Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
| ric Cantona, 1988 ağustosunj da Fransa milli takımı kadro| sundan çıkarıldıktan sonra milli takımda birdaha asla oynamayacağım söylemiş, milli takitnın eski teknik direktörii Henri Michel'le kavga etmiş, basına verdiği demeçlerde Michel'i "bok çuvalı" dıye nitelemişti. lşte özyaşamöyküsünde bu olayla ilgili olarak söyledikleri:Yaşlandığınız zaman gençliğinize ve gençlığinızde yaptığınız aşırılıklara ille de ihanet etmeniz gerekmez. Gerçi bu.gün öyle bir şey olsa Henri Michel için aynı sözleri söylemezdim, ama gene o günkü kadar karşı olurdum ona. Michel harika bir futbolcuydu, ama kötü bir teknik direktördü. Hangi alanda olursa olsun bir işin başındaki insan en keskin eleştirilere karşın baskıları göğüsleyebilmeli, sorurnluluğu üstlenebilmeli. Oysa Henri Michel iki yıldan kısa bir süre içinde milli takımda elli oyuncu denemişti. Bana sorarsanız, Michel spor basınında çıkan yorumlardan çok fazla etkileniyordu. Bilmeyen insan korkar. Aslında takım arkadaşlarım da benim gibi düşünüyorlardı, ama çocukluklanndan beri Delirlenmiş çizginin dışına düşmelerine yol açabilecek bir lar et mekten korkuyorlardı. Tıpkı ordudaki eğitim kamplarında olduğu gibi özel futbol okullannda da parola basit ve açıktır: Soru sorma! Takım arkadaşlanmın çoğu bu dersi unutmamıştı. Ben se unutmuş olmalıyım. Ama kendi söz lerimin kurbanı oldum. Insanların aklında öfkelenmiş bir de likanlı portresi kaldı yalnızca. Yalan söylememiştim. Ama beceriksizlik et miştim. lletişim sanatını öğrenmem ge rekiyordu. Ünlii Belçikalı teknik direktör Raymond Goethals, Fransa'nın Marsilya takımına Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandıran adam. Üstelik bu kupa Fransa'nın Avrupa kuliip düzeyinde elde ettiği ilk zafer. Daha önce Goethals'tn çalıştırdığı Marsilya'da oynayan Cantona bakın onun için ne lerdiyon Ona saygı duymam olanaksızdı, çünkü kendisi oyunculanna asla saygılı davranmıyordu. Aramızda aşılmaz bir uçurum vardı. Kuliip başkanına yağ çekmediğim için ayağım kaydınldı. Goethals basına yaptığı açıklamalarda benim kulüpten uzaklaştınlmama ilişkin kararı kendisinin aldığını söyleyerek böbürlenmeye kalktı, ama onun iplerinin kimin elinde olduğunu çok iyi biliyordum. Cantona, Marsilya kulübünün başkanı Bernard Tapie ile anlaşamıyordu. Hele 1989 ocağındaki bir maçta sahadan alındığında formasını çıkarıp yere atınca kulüpteki geleceği iyice tehlikeye düştü. Tapie olaydan sonra bir açıklama yaptı: " O maçta Uç gol atmış olsa bile formasını çıkarıp yere ça E Eric Cantona nın özyaşamö'yküsünden seçmeler: Pele'nin pası, Rimbaud'nun şiiri **Benim asıl yok etmek istediğim Bernard Tapie değil, onun gibilerinin kullandığı sistem. Onlar paralarını, sponsorlarını ve kamuoyundaki görüntülerini yitirmekten korkuyorlar. Onların gözünde zafer demek para demek, para ise iktidar demek. " lan bir futbolcu mutlaka cezalandırılmalıdır, çiinkü spordan beklediğimiz bu değildir. Böyle bir davranış, benim genel olarak futbola, özel olarak da Marsilya takımının oynadığı futbola ilişkin diişüncelerimle asla bağdaşmaz." tşte Cantona'nın yanıtı: Formamı yere atmam aslında benim kişıliğımin doğal birparçasıydı. Hatalıydım, ama yalnızca bu davranışın benimle ilgili olarak yarattığı izlenim ve meslek yaşamım açısından. Bütün duygularını ustaca bastırıp gizlemeyi politikacılarımızave teknik direktörlerimize bırakıyorum. Son olaylar, Tapie'nin soylu düşünceleriningerçekyaşamdakidavranışlarıyla hiç bağdaşmadığını, Tapie'nin yaptıklannın sporun varlık nedenine ters düştüğünü kanıtladı. Tapie'nin soylu düşüncelerinin gerçek yaşamdaki davranışlanyla hiç bağdaşmadığını, Tapie'nin yaptıkJarının sporun varlık nedenine ters düştüğünü kanıtladı. Tapie'nin yaptıklannın yalancılığa ve düzenbazlığa dayandığı sanırım yakında adalet önünde ortaya çıkacak; kulüpten böyle biri tarafından uzaklaştırıldı'ğım için asla üzüntii duymadığımı söylemek zorundayım. Tapie'den hiç hoşlanmadığımı daha önce de söylemiştim, ama benim asıl yok etmek istediğim onun gibilerinin kullandığı sistem. Doğrusunu söylemek gerekirse, öbür kulüp başkanları da aynı sistemi kullanıyor. Cantona, şike ve rüşvet olaylarına karıştıkları ileri sürülen kulüp başkanlarından şöyle söz ediyor: Biz oyunculardan çok oyunu öven Fransız kulüp başkanlarının bu tu Büyük bir futbol takımının ille de en iyi oyuncıdardan oluşması gerekmez. Büyük bir takımda birbirini tamamlayan futbolcular vardır: îşçiler, yaratıcılar ve golcüler. işçiler yaratıcılara çalışır, yaratıcılar da golcülere fırsat yaratır. " SAYFA 13 tt C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 1 8