Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yani, Cezmi Ersöz'ün Saçlarının Kardeş Kokusu'nu oluşturan anlatılarında, aşk, psikolojik, toplumsal ve ckonomik bir sorun, bir katcgori olarak dcğil, var lıksal bir katcgori olarak açığa çıkar. Dolayısıyla, toplumsallaşma siirecini başarıyla (!) tamamlamış bircyler, bir türlü aşk duygusunu hissedcmezlcr. Çünkü aşk, duygusunun yeşereceği varoluş tarzından uzakta yer afmaktadırlar Çünkü başarı, mevki vc lüksün bedclini aşk yeteneğini yitirmekle ödemektcdirlcr. Cünkü bunlar bir arada varolamayacak katcgorilerdir. Bu arada, Saçlarının Kardcş Kokusu'nun, bu sorunsalı merkez cdinen kimi yazılarında, insana sıkıntı vercn bir tekrara düşüldüğünü de bclirtmcden geçmek istemiyorum. Bununla birlikte, Elveda Ikiyüzlii Umut ve Bu tnsafsız Dünyada Gözlerindeki Işığı Ve Anlamı Sevmek adlı yazılarında, Cezmi Ersöz, ycni bir sorunsalı yu va edindig'inin de ipuçlarını vermekledir: Okumuş, basarılı ve mevki sahibi, dcınokrat ve yalnız tip ilc, okumamış, geri cilikle ıralanan bir davranış ve hayat tarzı nın içinde ycr alan, kendini toplıımun çoğunluğu tarafından paylaşılan bir kimliğe ait olarak algılayan nircy arasında; ilkin den ikincisine doğrıı, bir tür hümanist ve aydınlanmacı anlayıştan kaynaklanan bir suçluluk duygusuyla "yaklaşmanın" yer aldığı, ancak bu iki insan tipiııin ait oldukları sınıfın hayat tarzları arasındaki uzlaşmaz, aşılmaz çelişkilcrden dolayı, bu yaklaşımın gerçekleştirilemedig'i bir olguyu içeren bir sorunsaldır bu. Tabiı, bu sorunsal, Yakup Kadrı'den beri, birçok yazarın vicdani temast olmuştur. Ancak, "fakir edebiyatı" gibi jargonlarla kolayca bir tarafa atılamayacak yenı bir dıl, yeni bir üslupla yuva cdinilmelidir, bu sorunsal. Saçlarının Kardeş Kokusu na, Hayat Bir Emrin Var mıP'nın bulundugu düz lcmden baktığımızda, Hayat Bir Emrin Var mı?'yı oluşturan yazıların, Türkiyc toplumundaki mevcut sınıtsal ilişkilerin gittikçe yaygınlaşan, popülerleşen cgcmenliğinc, ezilmiş, horlanmış, umut suzluğa sürüklenmiş, mazlıım bireyin içsel dünyasından yapılan köklü bir eleştiriyi içerirken; Saçlarının Kardeş KOKUSU nu oluşturan yazıların, yine bu birevın, bu smılsal ilişkilerin kendi varoluşu üzennde oluşturduğıı baskı karşısında, bu sistemc cntegre olnıa olmamaolamama gibi bir tereih aijamastna gelışımi, bu aşamanın, onun ruh halindc yol açtıgı psikolojik gerilimı içcrdiği görülür. Dolayısıyla, Hayat Bir Emrin Var mıp'yı oluşturan yazılar, Tüjkiye toplumundaki bu siyasal/sınıfsal gerçekliği konu edinmesiyle beraber, Türkiyc toplumundaki bu siyasal/sınıfsal gerçekliğe tepki dııyan bireylerin ruh haline tercüman olması nedeniylc siyasal bir nitelik taşırken; Saçlarının Kardeş Kokusu'nu oluşturan yazılar ise, Türkiye toplumunda olgusal nitelik kazanmış bir gerçeklikten çok, marjinal nitclikli bir gerçeklik alanını, bu alanda yer alan bireylerin içsel dünyalarını ilade etmekle kurmaca, yani edebi bir nitelik ta^ımaktadır • Saçlarının Kardeş Kokusu/ Cezmı Ersöz/ Mephısto Yayıncvı / 120 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 294 Kişilerin gölgesizligini irdeleyen bir roman C Golaesizler Hasan Ali Toptaş'ın 1994 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanan romanı "Gölgesizler", gölcelerini bırakmadan kayiplara karışan insanların odağında birçok konuya, rcnkli bir anlatımla, değiniyor MUZAFFER UYGUNER KökHi eleştirller H asan Ali Toptaş'ın 1994 Yunus Nadi Roman Odülü'nü kazanan romanı Gölgesizler yayımlandı. Romanda, gülgelerini bırakmadan kayiplara karışan insanların odağında birçok konuya, renkli bir anlatımla, deginilmiştir. Kitabın arka kapağında, üzerınde durup belirtmemiz gereken özelliklcr çok giizel belirtilmiştir. Burada şöyle denilmektedir: "Kcntte ve köyde, iki ayn yerde ve iki ayn zamanda gelişen iki öykünün içinde ansızın başlayan ve nedcni bilinmeyen kayboluşlar karşısında umarsızIığı yaşayan Dİr avuç insanın romanı. Aynı acıların, aynı şaşkınlıkların, aynı yazgıların kentte ve köyde yinelendiği, her şeyin birbirine koşut gittiği, içiçe girdiöi, Kentin köyde, köyün de kentte yankılandıgı, gerçekle hayaıin birbirine karıştığı, insanların başkalarının hayatını sürdürdüğü bir roman. Sıra dışı kurgusuyla okuru şa şırtan üzerinde düşünmeye zorlayan bu roman aynı zamanda Türkçenin ustaca kullanıldıgı, zcngin betimlemelerin renklcdirdiği bir dile şöleni".. Bu ue^ürlendirme sözlcrine eklenecek pek bir şey bulamıyorum. Romanı, özet olarak, her yanıyla anlatıvcrmiş bu sözler. Romanda kayıp olan, ncreye gittikleri, kimin kaçırdıgı bilinmcyen kişilerin aranması var özet olarak. Toptaş, kenttcki ba2i kişisel ilişkilcr ile köydeki ilişkilerin benzcr, ama değişik ortamdaki oîuşumlarına değinmiştir. Köydeki samanliK sefalarının kentte yapılmasl elbctte düşünülemez, kenttcki sevişme ortamlarının da köyde düşünülemeycccği gibi. Kaybolanların köy ortamındaki aranışları, arayış yer ve biçimleri elbette kentte düşünülemez. Zaten kaybolusların ncdenleri dc değişiktir. Köyün güzel kızı Güvercin'in kaybolması sonunda çcşitli yorumlar yapılır. Biraz anornıal bir genein kaçırdığı üzerinde durulur. Onun bazı hareketleri ve dağlardan boynunda yılanlarla gelişi bazı kuşkuları ortaya çıkarır. Böyle bir kuşkunun boş olduğu anlaşılınca da ortadan birbenbirc kaybolan muhtar üzerinde durulur. Kente gidiyorum diye atına binen muhtarın günlerce ortada görünmemesi bu kuşkuları uyandırmıştır. Toptaş, bu kuşkulu anları, günleri anlatımı ile çok güzel, çok basarılı olarak ortaya koymuştur. Cjüvercin'in babasının dağlarda arayışları, bekçinin çe şıtli yerlerdc vc de^*işik ortamda arayışları bu arada çok uıizcl ve değişik an latımla sunulmuşrur. Kenttcki berberin yok olması da bunıara eklenmiş, onun aranışları ise değişik düzen içinde ortaya konulmuştur. Böylece sürüklcyki bir sonuca gidilıyor. sonra bir gün, bekçi, muhtar odasının kilidini kırıp içeri girdiğinde muhta rın ölü olarak orada bulunduğunu görmüştür. Derkcn, Güvercin de bir gün çıkagelir; ama, gebedir. Gebeliğinin nede nini anlatmaz. Bir sürc geçer vc samanlı ğa kapanır, orada bağırış çıgırışlarla doğum yapar. Bunu anlayanlar samanlık kaısını açıp içeri girdiklerinde Güvercin'in ir ayı yavrusu doğurduğunu görüp şaşa kalırlar. Bu, elbette acı bir durumdur. Köy halkı dağlardaki çalılıklar, ormanlar arasında ayıyı ararlar. Günlerce sürer bu arayışlar. Berber, bir gün dağa çıktığında ayıyı sezinler ve bir kursunla onu öldürür. Ertesi gün, köylüler ölmüş ayıyı çalılar arasında bulurlar, ayaklarından sürükleyerek köy alanına getirirler. Köylü şaşkındır. Kentteki oluşumlar daha başka bir ortamda geliştirilmiştir. Toptaş, öyle sanıyorum ki, kızı gcbe bırakan ayıyı bir scmbol olarak kullanmıştır. Kentlerdeki birçok sorumsuz kişilerin genç kızları kaçırıp ırzlanna geçmelerini ayılıkla sembollcştir miştir. Bu düşünce ve uygulama, romanın okunurkcnki durumunda pek anlaşılmaınaktadır. Toptaş, bızi alıp olayların göl gcsinde, gölgelcrini bırakamadan yitip gidenlerin nasıl durumlarla karşılaştıklarını yönlendirmiştir. Ccnnet'in oğlunun da kayiplara karıştığı olaylar ve durumlar var. Böylece, çeşitlı kişilerin degişik bir nedenle kayboluşları, bazılarının nenıen ortaya çıkması, bazılarının da uzun za man sürcsince aranması anlatılmıştır. Bu olayların değişik nedcnlcre bağlı olarak düşünülmesi ve kuramlaştırılnıası, olaylar ayn yerlerde oluşsa da dıırumun nasıl sonuçlar dogurduğu "sıra dışı kıırgu" ile anlatılmıştır. Böyle olgular, olaylar toplamının deöi şik bir kurgu ile anlatılmasında Toptaş ın başarısını görüyoruz. Romanın kisıleri, kişilerin yaşadıkları ortam, olaylar karşısındaki davranışları deöişik, basarılı bir anlatımla ortaya konulmuştur. Romana başlarken, olayların nasıl gclişeceği, ne den böyle bir başlangıç yapıldığı biraz yadırganabilir. Okudukça romandaki olayların insanı alıp götürdüğü söylenmelidir. Romandaki oluşum ve gelişim çok lıızlı bir tempoda değildir; ama bu yavaş tcm po da, birçok gölgesizligi aydınlı^a çıkarışın aracı oımaktadır. Göleesizler, bana göre, değişik iki ortamdaki koşut gelişmelerin ve oluşumların ustaca duzcnlenmesi, kurgulamasının nasıl yapılmaM.. gerektiğini ortaya koyan bir romandır. Oyle sanıyorum ki, romancdığımızda adı hep anılacak bir üründür; okuyanlar vc değerlendirenlcr olursa el bette. • Gölcesizler/ Hasan Ali Topla) / Ro man/Can Yaymkrt/ iuanbul /99V 191 s. SAYFA 9 ödülü'nü almıstı. Hasan AliToptasınromanı Yunus Nadi