05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lik duygusudur, özgürlük tutkusudur vc emckçi değerleridir. Böylece tarih ile coğrafya, Doğu ile Batı, gerçek ile düş, efsane ile gelecek kesişir onun şiirinde." "Cetnal Süreya Arşivi"ndeki her şey, Cemal Süreya'nın malıdır. Onun müzik yüklü sesleriyle, rahimlerinde yaşamın verimliliğini biriktirdiği sözcükleriyle doludur. Kimileri eksik de olsa Cemal Süreya'nın uslubuyla örülmüştür. Ressam Salih Tııran'a "Renk çılgını" diyordu. "Bir tat uyandı içitnde" diyordu "Bir tabloda yanlış gördüğü şeyi düzeltmez, bir tablo yapar onun yerinc / Ben ona Dalvador Sali diyorum" diyordu. Benim yüreğimde ölümünün dışııida birkaç oyuk açan olgu ise bazi yapıtlarının yarım kalmasıdır. Gazeteciler Cemiyeti'nin lokalinde ve telefonda, başlangıç dizelerini okuduğu "Telefon Kulübeleri" ile " 1 Mayıs" şiirlerinin tamamlanamamasıdır. "Cemal, bitir şunları artık, süründürme!" sözleriyle sık Bik ağrttıyordum başını. Güzel yüzünde bilgece bir anlam dalgalanıyordu acüan yaya yaya. "Az kaldı Muzo. Evimi işgal edenler, masama, yatağıma, kitaplığı an, diyorum, çocukluktur. 1 Mayıs, ilkbahar sıcaklığı, yaşama yeniden başlama sevinci taşıyordu. Bizim ilişkimiz ne bileyim belki de hayatı sürdürme ilişkisi 1 Mayıs bir de Ramazan'a rastladı iyi mi? Müslüman işçiler namazdan sonra bağırdılar Ben, şiirlerde, öykülerde, romanlar da bir durumıın en doğal, en içtenlikli bir biçimde anlatılmasını severim: şaşırtan ve beynimde şimşekler çaktıran benzetmeleri beğenirim. Cemal Süreya bu yanımı iyi bildiğinden "Dinle şunu!" derdi. Spiker Kadeh gibi kaldırıyor Elindeki çıngıraklı yılanı Der demez Aşırıbirgök Başımın üstünde uçurum gibi Açıhyor Kuğu Geleceğebulaşmış Uzay kazı Ve ördekler Bir araba çocuk kadar Temiz "Ben öç almam; ama rövanşı bıraktığım hiç görülmedi." Kendisine maddimanevi alanlarda haksızlıklar yapıldı mı, o haksızlıklar ruhunun katmanlarında sarsıntdar yarattı mı dudaklarından dökülürdü o cümle. Ve "rövanş"ı aldığında çocuklar gibi sevinirdi, neşelenirdi ama çoğu kez unuturdu bilinçsizlikleriyle, kıskançlıklarıyla ya da alçaklıklarıyla günlerini zehirleyenleri. Almaktan vazgeçtiği yüzlerde "rövanş" vardı. "Susarak korkutuyorum onları, hep saldıracağım anı bekleyerek tükeniyorlar. Bu, cezaların en kötüsü. Ben işkenceye karşıyım ama işkencecilerin de bel?..sıyım" diyordu. "Cemal Süreya Arşivi"nin bir yerinde merakları anlatılıyordu. Yanında bulunanların, yakınlarının, arkadaşlarmın portrelerirıi çizmekten hoşlanırdı. Doğrudur. Ama sadece keyıflendiği, onlara zekasından, esprilerinden, şairliğinden başka şeyler de sunmayı ya da eğlendiren bir ortamın yaratıcısı olınayı tasarladığı zaman girişirdi bu işe. İki üç çizgide bir yandan da boyuna konusur, bir şeyler söyler, övünürdübir yüzü, yüzleri ustalıkla canlandırırdı. Yalnız, belleğinin duvarlarına resimlcrini astığı, ezberlediği kişileri, yani Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı, Orhan Kemal'i, Falih Rıfkı Atay'ı, Tevfik Akdağ'ı, Behzat Ay'ı şipşak çizerdi. Ve Cemal Süreya, "şurası olmuş, burası olmamış" itirazlarının sürdürüldüğü dakikalardaki t4ptaze, saf, delişmen güzelliklerin bir bölümünü, herkesle bir likte içine sindirir, yaşamâ kurban etmek istemediği bir bölümünü de şiir, düşünce, deneme hamurlarının yoğrulduğu merkezleregönderirdi. "Cemal Süreya Arşivi"nin 31. sayfasında Cemal Süreya'nın sigara tiryakiliğine değinilir. C^emal Süreya otuziki yaşından sonra ağzına götürdüğü rakı Cemal Sureya, Muzaffer Buyrukcu İle blrllkte. ma el koyaıılar, onlara ben baktığım, karınlarını doyurduğıım halde bana bir sığıntıymışım, bir dilenciymişim gibi davrananlar uzaklaşır uzaklaşmaz bitireceğim. Bir yandan Memo'yla Zuhal dediklerine göre biryandan da durumumu bilen dostlarım ev arıyorlar, bulur bulmaz her s,ey değişecek. ü gece sabaha kadar hiç uyuma yacağım, "Telefon Kulübeleri"ni yayınlanır hale getireceğim." Ve sıralırıyordu dizeleri: Bir kişisellik kazanmıyor mu zaman Üstün başın olmuyor mu zaman C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 1 8 3 yı, ciğerlerine dumanını çektiği nikotini çok sevdi. Rakıdan bıkmadı ama doktor buyruğuyla üç dört ay uzaklaştı, onun yerine sodalı ayranı koydu, perşembe toplantılarını kesintiye uğratmadı. Ama sigaradan kurtulma girişimleri vardır. Intihar edercesine demeyeyim de bilincini yitirmişcesine içiyordu. Duda'<larmın arasında bir sigara tüterken, parmaklarının arasında da bir tane tüterdi, kül tablasının kenarında tüten ayrıydı, paketten çıkardığf birini yakmaya hazırlanıyodu. "Ne yapıyorsun arkadas? Bu nasıl şey böyle? Bir sigara gösterisi mi?" deyince toparlanıyordu. "Bırakacağım, bırakmak zorundayım. Ne oluyor biliyor musun? Tıpkı alkolikler gibi geç yatıp erken kalkıyorum daha fazla içmek için." "Kötü.çokkötü." Ve bir sabah, çaylarımızı yudumlarken müjdeyi veriyodu. "Dört saat onbir dakikadan beri elımi sürmedim sigaraya. Bak!" Açılmamış paketi masaya fırlatıyordu. Ama sigara konusıı öteki konuların hepsini solluyordu, önüne gclene sigaradan söz ediyordu. "Bugün altıncı gün, bugün yirmiyedinci gün, bugün doksan dokuzuncu gün." Çok önemsediği şiir sorunlarını tartışırken bile araya "sigara konusunu" sıkıştırıyor, bütün zamanını onunla doldurmak istiyordu. "Bak azizim, sigarayı reddetmemek gerekir, çünkü özellikli bir maddedir. Konuşmayan bir arkadaştır. Yalnızlığa katlanma ilaadır. Scvişme sonrasının tatlanna tat katan dostudur." Bir yıl, iki yıl geçiyor ama sigara gündemden inmiyordu. Bu kez ben yakarıyordum. "Ne olur başla artık şu merete de özgürlüğe ka vuş." Ve o, karşı koyamayacağı, akışını durduramayacağı dürtü azgınlaşınca başlıyordu. Cahit Kayra'yla yaptıkları "sigarayı bırakma anlaşması" ilginçtir. Bütünüyle mizahi bir temele oturtulmuştur. lO.maddenin içeriğine hir göz atalım isterseniz. "Bu sözİeşmeden doğabilecek anlaşmazlıklar İstanbul'da Kadıkoy İskelesi ile Fenerbahçe arasında bir yerde mukim olup, altmış yaşını güzel bir biçimde yaşamış. Fıçı içkievi müdavimi ve genellikle bu Içkievinin üst katında kafa <<,' ' ken saygıdeğer bir Cihat'ın (Burak) hakemliği ileçözümlenir. Hakem ücreti bir ufak rakıdır. Birer tek de taraflarca tüketilir." "Cemal Süreya Arşivi"ndeki en güzel yazılardan birisi de Cemal Süreya'nm kendisini anlattığı yazıdır. "Bütün çocuklar anlar da Okul kitaplanna girmez benim şiirim Hayatım alev halidir Çiçek tozudur Kırılmış dalın türküsüdür Bir de kendi kendime sesli konuşmam var. Ben asıl ordayım işte. Duygulu bir adamım ben. Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da, sevincim, üzüncüm dibe akar, orda biiyür." Cemal Süreya daha pek çok şey söyler. Doğu Perinçek, 10 sayfalık "Son söz "de Cemal Süreya'nın yaşamöyküsündeki cehennemlerden, cennetlerden, karanlıklardan, aydınhkladan, göz kamaştıran parlaklıktaki yükselmejerden, şiirlerindeki etkilerden, sıcaklıklardan, varlıkları besleyen gerçek ışıklardan, güncelerden, konuşmalardan hareket ederek dik bir yokıışu yorulmadan tırmanır ve şöyle bitirir. "Aşil efsanedcki gibi topuğundan vurulacaktı. Cemal Süreya ölünce yüreğinden vuruldu. Şaşırdı efsaneler de." Ben diyorum ki, sevgili dostlar, arkadaşlar, Cemal Süreya tutkunları, okurlar, "Cemal Süreya Arşivi "ni, hemen edinin ve insan, sanatçı, cins şiirlerin dokumacısı Cemal Süreya'nın büyülü evreninde harika bir geziye çıkaraktadlarınızıçoğaltın. • Cemal Süreya Arşivi / Hazırlayan Feyza Perinçek I Kaynak Yayınlan. S AY F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle