Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Uzak diyarlardan bir ses... Avustralva'daki Türkler kültürel farklılıklarınızın, telaffuz edemedikleri için adınızı bile değiştirmenizin gerektiği bir ülkede yaşamanınsizinyaratabileceğitümgüçlükleri bilmek ister misiniz? Avustralya'daki Türkler'in amacı, işte bu zorlu sorularıyanıtlamak. Gelibolu'dan 53 yıl sonra, 1968'de Avustralya semalarına ulaşan bir uçak dolusu göçmen işçinin kafasındaki tek düşünce, broşürlerde gördükleri "düşevler"de yaşarken, sıkı çalışıp birkaç yıl içinde zengin olarak evlerine dönebilmekti. Kitabın yazarları olan Hatice Hürmiiz ve Vecihi Başarın çifti, bu uçağı izleyen "sorti"lerdeki işçilerin çocukları olan ve bugün onlara göre çok daha rahat koşullarda yaşayan ikinci kuşak için annebabalarının Avustralya'daki küçük Türk topluluğunu oluşturabilmek üzere yaşadıkları acıları, çektikleri çileleri tüm yönleriyle anlayabilmelerinin güç olduğunu vurguluyor. Kitabın yazarları, bu yapıtı ortaya çıkarabilmek amacıyla 14 ekimde Sidney'e ve 15 kasımda Melbourne'e inen ilk iki uçaktaki Türkleri bulabilmek için radyo ve gazetelere ilanlar verdiler. Ölmüş ya da dönmüş olanların dışında, büyük bölümünü hâlâ Avustralya'dayaşıyorbuldular. Çoğunun çocukları yetişmiş olan bu insanlar, artık yaşamın tadını torunlarının çıkarmalarını izleyen emeklilerdi. 1992 Kasımı ve 1993 Martı arasında, otuzu aşkın görüşme yaptılar. Röportajların çoğu Türkçe olsa da, genç kuşağın Ingilizceyi tercih ettiği gözle görülürbirgerçekri 1 he Turks in Australia" (Avustralya'daki Türkler) adlı kitap, Türklerin Avustralyalılarla gerçekleşen ikinci yüzleşmesini öykülüyor. Bir roman değil, ama romansı yaşamları aktarıyor. Bir alan araştırması sayılmaz, ama Avustralyalılaşmış Türkler hakkında bir dolu istatistiki bilgi veriyor. GÜL ÇAĞALI GÜVEN • zlediyseniz, mutlaka belleğinizde yer etmiştir Gelibolu filmi: Mustafa Kemal Paşa adının tüm lstanbul halkına bayram sevinci yaşattığı, "Çanakkale geçilmez" düsturunu dünyaya kabul ettirdiği, "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olan Ingiliz Uluslar Topluluğu hükümetinin bir karanyla kendilerini orada bulan Anzak' '..ı neredeyse toptan yok olm .a yol açan, Türklerin o cansiperaııe savunmasının tarihini yansız bir bakış açısıyla vermeyi başarmış usta yönetmen Peter Weir'ın sinema şöleni. Konuk işçiler 1960'lar, tüm Avrupa'nın en düşük gelir düzeyine ve en hızlı büyüyen nüfusuna sahip ülkesı olan Türkiye'deki ışsizlik rüzgârının Türk insanını ekonomik refah dönemi yaşayan ve işgücü gereksinimı duyan Avrupa ve özellikle Almanya'ya savurduğu yıllardı. En zor koşullar altında bile hevesle çalışan Türk işçileri tüm Avrupa işverenlerince tercih ediliyordu. Işçi ihracı Türk hükümetinin deişinegeliyordu: İşçilerin kazancıyla ülkeye akan döviz, toplam ihracat gelirine eşitti. Türk "konuk işçileri" projesinin başarısı, Avustralya hükümetinin dikkatini çekmekte gecikmedi. Ingiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden yeterince göçmen bulamayan ülke ekonomisinin, işgücüne büyük bir gereksinimi vardı. 1960'ların sonuna doğru ülkede büyük bir bolluk hakimdi. Avustralya hükumeti, konuk işçilere tüm aileleriyle göç olanağı önererek, yurtdışında çalışmak isteyip de ailelerinden ayrılamayan Turklerin akhnı çelecekti. Da ha 1966'da Türk basınında Avustralya'ya ilişkin çekîci makaleler yayımlanmaya başlamıştı bile. Göçün yolunu açan olay, Göç Işleri Bakanı (Secretary of the Department of Immigration) Sir Peter Heydon'ın Ankara'ya yaptığı ziyaret oldu. Anlaşmanın imzalandığı 1967 yılına dek, karşılıklı yapılan bir dizi ziyaret bunu izleyecekti. 1901 yılında Federasyon'un kurulmasından beri ülkenin gelişimi, banşı ve uyumunu sağlamak düsturuyla Avustralya hükümetinin izlediği ve Avrupalı olmayanların ülkeye göçünü engelleyen "Beyaz Avustralya" siyasası, Türklerin gelişini de önlüyordu. Ne ki, ekonomik zorunluluk tüm engelleri aştı ve hükümet 1966 Martı 'nda bu yasayı esneklestirdi. Türkler'in konuk işçiler olarak gelmesini destekleyenler arasında Gelibolu'dan Geri Dönen Askerler Birliği (The Returned Solduers League)'nin de bulunması, oldukça ilginç bir sürprizdi. Sonunda imzalanan anlaşmadaTürk hükumeti "göçmen" teriminin yerine "konuk" işçiler konulması ile yüzde 70'i niteliksiz işçi gönderilmesi koşııllarını kabul ettirmişti. Yedi yıl süren göç 14 Ekim 1968 Pazartesi günü, Sidney'in Kingsford Smith Havaalanı 168 Türk göçmeni taşıyan Qantas jetinin inişine sahne oluyordu. Bu uçuş, Avustralya'nın çokkültürlü toplum mozaiğini oluşturan uçuşların oncüsü olarak ülkenin yerini aldı. Başbakan John Gorton'u temsilen gelen konukIara" hoşgeldiniz " konuşmasını yapan Bayan Annabelle Rankin, "Avustralya halkı yıllardır Türk halkının cesaretine ve metanetine hayranhk duymaktadır" diyordu. "Sayınızın Türk halkının gelenek ve becerilerinin, Avustralya'nın gelişmesine katkıda bulunacak ve yaşam biçimimize yeni bir çeşni katacak şekilde temsil edileceği belirli bir grup oluşturuncaya değin artacağını umut ediyoruz." Yaklaşık 19 bin Türk'ü Avustralya'ya getiren göç dalgası yedi yıl sürecek ve I975'te sona erecekti. Daha sonraki goçlerin temel nedeni aılelerin birleşmcsi amacına yönelik olarak gerçekleşecekti. Derken, bir süreliğine üniversiıe mezunu, orta sınıf Türklerin akını baslayacaktı. Bugünse Türkiye'den Avustralya'ya göç, yılda yaklaşık bin kişıyc kadar düşmüş durumda.Şu anda Avustralya'da yaşayan Türkler önemli bir azınlık grubunu oluşturacak sayıd ı: ikinci kuşağı da kapsayan Avustralya'daki * S A Y F A 1 B ' Bllinmeyen sular* lşte The Turks in Australia (Avustralya'daki TürkJer) adlı kitap da, Türkler'in Avustralyalılarla gerçekleşen ikinci yüzleşmesini öykülüyor. Bir roman değil, ama romansı yaşamları aktarıyor. Bir alan araştırması sayılmaz, ama Avustralyalılaşmış Türkler hakkında bir dolu istatistiki bilgi veriyor. Şimdi, biz bu kitaba öykü mü diyelım, bilimsel bir alan araştırması mı? Yoksa, orada yaşayan yurttaşlarımızın kimliklerini koruma çabası diye mi adIandıralım? Bu, yorumlanınak için değil, okunmak için yazılmış bir kitap belkide... Çoğu "yeterince para kazandıktan sonra geriye dönmeye" koşullanarak gitmiş olan Türk insanının, Avustralya'da yaşarken "bilinmeyen sularda" yelken açan gözü kara denizciler misali göğüs gerdikleri çetin sorunları öğrenmek ister misiniz? Dil bilmemenizin, C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 2 1 6 Kltabın yazarları Veclhl ve Hatice Başann kızlan Aiev ve Zeynep le blrllkte.