Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Akşit Göktürk'ün yazılarında ve incelemelerinde en çok irdelediği konunun "okuma" olduğunu biliyoruz. Onun okumaya ve dile verdiği önem, kitaplarının adlarinda dagörülür: "Okuma Uğraşı", "Çeviri: Dillerin Dili", "Sözün Ötesi". " Robinson Crusoe" çevirisinin 1969 1 ürk Dil Kurumu Çeviri Odülü'nü kazanmasını izleyen ilk incelemesi "Edebiyatta Ada", onun bir çeviri için yaptığı hazırlığın ve çeviri bittikten sonra da o kitap için yaptığı irdelemelerin sürüşünün tanığıdır. SENNUR SEZER Çeviri: Dillerin Dili'nin yeniden yayımı nedeniyle Akşit Göktürk'e saygı. "İnsan sözti, söz insanı kurar" OKUMA UĞRAŞI dillerin dili \ıU . ıı Ç eviri, günlük yaşamımızın bir parçası ö/elliğini kazandı. Anadil kavramına burun bııkülüroldıı nercdcysc. Yabancı dil öğretimi ilkokullardan anaokullarına, yuvalara "iııdi". Biı yaban<H dille daha doğrusu Ingilizceyle bu yakm ilişkimizin, Tiirkçe'yle ilişkimi/i, daha doğrusu "dil olgıısuyla ilişkimizi" nasıl etkilediği, çevirilerin oluştıııdıığu bir kültürsanat dünyasının bakış açımızı nasıl biçimlendirdiği pek tartışılmıyor günümüzde. Çeviri yapmak için bir yabancı dili bilmenin yettiği, okumanın bir kitabı bir "metni" gözden geçirmek oldıığu sanılıyor. Bu yüzden Akşit Gökrürk'ün Çeviri: Dillerin Dili acllı incclcmcsinin yeni baskısının yapılması avrı bir öncm taşıyor. Akşit Göktürk (27.12.193426.2.1988) Bilge Karasu'nun tanımıyla "Türkçe düşünmeye, Türkçe içinde düşünmeye çalışan" bir yazar, çeviımen ve çeviribilimciydi. Akşit Göktürk'ün yazilarında ve incclemelerinde en çok irdelediği konunun "okuma" olduğunu belirtmek gerekir. ()nun okumaya ve dilc verdiği önem, kiraplarının adlarinda da göı üliir. Okuma Uğraşı (1979), Çeviri: Dillerin Dili (1986), Sözün Ötesi (1989). Robinson Crusoe çevirisinin 1969 Tıirk Dil Kuıumu Çeviri Ödülü'nü kazanmasını i/leyen ilk iruelemesi Edebıyatla Ada (197Î, 1982'de Ada/Ingılız yazınında Aıla Kavramı başlığıyla yeni basımı yapıldı), onun bir çeviri için yaptığı hazırlığın ve çeviri biıtikten sonra da o kitap için yaptığı irdelemelerin sürüsi'miin tanığıdır Akşit Ciöktürk'ün ya/.ıl.ırı ve kıı14 çeviribilimciydi. Akşit Göktürk bir bilim adamıdır. Bu tanım, dilbilim, çeviribilim gibi konuların uzmanı oluşu da gözönüne. alınarak, bir fildişi kule bilimcisini değil, yaşananın ve yaşanacakların irdclemesini yapan bir aydını tanımlar. Yazılarının, üzerinden on yılı aşkın siire geçmesine karşın güncelliğini koruması hem onun bilimsel bakış açısından hem de toplumumuzun değişmemekte direnişindendir: "Genel anlamda, bir saylaya bakarak ilctişime girebilen kimseye okur diyorsak da, kurmaca metin yazarı ile okuru arasındaki iletişim, oldukça karmaşık, yerinc göıe dolaşık, açıklanması güç bir süreçtir. Doğrudan doğruya somut bilgi veıen metinlerde okurun tepkisi, çoğunlukla tek düze, duşünscl bir tepkıdır Oysa bir romanı, şiiri, oyıınu okuyan kimsenin tepkisi yalnız dışarıdan, edilgin bir kavrayış değil, içli dışlı bir yaşantı, varoluşsal bir dencAkşit Cöktürk "Turkce dusunmeve. Turkce ıcınde du$unmeye calışan" bir vazar. çevırmen ve yımdır Yazarda yaratıcı ola ramlarını anlatmadan önce, ya^am öykiisüne bir gözatmak gerekiyor 1934'te Van'da doğdu. lstanbııl Universitesi F.debiyat Fakültesi Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümii'nü |96()'ta bitirdi, Erzurum Atatürk Universitesi'ndeokutman olaıak çalıştı, I96Vte biürdiği bölüme asistan olarak girdi. 1972'de doçent oldu. îngiltere ve Almanya'da çeşitlı liniversitelerde dil ile ilgili çalışmalar yaptı. Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü profesörüykcn 1988'dc, en verimli çağında iildü. Ciöktürk'ün yukarıda verilen (izya^anı öyküsıi, ayrıntılarından arındırılmış bir bilgidir ve dogrudur. ünun, (iğrenciligini seçtiği bölümde, kolej bitirmcmi^ üstclik Van Lisesi gibi bir taşra lisesinden tek ögrenci olduğu, yabancı dille öğretım yapan kururnlardan gelen öğrenciler arasında ba^'arısız olacağı inancındaki hocalarının ona bölüm değiştirme önerisinde bulunmayı düjjündükleıi, böyle bir önerinin onu incitcceğini düşünüp kendisinin böylc bir karara varmasmı bekledikleri, Ciöktürk'ün çok çocuklu ve yoksul bir aileden geldiği de anımsanmalı. Olümünün ardından yazılan yazılarda kalan bu ayrıntılar, son kitabındaki önsözüyle birlikte, onun dile ve kitaba bakış açısının ipuçlarıdır. Bilimsel incelemelerinde bile kııllandığı yalın anlatımın da nedeni. Goktürk, denemelerini topladığı son kitabı Sözün Otesi'nişöylesunar:"'Başlangıçta söz vaıdı.' Ancak, insandı sözü söz eden Sözü düşüncenın, bilginin, yaratıcılığın etkili aracı olarak kullanan, kendiliğinden düşünmez, bulgulamaz, yaratmaz söz. Insanoğlu, hem devinir sözle, sürekli kendini, çcvresini bulgular, adlandmr, hem dc bütün bir varlık serüveninde vardığı aşamalar sözde kalsın istemez, eriştiği her yeni noktada, bir kcz daha fırlatır kendini, sözün ötesine. İnsan sözü, söz insanı kurar bu sonsuz süreçte. Değtşmenin büyükırmağında." Güncel Sorunlar nın, okurun yaratıulığıyla karşılaşmasıdır." (Ya/.ııı ()kıını AranıyorSöziın Otesi). Cii')ktürk, y.izın okurunun kendini nasıl gelıştırdiğıni anlatıp açıklarken, bu tür okurun dünyada azalması nın görünür nedenlerini de vurgular; "gündelik yaşamın kolay tutkulan", "televizyon dizilerinin tembel kafalaıa birebir gelen bılınçsiz gorsel sürükleyiciliği". "Oysa kitle iletişim araçları kişiye okumanın kazandırdığını kazandırmaktanuzaktır." Yurdumuzdaki durumu saptarken, düzeni oldıığu kadar toplumu da suçlar: "Okuma yazma bilmeyenlerin resmi kaynaklara göre yüzde kırk gibi hiç de küçümsenmeyecek bir oran oluşturduğu Türkiye'de bu anlamda bir coşkuyla sürüklenen gönüllü okurların sayısı unıııt kırıcı ölçüdc düşiikrür. Okumayı öğrenmiş bu ülkcdeki yayıınlardan yeterince haberli, okumanın bir toplumdaki evrimini, bireysel yaşantı olarak özgurlcştirici işlevini diiişünen okuryazar pek seyrek rastlanan bir kimsedir. llköğretimdc, ortaöğretimde, yükseköğretimde, öğrenciler yazın yapıtlarını gönüllü değil, zorunlu olarak okurlar. (...) Yükseköğretimde yazın bölümlerinde bile, sözde dil ile yazını öğrenim alanı olarak seçmiş öğrencilerin özgün yapıtları okumamakta direndikleri, özet ya da ezbcr yöntemiyle sınavlar geçtikleri, bölümlerini başarıyla bitirdikleri sık görülen bir durumdur. Zorunluluğun, bu tür yasak savma çabalarmın karşıtt olarak gönüllü yazın okurluğu gerçekte belli bir özveriyi, sorumluluğu, sabn, sürekliliği gerektirir. Yalnız ojcııllarda istenen şeyleri değil, kendi istediğini okuyup istemediğini okumama ö/gürlüğü, ancak gönüllü okurlarda gelişir." (Yazın Okuru Aranıyor). Göktürk, gönüllü okurun, "açıkgöz işadamının, ııyanık güvenlik görevlisinin, bilgiç yöneticinin, küskün düzmece aydının" sözlerine, yargılarına "gülüp geçerek", her yapıta "düşmanlıktan, aşağılamadan, çarpık yargılardan, gözü kapalı hayranlıktan uzak bir hoşgörü, alçakgönüllülük ve ölçülülük"le yaklaşarak "yazınsal anlama yetisi" edinebileceğini de yazar. Yıl 1982'dir. Bir yıl önceki yazılarında dil sorunu kadar kültür kavramını irdelemektetlir. "Kültürü eskiye tapınmak sananlar, gerçekte bu kavramın ortaçağ bitiminde taşıdığı tapınma anlamının ötesine gcçememiş acınasıkalal.udır"stıçlamasının ardından, kulturun bu tanımının 1483'te kaldığını, "ulusalböbürlenme.büyüklenme, yüksekten atma anlamında külC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 5 5 SAYFA