücenmiş ve yabancılaşmıştı. Tıpkı Âli'nin düzensiz meslck yaşamı ve sabırsız kişiliği gibi Osmanlı toplumu da çöküşünün tohumlarını içinde taşıyordu. Âli'nin idealle gerçek arasındaki farkı tanımış olması, onun etkili bir tarihçi olmasını sağlayan göreli yansızlıgını ortaya çıkarmış, ama bir tür kültürel ve dünyevi parçalanmışlıga da yol açmıştı. (]orncl Fleischer son yılların bu önemli araştırmasında Ali ve escrlerini, imparatorluğun biçimlendiği bir dönemde Osmanlı cntclcktücl ve toplumsal hayatının çözümlenmesinde temel alıyor. Ali ile adeta bütünleşerek onun yaşamını ve Osmanlı toplumunu yeniden kurguluyor. Gelibolulu tarihçi Mustafa Âli'nin cserlerini 20. yüzyıl tarihçiliğinin süzgecinden geçirerek yorum luyor, Âli'nin kişiliginde Osmanlı aydın ve bürokratlarını inccliyor. Bu kitap, Osmanlı tarihi üzerine son yıllarda yayımlanmış en önemli çalışmalardan. Tiirk Milliyetçiliğinin Kökenleri Yusuf Akçııra (18761935)/ l'rançon (icorgcon/ Çcvircn Alcv iir/ Tarih Vakfı Yıırt Yayınları/ x+226 s Osmanlı seçkinleri vc clcvlet adamları yüzyılın başında impara torluğıın dağılmasını önleyebilmck için tslamcılık ve Osmanlıcılık gibi çeşitli akımlardan yararlanmaya çalışırlarkcn Yusuf Akçura karşılarına dcğişik bir toplumsal ve kül türel programla çıkar: Çok yakın bir geleeekte üzerine yeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin inşa cdileceği Türk milliyetçiliği. Yazar Georgeon'a göre "Ortodoksluğun sınırlarını zorlayan özgün bir aydın, bazı gelişmeleri önceden kestiren bir azizdir " Akçura. 18771878 OsmanlıRus Savaşı'nın eşiğinde, bir Tatar burjuva ailesinin çocuğu olarak Rusya'dadoğan Yusuf Akçura, Abdülhamid'in mutlakiyetçi rejimi altında Türkiye'de yaşadı, |ön Türklerin mücadelesinde yer aldı, tstanbul'da cezacviyle, Trablusgarp'ta sürgünle tanıştı. Fransa'da üç yıl ögrenim gördükten sonra Rusya'ya ycrleşti, 1905 Devrimi'ne katıldı, Çarlık taıafından sürgüne gönderildi ve 1908'deki )ön Türk Devrimi'nin zaferinden kısa bir süre sonra Türkiye'ye kaçtı. Jön Türk Devrimi'nin geçici özgürlük ortamım, Trablusgarp, Balkan vc Birinci Dünya Savaşlan'nın karanlık günlerini yaşadı. Bolşevik Devrimi sırasında bir yıl Rusya'da kaldı ve son olarak Mustafa Kemal'in önderliginde girişilen yeni Türk devletini kurma çabalarına katıldı. Akçura, Türk milliyetçiliğinin diğer büyük kııramcısı olan Ziya Gökalp'in tcrsine ideolojik bir unutulmuşlugun öznesidir. Ozgün bir aydın porıresi çizer Akçura: tstanbul'da, Mehmed Emin, (>elal Sahir, Halide Edip, Köprülüzade Mehmed Fuad, Bursalı Mehmed Tahirgibi dönemin birçok aydınını çevresinde to|>layan Türk Yurdıı dergisini çıkarır. Bolşcvik Devrimi'ndcn hcmen önce TatarJar'ın durumunu konuşmak üzere Isviçre'de Lenin'le bııluşur. TürkTatar I leyeti'nin etkin bir üyesidir, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türk tutsakların haklarını savunmak amacıyla tskandinavya ve Rusya'dadır. Kitap, "Pantürkizmin babasının" sadece biyografis: değil, aynı zamanda ()smanlı düşün hayatına vc modeın I iirkiyc'ye yajitığı katkıların bir değcrlendirmesidir. lrançois Cîeorgeon bu çok önemli kitabın gö/dcn geçirilmiş ikinci baskısını belgclerlc deslekleyerek Yusııl Akçura üzerindeki unutulmuşluk örlüsünü kaldıııvor. yılda, yeılı milyondan fazla okıır bulmasının gizi, kuşkıısuz, onun bu kılavıızluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okuınak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şarak vakti uyaıv maya benziyor. Eski Dostum Kertenkele/ Şcbııcın Işıgiizcl/ Can Yayınları/ 1 İ4 s "Eski Dostum Kertenkele", daha önce "1 lanene Ay Doğacak" vc "Oykümii Kim Anlatacak" adlı öykü kitapları yayımlanan Şebnem Işigüzel'in ilk romanı. Romanın yayımlanacağı günlerde kendisiyle yapılan söyleşide yazar kitabını şöyle anlatıyor: "Roman, on altı yaşında bir gencin yılan derisi bir çift ayakkabısının olmasını isteyen kadim dostu Başparmak ile yaptığı soygunun öncesi ve sonrasını anlatıyor. Kahramanı, hayatını, altın dişli halası, eşyalarla konuşan kızkardeşi, AI Pacino'ya benzeyen sinema manyağı Başparmak ve yaptığı iş başkaları adına gittiği tahsilatta kucağındaki kediyi yırtmak olan Keclici gibi tuhaf sayılabilecek tiplerle paylaşıyor. Düşlerle yarattığı hayatında ise, Matrakçı Nasuh'un minyatürlerine ve aşk acısından kurtulmaya çalışan teyze kızına yer var." Eski Dostum Kertenkele, kırılganlığın, pişmanlığın, aşktan kaçışın, ılelirmek istemeııin, hayatta kalma çabasının, ikiye bölünmüş bir ruhun romanı. Engereğin Gözündeki Kamaşma/ Ziiljii Lıvanclı/ Can Yayınları/ 1(>S .s. "Engereğin Gözündeki Kamaşma", bir tarih romanı değil. On yedinci yüzyıl Osmanlı sarayının dekor olarak kullanıldığı, iktidar, aşk, şjddct vc cinsellik tutkularını irdclcycn psikolojik bir roman. «iAn»ııı*Ty Kısacası, romanın konusu tarih ** ^%C • değil, 'insan'. Bütün karmaşıklığı, ' akla ziyan hırsları ve çelişkileriyle, iktidarın çevrcsinde pervaneler gibi dönen saray insanlarının öyküsü. Nefes kesici bir ritim ve yepyeni bir Osmanlı sürrcalizmi. Birbirinden güzel besteleriyle dünya çapında ün yapmış, yaptığı filmlcrlc, bir büyiik gazetede yazdığı gündelik köşe yazılarıyla, "Arafatta Bir Çocuk" adlı öykü kitabıyla tanıyıp sevdiğimiz Zülfü Livaneli'nin yayımlanan ilk romanı. Znllıı 1 i\,ntlı ı \(;ıki(M\ (X»/.l\I))Kl KWI.\.ŞMA Yanık Sular/ Carlos Yucntcs/ Çcvircn: Ozdcnıır lncc/ Can Yayınları/ 116 \ Pek çok l.atin Amerikalı yazar gibi, Carlos Fuentes de, yazılanndan ve düşüncelerinden dolayı ülkesinden uzaklarda sürgiin hayatı yaşamıştı. Onu okurlarımız ilk kez "Artcmio C^ruz'un Olümü" adlı başyapıtıyla tanımışlardı. Daha sonra "Deri Değiştirmek", "Sefcr" ve "Diana " adlı romanlarını, "Körlcrin S,arkısı" vc "Yanık Sular" adlı öykü kitapları yayımlandı. "Yanık Sular"da dört öykü var. Birbirine bağlı öyküler. 'Bu Evlcr Bir Zamanlar Saraydı' adlı öyküde, tekerlekli sandalyesinde, şimdi yıkıntıya dönmüş eski sarayları ılüşleyen sakat Luisito'yu, 'Tan Ağartısı'nda yüksek Meksika yaylasındaki eski kentte sabahın erken saatlerinin kokusunu da, havasını da gökdelenlere kaptıraıı lederico Silva'yı, 'Analar (üinü'ıule, lorıınuyla birliktcge nelcve alcm yapmaya gi<.k'iı general cskısı Vicıiilc Vergara'yı, 'Andres Apaıicio'nun < )ğlu' adlı öyküde dc arayıp bulamadıgı sözcüklerin verini ancak 'şid C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 3 5 4