25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vedat Günyol'un yaztlar toplamı... Yaza Yaza Yaşarken MELİH NASIR enç cumhuriyetin yetiştirdiği ilk aydın kuşaktandır Vedat Günyol. Kuşağının yurdıına duydtığu borcun payına düşen hölümiinü fazlasıyla ödemiştir: Saint Benoit'dan Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne, oraılan da Fransa'ya, Faris Hukuk Fakültcsi'nde aldığı doktora dercccsinc degin edindigi mcsleki birikimini kendi kazanımında değil, aydınlanma kavgasında harcar. Cemal Süreya kcndisi için "lstcsc Türkiye'nin en zengin avukatı olabilirdi" der. Oysa Vedat Günyoi, istese de Türkiye'nin en zengin avukatı olamazdı. Olamazdı, çiinkii varoluşunu, bağlanışını yazı/yazın ve paylaşmanın sıkıntılı ve çokça nankör ilmeklerindc kendine can buldıığu bir damardan scçmiştir. Bunıın için de öğretmenliğe çevinniştir yüzünü Vedat Günyol. Dergiciliği seçmiştir, Tercüme Bürosu'nu seçmiştir, ansiklopedistligi seçmiştir, yayımcılığı seçmiştir. Tüm bünlar, az önce adını andıgım o tehlikeli varoluşsal seçimin kendini yeniden, hep yenidenüretmesine giden yola dayanmışpayandalardır. Bununiçinde.seçiminin gerektirdiği duruşu özenle hazırlar. I lobbes'tan Campanella'ya, Cicero'dan Huxley'e, Sartre'dan Ileizenberg'e, Einstein'dan Blanqui'ye, Jean Genet'den Bacon'a ve daha nicesine degln Batı kültürünün evrensel kültürün köşe taşlarını bir bir adımlar. Yürüdüğü yollarda yalnız değildir; vermeye, paylaşmaya aç bir kurt gibi birikimini okurlarına sunar. Cömerttir bunun için, Can Yücel'in deyişiyleazala azala değil, çoğalarak yaşayanlardandır Vedat Günyol. Hem Zeus'un bacanagı falan da değildir. G İ9891990'da dergilerde yayımladığı yazılarını," Yaza Yaza Yaşarken"de bir araya getiren Vedat Günyol, Anadolu'dan kök veren şiire kardeş coşkusunu, toplumsal bilinci yönlendirmek, dahası gövertmek adına kullanıyor. Toplumsal bilinci yönlendirmek 19891990'da dergilerdc yayımladığı yazılannı, şimdilerde Cem Yayınevi tarafından ikinci basımı yapılanYaza Yaza Yaşarken'dc bir araya getiren Günyol, bildiğimizce, Anadolu'dan kök veren şiiıe kardeş coşkusunu hep olduğu gibi toplumsal bilinci yönlendirmek, dahasıgövertmek adına kullanıyor. Şu da söylenebilir aslında: Vedat Günyol yazısı, bağlamda, ana tema olarak kendini anlatmaktan çok, bilgilendirmek, bilgisini paylaşmak adına C U M H U R İ YET KİTAP SAYI 243 seçimini yapar. Böylesi bir seçimin de son kertede, özgürce varolmak adına yapılan bir seçim doğrultusunda olduğu ve dolayısıyla Vedat Günyol'un da varoluşundaki nedenselliği temellendiren asal köşe taşlarımn 'paylaşmak' doğrultusunda yapılandığı çıkarımına da varılabilir böylelikle. Ancak tam bu noktada şu da belirtilmelidir ki; Vedat Günyol seçimini kuru bir paylaşmacı öğreticilikle sınırlamaz, aksine işin içine şiiri/şiirsel coşkuyu, hatta soyluluğu ölçüsünde naif bir duyarlıgı da ckleyerek bezeyiverir yapıtına. Türlü nedenlerle açıklamak olasıdır böylesi bir yayılımı: Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk aydınkuşağındandır, bunun için nerdevrimcinin duyduğu coşkuyu duyar o da handiyse, yaşamasının temel dayanağıdırbu.Seksenküsuryaşınakarşıninsancıldır hâlâ, insana olan inancını yitirmemiştir bizlere inat. Ve hâlâ çocuksudur, inanılması oldukça güç ama çocuksııdur (inanmayan varsa Günyol'un içki sofrasına bir otursun hele: sofra siyasasının neoldugu apaçık ortaya çıkar, tertemiz bir çocuk nezaketine sarılıp sarmalanmış olarak). Ve yazmak, büyük önem taşır onun için. Kaç kez tanık oldum, hatırlamıyorum; bir sonraki ay için yazdığı yazılarını etrafındakilere bir çocuk yok çocuk değil, bir derviş, bir öke coşkusu ve oturaklı^ıyla okuttuğuna. tşte bu okutturma edimi, bağlamda, gelir, Vedat Günyol'un taşıdığı çocuksuluğunda düğümlenir. Bir beyefendi çocuktur o: Gerçek bir Istanbul çocugu beyefendisi. Tüm bunlar da dolaysız bir biçimde yapıtına yansır Günyorun: Gramsci'yi naif bir coşkuylaelealmanın nasıl bir şey olduğunu/olabileceğini farkedivcrirsiniz bir anda. Bu yüzden Türkiye'de aydın olmaya soyunan herkesin Vedat Günyol'u okumasında büyük önem vardır. tnanmak sözcüğünün anlamı, Günyol yazısında saklıdır çünkü. Vedat Günyol Yaza Yaza Yaşarken'de topladığı yazılarında da, diger kitaplarında oldugu gibi bir yazın ve kültür erinin üstlenebileceği tematik sorumluluğu olanca gücüyle sırtlanırken, kimi zaman laikliğe uzanıyor, kimi zaman romantik sosyalizme, kimi zaman genç bir yazara, kimi zaman Paris anılarına, kimi zaman da genç düşlerinc. Yine Cemal Süreya kendisi için 1989 cumhurbaşkanı seçimleri önccsi "Biz edebiyatçıların cumhurbaşkanı adayı Ceyhun Atuf Kansu'dan sonra o'dur" demişti. Dogrusunu söylemek gerekirse içinde 37 aydının yakılarak katledildiği bir yangın, bir çağ yangını sonrasında, "Çok şükür, otelin dışındaki vatandaşlanmıza bir şey olmadı" diyebilecek denli gaflet içinde bulunan bir ülkenin başbakanınm olduğu, yine aynı ülkenin eski komik cumhurbaşkanının, kendi komik uslamlamasıyla Picasso'yıı önemsemedi^i ya da ne biley im, tstanbul gibi bir kente belediye b aşkanı olabilmiş bir başka tuhaf kimsenin, kolu çıktığında hastaneye gidecek yerde ilk iş olarak çıkıkçıya koşmayı seçtiği bir ülkede, daha doğrusu İniylesi bir topludurumda cumhurbaşkanlığını Vedat Günyol'a atfetmek, Vedat Günyol'a büyük haksızlık olur diye düşünüyorum: 1 ler halk kendine uygun yönetimi vc insanları seçmez mı? Böylesine bir insancıllık vc birikim, böyle komik ve tuhaf insanların yönetici olarak seçildiği bir ülkede cumhurbaşkanı olarak değil, olduğu gibi kalmalı diye düşünmemek elde degil. Oldugu gibi kalmalı; çünkü, onurunu koruyabileceği vc aldıgı hizayı sürdürebileceği tek kurumdur yazarlık, düşün adamlığı bana göre (bugün Cemal Süreya, Sevda Sözleri'yle 56 baskı yapabilerek Türk şiirinde popüİcrlik tanımını zorlamaktadır. Behçet Necatigil'in bütün şiirleri ise ikinci baskılarını daha yeni yapmaya başladılar. Bildiğim kadarıyla Oktay Rifat'ın şiir kitapları da henüz ikinci baskılanndalar. Kültürü böylesine acınası bir biçimde bina edilmiş bir ülkede, bir insan, bırakın cumhurbaşkanlığı seçimini, muhtarlık seçimi için dahi uzun uzadıya, enine boyuna otumpıluşıınmtlıdır \ıneb.ınagore). Vedat Günyol'un yaşam yolculuğunda uğradı^ı kimi duraklar, Türkiye kültür tarihiylekesişmektedir:Türkiye Sartre'ı, Camus'yü (ki, bir dönem ahbaplık etmişlerdir), Prandello'yu, Campanella'yı, hatta Kafka'yı, Rousseau'yu büyük ölçüde onunla, onun aracılığıyla ö^renir. Çoğumuzun zihin yolculuğumuzda uğradığı/uğramak zorunda olduj*u zorunlu duraklardan biridir Vedat Günyol. Türkiyc'deki aydmlarınbiçimlcnişinde büyük yeri vardır. Yazın ve kültür tarihimizin olmazsa olmaz ayaklarından biridir o. Çıkann Vedat Günyol'u Türk kültür ve yazın yaşamından; o tarihin üzerindc duruuğu masa devrilir birden. Kültüre, yazına ve en önemlisi insana inanmanın ve inandığını paylaşmaya duyulan katıksız inancın tarihidir çünkü Vedat Günyol. Haydi hep birlikte Vedat Günyol'a bir daha, bir kez daha kuşanmaya.B Yaza Yaza Yaşarken Günlükler / VedatGünyol'/'Ccm Yayınevi/ 1X4 \ S AY F A ZUıin yolcutuğumuzun durağı I 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle