05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Önemli bir adım: Felsefe Yazılan Ansiklopedisi Dizisi ve... J. Ritter'in "Avrupa'mn Sorunu Olarak Avrupalıla$ma"sı Kapak konusunun devamı. Gramatoloji (Çevircn: Tülin Ak şin) adlı yazılan yer almaktadır Görüldüğügibi bu dizinin ağırlık noktası Cicero dışında çağdaş filozoflardır. Ancak Cicero da "çağdaşımız"dır* herzaman. Önay Sözer, Husserl'in ve Ritter'in metnine hazırladığı yazılarla Türk okuyucusunu büyük ölçüde bilgilendirme görevini de yerine getiriyor. Diğer metinler ise bizzat çevirmenlcri tarafmdan tanıtılıyor; ayrıca kimi terimlerin anlaşılması için ek açıklamalar yapılıyor. Dizide yer alanJ. Ritter'in yazısı bizi özel olarak ilgilendirmektedir. Çünkü Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde 19531955 yılları arasında öğretim üyeliği yapan J. Ritter, Avrupalılaşma sorıınunu Türkiye örneği aracılığıyla irdelemektedir. Genellikle, BatıDoğu, AvrupaAsya, Avrupalı, Avrupalılaşma kavramları çerçcvcsinde yoğunlaşan yazıya ilişkin olarak yaptığı saptamada ü , Sözer, "Ritter'in I legel'inhukukfelsefesinde bulduğu ve yorumladığı 'ikiye ayrılma' kavramı(nın) bııgünkü Türk kültürünün sorunlarına da uygulanabildiği ölçiide bizi doğrudan doğruya il^ilendireceğini" belirtiyor (s.12). ()znenin, içinde yaşadığı toplumun da bu yeniden örgütlcnmede ikiye ayrılması birçok sorunu da beraberinde getiriyor. "Köken", "gelecek", "süreklilik" kavramları ışığında yoğunlaşan yazıyı Ö. Sözer, J. Ritter'in diğer düşüncelerini de hesaba katarak üç ana noktada özetlemeye çalışıyor: "llkin, yiizyılımızda dünyayı saran ve sarsan Avrupalılaşma olgusıı ve devinimi (çoğun Avrupalıların sandığı gibi) yapay, yüzeysel bir olay dcğildir. Avrupa kültürünün özünü ve oradaki idealleri ilgilendirmektedir" (s. 16). "lkinci olarak: modernleşmenin getirdiği sorıınlar, yani kökenle geleceğin birbirinden kopmasından, kiıltür değerlerinin ikiyeayrılmasından kaynaklanan sorunlar, Avrupalı ülkedede, Avrupalılaşan ülkedc de birbirine benzemektedir" (s. 17). "Üçüncü olarak: Yukarıdaki olumsuz yanın önüne modernleşmenin burada onun özel bir biçimi olarak Avrupalılaştnanın oluııılu yanını koymak ve bir de olayı (...) o yönüyle düşünmek geıekmektedir. Avrupalılaşma acılar ve lelaketler getiriyor, ama insanlığı geleneğin baskılanndan, boşinançlardan, her türlü SAYFA 4 v despotluktan, 'erendi'den kıırtarıyor veözgürleştiriyor" (s. 19). F. Bacon, R. DescartesJ. Lockegibi (ilozollarla modernleşme sürecine giren Avrupa'da geleneksel olanla yeni olan arasında yaşanan gerginlik, Avrupalılaşma süreeine giren toplumlarda daha da keskin çizgilerle kendini gösteriyor. Avrupa'daki ikiyeayrılma kuşkusuz Avrupalılaşan topluluklarda çok daha belirgin bir biçimde kökengelecek karşıtlığında ortaya çıkı rum şudıır: Kendine özgii olıışumu içinde hiç de öyle olmayan geçmiş zaman diliminden getirdikleriyle çok farklı yapı oluşluran yeni şimdiki zaman dilimindeki etkilenmelerle, kazandığı yeni bilinç durumlarıyla kendi iç dinamiği içinde oluşmayanlarla şimdisini anlamayavegeleceğinikurmaya çalışmaktadır âdeta. Avrupa uygarlığı, bilim ve onun uygulama alanı olan teknik aracılığıyla dünyanın her tarafına girmiştir ve hatta diğcr uluslar, bu uygarlığı özümsemeye başlamışlardır; ama sorunlar da başlamıştır öte yandan: Sürekliliklerini nasıl kuracaklardır bu toplumlar? Çünkü onların kaynakları, kökenleri başkadır, gcleceklerini yeni bir yapıyla Avrupalılaşarak kurmaya çalışmaktadırlar. Sorun, hem kendilerini hem de Avrupa'yı ve Avrupalıları ilgilendirmektedir. Öyleyse her şeyden önce Avrupalılaşmanın ne olduğunu araştırmak gerekmektedir: "Avrupalılaşma, Avrupa dışı ulusların köksalmış ya^am biçimlerinden çözüldükleri, toplumsal iireti ilişkisi içinde yerleşik belli bir düzeni olan Asya gibi yörelere vc burada bulunan uluslara taşınan yeni bilincin Avrupa'mn siyasal egemenliğine karşı kullanıldığı da bir gerçektir. Bir yandan Avrupa'mn özellikle siyasal gücüne, egemenliğine karşı yine Avrua'danalınarak bir bakıma içselleştiri:n bilinçle karşı çıkılırken, öte yandan Avrupa'mn uygnrlığı özlenen, istenen, amaclanan bir yönü oluşturuyor. Avrııpa'nın siyasal egemenliğinden (görünüşte de olsa) sıyrılan Doğu bu kez Avrupa'nın uygarlığını kendi topraklarına, insanlarına taşımak istiyor. Zorluklar da burada başlıyor aslında. Doğu'nun, Asya'nın kendi tarihsel yapısı, sürekliliği i!e bu yeni oluşumlar nasıl bir uyum içine girecektir? Sonuç hep kargaşa mı olacaktır? Toplumlar, yeni bir toplum biçimi olarak uluslar için son derece önemli olan süreklilik nasıl sağlanacaktır? Avrupa'da bile bu sağlanırken ödenen bedel çok ağır olmadı mı? Ortaçağ ve Rönesans yılları değil, yüzyıllaıı düşünülmelidirartık. E Cicero Avrupalılaşma olgusu yor. "Dünya gelenek açısından tanrısal bir şeydi, kendinde bir güzelliği vaıdı, bütün bunlar bugün birer boşinanç olmuştur: Doga ve insanın yaşamdünyası 'olgusallaşmış', "şeyleşmiş'tir" (s. 15). F. Bacon'dan beri yeni bir insanlık ideali olarak beliren doğaya egemen olma düşüncesi insanı, geleneksel tutumlardan sıynlmak zorunda bırakmaktadır. Ayrıca yine F. Bacon'la birlikte düşünme yöntemi büyük bir dönüşüme uğramıştır; bu da ilk kez Avrupa'da yaşanmıştır. Bu dönüşüm sürecinde birçoksıkıntıyı da içinde barındıran; bunalımları yaşayan Avrupa, dünyanın öteki yörelerinde yer alan topluluklaıınpratikteki dönüştürnıe amaçları için de harekete geçirici, güdüleyici olmuştur. De^işen tümüyle farklı biryapıdadırvegeleceğini, şimdisini ctkisi altında kaldığı yeni düzenle kurmaya çalışmaktadır. Karşı karşıya kalınan du Edmund Husserl min,kültürveegitimin,devlettoplum örgütlenmesinin Avrupa'da geliştirilmiş biçimlcrini kabııl ettikleri ve bunları kendiliklerinden ve etkin olarak benimsediklerisüreçtir" (ss. 3839). Avrupa'dan çıkan ve dünyanın diğer yörelerine, özellikle bir karşıtlık Avrupalılaşan Türkiye'de durum nasıldır? Türk devriminde asıl amaç, modernliği temel bir kategori olarak alan bir gelecek kurmaktır. Yeni oluşumun özgül ayrımı, uygarlık açısından, kültür açısından söz konusu olan sürekliliği yadsıyor oluşudur. Gelecek neyin üstüne kuruluyor? Süreklilik kategorisinin burada artık yeri yok. Cski nin, modern olmayamn redaedilişi yaşama geçiriliyor. Zor olan ve belki de kimileri için olanaksız olan işte bu, gibi görünüyor. Yaşananlar, bütün bu saptamalarınkanıtıdurumundadırbir bakıma. Ancak gündelik siyasal oluşumların bütün bu yapılarda kendini göstermesi, ikide bir su yüzüne çıkması da üzerinde durulması gereken ayrı birkonudur. Farklı kökenden geliyor olmanın birdenbirebertarafedilmesi söz konusu olamayacağına göre, çelişkili durumlar elberte yaşanacaktır. Direnen geçmiş, gelenek, sürekliliği yaşatmaya çalışan eski tarz; modern yaşamın gerekleriyle hep bir çatışma içinde olacaktır; eskinin dayattıklarıyla, modern olanın dayattıkları iç içedir. Tarihsel sürekliliğin ortadan kalkışı dışardan birine, bir gezgine, bir Avrupalı'ya ne diyebilir? Türkiye örneğinde gezgin, ilerlemenin modern öncesinden moderne doğru olduğunu somut olarak görecektir. llerleme kategorisiyle belirlenen yeni durum kendi diyalektiği içinde, kökenle, geçmişle g geleceğin süreksizliğini keskinleştirC U M H UR IY E T K İ T A P SAYI 2 5 6 Türkfye'de durum
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle