Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Mutlak'ın karamela tadı... Kapak konusunun devamı. Alman Romantikleri'nde ölümlc senli benli ahbaplık, mutlak'ı arayış ve bu arayışın biraz öteye, var olmayan bir düzleme ulaşan bir 'şiir' yaratma özlemi vardır. Bu kitap, benim için de bir anlamda bu özclemlerle kurulmuş bir kitaptır; o baglamda bütün kıtaplanmdan da değişiktir... Yeni Hayat daha az yansıtmacı, daha çok romantik ve ekspresyonist bir kitap. Yeni Hayat'ta da pek çok metne, pek çok başka şeye göndermeler m Orhan Pamuk'la yeni romanı, "Yeni Hayat" üzerine var ama, belli ki bunları Kara Kitap'ta olduğu gibi, kitabın kendi içsel faaliyeti olarak görmemişsiniz... Görmedim, evet. Bu kit.ı ba uygun düşen bir çeşit anla tı hafifliği içindc kaptım, aldım, ellcdim, oynadım ve bı raktım onları. Tabii ki bu bağlamda asıl sözü edilmesı gereken, Rilke'nın Duino Ağıtları var. "Melek" fıkrı, modcrn edebiyata Rilke'nin Duino Ağıtları'yla girdi: I lcr ıkı dünyayı da goren, her iki dünyadaki hayata bir çeşit ta nıkiık eden, tanıklığının katıksız nesnelliğiyle bir çeşit 'acımasız' olan, hayat ile olüm arasında bir yerde duran ve bu dünyanın, bizlerin, zaman geçtikçe ölüme daha çok yaklaşan kırılgan hayatlarımız için bir çeşit başka bir 'yer'den, başka bir dıizlemden seslenen "Melek" imgest, bu kitaba elbette Duino Ağıtları'ndan geldi. Ama öte yandan roman kahramanlanndan Rıfkı Amca'ya da Duino Ağıtları, Melek ya da başka göndermeler, bir Cumhuriyet çilik saflığı içinde çevrilmiş MEB çeviri kitaplanyla geldi. Bu kitapta hoşuma gidcn şey, bütün bunları bize özgü mistisizmin, tasavvufun ipuçlarıyla birleştirmeye çalışmak: Yani, elı maşalı cumhuriyetçi bir dünyanın tam her şeyi kapsayan, örten bir dünya olmadığını açıkça görüp teslim etmck... Romanın başkahramanının okuduğu bir kitapla tiim yaşamı baştan aşağıya değişiyor. Bu 'tema' üzerine konuşalımmı? Bir kitap okuyup bütün hayatının değişmesi, bence, bizim gibı ülkelere özgü çok geleneksel bir tema. Yani birazcık 'modern hayat' öncesi; sihir, esrar, iksir ya da şifa gibi kelimelerin günlük hayatın içerisinde anahtar olduğu, umut veren bir hayatı çağrıştıran bir şey. Ama ötc yandan benim gibi birinin, kendi öz yaşamı içerisinde çoksık gördüğü bir şeydir: "Politzer'in, Felsefe'nin Temel Ilkeleri'ni okudum ve bütün dünyam değişti, o günden itibaren ben bir Marksistim" dıyen ya da bunun Islamcı uyarlamasını yaşayan pek çok kişiyle hcpimiz karşılaştık. Bu, hayatın, dünyanın sihrinın sanki kısaca bize fısıldanıverileceği yanılsamasıdır: Bizim günlük hayatrmızın temel bir parçası. Aynı şekilde hep şunu bekliyoruz: Bir başbakan scçeceğiz vc bütün hayatımız değişecek. Bir milli piyango bileti alacagız ve bütün hayatımız değişecek. Bu çeşit sihirli, şifa kelimesiyle anlatılabilecek bir 'kurtuluş' umudu. Ancak bu çeşit umudun renkleriylc teselli bulabilen bir bahtsızlar dünydhinda yaşıyoruz ve hepimiz de oyleyız. Onun için "Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti" ciımlesi, çıkış noktası olarak hepimizin içine işlemiş birazcık kalbi kırıklık, bira/.cık çocuksuluk, birazcık Atatürkçü köktencilik, birazcık da dini köktencilikle birlcşiyor, ama işte her zaman bizde bu 'sarlık var ve 'umut' verenler; başbakanlardan köşe yazarlanna kadar; kendilerinden umut bekleyen yığınların aslında böyle biraz 'saP, böyle biraz 'çocuk' olduğun u çok iyi bili rlcr... Taşranın renklerini taşıyan, "taşralı olmak" üzerine bir kitap da diyebiliriz, Yeni Hayat'a. Nasıl bir araştırma yaptınız bunun için? Kitabı yazarken, lstanbul'a çok da fazlauzako!mayankasabalarda;Sessiz Ev'de anlattığım yörenin, Marmara Bölgesi'nin kasabalarında sık sık gezdim. Aslında Istanbul da bu baglamda bir kasabadır. Çünkü, Türkiye'nin bütün büyük şehirleri, bir büyük köy olmaktan bir büyük taşra kasabası olmaya doğru ilerliyor. Reşat Nuri Güntekin'deki gibi "kaymakam, kadastro müduru, eşrafın ileri gelenleri, ağa, Atatürkçü öğretmenve imam"danoluşan bir kasaba değil artık Türkiye'nin taşra duygusunu veren doku. Arçelik bayii, Aygaz bayii, spor toto bayii, ganyan bayii, plexiglas panolar, aynı mar * CUMHURİYET K İ T A P SAYI 24 3 SAYFA 4