25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rak okumanın göstereceği yönlerden biri de budur. Siyasetin bir özü varsa, makro devlet bürokrasi yapılannda değil de doğrudan gündelik yaşamın içinde ele verir kendini. Bu durum, siyasetin ilişkiselliğinden kaynaldanır. Bu nedenle de olsa gerek, siyaseti anlamak açısından akademik nitelildi siyasal yapıtlardan daha başarıh olmuştur. Kafka'nın Biçim Değiştirme (Metamorphosis) adlı görkemlı yapıtı, kapıtalist toplumu en dehşet verici biçimde eleştiren öykü olmuştur. Zinoviev'in Çarkent'i de Sovyet / Rus toplumunun biçim değiştirciiği bir anı yakalıyor; tüm Rus gündelik yaşamınm söylemsel tarihini, bu anın potasında yargılıyor. Hem de Kafka'nın duyduğu dehşeti, çağdaş toplumda var olmanın dehşetini duyarak. Zinoviev'in Yuri'si, Kafka'nın Gregor'u gibi bir eğretilemedir (ad seçimi rastlantı mı dersiniz). Gregor kapitalist yaşamla küçük bir adam olarak öylesine özdeşleşmiştir ki, bir sabah hamam böceğine dönüşmüştür. Çağdaşlığın zeminine ayacıkları değdiğinde "dehşet"i duyumsayıverir. Yuri ise, kapitalizmi aşma ütopyasının öncülüğüne soyunmuş bir devletin hızlı kapitalistleşme sürecinin ürünüdür. Ama Sovyet çağdaşlığı, Gregor'un koşullanndan farklı olarak, ona direnme ve kendi istediği yönde biçim değiştirme olanaklarını da sağlamıştır. Rus toplumu ölüme tapmaktadır. Ölüm, bir iktidar aygıtı da olabilir, bir direniş yöntemi de. Yuri, böylece şiddet mitosuna kapılır. nularında dünyanın ulaştığı kültür düzeyini yakalamak zorunda kalacaklardır. Ne demişler? Hamama giren terler." Ya da perestroikanın özgürlükçü Narodniki Alekseyşöyleder: "Tek başına eylem yapan eylemcilerin trajik bir yazgılan vardır. Yığınlar, onların boğulması için otoritelere yardım eder, çoğu kez adaleti kendi elleriyle yerine getirir. Bu tür insanlar yine de sürekli ortaya çıkar. Tek doyumları, başkaldırının bilincinde olmalandır. Başkaldırma kendi başına, kazandıkları ödüldür onların. Teröreylemi, bireysel başkaldırmanın kendisini gerçekleştirmesinin en uç, en kararlı biçimidir... Yapılan suikast, kendi kendini doğrular ya da gerektiğinde, kamuoyunda uyandırdığı etkiyle doğrulanır." Biçim değiştlrrne Bu pasajlar, siyasetin simgesel, söylemsel doğasına güçlü bir şekilde tanıklık eder. Çağdaş siyaset, maddi olgu ve eylemler, maddi süreçlerden çok, belki de tümüyle simgelere dayalıdır. Çağdaş toplumda dedikodu ve kitle iletişim araçlarının işlevi, ölümün söylemsel kullanımı, Zinoviev'in sayfalarında çarpıcı bir dille anlatılır. Sözgelimi şöyle der Zinoviev: "Sovyetler Birliği toplumunda ağızdan ağıza dolaşan, bugünle ve geçmişle ilgili söylentilerin hepsi kuşku duyulmayacak ölçüde doğrudur. Gelecekle ilgili olanlarsa, günün birinde mutlaka doğru çıkar. ...Bireylerin ortaya koyduğu ortaklaşa çaba, gerçeğin hedeflenen yönde biçim değiştirmesine, böylelikle de gelecekteki oiayların etkilemesine yol açar." Ve ölümün yorumlanış biçimi, değişimin doğasını gösteren izlerden biridir: "Cinayet haberi kentte şimşek hızıyla yayıldı. Öyleki insanlar cinayet haberini, cinayetin kendisinden ayırmaya fırsat bulamadılar. ...Cesetdahasoğumamıştıki, ortalık ayağa kaldırılıyordu, hem de ne sözlerle: "Trajik kayıp!" Çarkent'te birinin trajik bıçimde ölmesi; böyle bir şey bölgede şimdiye kadar ne görülmüş ne de işitilmişti. ...Basın, bölge yöneticisinin ölümüyle ilgili olasılıldarın hepsini yayımladı. Biri dışında hepsini; bunun sıradan bir cinayet olduğu...." Başta da belirttiğim gibi, Çarkent bir tanıklık romanı. Siyasal gerilim romanı olduğu kadar, usta işi bir deneme de aynı zamanda. Yalnızca Sovyetler Birliği'nin "biçim değiştirme" süreciyle ilgilenenler için değil, çağdaş toplumun doğası, iktidar ve "insanlık durumunu" üzerine düşünmeden edemeyenler, düşünmekten kaçamayanlar için de güzel bir seçim olacaktır.B Çarkent/ Alexandre Zinoviev/ Çev AykutDerman/Ankara, ÜmıtYay. Çağdaş lık eleştirisi Zinoviev'in Sovyet / Rus toplumunun bunalımını bir ahlak siyaseti bağlamında irdeliyor. Yuri'nin eğitim ve disiplin deneyimi, totaliter sistemin derin ironisini yakalamak açısından öğretici. Totaliter eğitim sistemi, mevcut sistemin en üstün sistem olduğunu dayatıyor. Ama alternatif birahlaktan, örneğin ortodoksluğun ahlakıyla boy ölçüşecek bir ahlak seçeneğinden yoksun olan sistemin değerleri, toplumca alabildiğine küçümseniyor. Bu durumda da, sistemin kendini karşılaştırdığı Batı'nın her şeyi yüceltiliyor. Bu anlamda Zinoviev'in eleştirisi tüm çağdaş toplumlara, özellikle Türkiye'ye yönelik olarak genelleştirilebilir. Kitabın daha çok bir çağdaşlık eleştirisi olarak okunmasını öneriyorum bu yüzden. Zinoviev'in saptadığı ikinci bir ironi konusunda da aynı inancı taşıyorum. Dini reddeden sistem, kendisi bir din haline gelme arayışındadır. Böyle bir ortamda gelişen bir akım gizemci dinlerse, diğeri de Sovyetler örneğinde karşımıza çıkan dokunarak iyileştirme kültüdür. Bu tür inanç sistemleri de bir direniş biçimi olabilir. Ama Zinoviev, pek de böyle olmadığını gösteriyor. Bu, daha çok mevcut sistemi yok sayıyormuş gibi görünme halidir. Ama sisC U M H U Rl Y E T K İ T A P SAYI 216 Alexandre Zlnovlev. Iktidan şlddetle elegeçlrmlş Mı reflmin. iktidardan "terorden korunma çabatarıyla şiddetl nasıl yeniden ürettlOinl gösteriyor. tem, iktidarın türlübiçimleriyleheryanı sarmıştır. Direniş bile iktidan yeniden üretebilir. Foucault'yu anımsamamakelde değil. Terorizm küttü Terorizm kültü kendi başına bir ironi aslında. Zinoviev, iktidan şiddetle elegeçirmiş bir rejimin, iktidardan "terör"den korunma çabalarıyla şiddeti nasıl yeniden ürettiğini gösteriyor. Kitapneredeyse tümüyle buizleketrafında dönüyor. Farklı kahramanların ağzından, şiddet üzerine tümüyle farklı yorumlarsunuluyor. Örneğin birgazete yazarı, Mao Zedunka cinayetinin bir tuğlayla işlenmiş olması üzerine şunları yazıyor: "Russever vatandaşlanmın öfkeyle ayağa kalktığını görür gi bi oluyorum:... Bizlerin de sıradan, ilkel bir tuğla yerine daha modern araçlarla katledilmeye hakkımız var, diyorlardır. Tamamen haklısınız vatandaşlanm.öbürdünyaya, Batıkültürünün çok ileri, çok karmaşık ürünleriyle postalanmayı fazlasıyla hak ediyoruz biz de. Susturucu takılmış tabancalarla; parmağınızla bastığınızda şak diye açılan sustalılarla. Sizleri yüzyıllık bir gerikalmışlığa teslim etmiyorum. Istesem de bunu yapamam zaten. Ben bunun tam tersini öngörüyorum. Mademki perestroika sayesinde tuğlalar bile teker teker tükeniyor, bizim katillerimiz de ister istemez, sonunda özgürlüğe kavuşan kendi vatandaşlannı yağmalama, sakatlama ve öldürme ko SAYFA 17 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle