05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Roberto Arlt ve biiyük yanıtı OZDEMIRINCE "Yedi Deliler", lirik ve benzersiz bir yapıt eviri hiç kuşkusuz yazınsal çalışma kadar önemli. Çevirmen artık kaynak dildeki bir m yazınsal merni amaç dile akraran basit bir aracı değil. Çeviri sanatı da her geçen gün bilimsel kimlik ve kişiliğini derinleştirerek genişletiyor. Dünyanın birçok ülkesinde "Mütercim ve Tercümanlık" okullan, yüksek okulları ve rakülte bölümleri giderek yaygınlaşıyor ve önem kazanıyor. AngloAmerikan dünyasında pek düşük olan çeviri yapıt yüzdesı (% 3, % 5), Avrupa'da iyice soluklanıyor (İspanya ve Fransa'da: % 25) ve îskandinav ülkelerinde bir sıçrama yapıyor (% 5060). Ülkemizde de, şükürler olsun, bu yüzde hiç de küçümsenecek düzeyde değil. Çünkü çeviri bir tür aşılama eylemi. C Bütün iyi nıyetlerine karşın yayınevleri ve çevirmenler kimi çok önemli yazarları, belki de öne çıkmış yazarları besleyen, bir ülkenin, hatta bir dönemin edebiyatını yönlendiren, ona özel kimliğini veren yazarları atlarlar, gözden kaçırırlar, belki de ihmal ederler dünya edebiyatında gerçekten büyük ve çok büyük yazarların "anasından Kadir gecesi"nde doğmuş şanslı yazarların gölgesinde kaldığı çok görülmüştür. Hele medyanın edebiyatı metalaştırdığı, eleştirinin yerini reklamcı tanıtımın (ne yazık ki!) almaya başladığı günümüzde.Alman ve Avusturyalı bir göçmen anababanın çocuğu olan Roberto Arlt (19001942) da "Kadir gecesinde doğmamış" talihsiz yazarlardan biri. Ama buna karşın "Latin Amerika patlaması"nın kaynağında bulunan bir yazar. Büyük olduğu kadar büyük bir vicdan sahibi olan haksever yazar Julio Cortazar Yedi Deliler'in (I) İspanyolca adıyla Los Siete Locos'un Fransızca baskısına yazdığı önsözde şunları söylüyor: "Borges gibi bir yazar, bir dilden ötekine büyük bir çaba gerektirmeden geçer, çünkü düşüncesi ve yazısı, denebilirse, yerel tıpkılıkları pek o kadar incinmeden çevrilebilecek uluslarüstü şeylerdir. Borges'in, birçok Arjantinlinin onun kadar önemli bulduğu Roberto Arlt'tan otuz yıl once tanınmasının hayranlık uyandırmasının nedenlerinden biri budur. Borges bizde hayranlık uyandırırken, Arlt neredeyse insanın içinde, bağırlarından kopup gelen bir aşk uyandırır; biri aynı anda Buenos AiC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 8 8 Almanve Avusturyalı bir göçmen anababanın çocuğu olan Roberto Arlt (19001942) da talihsiz yazarlardan biri. Ama buna karşın "Latin Amerika patlaması"nın kaynağında bulunan bir yazar ."Yedi Deliler"," Alev Makinası"yla birlikte Arlt'ın başyapıtısayılıyor. "Alev Makinası" bir süre önce Can Yayınları'nca, başarılı bir çeviri olarak yayimlandı. res'te, Londra'da, Paris'te parıldarsa, ötekinin başansı Buenos Aires'in, kimsenin ondaıj iyi tanımadığı, kimsenin acılı ve korkunç sözcükler labirentinde onun kadar yoğun biçimde dolaşmadığı mahallelerinde yoğunlaşır vesıkışırkalır." Roberto Arlt tam bir Arjantinli, ruhsal ve zihinsel yapisıyla, bunun sonucu olarak yapıtının yapısı ve diliyle çok yerli, çok karmaşık ve özel. Böyle bir yazarı fire vermeden başka bir dile çevirmek neredeyse olanaksız gibidir; metnin izlek ve bildirisi okura epeyce zor geçer, alımlama eylemi biraz gecikmeli olarak gerçekleşir. Çağının öncülerinden, yalvaçlarından biri olan ve varoluşçu yazın ve felsefe daha ilk ürünlerini Avrupa'da vermeden, varoluşçu romanlar yazan Roberto Arlt bu yazgıy ı y aşamış yazarlardan biri. Ali özçelebi'nin Fransızca çevirisinden denetleyerek İspanyolca aslından çevirdiği (çok başarılı bir çeviri) Yedi Deliler yazınsal şiddetini okura da okuma eyleminde zorlayan bir yapıt. Romanın daha ilk satırlarından itibaren yazarın bir tür yüksek ateş yaşadığını, kahramanlarının arasında, kahramanlarının zihin ve ruhlarında bir kaşif gibi dolaştığını duyumsuyoruz. Çok doğal! Çünkü haydutların yankesicilerin, orospuların dostudur Roberto Arlt ve bu dostları ona Yedi Deliler'in kahramanları olan Remo Erdosain, Topal Hipolita ve Karakaygılı Pezevenk Haffner gibi unutulmaz kahramanları esinlemişlerdir. Julio Cortasar yazar ve kahramanları ilişkisini şöyle açıklıyor: "Roberto Arlt'ın başyapıtı iki bölümluk bir romandır: Yedi Deliler ve Alev Makinası. Çok güzel öyküler, çok yararlı gazete makaleleri yazdı; ama onun en güzel vapıtı, hiç kuşkusuz bu öykünülemez romandır. Klinik olarak deli ya da çılgın olan toman kişileri, Arlt'ın hiçbir loplumsal sınıfı, hiçbir meskği, hiçbir ideali bağışlama\an bir yırtıcılıkla saldırdığı yozlaşmış bir toplumun günah keçisi yazgılarını birlikte üstlenirler. Buenos Aires'in kenar mahallelerinin izbe köşelerinde kurtçuklar gibi doğmuş, kapılarını onların suratlarına sımsıkı kapayan ortak ikiyüzlülüğün dışladığı yedi deli insan, gizli bir örgüt kurmayı tasarlarlar. Giderleri bir genelevler zincirinin geliriyle karşılanacak olan bu örgüt, son aşamada ülkede ve dünyada bir devrim başlatacaktır. Ama bunu uygulamaya koyacak yetkinlikleri olmadığı için, birer birer suçta, derin bir çılgınlık ve delilikte yok olurlar; ama güçlüklerle dolu ve neredeyse her zaman korkunç yolculukları, onları dünyaya getirdikten sonra ezmekten başka bir şey yapmayan toplumsal düzenin ipliğini, fosforlu bir salya gibi, pazara çıkartır. Arlt, vahiy benzeri, çoğu zaman da yalvaçça bir tonla, otuzlu yılların Buenos Aires'iyle ilgili, dönemin öteki aydınlarının bilmediği ya da daha kptüsü sakladıkları her şeyi bir bir anlatır." Yedi Deliler'in yapısı uzun diyaloglar ya da daha doğrusu ikili monologlar üzerine kurulu. Kahramanlar kendilerinden uzaklaşan, yitirdikleri ve yitirecekleri yaşamlannın ve hayatın anlamı üzerine kafa patlatıyorlar: ancak her bakımdan yetersiz oldukları için ipin ucunu kaçırıyorlar. Kimi zaman zırvaya varan konuşmalarıyla yarattıkları koyu karanlık Dostoyevski'yi anımsatan. bir şiddete ulaşıyor. Yedi deli, dünyayı, tanrıyı, kiliseyi, toplumu, insanı düşünüyor, yargılıyor ve değerlendiriyor. Hoşnut olmadıkları bu dünyayı nasü kurtaracaklar? ölüm makinaları icat ederek, zehirli gaz üreterek. Başka? Firavunlar zamarundaki gibi, toplumun ilkel durumuna döndürülmüş insan, kendini tarımsal uğraşlara adayacak; metafizik yalan, bilginin yüreğinde öldürmüş olduğu mutluluğu insanoğluna geri verecek. "Bizim, biz kraüann kenti, beyaz mermerden olacak, deniz kenarında kurulacak. Yedi fersah çapında olacak, pembe bakır kubbeleri, gölleri, ormanları olacak. Meslekten ermişler, karanlık işler çeviren saygın din adamları, hilekâr biliciler, uyduruk tanrıçalar orada yaşayacaklar. Tek bilim büyü olacak. Doktorlar melek kılığına girip yollarda dolaşacaklar; insanlar gerektiğinden çok çoğaldıklarında, uçan ejderler, ışıklar saçarak, günahkarları cezalandırmak için, havaya Asya kolerası vibriyonları serpecekler." Yedi Deliler, gerçekten de, Alain Bosquet'nin dediği gibi zehirli ve lirik, benzersiz bir yapıt. Hiç kuşkusuz, beğenisini "çok satan kitaplar" listesine bakarak yönlendiren, edebiyatı "olay"laştıran haftalık magazinlerden beslenen, 1980 sonrasının okuruna uygun bir roman değil Yedi Deliler. Kalp parayla alışveriş yapmayan, kişilikli bir okur isteyen büyük ve zengin nitelikli bir roman. Ali özçelebi'nin çevirisi ise Türkçe'de yaşayan ve dili yaşatan bir çeviri. • Yedi Deliler/ Roberto Çeviren. Ali özçelebi/ Can Yayınlan/ 271 s. S A YFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle