05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Orhan Pamuk, edebiyatımızın son yıHardaki enflas isimlerinden biri. tlk romanı "Cevdet Bey ve Oğulları''ndan buyana sürekli edebiyatın ündeminde, Şimdiye adaryazdığı dört rotnam dünyamn belli baslı dillerine aktanldı ve hayli ilgiyle karşılandı. Pamuk şimdiyeni bir romanla; "YeniHayat"la okur karşısına çıkıyor. Kıtapla ilgili ilanlar ilk yayımlandığı andan bu yana yayınevinc ulaşan kitap talepleri, yayınevi tarafından zorlukla karşılandı ve kitap birkaçgün içinde sekiz baskıda toplam 32 bin sattı. Yayınevi, devam eden talepleri karsılamak üzere kitabın yeni baskılarınt hızlandırdı. Pamuk, bu romanıyla da edebiyatımızın gündemini uzun süre isgal edeceğe benzer. Bu hafta yine oldukça yoğun birdergiyle karsınıza geliyoruz. Şiirden denemeye, romandan tiyatrnya ve seçkilere uzanan yazılanmız arasında ilginç bulacağınız bir de söyleşivar: John Berger'la Susan Sontag "öykü anlatmak üzerine" söyleştiler. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY Av Batarken Kancama Jb/rcüment Uçarı'nın edebiyat serüveni elli yıla yaklaştı. îlk şiiri 1945 yılında Zonguldak'ta yayınlanan Bucak dergisinde "çikmıştı" gün ışığına. îlk kitabı Cümbüşçübaşı 1958 tarihini taşıyordu. Şiiri ilk kez yayınlandığında bunu öyküleri, denemeleri, günlükleri izlemişti. Sonra bütün gücünü şiire ayırmayı seçti. 1960'taEt, 1962'deKuyudaYusuf, 1967'de Geçmiş Zaman Tevellüdü, 1991 'de Ziba Sokağı yayımlandı. Ay Batarken Kancama, sekizinci kitabı. SENNUR SEZER den, Bolu'da Saraçhane Camii'nden, aklanmayan çamaşırlardan Polonya'ya nasıl gelindiğini bulmak gerekmektedir. Yeniden okumava başlarım. Ercument Uçarı, şıi rini istanbul sözcükleri, daha doğrusu îstanbul imgeleriyle kurar: çınar ağaçları, civelek, tımarlamak, halat, kılıç balıkları, deniz kuzusu, atikalili tramvaylar, keyifli balıkçı tablaları. Civelek sözcüğü nedense hep yeniçerilerin en genç yamaklarınıanımsatırbana. Püskül peçelidirler. "llkokula gidiyorlar/ ellerinde beslenme çantalan", dizelerini görünce cıvıl cıvıl bir çocuk sürüsü imgesi bir görünür, bir kaybolur önceki dizenin "kalın kurşun damarlı çetin" ağırlığında. Kalın kurşun damarlı kubbeler midirgösterdiği Uçarı'nın, yoksa Karakulak suyunun kokuları mıdır? Uçarı, şiirinin üsttcn bir bakışla "anlam raslantısaldır" bildirisini taşımasına izin vermez. Kitabına ad olan şıirindeki bütünlüğü, dilerse şiiri nasıl kuracağını gösterir: kanuni sultan süleyman han mohaç zaferi sonrası istanbula döndüğü günün ilk gecesinde canı taze cariye arzu ettiğinde hürrem sultan haremde şerbet içiyordu karşısında halayık ve cariyeleri el pençe divan iken (Ay Batarken Kancama) Ve siz bekleyen'kadının hüznünü, "rusya steplerinin sımsıcak yüzü"yle duyarsınız: "hürrem sultanın alev kapları akışıyor/ hünkârının davet mendilini beklerken." Uçarı'nın şiiri Istanbullu ımgelerle kuruludur, demiştim. Hangi şehirden söz etse, Istanbullu kalır çünkü, üzümcülerin Odemişli, kesme şekerlerin AJpullulu olduğundan söz ederken, Bebek sahillerindeki Fıratlı karpuzları anlatmanın yadırgayışındadır. "Eminönü camiinin kapısının önündcki birbirini yukarı doğru izleyen/ basamakların en yükseğinin üzerine oturdum" derken, ayrıntıları kaçırmaz: "basamakların üstü güvercin pislikleriyle doluydu". Başı döner, kusmak üzeredir, yok yok, sarhoş değildir. Tansiyonu yükselmiştir. Belki de "kimseler şiirimi sevip/ kitaplarımı para verip almazken" hâlâ "şiirin paydos saatlerindehepimiz ölümlüydük" demekte ısrar ettiğinden yükselmiştir tansiyonu. Kosmosun şiirinı deli ve doyumsuz bir sevinçle emişini duyar. Siz de akşamlı saçlar tamlamasından "gün akşamlıdır" cümlesine vanrsınız. Ölümlü bir dünyada yalnızca sözcüklerin ölümsüzlüğüne inanan birozandır karşınızdaki. Güneş bile "süngertaşları gibi yüreği delik Elli yıla yaklaşan bir serüvenin son ürünü: f istanbul sözcükleri Ercument Ucarı, siirlnl İstanbul sözcükleri. daha doğrusu İstanbul imgeleriyle kurar. deşik"batacaktır Ercument Uçarı, soyutlamalarıyla, dizeleri imgelerin özgürlüne bırakışıyla îkinci Yeni şairidir. Belki de İkinci Yeni'ye bağlılığım sürdüren tek şair. Onun şiirini okunur kılan iki özelliği vardır bence, içtenliği vc sözcük zenginliği. Sözcükler, tamlamalar divan edebiyatı kökenli de olsalar, bugünün tazclifiini taşırlar bu yüzden. Hokka ağızlar, ebrulu gülümselerle yanyana gelmezler aynı şiirde. Ara dizelerde "şiirin gül aylarındaki oynaklığı", "parlak tekilliği kasımpatlarının" yeralır çünkü. îmgenin telleri de, "telgrafın telleri" gibi girince araya... Anadoluhisarlı bir yalıdan, onun çıkmalarından, pencerelerinden bir türkü duymuş gibi olursunuz. Oysa Uçarı "kuşlarla sizı şiire tırtıldıyor"dur. Gelincikli bakla tarlaları, hişt sesleri, Salâh Birsel, Sabahattin Kudret Aksal, eski yalı ağızları, sigara ağızlarındakı fısıJtıJı aydınlık, boza, salep, kozhelvası, akik taşları, konsollar, kanaryalar, kırlangıçlar, yelkenler, çapalar özlenen bir eski tstanbul'un görüntülerindendir. I lepsi de Uçarı'nın şiirindedir. Salâh Birsel Bostancı'da; Aksal, Celal Sılay, Behçet Necatigil, Dağlarca ve Cemal Sahir'le Cumhuriyet meyhanesinde. Bakın "ocakta Büyükadalı şişman Yani özel mezesini hazırlıyor". Garson da "doktor" diye anılan Tanaş. Siz, Islık şiirinin bir dizesini yineliyorsunuz"akşamoluyorgaripliklerçöktü." Uçan, kahkahayı basıyor: "sizler şiiri kurdeleleyip/ doğalgaza bağlayabiliyor musunuz". Sahi siz Ercument Uçarı'nın hiçbır şiirini okumadınız mı? Peki merak da etmiyor musunuz?a Ay Batarken Kancama/ Şnrler/ Ercument Uçarı/ Onbır Yaytncthk/ 7S s S A Y F A 3 Absıbnamış bir sözlük E Imtlyaz Sahlbl: Berin Nadi o Basan ve Yayarv Yenl Cün Haber AJansı Basın ve Yayıncıiık A.S. • cenel Yayın Yönetmenl: • Orhan Erinç o Cenel Yayın Koordlnatörti: Hlkmet çetlnkaya o Yazı Isieri Müdürlerl: Ibrahlm Yıldız. Dlnç Tayanc (Sorumlu) o Yayın Yönetmenl Turhan Cünay ocraflk Yönetmen: Dllek llkorurc Reklam: Reha işıtman T/U rciımcn Uçan adını bilir misiniz? Hayır mı? O zaman dikkatli bir okur sayılmazsınız. Yoksa gözünüze çarptığında bir iki dize okuyup bıraktınız mı? O zaman da çağrışımlardan korkuyorsunuz. Uçarı'nın edebiyat serüveni elli yıla yaklaştı. ilk şiiri 1945 yılında Zonguldak'ta yayınlanan Bucak dergisinde "çikmıştı" gün ışığına. tlk kitabı Cümbüşçübaşı 1958 tarihini taşıyordu. Şiiri ilk kez yayınlandığında bunu öyküleri, denemeleri, günlükleri izlemişti. Sonra bütün gücünü şiire ayırmayı seçti. 1960'ta Et, 1962'de Kuyuda Yusuf, 1967'de Geçmiş Zaman Tevellüdü, 1991'de Ziba Sokağı yayımlandı. Ay Batarken Kancama, sekizinci kitabı. Ben kendi adıma söyleyeyim, Uçarı'nın şiırlerini severim. Zorlama kurgulardan, özenti soyutlamalardan uzak bir şiirdir çünkü onun şiiri. îlk dizelerden sonra bir sözcük sağanağına tutulacağımı bildiğimden, dilediğimce avarelik edebileceğimı, şiiri okumadan okumuş gibi yapabileceğimı sanırım. Ama Uçan, sanki düşündüklerimi bilir, dağılan çağrışımları, beklenmedik bir görüntüyle toparlayıverir: Iç çamaşırlarınızda bildirileri vardır ikinci dünya harbinde polonyada kurşuna dizilen vatan severlerin kurşuna dizilmeden öncc birkaçadımönlerindedurdurtulup sıra halinde dizildikleri duvarlarasunulan (Bildiri) Artık, şiirin başına dönüp, "zamanı durum için sallarken" makaslı aynalardan, Anadolu kavağından, şehzade haremlerin CU M HURİYET K İ T A P S A Yl 2 4 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle