23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. Gürsel Aytaç tan dört seçki llgiyle okunan kitaplar 1 rof. Dr. Gürsel Aytaç, Türk yazını üzerine değerlendirmeleriyle dikkati çeken bir yazar. Aytaç, değerlendirmelerini dört seçki kitabı olarak yayımladı: "DenemelerSeçkisi" , "ÖyküSeçkisi'V'Mektup Seçkisi" , "Gezi Notları Seçkisi". PROF. DR. YILDIZ E. CANPOLAT rof. Dr. Gıirstl Aytaç, Türk ya zını üzcrine değerlendirmeleriyle dikkati çeken bir yazar. Alman dili ile ilgili araştırmalarından edındiğ i biııkımi, görüş açısını Türk yazınına da uygulayan ve bıı alanda da başarılı örnekler veren çalışkan bir araştırmacı. Çevresindeki kişıleri de araştırmaya, incelemcyc yönelten, bilimscl yöntemlcri uygulamaya geçirten bir bilimadamı. Prof. Dr. Gürsel, verdiği derslerin sonuçlarını kitaplar halinc gctiriyor. 1991 1994 yılları arasında dört seçki kitabıyayımladı: DenemelerSeçkisi (1990), Oykü Seçkisi (1991), Mektup Seçkisi (1992), Gezi Notlan Seçkisi (1994). Dört seçki de Gündoğan Yayınları arasındaycralmış. Seçkilcr kolay okunan, dar zamanlarda okunabilen, insanı bulunduğu çevreden, günlük sıkıntılardan alıp uzaklara götürcn kitaplar. Bir bütünlüksözkonusu olmadığı için 35 sayfalık bir parçayı rahatça bir solukta okuyup bitiriyorsunuz. MEKTUP! SEÇKİSİ P Alman ve Alnıanca konuşan ülkelerin denemelerinden derlenmiş bir yapıt. Johann Gottfried Herder'den "Elcştiri ve Hiciv", Hugo von Hofmannstal'dan "Yeni Bir Viyana Kitabı", Heinrich Mann'ndan"Yazar Nedir Ne Değildir"ve "Kültür Mirası", Thomas Mann'dan "Hürriyet vc Asalct", Herman Broch'tan "Edebiyatta Miras: Mitos", Carl Zuckmayer'den "Büyük Soğukluğun Bir Sembolü", Adorno W. Theodor'dan "Çağdaş Romanda Anlatıcının Rolü", Bcrtolt Brecht'den "Şiir ve Mantık", Heinrich Böll'den "Zihniyet Her Zanıan Bedavadır" ve "Kelimesi Kelimesine Çeviri", Friedrich Dürrcnmatt'dan "Günümüzde Edcbiyatın Anlamı" ve "Sanat", Max Frisch'ten "Denemeler", Günter Grass'tan "Bu Son Söz Değil" ve "Direniş Olarak Içerik", SAYFA 16 Denemeler Seçkisi. Peter Handke'den " Benim Yerim Fildişi Kulesi" adlı parçalar var. Gürsel Aytaç, yapıtın başına eklediği önsözde Montaigne'den başlayarak "denemc"nin çeşitli ülkelerde geçirdiği serüveni ve bir yazın türü olarak yerleşmesini, denemcnin ne olup ne olmadığını anlatıyor. Çağdaş romanda bir yapı özelliği olarak denemeye de yer verildığini belirten araştırmacı, Max Frisch'ten alınan parçayı buna örnek gösteriyor. Gerçekten de "Mekân", "Yaşhlık", "KadınErkek", "Edebiyat"," Avrupalılar" başlıkları verilen bu parçaları okurkcn bir romandan alındığmı anlamak oldukça güç. Yeni roman, bir bakıma, değişik kişilerin yaşamlarına, kişiliklerine, dünya görüşlerine göre oluşturulmuş denemelerin ağırlık kazandığı yapıtlar değil midir? Herder'in "Hiciv ve Eleştiri" adlı denemesi de ilgi çekici. "Hicivin eski kaba çizgilerinden kurtularak romanın, eleştirinin, hatta şiirin.içinde eriyerek belli belirsiz görünmesinin yerinde olacağını öne süren bu deneme, Sophron'un (akıl, düşünce), iyilik, doğa, sevinç Tanrıçası Euphorosyne'den olan kızı "Hiciv"in amcası "Eleştiri" ile karşılıklı konuşmalan; başlangıçtaki karşıtlıkların tam bir uzlaşmayla bitmesi ile sona eriyor Bu arada bana Sophron da söze karışıyor ve Hiciv'e şu öğütleri veriyor: "Eleştirinin hizmetinde biri olarak sana sadece bir öğüt vereccğim. Daima özel olanın içinde geneli sapta, gcncl olan nasılsa yine özel olana geri götürür. Eserlerinde bunu başaramavan bir yazar, yazar sayılmaz. Yargılarken bunu yapma sını bilmeyen dc sanat yargıcı olamaz..." Heinrich Mann'ın denemesinde yalın sözler arasma sıkışmış bir tümce birdenbirc parıldayıveriyor: "Fakat heyecan elde edilenden daha çok mutluluk vermektedir." Bu denemelerin hepsi de ilgiyle okunuyor. Gerçi zaman zaman takur tukur bir Türkçe ile karşılaşıyorsunuz. Yddız Ecevit'in o güzel Türkçesi hepsinde olsa ne iyi olurdu diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu seçkiye kapakta "Öykü Seçkisi" adı verilmekle birlikte iç kapakta "Küçük Öykü Seçkisi" adı var. Doğru olan da bu. 226 sayfalık kitabın her yazara ayrılan birer sayfalık tanıtma yazısı, Önsöz vb. çıkınca 175 sayfaya sığmış tam kırk küçük öykü var. Arka kapağa da tanıtma yazısı yerine bir sayfalık küçücük bir öykü konmuş. Doğrusu kitabı tanıtmak için yazılacak herhangi bir yazıdan daha iyi bir tanıtmalık oİmuş bence. Öykülerin çoğu bir buçuk iki sayfalık, bir solukta okunan, ama insanı bambaşka diinyalara götüren öyküler. "Küçük Öykü Üzerine" başlığını koyduğu önsözde Aytaç, kısa öykümü, ya da sözcükJcri birleştircrek "kısa öykü" mii, yoksa "küçüköykü" mü demenin daha uygun olacağını irdelıyor; sonunda "küçük öykü" terimini yeglediğini belirtiyor. Küçük öyküde kısalık yanında gündelik, sıradan olayları konu almak, "giriş" ve "sonuç" bölümlerinde "muğlaklık", çok kısa bir zaman süresini işlemek, lusacası "hayattan kü öykii Seçkisi çük bir kesit" sunmak gibi koşulların arandıgını belirtiyor. Kitapta Alman, Avusturyalı, Mısırlı, Filistinli, Çınli, Fransız, Isviçreli, I lintli, Amerikalı, tngiliz, Ispanyol, Italyan, Macar, Polonyalı, Rus yazarlardan öyküler alınmış. Kitaptaki bütün öyküler, Türkçcye ilk kez bu kitapta çevrilmiş. Bir de Almanya'da yaşayan ve Almanca yazan bir Türk yazan îhsan Atacan'ın küçücük bir öyküsü var. Almanya'da yaşayan bir insanın komşularıyla olan ilişkisini alaysamayla ele alan bir öykü. Bir kısa bölümünüalalım: " Bizim çok katlı yeni apartmanımızda komşuluk kavramı, eskidcn olduğu gibi gcrçek dostlukla bağlantı halinde, zıra burada henüz daha iki yıldır oturmamıza karşın bana iki komşumla selamlaşabilmek nasip oldu. Hem de gayet net, anlaşılır bir şekilde ve yüksek sesle. Öyle anlaşılmayan, alçak, boğuk bir sesle verilen türden bir selam değil burada sözü edilerAlmanya'daki insan ilişkilerine bir Türk gözüyle bakarak ilginç konular yakalayan Türk kökenli yazarlar, Alman yazınına yeni bir ses, yeni bir bakış açısı getirdiler. Bu küçücük öykü de bunun canlıbirtanığıoluyor. Scçkinin, türün en yetkin, en ilginç örneklerini bir araya getirmek gibi bir savı yok. Elbette clden geldiğince ilgi çekici, güzel örnekler alınmış. Küçük öykü, yirminci yüzyılın zaman darlığı çeken, makineleşmiş insanları için ortaya çıkmış yeni bir tür. Gerçi kitapta Çehov'dan, Maupassant'dan, Apollinaire'den örnekler de alınmış. Bunlar, türün belli bir terimle adlandırılmasından önce yazılmış ilk örnekleri, prototipleri olarak ycr almış. Öyküler çoğunlukla yirıninci yüzyıl yazarlarından scçilmiş. Niyc şu ya da bu yazar yok diye sormayın. Amaç, artzamanlı bir sıralama ile türün tarihçesini yapmak değil. Hatta zaman zaman ülkelere göre yer alan sıralama bile bozulmuş, gerçekte böyle bir sıralama olmakla birlikte, ne içindekilerde, ne de kitapta Amerikan yazını, Fransız yazını gibi bir ayrım da yapılmış; dergi sayfalanna serpiştirilen öyküler gibi sunulmuş. Her yazar üzerine de 1015 satırlık kısa bilgiler verilmiş. Amaç, dünyanın dörtbucağından üginç, sevilerek okunan küçük öyküleri bir araya getirip sunmak. Yazarların.duşünürlerin.sanatçılann, bilim adamlarının yazdıkları mektuplar, ilginç düşünceleri, yapıtlarında geçmeyen ayrıntıları, sevgilerini, tutkularını, kıskançlıklarını, kızgınlıklarını, dargınlıklarını, küskünlüklerinı, sevinçlerini, coşkularını yansıtan, kimi zaman bize C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 243 Mektup Seçkisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle